Asla mahvolmayacak-zarara uğramayacak bir ticaret sahipleri.

Yüce Allah aşağıdaki âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

3687|35|29|إِنَّ ٱلَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَٰرَةً لَّن تَبُورَ

İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku mimma rezaknahum sirren ve alaniyeten yercune ticareten len tebur.

Doğrusu kimseler ki okuyup takip ederler Allah'ın kitabını (Kuran) ve ayakta tutarlar salatı ve infak ederler-harcarlar kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizlice ve açıkça; umarlar asla mahvolmayacak-zarara uğramayacak bir ticaret.

5171|61|10|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ تِجَٰرَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ

Ya eyyuhellezine amenu hel edullukum ala ticaretin tuncikum min azabin elim.

Ey inanan kimseler; sizleri acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?

5172|61|11|تُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَتُجَٰهِدُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمْوَٰلِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

Tu'minune billahi ve resulihi ve tucahidune fi sebilillahi bi emvalikum ve enfusikum, zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun.

İnanırsınız Allah'a ve resûlüne ve mücadele edip çabalarsınız Allah yolunda mallarınızla ve nefislerinizle; işte budur daha iyisi sizler için eğer biliyor iseniz.

 

(تِجَٰرَةٍ) ticaratin kelimesi kökü (تجر) ticaret-alım satım-alışveriş (commerce), satmak-almak-anlaşmak (trade), anlaşmak (deal) anlamınadır.  Hans Wehr 4th ed., page 110 (of 1303)

Bu kelime güzel Türçemizde de kullanılır.

(أَدُلُّكُمْ) edullukum kelimesi kökü (دلل) göstermek (to show), işaret etmek (point out), yönlendirmek (lead-direct), kılavuzlamak (guide) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 333 (of 1303)

(تُنجِيكُم) tuncikum kelimesi kökü (نجو) korumak (save), kurtarmak (rescue), güvenli hale getirmek (make for safety) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1110 (of 1303)

(تَبُورَ) tebura kelimesi kökü (بور) malvolmak (to perish), nafile-yararsız (futile), başarısız (unsuccessful), faydasız-kazançsız-yararsız (unprofitable) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 99 (of 1303)

 

Ticaret fıtratı gereği her zaman riskler içerir. Kâr edeyim derken zarar etme riski her zaman vardır. Ancak Yüce Allah öyle bir ticareti işaret ediyor ki asla ve asla zarara uğramıyor, asla batmıyor, asla mahvolmuyor. Her zaman fayda veriyor, her zaman kâr getiriyor, her zaman mutlu ediyor. Çünkü bu ticaretin getirisi cennetlere girmektir. Ne muhteşem bir karşılık!

Asla zarara uğramayacak olan bu ticarete ulaştırılacak olanlar şu kimselerdir;

1. Allah’ın kitabı olan Kuran’ı okuyarak takip ederler.

Ne büyük bir işaret. Yüce Allah büyük kurtuluşun reçetesindeki 1. ilacı vermiş. Kuran okunup Kuran takip edilecek. Kuran’ın izinden gidilecek.

(يَتْلُونَ) yetlune kelimesi kökü (تلو) takip etmek-peşinden gitmek (follow), takip etmek-halefi olmak-izlemek (succeed), ardından gelmek-izlemek (ensue), okumak (read) anlamındadır.  Hans Wehr 4th ed., page 117 (of 1303)

Bu kelimeyi Kuran’ın Arapçasını anlamadan sesli okumak olarak anlayıp da Yüce Allah’ın insanlara bir kurtuluş reçetesi olarak Kuran’ı anlamadan Arapçasından sesli olarak okuyun anlamı çıkarılması şeytanın Yüce Allah’ın dosdoğru giden yolunun üzerine oturması olabilir ancak. Ayet çok net ve açık. Bir şeyi okuyorsanız onu anlamak için okursunuz. Evrensel kural budur. Yüce Allah öyle bir kelime seçmiş ki muhteşem işaretler veriyor. Kuran anlamak için okunacak ve sadece okuma ile yetinilmeyecek okunan şeye uyulacak, okunan şey takip edilecek, okunan hükümler hayata geçirilecek.

Bu noktada küçük bir parantez açmak isterim;

Ey ehli sünnete tabi olmuş güzel kardeşim;

Bu ayeti bir düşün bakalım. Yüce Allah ne buyuruyor? Allah’ın kitabı olan Kuran okunup, Kuran izlenecek. Tirmizi’nin, Buhari’nin, Müslim’in, İbn Mace’nin, Davud’un kitaplarını mı okuyun buyuruyor? Kesinlikle hayır. Durum senin düşündüğün gibi değil!

Allah için bir an önce aklını kullan ve Kuran’ı anlamaya çalışarak baştan sona bir oku. Rabbimin indirdiği bu kitapta ne var ne yok kendi gözlerinle gör. Kimseye güvenme!

 

2. Ayakta tutarlar salatı.

Bu kişilerin bir özelliği de salatı ayakta tutmalarıdır. Kuran’da salat kelimesinin anlamları incelendiğinde 3 farklı anlamda kullanıldığı görülür. Yani diğer bir deyiş ile 3 çeşit salat vardır.

Kuran'daki salat konusu ile ilgili detaylı inceleme için lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.

Dr. Sonia Cihangir’in ‘Kur’an’daki Namaz’ isimli muhteşem kitabından anladıklarım ve kendi yorumlarım

Salat konusu çok önemli olduğu için bu makalede kısa bir özet verelim.

Kuran incelendiğinde 3 çeşit salat (destek) olduğunu anlaşılır.

  • Evren-doğa ile uyum sağlayarak onu desteklemek.
  • Toplumsal dayanışma içinde olup Allah’ın indirdiği yasaları toplumda ayakta tutmak, uygulamak ve sürdürmek.
  • Allah’tan destek istemek amaçlı bazı ritüelleri içeren namaz.

Ayette ayakta tutmak, ayağa kaldırmak kelimesi olan ‘ekamu' ile kullanıldığı için 35:29 ayetinde geçen salatın anlamı ‘toplumsal dayanışma içinde olup Allah’ın indirdiği yasaları toplumda ayakta tutmak, uygulamak ve sürdürmek’tir.

Diğer bir deyiş ile Kuran’ın hükümlerini bireysel olarak uygulamak, toplumda yayılması için de mücadele etmek demektir.

 

3. Allah’ın kendilerine verdiği rızıklardan infak ederler-harcarlar.

İnfak ile ilgili çok detaylı bir makale yazılmıştır. Daha fazla bilgi almak isteyenler aşağıdaki makaleyi okuyabilirler.

İnfak nedir?

İnfak görüldüğü gibi dinin direğidir. İnanan bir insan her şartta ve her koşulda harcama yapar. Yüce Allah'ın bize verdiği her türlü rızıktan ihtiyaç sahiplerine vermeliyiz. 

 

Şimdi 61:10 ve 61:11 ayetlerini inceleyelim;

61-10 ayetinde büyük kurtuluşun reçetesi işaret ediliyor ve 61-11 ayetinde reçete veriliyor.

61-10 Ey inanan kimseler; sizleri acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?

61-11 İnanırsınız Allah'a ve resûlüne ve mücadele edip çabalarsanız Allah yolunda mallarınızla ve nefislerinizle; işte budur daha iyisi sizler için eğer biliyor iseniz.

 

Acıklı bir azaptan kurtulmanın yani cehennemden kurtulmanın yolu; 

1. Allah ve resûlüne iman edilecek;

Allah ve resûlütamlamasının anlamını saptırarak resûle imanın resûl adına sayısız iftiralar içeren, yalan yanlış bilgiler içeren, resûl vefat ettikten yaklaşık 200 yıl sonra dedesinin dedesinden duydum mantığında 6 ravi ile iletilen hadis kitaplarına iman etmek olduğunu iddia edenler vardır. Bu kesinlikle yanlıştır.

Oysa Allah’ın dini ile resûlün dini arasında en ufak fark yoktur. Allah’ın dini Kuran’dır. Resûl de ancak Kuran’a uyar. Kuran haricinde din adına farklı bir şey söyleme yetkisi asla yoktur.

Günümüzde Allah ile resûllerinin arasını ayırmışlardır maalesef. Allah’ın indirdiği Kuran yerine resûller adına oluşturulan uydurulmuş din aracılığı ile Allah ile resûllerinin arası açılmıştır.

‘İsterler ki ayırsınlar Allah ve resûllerinin arasını… isterler ki tutsunlar bunun arasında bir yol’: Hadis kitapları aracılığı ile resûl adına din türeten kimseler.

Allah ve resûlüne itaat etmek konusu ile ilgili daha detaylı bilgi aşağıdaki makalelerden okunabilir. 

Resûl=Kuran, resûle itaat=Kuran’a itaat

‘Allah'a itaat edin ve resûle itaat edin’: resûl Allah’a tâbidir. Allah resûle tâbi değildir.

Allah ve resûlüne inanmak sadece Kuran'a ve onun içerdiği hükümlere iman etmektir. Kuran'ın astlarından olan kitaplara iman etmek asla ve asla değildir.

 

2. Mallar ve nefisler ile Allah yolunda mücadele etmek;

(تُجَٰهِدُونَ) tucahidune kelimesi kökü (جهد) çabalamak-uğraşmak-gayret etmek (endeavor), mücadele etmek (strive), uğraşı vermek-emek harcamak (labor), çok zahmete girmek (take pains), çok çalışmak (overwork), zorlamak (overtax), tükenmek-yorgunluk-bitmek (fatigue), savaşmak (fight) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 168 (of 1303)

Cihat etmek anlamındadır. Ancak Türkçede cihat etmek deyince sadece savaşmak ilk planda akla gelir. Ancak bu kesinlikle doğru değildir. Cihat etmek çabalamak-uğraşmak-gayret etmek-mücadele etmek demektir.

 

Allah’ın yolu nedir?

Allah’ın yolu dosdoğru giden yoldur. Bu da ‘sıratel mustakim’dir. Yani Kuran’dır.

Yüce Allah’ın dosdoğru yolu ‘sıratel mustakim’ olan Kuran’a ve tüm insanlara düşmanlık eden şeytan: “Artık kesinlikle senin doğru yolunun (Kuran) üzerine oturacağım''

Mallarla ve nefislerle bu yol için mücadele edilmelidir. Çünkü şeytan da bu yoldan saptırmak için mücadele etmektedir.

Kuran’ın hükümlerinin, dolayısı ile Allah’ın tek dininin yayılması için, insanlara ulaşması için mallarla ve nefislerle mücadele edilmelidir.

 

Nefislerle mücadele nedir?

(أَنفُسِكُمْenfusikum kelimesi kökü (نفس) nefis-kendi (self), bir kişinin kendisi (he himself), akıl-zihin-bilinç (mind), insan (human being), kişi-kişilik-şahıs-can (person), birey (individual) anlamındadır.  Hans Wehr 4th ed., page 1155 (of 1303)

Bu kelime ‘canlar’ olarak çevrildiğinde Türkçedeki karşılığı farklı olabilmektedir. Çünkü canlarınız ile mücadele edin denildiğinde ölmek akla gelmektedir. Canlar ile cihat denilince akla savaşarak ölmek gelmektedir. Bu doğru değildir.

Nefis kelimesinin anlamı daha geniştir. Bir insanın kendisi, bütün benliği, bilinci, bedeni, varlığı, bedeninde sahip olduğu her şey nefistir.  

Öyleyse;

Allah yolunda mücadele bedende sahip olunan her şey ile yapılmalıdır. Beyin ile yapılmalıdır örneğin. Allah'ın tek dini ve tek yolu olan Kuran'ı topluma anlatmak, bu konu ile ilgili yazılar yazmak, toplumdaki müşrikleri ve kâfirleri uyarmak için konuşmak, yazı yazmak, fikir üretmek, fiziksel olarak toplantılar düzenlemek gibi akla ilk gelen şeyler nefislerle mücadeledir

Bu mücadelede mallar da Allah yolunda kullanılmalıdır

En doğrusunu Allah bilir.