‘İsterler ki ayırsınlar Allah ve resûllerinin arasını… isterler ki tutsunlar bunun arasında bir yol’: Hadis kitapları aracılığı ile resûl adına din türeten kimseler.

Yüce Allah 4:150 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

643|4|150|إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيُرِيدُونَ أَن يُفَرِّقُوا۟ بَيْنَ ٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍ وَيُرِيدُونَ أَن يَتَّخِذُوا۟ بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا

İnnellezine yekfurune billahi ve rusulihi ve yuridune en yuferriku beynallahi ve rusulihi ve yekulune nu'minu bi ba'din ve nekfuru bi ba'dın, ve yuridune en yettehızu beyne zalike sebila.

Doğrusu kimseler ki kâfirlik ederler (örterler-gizlerler) Allah’a ve resûllerine; ve isterler ki ayırsınlar Allah ve resûllerinin arasını ve derler: “İman ederiz bir kısmına ve kâfirlik ederiz (örter-gizleriz) bir kısmına ve isterler ki tutsunlar bunun arasında bir yol.”

 

Bu ayetin çok çok iyi okunması gereklidir.

Ayetten anladığımıza göre;

Bazı kimselerin tavrı şu;

  • Allah ve resûllerine kâfirlik yapıyorlar.

Kâfir kelimesi önemlidir. (كفر) kökünden türeyen bu kelime örtmek (cover), gizlemek (hide) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 975 (of 1303)

Kuran’da geçen kâfir olarak tanımlanan kimseler Allah’ın ayetlerini görmezden gelip örttükleri ve sakladıkları için kâfir olarak isimlendirilir.    

Dikkat edilirse ayette ‘Allah’a veya resûllerine’ buyurulmuyor. ‘Allah’a ve resûllerine‘ buyruluyor. 've' bağlacı önemlidir. Allah ve resûller birbirinden ayrı şeyler değildir. Aşağıdaki makalede çok daha detaylı okuyabileceğiniz gibi resûller ancak Allah’a tabi olurlar. Allah resûllerine tabi olmaz. Resûller Allah tarafından kendilerine vahyedilmiş olan, Allah’ın emir ve yasaklarının tümünü içeren kitaplarını insanlara ulaştırırlar.

‘Allah'a itaat edin ve resûle itaat edin’: resûl Allah’a tâbidir. Allah resûle tâbi değildir.

Allah ve resûller demek resûllerin vahy yolu ile getirdikleriYüce Allah'ın bölünemez, parçalanamaz tek dini demektir. Kutsal kitaplardır.

 

‘…derler: “İman ederiz bir kısmına ve kâfirlik ederiz (örter-gizleriz) bir kısmına…’

Bu tümce bize büyük işaretler sunar. Ancak ayeti iyi anlamak için neyin bir kısmı işaret edilmiş iyi anlamamız gereklidir.

Bu ayette geçen ‘bi ba'din’ kelimesi önemlidir.

(بِبَعْضٍ) ‘bi ba'din’ kelimesi kökü (بعض) parça-kısım (بِبَعْضٍ), bölüm (portion), bazı (some) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 82 (of 1303)

Yukarıda görüldüğü gibi 4:150 ayetinde 2 kezbi ba'din’ kelimesi kullanılmıştır.

Bu ‘kısım-bazı’ kelimesi neyi işaret ediyor?

Bazı kimseler 4:150 ayetinde geçen ‘kısım’ kelimesinin resûllerin bir kısmını işaret ettiğini düşünmektedirler. Bu şekilde düşünüldüğünde resûllerin bir kısmına inanan, bir kısmına kâfirlik eden kimseler işaret edilmiş olmaktadır. Hatta bazı kimseler bir kısmın Allah, diğer kısmın resûller olduğunu düşünmektedir. Bu kez Allah’a inanan, ancak resûllere kâfirlik eden kimseler işaret edilmiş olmaktadır.

Bu ‘kısım’ kelimesinin neyi işaret ettiğini Yüce Allah bize işaret etmiş ise yine bunu Kuran’dan aramalıyız. Bunun için ‘bi ba'din’ ‘kısmı’ kelimesinin Kuran’da geçiş yerlerine bakalım. Bu kelime tıpatıp şekilde ((بِبَعْضٍ) ‘bi ba'din’) 15 kez geçmektedir. Ancak mucizevi bir şekilde sadece 1 ayette 4:150 ayetindeki gibi 2 kez geçmektedir (harfi harfine, tıpatıp). Bu ayet 2:85 ayetidir ve bizim 4:150 ayetini tevil etmemizi sağlar.  

Şimdi Yüce Allah’ın izni ile ayeti inceleyelim;

Yüce Allah 2:85 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

92|2|85|ثُمَّ أَنتُمْ هَٰٓؤُلَآءِ تَقْتُلُونَ أَنفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَرِيقًا مِّنكُم مِّن دِيَٰرِهِمْ تَظَٰهَرُونَ عَلَيْهِم بِٱلْإِثْمِ وَٱلْعُدْوَٰنِ وَإِن يَأْتُوكُمْ أُسَٰرَىٰ تُفَٰدُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ إِخْرَاجُهُمْ أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ ٱلْكِتَٰبِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَآءُ مَن يَفْعَلُ ذَٰلِكَ مِنكُمْ إِلَّا خِزْىٌ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَيَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ يُرَدُّونَ إِلَىٰٓ أَشَدِّ ٱلْعَذَابِ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

Summe entum hâulâi taktulûne enfusekum ve tuhricûne ferîkan minkummin diyârihim, tezâharûne aleyhim bil ismi vel udvân(udvâni), ve in ye’tûkum usârâ tufâdûhum ve huve muharremun aleykum ihrâcuhum e fe tu’minûne bi ba’di l-kitâbi ve tekfurûne bi ba’d(ba’dın), fe mâ cezâu men yef’alu zâlike minkum illâ hızyun fîl hayâtid dunyâ, ve yevmel kıyâmeti yureddûne ilâ eşeddil azâb(azâbi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).

Sonra siz; şunlar; öldürürsünüz nefislerinizi; ve çıkarırsınız diyarlarından bir grubu/bir fırkayı sizlerden; dayanışma içinde olursunuz onlara karşı günahla ve ihlalle/sınırı aşmayla; ve eğer gelirlerse sizlere esirler olarak; fidye alırsınız (serbest bırakmak için); ve o haram edilendir sizlere; ihracı/çıkarılması (da) onların; iman edersiniz bir kısmına kitabın ve kafirlik edersiniz bir kısmına; öyle mi?  Öyle ki, nedir cezası/karşılığı kimsenin; yapar bunu sizlerden; ancak bir rezalet dünya hayatında ve diriliş gününde; geri döndürülür en şiddetli azaba doğru; ve değildir Allah gafil/bilgisiz yaptıklarınızdan.

 

Açıkça görülüyor ki Yüce Allah 4:150 ayetinin açıklamasını yine Kuran ile yapmıştır. Yüce Allah ile resûllerinin arasını ayırmak isteyen kimseler, ‘İman ederiz bir kısmına ve kâfirlik ederiz bir kısmına’ diyen kimseler kitabın (Kuran'ın) bir kısmına iman edip bir kısmına kâfirlik eden kimselerdir.

Ayrıca Muhammed peygamberimiz döneminde bazı kimselerin kitabı (Kuran'ı) bir kısmını etkisiz hale getirmek için uğraştıkları ayet ile sabittir.

Yüce Allah 5:49 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

718|5|49|وَأَنِ ٱحْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ وَٱحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَنۢ بَعْضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيْكَ فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَٱعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ ٱلنَّاسِ لَفَٰسِقُونَ

Ve enıhkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum vahzerhum en yeftinûke an ba’dı mâ enzelallâhu ileyk(ileyke) fe in tevellev fa’lem ennemâ yurîdullâhu en yusîbehum bi ba’dı zunûbihim ve inne kesîran minen nâsi le fâsıkûn(fâsıkûne).

Ve ki hükmet aralarında onların; Allah'ın indirdiğiyle; ve tabi olma hevalarına onların; ve hazırlıklı ol/uyanık ol onlara ki saptırırlar seni Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından; öyle ki, eğer sırt çevirirlerse; o durumda, bil ki doğrusu ister Allah ki musibete uğratmak onları; bir kısım suçlarından/günahlarından onların; ve doğrusu insanlardan çoğu mutlak fasıklardır.

 

5:49 ayetinden anladığımıza göre Yüce Allah’ın indirdiği Kuran’ın bir kısmını etkisiz hale getirmek için Muhammed peygamberimizi ayartmaya, tabiri caiz ise şeytana uydurmaya, kanına girmeye çalışanlar vardır. Yüce Allah resûlünü bu kişilere karşı temkinli ve dikkatli olmaya çağırmıştır.

 

Bütün bunları birlikte düşünerek 4:150 ayetinin günümüze yansıması nasıl olmuş onu inceleyelim;

 

Allah ve resûller=Kutsal kitaplar=Kuran

Allah ile resûllerin arası asla ayrılmamalıdır. Ancak ayetten anlıyoruz ki Allah ile resûllerinin arasını ayırmak isteyenler her resûl için olacaktır.   

  • Allah ve resûllerine (Allah'ın tek dini kutsal kitaplara) kâfirlik eden kişilerin diğer bir özelliği Allah ile resûllerinin arasını ayırmak istemeleridir.

Allah ile resûllerinin arasını ayırmak ne demek? Nasıl yapılır?

Tek olan Allah’ın dini yanında ('Kutsal kitaplar') bir de resûllerin dinini türetmektir. Kuran’dan anladığımıza göre Allah’ın dini tekdir. İlk resûlden son resûle kadar tüm resûllere indirilen-vahyedilen din tektir.

Allah ile resûllerinin arasını ayırmak isteyenler Allah’ın kutsal kitaplarının yanında resûller adına yalan yanlış kitaplar türetmişlerdir.  Bir tarafta Allah’ın dini olan kutsal kitap, diğer tarafta resûller adına türetilmiş yalan-yanlış bilgiler içeren, zan bilgiler içeren, doğru oldukları asla test edilemeyen bilgiler içeren kitaplar. Yüce Allah’ın indirdiği Tevrat’ın yanında Musa peygambere iftiralar içeren, yalan yanlış hikayeler içeren Mişna-Talmud türü kitaplar ile Musa peygamber ile Allah’ın arasını açmışlardır. Aynı durum İsa peygamberin başına gelmiştir. Allah’ın dini olan gerçek İncil ile İsa peygamberin arasını ayırmışlardır. İsa peygamberin şu an onun yolundan gittiklerini iddia ettikleri milyarlarca Hristiyan ile hiçbir ilgisi ve alakası yoktur. Musa peygamber için de aynı durum geçerlidir. Musa peygamber veya İsa peygamber şu an yeryüzünde olsa ve toplumlarının durumunu görse herhalde şunu derdi; ‘Siz benim adımı kullanarak, benim adıma iftiralar yaparak Allah ile benim aramı ayırmışsınız!”

Yüce Allah’ın ayette bildirdiği gerçek Muhammed peygamberimizi de kapsar. Diğer resûllerin başına gelen kesinlikle onun da başına gelecektir. Zaten gelmiş olduğunu da görmekteyiz.

Yüce Allah ile Muhammed peygamberimiz arasının ayrılması tıpkı diğer resûllerde olduğu gibi gerçekleşmiştir. Peygamberimiz vefat ettikten sonra Allah’ın dini olan Kuran yerine Muhammed peygamberimiz adına iftiralar ile dolu olan, yalan yanlış, doğruluğu asla ispat edilemeyen, dedesinin dedesinden duydum şeklinde rivayet ile gelen hadisler ile resûl Muhammed adına bir din oluşturulmuştur. Resûl ile Allah’ın arası ayrılmıştır. Oysa resûl ancak ve ancak Allah’a ve Kuran’a tabi olabilir. Aksi düşünülemez.

‘…derler: “İman ederiz bir kısmına ve kâfirlik ederiz (örter-gizleriz) bir kısmına…’

Allah ile resûllerinin arasını ayıranlar, yani Allah’ın dini yanında resûller adına din oluşturanların Allah’ın dininin bir kısmına iman ettikleri ancak bir kısmını görmezden geldikleri-sakladıkları-örttükleri görülür. Bunu da açıkça söylerler.

Kuran üzerinde ilerlersek;

Muhammed peygamberimiz adına Allah’ın dininden ayrı din üretenlerin inandıkları kitaplara Allah aşkına bir bakın. Hadis kitaplarını kast ediyorum. Bu kitaplarda Kuran ayetlerini yok sayan kutsi hadis olarak adlandırılan birçok hadis vardır.

Hadisler Kuran ayetlerini yok sayabilir, hükmünü kaldırabilir, Kuran’da olmayan emir ve yasaklar da koyabilir. Buna yetkisi vardır. Kuran’daki ayet açık açık ortada dururken bu ayete inanmak yerine giderler bu ayetin hükmünü kaldıran hadise inanırlar.

Birçok örnek verilebilir. Ancak en çarpıcı örnek ‘recm’ olayıdır. Kuran’da zina eden kadın ve erkeğin (evli bekâr fark etmez) cezası toplum içinde 100 değnek vurulması ile onların rencide edilmesi iken, hadislere göre Kuran’ın bu ayetinin hükmü kalkmıştır. Çünkü bir hadise göre peygamberimiz zina eden kadının taşlanarak öldürülmesini ('recm') emretmiştir.

İşte Allah ile resûlünün arasını ayıranlar Allah’ın dini olan Kuran’ın bir kısmına inanırız derler, ancak Kuran’ın bazı kısımlarının hadisler aracılığı ile örtüldüğünü, hükmünü kaybettiğini söylerler. Diğer bir deyiş ile Kuran'ın bir kısmına iman ederken bir kısmına kâfirlik ettiklerini kendileri söyler.

  • “…isterler ki tutsunlar bunun arasında bir yol.”

Allah ile resûllerinin arasını ayıranların kafaları net değildir. Bu kimseler Allah’ın tek dini olan Kuran’a sarılmak yerine, bizim yolumuz tek Kuran yoludur demek yerine arada bir yolda olmayı tercih ederler. Allah’ın tek dini yanında resûller adına oluşturulmuş uydurulmuş dinin arasında bir yol tutarlar. Bir ellerinde Kuran’ı tutarlar ancak onun içindeki hükümlere uymazlar. Diğer ellerinde hadis kitaplarını tutarlar. İki din arasında bir yol tutarlar.

Muhammed peygamberimiz ahiret evreninde bu kişileri şikâyet etmektedir.

25:30 Ve dedi ki elçi ‘ya Rabbi şüphesiz benim kavmim-toplumum tuttular bu Kuran'ı terk edilmiş’

Allah ile Muhammed peygamberimizin arasını açıp dinlerini mezheplere bölenler uyarılıyor.

6:159 Dinlerini parça parça edip gruplara ayrılanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra Allah, onlara yaptıklarını haber verecektir.

Sonuç olarak;

Yukarıdaki ayet açıkça göstermektedir ki Allah ile resûllerinin arası asla açılmamalıdır. Allah’ın dini yanında resûl adına din üretilmemelidir. Kuran’ın bir kısmına inanıp diğer bazı kısımları hadisler aracılığı ile örtülmemelidir. Din açısından orta yol tutayım mantığı geçerli değildir. Ya tam olarak Kuran’a iman edilir yada Kuran’a tam ters hükümler içeren hadis kitalarına. Arada bir yol tutayım mantığı yanlıştır.

Ehli sünnete tabi olan kardeşim;

Sadece Kuran’a teslim ol ve sadece Kuran yoluna yönel. Allah’ın dini olan Kuran ile resûlün arasını ayırma. Resûl adına türetilmiş dinden uzaklaş ve Kuran’a teslim ol.

Sadece Kuran’a teslim olan bir kişi tek bir yol tutmuş olur. O da Kuran yoludur.

Çok önemli not;

Din konusunda arada bir yol tutma asla olmaz. Arada bir yol tutanların ayete göre kâfirlik etttikleri ortadadır. Bu nedenle herkes kendisini kontrol etmelidir. Din konusunda arada bir yol mu tutmuş veya tek bir yol mu tutmuş. Kuran'ı terk edilmiş olarak mı tutmuş yoksa onu hayatının baş tacı ve kılavuzu mu yapmış?

Sadece Kuran diyenler ancak tek ve doğru bir yol tutmuş olur

Yüce Allah ile resûllerinin arasına açanlara azap vardır.

4-151 İşte onlar gerçek kâfirlerdir (örtenlerdir-gizleyenlerdir), biz de hazırladık kâfirler (örtenler-gizleyenler) için alçaltıcı bir azap.

Ehli sünnete tabi olan güzel kardeşim;

İnandığın din Kuran'ı örtmektedir. Kuran'ı gizlemektedir. Kuran'a karşı kâfirlik yapmaktadır. Mezheplere iman ettiğin sürece sen de Kuran'a kâfirlik yapmış oluyorsun. Kuran'ın hükümlerinin toplumda hakim olmasını engelliyorsun. Lütfen tekrar tekrar düşün.

 

En doğrusunu Allah bilir.