Allah üstüne yalan uyduran-iftira eden kimselerin durumu: Kuran haricindeki hadislerle imam eden kişilerin durumu

Ftera ala llahi keziben’ ‘ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا’ (Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden) tamlaması Kuran’da 18 yerde geçer. Yüce Allah’ın bu kadar önem verdiği bir konuyu iyi anlamak için geçiş yerleri ve kıssa içindeki anlamları iyi incelenmelidir. Şimdi bu geçişleri Allah’ın izni ile inceleyelim.   

Bu geçişlerden 6:21, 7:37, 10:17 ve 29:68 ayetlerinin özel olarak incelemek gereklidir. Çünkü bu ayetlerde çok büyük dersler vardır.

Yüce Allah 6:21, 7:37, 10:17 ve 29:68 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

810|6|21|وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓ إِنَّهُۥ لَا يُفْلِحُ ٱلظَّٰلِمُونَ

Ve men azlemu mimmeni ftera alallahi keziben ev kezzebe bi ayatih, innehu la yuflihuz zalimun.

Ve Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden kimseden kim daha zalim? Ya da O'nun ayetlerini yalanlayandan, doğrusu kurtulamazlar zalimler.

991|7|37|فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓ أُو۟لَٰٓئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُم مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُوٓا۟ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ قَالُوا۟ ضَلُّوا۟ عَنَّا وَشَهِدُوا۟ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا۟ كَٰفِرِينَ

Fe men azlemu mimmeni ftera alallahi keziben ev kezzebe bi ayatih ulaike yenaluhum nasibuhum minel kitab, hatta iza caethum rusuluna yeteveffevnehum kalu eyne ma kuntum ted'une min dunillah kalu dallu anna ve şehidu ala enfusihim ennehum kanu kafirin.

Öyleyse, Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden ya da ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitap'tan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

1379|10|17|فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓ إِنَّهُۥ لَا يُفْلِحُ ٱلْمُجْرِمُونَ

Fe men azlemu mimmeni ftera alallahi keziben ev kezzebe bi ayatih, innehu la yuflihul mucrimun.

Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden ya da O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz O, suçlu, günahkarları kurtuluşa erdirmez.

3406|29|68|وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِٱلْحَقِّ لَمَّا جَآءَهُۥٓ أَلَيْسَ فِى جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَٰفِرِينَ

Ve men azlemu mimmeni ftera alallahi keziben ev kezzebe bil hakkı lemma caeh, e leyse fi cehenneme mesven lil kafirin.

Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira edenden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkâr edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?

 

(ٱفْتَرَىٰ) ftera kelimesi kökü (فري) yanlış-yalan olarak üretmek-uydurmak (invent lyingly), sahtesini yapmak (fabricate), iftira etmek (slander), gerçek dışı, temeli olmayan, yanlış, sahte (falsehood) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 832 (of 1303)

(ٱلْكَذِبَ) l-kezibe kelimesi kökü (كذب) yalan (lie), kandırmak (deceive), yanıltmak (delude), yanlış yoldan götürmek (mislead) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 957 (of 1303)

6:21, 7:37, 10:17 ve 29:68 ayetleri bize çok büyük bir ders sunar. Bu da şudur; Yüce Allah ayetlerde farklı 2 grup insanı işaret etmektedir. 1. grup insanların Allah’ın ayetlerini yalanlayan insanlar oldukları ortadadır. Ayetleri kelimesi 2 açıdan ele alınabilir. Kuran ayetlerini yalanlama ve/veya Allah’ın evrende yaratmış olduğu ayetleri Allah’a özgülemek yerine kendiliğinden olmuş gibi saçma sapan, temelsiz düşüncelere bağlayarak yalanma. Ancak 2. grup insanlar olarak tanımlanan insanların 1. grup insanlardan farklı oldukları ortadadır. 2. grup insanların özelliği Allah üstüne yalan uydurmaları, Allah üstüne iftira etmeleridir. Ayetlerden anlıyoruz ki 2. grup insanlar Allah’ın ayetlerini yalanlayan insanlar değillerdir. 2. grup insanlar dinin kendisini kullanarak, hatta direkt olarak Allah’ın kendisini kullanarak (O’nun üstüne yalan uydurarak) Allah’ın has dinini yozlaştırmakta, bozmaktadırlar. 7:37 ayetinin hemen sonrasında "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" buyurulması çok manidardır. Bu kişilerin Allah üstüne yalan ve doğru olmayan şeyler uydurarak Allah’ın astlarından ilahlar edindikleri ortadadır. Dini yalnızca Allah’a özgülemek yerine O’un yanında O’nun astlarına da yalvarmaktadırlar.

10:17 ayeti öncesi incelendiğinde çok büyük bir işaret ortaya çıkar.

10:15 Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım."

10:16 De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

Ne muhteşem bir işaret. 10:15 ayetinde bazı insanlar "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." demektedirler. Bu da Kuran’ın içeriğini beğenmedikleri anlamına gelmektedir. Kuran’ın içeriği hoşlarına gitmemektedir. Kuran’ın emirlerine uymak istememektedirler. Bu yüzden başka bir Kuran istemekte veya Kuran’ı değiştirilmesini istemektedirler. Ancak Yüce Allah’ın peygamberimize verdiği emre bakın; ‘De ki "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. "’

Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım.’ demesini emretmiştir Yüce Allah. Peygamberimize vahyedilen tek şeyin Kuran olduğunu biliyoruz.

Daha detaylı inceleme için lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.

Peygamberimize dinin kaynağı olarak sadece Kuran vahyedilmiştir: ‘okuyasın diye onlara sana vahyettiğimiz şeyi’

10:15 ve 10:16 ayetinden hemen sonra 10:17 ayetinde ‘Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden’ kimselere işaret edilmesi çok anlamlıdır. Kuran’ı değiştiremeyenler Yüce Allah’ın mesajını değiştirmek ve saptırmak için bu sefer Allah üstüne yalanlar uydurmuşlardır. Dolayısı ile Kuran’ın mesajını gölgelemişler, saptırmışlar ve etkisiz hale getirmişlerdir.   

Diğer ayetleri incelemeye devam edelim;

Yüce Allah 3:94, 61:7 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

387|3|94|فَمَنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ

Fe meni ftera alallahi lkezibe min ba'di zalike fe ulaike humuz zalimun.

Artık kim uydurursa-iftira ederse Allah üstüne yalan, işte bundan sonra onlar zalimlerdir.

5168|61|7|وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰٓ إِلَى ٱلْإِسْلَٰمِ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ

Ve men azlemu mimmeni ftera alallahi lkezibe ve huve yud'a ilel islam, vallahu la yehdil kavmez zalimin.

Ve kim daha zalim Allah üstüne yalan uyduran-iftira eden kimseden? Ve o çağırıldığı halde islama ve Allah doğru yola iletmez zalimler topluluğunu.

 

3:94 ayetinin hemen öncesi incelendiğinde Yüce Allah İsrailoğullarının yapmış olduğu bir hatayı bize bildirmektedir.

3:93 Tevrat indirilmeden evvel, İsrail'in kendine haram kıldıklarından başka, İsrailoğullarına bütün yiyecekler helal idi. De ki: "Şu hâlde eğer doğruysanız, Tevrat'ı getirin de onu okuyun".

İsrailoğullarının Yüce Allah’ın kendilerine haram kılmadığı şeyleri kendi kafalarından haram kıldıkları ve bunu da Allah bu şekilde istedi diyerek Allah üzerine yalan uydurduklarını görmekteyiz.

61:7 ayeti incelendiğinde;

Bu ayetin hemen öncesinde 61:6 ayetinde de yine İsrailoğullarına bir işaret vardır. İsrailoğullarına bu iki ayette işaret olması dinlerini yozlaştırmaları, Allah üstüne yalan ve iftiralar yaparak dinlerini Allah’ın dininden çıkarıp başka bir şeye dönüştürmeleri, uydurdukları dinin de Allah’tan geldiğini söylemeleri nedeniyledir.  

Tevrat dışında kitaplar edinmeleri, bu kitaplara Allah üstüne yaptıkları yalanları yazarak Allah’ın diniymiş gibi göstermeleri nedeni ile bu ayetlere muhatap olmuşlardır. Yoksa İsrailoğulları (Yakup’un oğulları) oldukları için değil. Yaptıkları hatalar nedeniyledir.

Yüce Allah 6:93, 6:144 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

882|6|93|وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ قَالَ أُوحِىَ إِلَىَّ وَلَمْ يُوحَ إِلَيْهِ شَىْءٌ وَمَن قَالَ سَأُنزِلُ مِثْلَ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلَوْ تَرَىٰٓ إِذِ ٱلظَّٰلِمُونَ فِى غَمَرَٰتِ ٱلْمَوْتِ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ بَاسِطُوٓا۟ أَيْدِيهِمْ أَخْرِجُوٓا۟ أَنفُسَكُمُ ٱلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ ٱلْهُونِ بِمَا كُنتُمْ تَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ غَيْرَ ٱلْحَقِّ وَكُنتُمْ عَنْ ءَايَٰتِهِۦ تَسْتَكْبِرُونَ

Ve men azlemu mimmeni ftera alallahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şey'un ve men kale seunzilu misle ma enzelallah, ve lev tera iziz zalimune fi gameratil mevti vel melaiketu basitu eydihim, ahricu enfusekum, el yevme tuczevne azabel huni bima kuntum tekulune alallahi gayrel hakkı ve kuntum an ayatihi testekbirun.

Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

933|6|144|وَمِنَ ٱلْإِبِلِ ٱثْنَيْنِ وَمِنَ ٱلْبَقَرِ ٱثْنَيْنِ قُلْ ءَآلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ ٱلْأُنثَيَيْنِ أَمَّا ٱشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ ٱلْأُنثَيَيْنِ أَمْ كُنتُمْ شُهَدَآءَ إِذْ وَصَّىٰكُمُ ٱللَّهُ بِهَٰذَا فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا لِّيُضِلَّ ٱلنَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ

Ve minel ibilisneyni ve minel bakarisneyn, kul az zekereyni harreme emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamul unseyeyn, em kuntum şuhedae iz vassakumullahu bi haza, fe men azlemu mimmeni ftera alallahi keziben li yudillen nase bi gayri ilm, innallahe la yehdil kavmez zalimin.

Deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira edenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

 

6:144 ayetinde Allah üstüne yalan uyduran-iftira eden kimselerin gerçek bir bilgiye dayanmadan bu uydurmaları yaptıkları görülür. Gerçekten de Tevrat ve İncil sonrası din diye ortaya çıkarılan kitaplar kulaktan kulağa aktarılmış, yalan yanlış, kesin bir bilgiye dayanmayan şeyler içermektedir.

Kuran’ın başına da aynı şeyler gelmiştir. Tabii ki bu Yüce Allah’ın dilemesi ile gerçekleşebilir ancak. Kuran indirildikten yaklaşık 220-250 yıl sonra kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılan, temelsiz ve kesin olmayan bilgiler ile hadis kitapları oluşturulmuştur. Bu kitaplar asla kesin bir bilgi içermez. İçeremez. 6 nesil geçmişe doğru giden bir bilginin kesin ve değişmeden aktarılması mümkün değildir. Kesin olarak doğru aktarıldığı da asla ispat edilemez. Bu durumu Kuran zan olarak tarif ediyor. Kesinliği ispat edilemeyen bilgiler ile din oluşturmak akla ziyandır. Daha detaylı bilgilendirme aşağıdadır.

Yüce Allah 11:18 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1489|11|18|وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أُو۟لَٰٓئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَىٰ رَبِّهِمْ وَيَقُولُ ٱلْأَشْهَٰدُ هَٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ كَذَبُوا۟ عَلَىٰ رَبِّهِمْ أَلَا لَعْنَةُ ٱللَّهِ عَلَى ٱلظَّٰلِمِينَ

Ve men ezlemu mimmeni ftera alallahi keziba, ulaike yu'radune ala rabbihim ve yekulul eşhadu haulaillezine kezebu ala rabbihim, e la la'netullahi alaz zalimin.

Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira edenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve tanıklar: "Rableri üstüne yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun; Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir.

 

11:18 ayeti öncesi muhteşem işaretler vardır. 11:17 ayetinde Kuran’a işaret başlar;

11:17 ‘Rabbinden bir işaret üzere olan, ondan okuyup anlatarak kanıt çıkaran -ve ondan önce Musa'nın önder ve rahmet Kitabı ki onlar ona iman ederler- kimse ile ona kafirlik edenler bir midir? Oysa hangi grup ona kafirlik ederse, vaad edilen yeri ateştir! Bundan kuşkun olmasın. Şüphesiz bu Rabbinden bir Haktır. Fakat insanların çoğu iman etmez.’ (Sonia Cihangir Sonsuz Rahmet Meali)

Bu ayetten hemen sonra gelen 11:18 ayetinde Allah üstüne yalan uyduranlar-iftira edenler işaret edilmiştir. Allah üstüne yalan uydurmak direkt olarak Kuran ile ilişkilidir. Kuran’ı bypass eden her şey Allah’ın onayının olmadığı şeyler olup Yüce Allah’a iftira etmektir.

 
Yüce Allah 18:15 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2153|18|15|هَٰٓؤُلَآءِ قَوْمُنَا ٱتَّخَذُوا۟ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةً لَّوْلَا يَأْتُونَ عَلَيْهِم بِسُلْطَٰنٍۭ بَيِّنٍ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا

Haulai kavmunettehazu min dunihi aliheh, lev la ye'tune aleyhim bi sultanin beyyin, fe men azlemu mimmeni ftera alallahi keziba.

"Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira edenden daha zalim kimdir?”

 

18:15 ayeti mağaraya sığınan gençler kıssasında geçmektedir. Bakın bu gençler bir önceki ayette bildirildiği gibi ne diyorlar?

18:14 Kalkıp da, "Rabbimiz Göklerin ve Yerin Rabbidir.  O'ndan berisindekileri ilah diye asla çağırmayız. Yoksa gerçekten saçma sapan konuşmuş oluruz'' demelerinden ötürü kalplerini Kendimize bağlı kıldık.

Açıkça görüldüğü gibi 18:14 ayetinde dini sadece Allah’a özgüleme işaret edilmiştir. Allah haricinde hiçbir şeyden yardım dilenmez. Yardım istenmez. Allah haricinde O’nun astlarından hiçbir şey çağrılmaz. Hemen sonraki 18:15 ayetinde Allah üstüne yalan uyduran-iftira edenden kimselere işaret boşuna değildir. Allah üstüne uydurdukları yalanlar, Allah üstüne iftira etmeleri dini sadece Allah’a özgülemeye engel olmaktadır.

Yüce Allah 23:38 ve 42:24 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2709|23|38|إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُۥ بِمُؤْمِنِينَ

İn huve illa raculuni ftera alallahi keziben ve ma nahnu lehu bi mu'minin.

"O ise, Allah üstüne bir yalan uyduran-iftira eden bir adamdır yalnızca, bizler de ona inanacak değiliz."

4294|42|24|أَمْ يَقُولُونَ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا فَإِن يَشَإِ ٱللَّهُ يَخْتِمْ عَلَىٰ قَلْبِكَ وَيَمْحُ ٱللَّهُ ٱلْبَٰطِلَ وَيُحِقُّ ٱلْحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦٓ إِنَّهُۥ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ

Em yekulune ftera alallahi keziba, fe in yeşeillahu yahtim ala kalbik, ve yemhullahul batıla ve yuhıkkul hakka bi kelimatih, innehu alimun bi zatis sudur.

Yoksa onlar: "Allah üstüne bir yalan uydurdu-iftira etti" mi diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batılı yok edip ortadan kaldırır ve kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.

 

23:38 ayeti 23:33 ayetinden başlanarak okunmalıdır. Bu ayette kâfirlerin peygamberimize bir iftirası var. O’nun Allah üstüne yalan uyduran-iftira eden birisi olduğunu iddia ediyorlar.  Burada kâfirler peygamberin Kuran’ı Allah’tan almadığını ima etmektedir. Kuran’ı Allah’tan almamasına rağmen onu Allah’tan gelmiş gibi gösterdiğini, diğer bir deyiş ile Allah üstüne yalan uyduran-iftira eden bir kişi olduğunu iddia ediyorlar. 

42:24 ayetini tüm insanlar çok iyi okuyup, çok iyi anlamalıdır. Bu ayette Yüce Allah peygamberimize yapılan iftiranın doğru olmadığını bildirmekte, peygamber eğer aksi bir şey yapmış olsa onun da kalbini mühürleyeceğini buyurmaktadır. Ayetten net bir şekilde anlaşılır ki peygamberimiz Allah üstüne yalan uyduramaz. O’na iftira edemez. Sadece Allah’tan gelen vahyi insanlara okur. Vahiy haricinde (Kuran) din konusunda hüküm veremez.

 

Yüce Allah 4:50, 5:103, 10:60, 10:69, 16:116 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

543|4|50|ٱنظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَكَفَىٰ بِهِۦٓ إِثْمًا مُّبِينًا

Unzur keyfe yefterune alallahil kezib. Ve kefa bihi ismen mubina.

Allah üstüne nasıl yalan uyduruyorlar-iftira ediyorlar, bir bak. Bu, apaçık bir günah olarak yeter.

772|5|103|مَا جَعَلَ ٱللَّهُ مِنۢ بَحِيرَةٍ وَلَا سَآئِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍ وَلَٰكِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَأَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ

Ma cealallahu min bahiretin ve la saibetin ve la vasiletin ve la hamin ve lakinnellezine keferu yefterune alallahi kezib ve ekseruhum la ya'kılun.

Allah, kulağı yarılan, salıverilen, erkek-dişi ikizler doğuran ve on defa yavrulamasından ötürü yük vurulmayan hayvanlara itibar edilmesini emretmemiştir. Fakat kâfirlik yapanlar, Allah üstüne yalan uyduruyorlar-iftira ediyorlar ve çoğu da akıl etmezler.

1422|10|60|وَمَا ظَنُّ ٱلَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ

Ve ma zannullezine yefterune alallahil kezibe yevmel kıyameh, innallahe le zu fadlın alen nasi ve lakinne ekserehum la yeşkurun.

Allah üstüne yalan uyduranların-iftira edenlerin, Kıyamet Günü (Diriliş Günü) hakkındaki zanları nedir?  Şüphesiz, Allah insanlara karşı lütuf sahibidir fakat onların çoğu buna şükretmez.

1431|10|69|قُلْ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ

Kul innellezine yefterune alallahil kezibe la yuflihun.

De ki: "Allah üstüne yalan uyduran-iftira edenler, kurtuluşa ermezler."

2015|16|116|وَلَا تَقُولُوا۟ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ ٱلْكَذِبَ هَٰذَا حَلَٰلٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُوا۟ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ

Ve la tekulu lima tesıfu elsinetukumul kezibe haza halalun ve haza haramun li tefteru alallahil kezib, innellezine yefterune alallahil kezibe la yuflihun.

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş-iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar-iftira edenler kurtuluşa ermezler.

 

4:50 ayeti Allah’a ortak koşma ile ilgilidir. Ortak koşma ancak Allah üstüne yalan uydurma ile gerçekleşebilir.

5:103 ayetinde açıkça görülür ki Allah’ın emri olmayan şeyleri dine sokmak, Allah’ın kutsal saymadığı şeyleri kutsalmış gibi göstermek Allah üstüne yalan uydurmaktır.

10:60 ayetinin bir önceki ayetinde Allah üstüne yalan uydurmanın nasıl olduğu tarif edilmiştir.

10:59 De ki: ''Allah'ın size indirdiği rızıklardan, bir kısmını haram, bir kısmını helal kıldığınızı görmüyorsunuz." De ki: "Allah size izin mi verdi, yoksa Allah' a iftira mı ediyorsunuz?"

Açıkça görülür ki Allah üstüne yalan uydurmak-iftira etmek Allah’ın emri olmayan bir şeyi O'nun emri gibi göstermek, Allah’ın vahyinde olmayan bir şeyi Allah’tan gelmiş gibi göstererek insanlara sunmaktır.

10:69 ayetinin muhteşemliğine bir bakın. Bu ayetten bir önceki ayette Allah’tan gelen bir delil olmadan, O’nun hakkında kesin olarak bilmediğimiz şeyleri söylemek, uydurmak ve uydurulan şeyleri din olarak benimsemek kesinlikle yasaklanmıştır. 10:68 ayetinde Hristiyanlardan ''Allah, evlat edindi" diyenler işaret edilmiş ve yaptıkları yanlışlar bize ve tüm insanlara ders olsun diye buyurulmuştur.

10:68 ''Allah, evlat edindi" dediler. O'nundur düzen. O'nundur Göklerde ve Yerde ne varsa. O, Gani/zengindir. Yoksa elinizde yetkiden bir pay mı var? Allah'a karşı bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?

16:116 ayeti incelendiğinde artık net bir şekilde görülür ki Allah üstüne yalan uydurmak-iftira etmek O’nun koyduğu yasakları, emirleri, kuralları yani dinin temelini oluşturan yasaların dışına çıkmak için Allah’tan gelmeyen şeyleri uydurmaktır.

16:116 ayetinin bir önceki ayeti zaten yeterli bilgiyi verir.

16:115 Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim zorlukta kalır da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, şüphesiz Allah Gafur/bağışlayandır, Rahim/bol merhametlidir.  

Durum çok nettir. Kuran haricinde dine eklenen veya çıkarılan en ufacık bir şey Allah üstüne yalan uydurmak-iftira etmektir.

 

Bu muhteşem deliller sunan 18 geçişten sonra özetleyelim;   

Allah üstüne yalanlar nasıl uydurulur?

Allah’tan geldiği kesin olmayan bir şeyi Allah’tan gelmiş gibi göstermeye, Allah’ın kesin olarak emri olmayan bir şeyi O’nun emriymiş gibi göstermeye Allah üstüne yalan uydurma, Allah’a iftira etmek denir. Bu kadar basittir.

Yüce Allah’ın dilemesi ile gerçekleşen bir gerçek şudur;

Her elçinin Yüce Allah’tan getirmiş olduğu mesajı (ki bu mesaj her elçi için aynıdır) zamanla yozlaşmıştır. Yüce Allah’ı mesajını insanlar bozmuşlardır. Bunun en iyi örneğini İsrailoğulları ve Hristiyanlarda görmekteyiz. Tevrat ve İncil’den sonra sonu gelmez detaylar içeren, kulaktan kulağa aktarılan, temeli olmayan, kesin bir bilgiye dayalı olmayan şeyleri Allah’tan gelmiş gibi göstererek kitaplaştırmışlardır. Bu yozlaşmayı Kuran bize bildiriyor.

Kuran kendilerine kitap verilen toplumların (özellikle Yahudiler ve Hristiyanlar) yanlış hüküm vererek Allah’a yalan uydurduklarını bildirerek bizi uyarıyor. Bu uyarı sadece o toplumlara değildir. Tüm insanlaradır. Özellikle Kuran’a inanan insanlaradır.  

Yüce Allah açıkça buyuruyor ki Kuran’ı alın, okuyun, öğrenin, öğretin ve uygulayın. Allah’a yalan uydurmayın. Allah’tan geldiği kesin olaran bilinmeyen şeyleri Allah'tan gelmiş gibi göstermeyin.

 

Bu duruma nasıl geldik?

Kuran’ın mesajının gelmesinden çok değil 220-250 yıl sonra peygamber efendimizin sünneti olarak adlandırılan bilgiler hadis kitapları olarak toplandı. Ancak bu kesin bilgiye dayanmayan bilgiler kulaktan kulağa aktarılan bilgilerdi. 6 nesil geçmişe dayanmaktaydı. 6 nesil geçmişe dayandırılan bu söylentilerle kesinlikle sağlam bir veri elde edilemez.

Peygamberimiz öldükten sonra tüm insanlık Müslüman mı oldu? Hayır! Tüm Yahudiler ve Hristiyanlar Müslümanlığa mı geçti topluca? Hayır! Muhammed peygamberimize ve Kuran’a olan düşmanlıkları her zaman vardı, bu düşmanlık peygamberimiz ölünce de devam etti ve günümüzde de var. Ancak Kuran’a karşı hiçbir şey yapamıyorlardı. Çünkü Yüce Allah’ın koruması altındaydı. Ne yapabilirlerdi ki Kuran’ın mesajını gölgeleyebilsinler? Dini yozlaştırmak, peygamber efendimizi kötü göstermek için peygamber efendimiz söylemiş gibi sözler uydurmak en mantıklı yaklaşımdı. Çünkü dilediklerini Kuran’a söyletemiyorlardı. Bu düşüncelerinde şeytanın da büyük rolü olduğunu söylemeden geçmemek gereklidir.

Çünkü şeytan Yüce Allah’a bir söz vermiştir. ‘Senin dost doğru giden yolun üstüne oturacağım’ demişti. Yüce Allah da ona izin vermiştir. İşte bu izni kullanana şeytan gerekli fısıldamaları gerekli kişilere yaptı.

Sonrası malum; Kuran’ının inişinden 220-250 yıl sonra peygamberimize iftira eden, Allah’a iftira eden, Allah üstüne yalan olan binlerce, on binlerce hatta yüzbinlerce (Buhari’ye göre 600.000) söz (hadis) toplum içinde dolaşmaya başladı. Hadisler kişisel çıkar için de çok kullanıldı. Kişisel bir çıkarı olan kişiler bile ‘peygamberden şunu duydum:’ ile başlayan sözler uyduruyorlardı. Saf olan veya aklının kullanmayan toplum ise peygamberinin adını duyunca o sözlere ölesiye inanıyordu.

Bu kadar çok uydurulmuş hadis ortada dolaşınca bazı iyi niyetli ya da ön görüsü olmayan birkaç insan bu hadisleri ayıklamaya ve toplamaya kalkıştı.

İşte bu kişilerin en önemlileri aşağıda verilmiştir; Daha başkaları da vardır.

  • İmam-ı Buhari (M.S. 810-870)
  • İmam-ı Müslim (M.S. 821-875)
  • İmam-ı İbni Mace (M.S. 824-886)
  • İmam-ı Tirmizi (M.S. 824-892)
  • İmam-ı Ebu Davud (M.S. 817-889)

Doğum ve ölüm tarihlerine dikkat edilirse bu şahısların Kuran’ın inişinin bitmesinden (M.S. 633) yaklaşık 220 yıl sonra erişkin oldukları görülür.

Dikkat;

Peygamberin sünneti diye insanlara sunulan şeyler ancak 220-250 yıl sonra yazılmış şeylerdir. Çoğu insan hadislerin peygamber zamanında yazıldığını sanar. Peygamberimizin de bu yazma işlemi için onayı olduğunu düşünür. Ancak gerçek durum bu değildir. Gerçek şu ki peygamberimiz hayatında biz şey yazdırmamıştır. Sadece Kuran’ı yazdırmıştır. Peygambere atfedilen bu hadisler onun ölümünde 220-250 yıl sonra oradan buradan toplama ile, kulaktan kulağa aktarma yöntemi ile nakledilenlerden yazılmıştır.

Gerisini siz düşünün;

Hadislerin uydurma olduğuna en büyük delillerden bir tanesi de veda hutbesidir. Bunun gözleriniz ile görmek için açın bir hadis kitabını ve veda hutbesini bulun.

Veda hutbesi yapılmışsa bile bu hutbeyi belki de binlerce kişi dinlemiş olmalıdır. Diğer bir deyiş ile en çok bilinmesi gereken durum. Ancak hadis kitaplarına baktığımızda bunun bile doğru olarak iletilmediği görülür.

Veda hutbesinin bir cümlesi 3 şekilde rivayet edilmiştir.

  • “Size, sarıldığınız sürece asla sapıtmayacağınız bir şey bırakıyorum: Allah’ın Kitabı…” Müslim Kitap-15 Bab-19 Hadis 1218 İbn Mace Kitap-25 Bab-84 Hadis-3074
  • "Size iki şey bırakıyorum; onlara temessük etseniz necat bulursunuz: biri Kitabullah / Kur’an, biri Âl-i Beytim."( Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26)
  • “Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi (kıyamette) havza kadar ayrılmadan beraberce geleceklerdir.”(Hâkim,1/93).

Samimiyetle Allah’a teslim olmak isteyen birisi hangisine göre amel edecek? Büyük ihtimalle ‘sünnetimi’ eklemesini sünniler yaptı, Âl-i Beytim eklemesini şiiler yaptı. Konu bu kadar basittir.

 

Sonuç olarak;

Hadislerin tamamı Allah üstüne yalan uydurma-iftira etmektir. Allah’tan geldiklerine ve değişmeden korunacaklarına yönelik kesin bir kanıt yoktur. Bu nedenle tamamı reddedilmelidir.

Din sadece Allah'a özgülenmeli ve sadece Kuran dinde kaynak olarak alınmalıdır. 

En doğrusunu Allah bilir.