Yüce Allah 39:23 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
4079|39|23|ٱللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ ٱلْحَدِيثِ كِتَٰبًا مُّتَشَٰبِهًا مَّثَانِىَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ ٱلَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَىٰ ذِكْرِ ٱللَّهِ ذَٰلِكَ هُدَى ٱللَّهِ يَهْدِى بِهِۦ مَن يَشَآءُ وَمَن يُضْلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِنْ هَادٍ Allahu nezzele ahsenel hadisi kitaben muteşabihen mesaniye takşaırru minhu culudu llezine yahşevne rabbehum, summe telinu culuduhum ve kulubuhum ila zikrillah, zalike hudallahi yehdi bihi men yeşau, ve men yudlilillahu fe ma lehu min had. Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra derileri ve kalpleri, Allah'ın zikrine yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur. |
(تَقْشَعِرُّ) tekşeirru kelimesi kökü (قشعر) ürpermek-tüylerin diken diken olması (shudder, shiver) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 895 (of 1303)
(جُلُودُ) culudu kelimesi kökü (جلد) cilt-deri (skin) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 154 (of 1303)
(تَلِينُ) telinu kelimesi kökü (لين) yumuşamak (to be or become soft), esnek (pliable) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1041 (of 1303)
Ayetin detaylandırılması;
# |
Kelime |
Anlam |
Kök |
1 |
allahu: |
Allah |
|
2 |
nezzele: |
indirdi |
نزل |
3 |
ehsene: |
en güzelini |
حسن |
4 |
l-hadisi: |
sözün |
حدث |
5 |
kitaben: |
bir kitap halinde |
كتب |
6 |
muteşabihen: |
birbirine benzer |
شبه |
7 |
mesaniye: |
ikişerli |
ثني |
8 |
tekşeirru: |
ürperir |
قشعر |
9 |
minhu: |
ondan |
|
10 |
culudu: |
derileri |
جلد |
11 |
ellezine: |
kimselerin |
|
12 |
yehşevne: |
korkanların |
خشي |
13 |
rabbehum: |
Rablerinden |
ربب |
14 |
summe: |
sonra |
|
15 |
telinu: |
yumuşar |
لين |
16 |
culuduhum: |
derileri |
جلد |
17 |
ve kulubuhum: |
ve kalpleri |
قلب |
18 |
ila: |
||
19 |
zikri: |
zikrine |
ذكر |
20 |
llahi: |
Allah'ın |
|
21 |
zalike: |
işte bu |
|
22 |
huda: |
rehberidir |
هدي |
23 |
llahi: |
Allah'ın |
|
24 |
yehdi: |
doğru yola iletir |
هدي |
25 |
bihi: |
bununla |
|
26 |
men: |
kimseyi |
|
27 |
yeşa'u: |
dilediği |
شيا |
28 |
ve men: |
ama kimi |
|
29 |
yudlili: |
sapıklığında bırakırsa |
ضلل |
30 |
llahu: |
Allah |
|
31 |
fema: |
artık olmaz |
|
32 |
lehu: |
ona |
|
33 |
min: |
hiçbir |
|
34 |
hadin: |
yol gösteren |
هدي |
Bu ayette müteşâbih ayetlerin çoklu anlama gelme özelliği bildirilmiştir. Kuran çok katmanlı yapıya sahiptir. Bazı ayetlerin çoklu anlamları vardır. Bu ayetlere müteşâbih ayetler denir. Ayetin anlamı bilimsel gelişmeler ışığında farklı anlamlara gelebilir.
Müteşâbih ayetin bir özelliğinin belirtildiği yukarıdaki ayetin kendisi de müteşâbih bir ayettir. Bu da çok ilginçtir.
Yüce Allah ayette Rablerinden korkanların (Allah’a derin saygı duymaları ve Allah’ın yüceliğinden etkilenmeleri) derilerinin ürpermesini (tüylerin diken diken olması) işaret etmiş ve buna bağlı olarak derilerinin yumuşadığını (Allah’ın zikrine) buyurmuştur.
Ayet derilerin ürpermesi (tüylerin diken diken olması) ile derilerin yumuşaması arasında bir bağlantı olduğunu bildirmektedir.
Peki, gerçekten derilerin ürpermesi (tüylerin diken diken olması) ile derilerin yumuşaması arasında bir bağlantı var mı?
Evet var.
Modern bilimin yakın zamanda yaptığı çalışmalar ile artık bu bağlantı net olarak bilinmekte.
Şöyle ki;
Derimizdeki kılları deri içine çakılmış kazıklara benzetebiliriz. Deri üstünde gördüğümüz her kılın deri altında bir de kökü vardır. Bu köke çok küçük bir kas bağlıdır. Bu kasın adı ‘arrector pili’ kasıdır.
Sempatik otonom sinir sistemi istemsiz olarak aktive olduğunda (korku, üşüme) bu kaslar otomatik olarak kasılır. Kasılma kıl kökünü çeker ve dolayısı ile kılın dikleşmesini, diken gibi kalkmasını sağlar.
İşte bu esnada çok muhteşem bir olay gerçekleşir. Kıl köklerinin hemen yanında yer alan ‘sebaceous glands’ yağ bezleri ‘arrector pili’ kasının kasılması ile bir diş macununun içindeki macunu sıkarak çıkarmak gibi bu kas yağ bezlerini sıkıştırır ve bu bezlerin içindeki yağlı sıvıyı deri yüzeyine çıkarır. Bu salgıya sebum denir.
2007 yılında yapılan 3 boyutlu yeniden oluşturma çalışmalarında ‘arrector pili’ kasının ‘sebaceous glands’ yağ bezelerini nasıl sıktığı ve sebumun deri yüzeyine nasıl boşaltıldığı net olarak anlaşıldı. Aşağıdaki resim 2007 yılında yapılmış olan çalışmadan alınmıştır.
Makalenin adı: 'A study of the secretion mechanism of the sebaceous gland using three-dimensional reconstruction to examine the morphological relationship between the sebaceous gland and the arrector pili muscle in the follicular unit'. British Journal of Dermatology 2007 157, pp325–330
Kasın kasılması ile deriyi yağlayacak olan sebum atılıyor.
Sebum neden oluşur?
Sebum yağlı (oily) ve mumsu (waxy) bir özelliğe sahiptir. Bu salgı yağlardan (≈41%), mum yapısında esterlerden (≈26%), skualenden (≈12%), ve serbest yağ asitlerinden (≈16%) oluşur. Bu salgının görevi deriyi yağlamaktır. Yağlanma sonucu deri daha esnek ve daha yumuşak olur. Ayrıca dış ortamlara karşı daha koruyucu olur. Mikroplar bu yağlı katmandan geçemezler. Sebum deriye sürülmüş nemlendiricili ve koruyucu bir krem gibi davranır.
1400 yıl önce yaşamış olan bir beşer nasıl olurda tüylerin diken diken olması ile derilerin yumuşaması arasındaki bağlantıyı bilebilir?
Yüce Allah ayette derilerin ürpermesi (tüylerin diken diken olması) ile derilerin yumuşaması arasında bir bağlantıyı işaret ederken organik bir bağlantıyı işaret etmiştir. Mecaz kullanım yoktur. Çünkü Kuran’da deri kelimesi incelediğimiz 39:23 ayetinden ayrı olarak 4:56, 16:80, 22:20, 41:20 ve 41:21 ayetlerinde geçmekte ve hepsinde gerçek deriyi işaret etmektedir.
Ayette kalplerin de Allah’ın zikrine yumuşadığı bildirilmiştir. Fakat bu noktada derilerin ürpermesi (tüylerin diken diken olması) ile kalplerin yumuşaması arasında organik bir bağ yoktur. Çünkü Kuran’da kalp kelimesi kan pompalayan organımız olan kalp anlamında kullanılmaz.
Kuran’da kalp kelimesinin kullanım yerlerine örnekler;
Aşağıda görülebileceği gibi Kuran’da kalp kelimesi hep mecaz olarak kullanılmıştır.
Kalplerin mühürlenmesi (2:7, 7:100, 7:101), Kalplerinde hastalık olanlar (2:10, 5:52, 8:49), kalplerin katılaşması (2:74, 5:13, 6:43), kalplerin örtülü-perdeli olması (2:88), kalplere buzağı sevginin içirilmesi (2:93), kalplerin birbirine benzemesi (2:118), kalplerin kazandığı (2:225), kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar (3:7), kalplerin eğrilmesi (3:8), kalplerin kaynaşması (3:103, 8:63), kalplerin yatışması (3:126, 5:113, 8:10), kalplere korku salınması (3:151), kalplerin içindekinin açığa çıkması (3:154), kalplerde bir hasret bırakılması (3:156), kalplerde olmayanı ağızlarıyla söyleme (3:167), kalplerinde olanı bilmek (4:63), kalplerin kılıflı olması (4:155, 6:25), kalplerin inanması (5:41), kalplerin temizlenmesi (5:41), kalplerin anlaması (7:179), kalplerin ürpermesi (8:2), kalplerin birbirine bağlanması (8:11), kalplere korku salmak (8:12)
Nasıl Türkçe’de ‘Kalpsiz adam’ veya ‘Senin kalbin kararmış’ veya ‘Kalbin taş gibi sertleşmiş’ gibi ifadeler var ise Kuran’da da aynı mecaz anlam kullanılmıştır.
Kuran’da kalp kelimesi akıl, akletmenin, idrak etmenin, düşünmenin organıdır, merkezidir.
Kalplerin yumuşaması kalplerin katılaşmasının tam tersi olarak yorumlanmalıdır. Kan pompalayan organ olan kalbin deriler gibi gerçek anlamda yumuşaması değildir.
Not: Bu makale aşağıdaki linkteki makale zemininin üstüne bina edilmiştir.
http://www.yenimucizeler.com/derinin-yumusamasi/derinin-yumusamasi-t51.0.html
En doğrusunu Allah bilir.