Kuran’da insanın fiziksel olarak yaratılışına ait bazı önemli dönemler işaret edilmiştir. Nutfe dönemi, alak dönemi, mudğa dönemi işaret edilmekle birlikte, kemiklerin oluşması ve kemiklere et giydirilmesi süreci çok özenli seçilen kelimeler aracılığı ile bize bildirilmiştir.
Şimdi Allah’ın izni ile bu kelimeleri sırası ile inceleyelim.
Nutfe
Nutfe kelimesi Kuran’da toplam 12 yerde geçer. Bu geçişlerden örnekler aşağıda verilmiştir.
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2598|22|5|يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِن كُنتُمْ فِى رَيْبٍ مِّنَ ٱلْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَٰكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِى ٱلْأَرْحَامِ مَا نَشَآءُ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوٓا۟ أَشُدَّكُمْ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّىٰ وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَىٰٓ أَرْذَلِ ٱلْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنۢ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْـًٔا وَتَرَى ٱلْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَآ أَنزَلْنَا عَلَيْهَا ٱلْمَآءَ ٱهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنۢبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍۭ بَهِيجٍ Yâ eyyuhen nâsu in kuntum fî raybin minel ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fîl erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â(şey’an), ve terel arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behîc. Ey insanlar! Eğer olduysanız kuşku/şüphe içinde dirilmeden/canlanmadan; öyle ki biz yarattık sizleri topraktan; sonra bir nutfeden; sonra bir alaktan; sonra mudğadan; şekillendirilmiş ve şekillendirilmemiş; açıkça göstermek için size; ve yerleştirip tutarız rahimlerde dilediğimizi belirlenmiş bir süreye/bir ecele; sonra çıkarırız sizi bir bebek (olarak), ardından ulaşmanız için gücünüze/olgunluğunuza; ve sizlerden kimi vefat ettirilir; ve sizlerden kimi geri döndürülür ömrün en reziline; olması için bilmez bir şey, bir ilimden sonra; ve görürsün yeri bir dingin/sakin/sessiz; öyle ki o vakit indirdik onun üzerine su; titreşir ve artar/kabarır; ve bitirir her muhteşem çifti. |
5591|76|2|إِنَّا خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَٰهُ سَمِيعًۢا بَصِيرًا İnnâ halaknel insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ. Doğrusu biz yarattık insanı bir nutfeden; bir karışımdan; imtihan etmek için onu; böylece yaptık onu bir işiten, bir gören. |
5586|75|37|أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِىٍّ يُمْنَىٰ E lem yeku nutfeten min menî yin yumnâ. Değil mi? Olur (o) bir nutfe meniden; ejaküle edilen. |
4828|53|46|مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَىٰ Min nutfetin izâ tumnâ. Bir nutfeden; o vakit ejeküle edilir o. |
2684|23|13|ثُمَّ جَعَلْنَٰهُ نُطْفَةً فِى قَرَارٍ مَّكِينٍ Summe cealnahu nutfeten fi kararin mekin. Sonra yaptık onu bir nutfe sağlam, güvenli bir mekân içinde. |
(نُطْفَةً) nutfeten kelimesi kökü (نطف) damla (drop), az bir sıvı şeklinde damlamak (to dribble), süzülmek-damla damla süzülmek (trickle) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1142 (of 1303)
76:2 ayetindeki (أَمْشَاجٍ) emşacin kelimesi kökü (مشج) karışık (mixed) Lane's Lexicon, page 2775 (of 3039) anlamındadır. Ayette bu kelime çoğul olarak kullanılmıştır. Yani karışım en az 3 farklı yapı içermelidir (Arapça gramer gereği).
(قَرَارٍ) kararin kökü (قرر) değişmeyen konak-yer-mekan (fixed residance), mesken-oturma yeri (domicile), güvenli mesken (secure dwelling ), stabil-istikrarlı (stability-steadiness) anlamındadır. Steingass, page 826 (of 1241)
75:37 ayetindeki (مَّنِىٍّ) meniyin kelimesi kökü (مني) meni (semen) anlamındadır.
Kuran’da geçen ayetler bütün olarak incelendiğinde nutfenin özellikleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
- Su damlası gibidir. Akışkandır. (Kelimenin anlamından)
- Meni (semen) değildir.
- Dökülen meniden (semen) köken alır.
- Karışık-karma 'mixed' bir yapıya sahiptir. İçinde 3 veya daha fazla yapı içerir. ('Emşacin' kelimesi çoğul olarak kullanılmıştır. Arapça gramer gereği çoğul kelime demek 3 ve daha fazla şeyi ifade eder. Karışık 'mixed' diyerek 3 veya daha fazla içerikten oluştuğu net olarak anlaşılır.)
- Sağlam, güvenli, kararlı, stabil olan bir mekân içindedir (rahim içinde).
- Gramer olarak dişil bir kelimedir. Meni kelimesi ise eril bir kelimedir
Nutfe kelimesinin neyi ifade ettiğini daha iyi anlayabilmek için sağlam-kararlı-savunması iyi olan yer neresidir onu inceleyelim ve açalım. Sağlam olan, güvenli bir mekân olan yer kadın rahmidir. Rahim çok iyi korunmuş bir organdır. Hem mekanik olarak hem de savunma sistemi açısından çok korunaklıdır. Aşağıdaki resme bakınız.
1. Mekanik-Anatomik yapısı ile koruma;
Rahmin kadın pelvis kemikleri (kalça ve leğen kemikleri) içinde darbelere karşı korunmaya alındığı görülür. Karın bölgesine alınacak bir darbe rahmi etkilemez. Rahmin etkilenebilmesi için onu koruyan kemiklerin de kırılması gereklidir.
Rahmin en önemli yeri rahim iç boşluğu (endometrial boşluk) ve bu iç boşluğu bir halı gibi saran rahim iç zarıdır (endometrium). Bu boşluk çok kalın ve kuvvetli kas tabakaları (miyometrium) ile korunmuştur.
2. Rahim boşluğuna girebilecek zararlıların kontrol edilmesi ve uzaklaştırılması;
Kadın cinsel ilişki yolu dediğimiz vajen birçok mikrop içerir. Doğal olarak bulunanların yanında patojen olanlar da mevcut olabilir. Buna rağmen rahim içi tamamen mikropsuzdur. Peki, bu nasıl olabilir? Bu koruma sistemini yapan rahmin ağız kısmıdır. Buraya serviks adı verilir. Rahim ağzı dediğimiz yerde çok ufak bir açıklık vardır. Bu açıklık rahim boynunun tam ortasından geçer ve rahim iç boşluğuna açılır. Yaklaşık 4 cm uzunluğunda olan bu kanala endoservikal kanal denir.
Bu kanal tam olarak bir kapı gibi görev yapar. Salgılamış olduğu yoğun mukus (sümüksü yapı) ile vajinadaki mikropların yukarı doğru çıkarak bu kanana girmesini engeller ve dolayısı ile rahim iç boşluğunu korur.
Ayrıca bu kanalda salgılanan sümüksü salgının içeriği kadının adet döngüsünün kaçıncı gününde olduğuna göre değişir. Kadın gebe kalmaya hazır değil ise (yumurtlama olmamış ise) bu salgı yoğun olur ve erkek üreme hücreleri ile birlikte seminal ve prostat salgılarını içeren sıvılaşmış meninin geçişine izin vermez. Kadın yumurtlama yapmış ise (gebe kalmaya hazır ise) bu salgı daha akışkan ve daha ince olur. Sıvılaşmış meninin geçişine izin verir.
Gramer olarak inceleme;
53:46 ayetinde 'tumna' 'dökülmek-akmak-atmak' (shed, emit) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1088 (of 1303)
Bu fiil 3. tekil ve dişil gelmiştir. Yani tam olarak 'o dişil olan döküldüğü' demektir. Ayni ayetteki nutfe kelimesini işaret etmektedir. Nutfe kelimesi dişildir. 53:46 ayetinde insanın dökülen dişil bir nutfeden yaratıldığı buyurulmaktadır. Bu da bize nutfenin tek bir spermi işaret etmediğini gösterebilir. Çünkü meni erildir. Yüce Allah hangi kelimeyi kullanacağını elbette en iyi bilir. Tek bir spermin eril bir kelime ile işaret edilmesi daha mantıklıdır. Arapçada kelimelerin dişil ve eril olması her zaman gerçek cinsiyeti göstermez. Örneğin Güneş dişildir. Ay erildir. Ancak bir sperm gerçek anlamda cinsiyetin bir göstergesidir. Taşıdığı Y kromozomu ile erkekliğin tam olarak temsilcisidir. Bu nedenle meni nasıl eril olarak gelmiş ise tek bir spermin de eril olması gerektiği bana daha mantıklı geliyor. Nutfenin dişil gelmiş olması normaldir. Çünkü ayette bildirildiği gibi karma bir yapıya sahiptir. Sadece spermler içermez, başka sıvılar da içerir. İnsanı bir nufteden yarattık buyurulması nutfenin içindeki spermden yaratıldığına işarettir.
'min' edatı '-den, -dan' anlamı verir. 'İnsanı topraktan yarattık' buyrulurken de aynı edat kullanılır. İnsan toprak mı? Hayır. Ancak toprağın içindeki atomlardan yaratılmıştır. Aynı şekilde insan da bir nutfenin içindeki spermlerin bir tanesinden yaratılmıştır.
Meni (semen) nereye dökülür?
Cinsel ilişki sonrası erkekten çıkan meni kadın cinsel ilişki yolu olarak adlandırdığımız vajinanın arka duvarı (‘posterior wall’) ile rahim ağzı (‘serviks’) arasındaki potansiyel bir boşluğa dökülür. Bu boşluğun adı arka fornikstir (‘posterior fornix’).
Meni (semen) döküldükten sonra su damlası haline geliyor!
İlk dökülen semen (meni) hafif jel kıvamında olup çok akışkan değildir. Erkek seminal bezlerden salgılanan ve meninin (semenin) içinde bulunan proteinler semene jel kıvamını verir. Meni dökülür dökülmez bu proteinler kırılır. Meni-semen sulu ve akışkan hale gelir. Buna semen sıvılaşması (‘semen liquefaction’) denir. Bu sıvılaşma yaklaşık 20 dakikadan az bir sürede gerçekleşir.
Semen sıvılaşmasının (‘semen liquefaction’) amacı nedir?
Semen sıvılaşmasının amacı milyonlarca sperm, seminal ve prostat salgılarını içeren bu sıvının akışkan olması ve rahat hareket edebilmesidir. Kadının yumurtası ile buluşabilmesi için bu akışkan sıvının yaklaşık 20-25 cm yol alması gereklidir.
Su damlası haline gelen semenin süzülmesi:
Semen sıvılaşmasından (‘semen liquefaction’) sonra semen içindeki milyonlarca spermin ileri doğru kuyruk hareketleri ile bu damlacık olan sıvı rahim ağzından girer. Yaklaşık 4 cm uzunluğundaki endoservikal kanaldan, bu kanalın salgıladığı sümüksü salgı içinden süzülerek rahim iç boşluğuna girer. Bu süzülme sırasında kalitesi zayıf olan ve hareketleri iyi olmayan milyonlarca sperm elenir, yok olur. Rahim içi boşluğuna ulaşabilen akışkan sıvı (süzülmüş olan akışkan sıvı) iyi hareketli ve başarılı spermleri içerir. İşte kadın vajinasına atılan meniden rahim içine süzülmüş olarak gelen bu öz nutfedir.
Nutfe=Kadın vajinasına dökülen meninin sıvılaşıp kadın rahim ağzından süzülerek öz haline gelip rahim içine girmiş olan kısmıdır.
Nutfe nereye dökülüyor?
Meni kadın vajinasına dökülmüştür (75:37). Öz haline gelen nutfe de kadının rahim içine dökülmüştür (53:46).
Modern tıpta nutfe kısırlık tedavisinde kullanılıyor;
Nutfeyi esasen kadın doğum uzmanları kısırlık tedavisinde kullanıyor. Erkeğe bağlı kısırlık durumunda; örneğin sperm sayısının az olması (<15 milyon/ml), ileri hareketli sperm sayısının az olması gibi durumlarda erkekten alınan meni 'gradient' veya 'swim up' yöntemleri ile saflaştırılıyor. Meninin özü olarak diyebileceğimiz bir karışım elde ediliyor. Bu karışım daha sağlıklı spermler içeriyor. Meninin özü olan bu karışım bir boru ile kadının rahim içine veriliyor. Bu da kadının gebe kalma ihtimalini artırıyor.
Aşağıdaki resimde kısırlık tedavisinde kullanılan yöntem gösterilmiştir. Meniden nutfe elde edilir. Bu nutfe daha sonra aşılama katateri ile (küçük bir boru) kadının rahim iç zarı boşluğuna verilir.
Yüce Allah işte bu işlemleri kadının rahim ağzında yapıyor. Meniyi nutfeye dönüştürüyor.
Aşağıdaki resimde rahmin leğen kemikleri arasında mekanik darbelere karşı korunduğu görülmektedir. Ayrıca rahim iç boşluğu rahmin kuvvetli kasları (miyometrium) ile korunmuştur. Ayrıca rahim ağzı kanalındaki sümüksü salgı da mikropların rahim iç boşluğuna girmesini engelleyerek koruma sistemini tamamlar. Nutfenin korunan rahim iç boşluğuna girmesini de bu kanal kontrol eder.
Sonuç olarak;
Kuran’da 12 yerde geçen nutfe kadın vajinasına dökülen meninin (semen) süzülerek rahim içine girmiş olan özüdür.
Alak
Kuran’da toplam 6 kez geçer (22:5, 23:14 (2 kez), 40:67, 75:38, 96:2). Geçişlerden 23:14 aşağıda verilmiştir.
Yüce Allah aşağıdaki ayette şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2685|23|14|ثُمَّ خَلَقْنَا ٱلنُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا ٱلْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا ٱلْمُضْغَةَ عِظَٰمًا فَكَسَوْنَا ٱلْعِظَٰمَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَٰهُ خَلْقًا ءَاخَرَ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحْسَنُ ٱلْخَٰلِقِينَ Summe halakne n-nutfete alakaten fe halakne l-alakate mudgaten fe halakne l-mudgate ızâmen fe kesevnel izâme lahmen summe enşe’nâhu halkan âhara, fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn. Sonra yarattık nutfeyi bir alak (olarak); öyle ki yarattık alakı bir mudğa (olarak); öyle ki yarattık mudğayı kemikler (olarak); öyle ki giydirdik kemiklere et; sonra büyüttük onu başka bir yaratılış (olarak); öyle ki bereketli oldu Allah; yaratanların en güzeli. |
(عَلَقَةً) alakaten kelimesi kökü (علق) asılı durmak (to hang), sarkmak (to suspend), yapışmak (to stick), tutunmak (to cling), bağlanmak (cleave) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 741 (of 1303)
Yukarıda anlatılan nutfenin (süzülmüş-karışık-akışkan az bir sıvının) bir alaka dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Savunması sağlam bir karar yerine (rahime) ulaştırılan-yerleştirilen nutfe rahmin tüp (Fallop tüpleri) kısmına geçer. Kadının yumurtalığının (over) bir tanesinden yumurta (oosit) atılır. Buna ovülasyon (yumurtalama) denir. Billur tanesinden az daha küçük olan yumurta tüp içine atılır. Yumurta nutfe ile karşılaşır ve nutfe tarafından sarılır. Süzülmüş olan nutfenin içindeki sperm (erkek üreme hücresi) sayısı yaklaşık 100-200 adettir. Bu spermlerden bir tanesi yumurta hücresinin içinde girer ve döllenme (fertilizasyon) gerçekleşir.
Aşağıdaki resimde nufte tarafından sarılan kadın yumurtası resmedilmiştir. Nutfe içindeki 1 tek sperm (erkek üreme hücresi) yumurta içine girecektir. Bir tek sperm girdikten sonra saniyenin 20'de birinde yumurta yeni bir kalkan oluşturacak ve diğer spermlerin yumurta içine girmesini imkansız hale getirecektir. Bu mekanizma olmasaydı yüzlerce sperm yumurta içine girecek, döllenme ve dolayısı ile nesillerin doğması imkansız olacaktı.
Embriyo dönemi (Alak);
Döllenmiş olan yumurtaya artık embriyo adı verilir. Embriyo döllenmeden 1 gün sonra 2 hücreye bölünür, 2. gün 4 hücre olur, 3. gün 8 hücreli hale gelir. 4. gün morula olur. Morula safhasında olan embriyo genellikle rahim iç boşluğuna düşer. 5. ya da 6. günde kendisini saran kabuktan (zona pellisuda) yırtarak çıkar. Buna ‘hatching’ denir. Kabuğundan çıkan embriyo rahim iç boşluğunu bir halı gibi saran rahim iç zarına (endometrium) dokuna dokuna dolaşır.
Kabuğunu yırtıp çıkan embriyo ile ilgili detaylı okuma için lütfen tıklayınız.
Embriyonun rahim iç zarına yapışması-tutunması-asılı kalması mucizevi bir şekilde gerçekleşir. Rahim iç boşluğunda dolaşan embriyo rahim iç zarı tarafından değerlendirilir. Rahim iç zarı embriyonun yapışıp yapışmayacağına karar verir.
Bu konu ile ilgili ‘Rahimlerin neyi azaltıp neyi artırdığını bilir: Rahim iç zarı ‘endometrium’’ makalesi okunabilir.
Rahim zarı embriyonun yapışmasını isterse ona doğru bir atak yapar. Embriyo üzerinde bulunan mikrovillüsler (halat benzeri çok sayıla yapı) rahim iç zarı üzerine tutunur. Tutunma sonrası kenetlenmeyi sağlayan (integrin-selektin-katerin) kenetleyiciler embriyoyu rahim iç zarına bağlar ve yapıştırır-tutturur. Bu aşamadan sonra embriyo rahim iç zarı içine doğru gömülür.
Aşağıdaki resimde embriyo üstündeki halat benzeri yapılar gösterilmiştir (elektron mikroskopisi). Bu yapılara mikrovillüs denir. Bu yapılar embriyonun rahim iç zarına tutunmasını, bağlanmasını, asılı durmasını sağlar. Daha sonra embriyo rahim iç zarına gömülür.
Aşağıdaki resimde embriyonun (alak) rahim iç zarına yapışması temsili olarak gösterilmiştir.
İşte Yüce Allah’ın ayetlerde zikrettiği, isimlendirdiği alak (yapışan, bağlanan, asılıp bir yere bağlanan) insanın yaratılışındaki en önemli safhalardan birisi olan embriyodur.
Mudğa
(مُّضْغَةٍ) mudgatin kelimesi Kuran’da 3 yerde geçer. 22:5 ayetinde 1 kez, 23:14 ayetinde 2 kez geçer. 23:14 ayeti yukarıda verilmiştir.
(مُّضْغَةٍ) mudgatin kelimesi kökü (مضغ) ısırılmak-ısırmak (to be chewed-bite), çiğnemek (mastication), bir lokma (morsel), küçük bir parça et (a small chunk of meat) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1070 (of 1303)
Kelimenin anlamı çok önemli olduğu için saygın bir sözlükten anlamı veriyorum; Hans Wehr 4th ed., page 1070 (of 1303)
Kelime anlamı düşünüldüğünde ‘mudgatin’ kelimesinin çiğnenmiş-ısırılmış tek bir lokmalık et parçası olduğu anlaşılır.
Gerçekten de insanın alak olan embriyo evresinden hemen sonra insan cenininin ısırılmış bir et parçası gibi olduğu görülür (yaklaşık 20-30 günlük arası). Cenin üzerindeki somitler (‘somite’) olarak isimlendirilen kısımlar ısırılmış olan et üzerindeki diş izlerine çok benzer. Isırık izine benzeyen bu somitler ayette insan cenininin bir sonraki değişimleri olan kemik ve et (kas) oluşumu için önemlidir. Bu ısırık gibi olan somitlerin sayısı 20 günlük bir fetüste 1-4 arasındadır. Her gün 3 somit oluşur. 30 günlük bir ceninde yaklaşık 34-35 adet olur ve daha fazla artmaz. Somitlerin oluşumu ceninin baş tarafından popo tarafına doğrudur.
22:5 ayetinde yine başka bir mucize yer alır. Ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz anlamında gelen bir ifade (muhallekatin ve gayri muhallekatin) bu ayette yer alır. Gerçekten de mudğa döneminde bir ceninin insan cenini mi yoksa başka bir memeli hayvan cenini mi olduğunu tam olarak ayırmak mümkün değildir.
Aşağıdaki resimler dünyanın en prestijli embriyoloji kitaplarından birisi olan 'Langmans-Medical-Embryology-12th' baskıdan alınmıştır.
Aşağıdaki resimde üzerinde sanki ısırılmaya bağlı diş izleri varmış gibi bir insan cenini gösterilmiştir.
Somitlerin oluşumunu gösteren başka bir resimde;
İnsan yaratılışında ısırılmış bir etin üzerindeki gibi diş izlerine benzer yapılar içeren bir dönemin olduğunun bildirilmesi ancak ilahi bir kitapta olabilir. Moderm embriyoloji bilimi bu evreyi ancak modern bilim ile keşfetti.
1400 sene önce indirilmiş olan Kuran’da insan cenininin bu halini tek bir kelime (‘mudgatin’, ısırılmış bir et parçası) ile bu kadar benzerlikle anlatılması büyük bir mucizedir. 1400 yıl önce insan yaratılışında böyle bir evrenin varlığı 'ısırılmış bir et parçası' şeklinde benzetilmesi ancak evreni/evrenleri yaratan; insanı yaratan Yüce Allah tarafından yapılabilir. Benim görüşüme göre Kuran'ın Yüce Allah katından geldiğine kesin bir delildir.
Kemiklerin oluşması ve kemiklere et giydirilmesi;
Yüce Allah aşağıdaki ayette şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2685|23|14|ثُمَّ خَلَقْنَا ٱلنُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا ٱلْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا ٱلْمُضْغَةَ عِظَٰمًا فَكَسَوْنَا ٱلْعِظَٰمَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَٰهُ خَلْقًا ءَاخَرَ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحْسَنُ ٱلْخَٰلِقِينَ Summe halakne n-nutfete alakaten fe halakne l-alakate mudgaten fe halakne l-mudgate ızâmen fe kesevne l-izâme lahmen summe enşe’nâhu halkan âhara, fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn. Sonra yarattık nutfeyi bir alak (olarak); öyle ki yarattık alakı bir mudğa (olarak); öyle ki yarattık mudğayı kemikler (olarak); öyle ki giydirdik kemiklere et; sonra büyüttük onu başka bir yaratılış (olarak); öyle ki bereketli oldu Allah; yaratanların en güzeli. |
(الْعِظَامَ) l-izame kelimesi kökü (عظم) kemik (bone) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 729 (of 1303). Ayette çoğul olarak kullanılmıştır. Kemikler anlamındadır.
(فَكَسَوْنَا) fekesevna kelimesi kökü (كسو) giydirmek-örtmek-bürümek (to clothe) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 969 (of 1303)
(لَحْمًا) lehmen kelimesi kökü (لحم) et (meat) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1010 (of 1303). Ayette tekil olarak kullanılmıştır.
Ayette kemiklere et giydirildiği buyurulmaktadır. İnsan eti kaslardan ve yumuşak dokudan oluşmaktadır. Bu nedenle ayeti iyi anlamak için insan yaratılışı esnasındaki kemik ve kas gelişimi incelenmelidir. Embriyoloji açısından incelendiğinde kemiklerin oluşması her zaman kasların oluşmasından daha önce başlamıştır. Kaslar tam da ayette muhteşem netlikte ve basitlikte anlatıldığı gibi kemiklere giydirilmiş ve sabitlenmiştir. Bu sabitleme işlemi tendonlar tarafından sağlanmaktadır. Kemikler etlere göre daha iç kısımda olduğu için mutlak ki kemikler önce oluşmalı, sonradan kas ve yumuşak doku onları sarmalıdır. Aksi halde yaratılış mümkün olamaz. Önce kaslar ve yumuşak doku oluşmuş olsaydı bunların içine kemikleri sonradan sokmak mümkün olamazdı.
Konuyu tam olarak anlamak için insan cenininin erken dönem gelişimi incelenmelidir. Kemik ve kas oluşum mekanizmalarını anlamak için konuyu 2 açıdan incelemek uygun olur. Omurga-kaburga kemikleri ile onları çevreleyen kasları oluşturan mekanizma ve omuz-kol, kalça-bacak kemikleri ile onları çevreleyen kasları oluşturan mekanizma.
1. Omurga-kaburga kemikleri ve onları çevreleyen kasların oluşumu
Yukarıda anlatılan ısırılmış bir et parçasını (‘mudgatin’) andıran insan cenini üzerindeki ısırık izlerine benzeyen yapılara modern embriyoloji bilimi somitler adını vermiştir. Bu somitler cenin büyüdükçe çok önemli yapılara dönüşecektir.
Somitler hareket ederek ceninin tam ortasından geçen bir tüpü (nöral tüp ve notokordu ki ilerde omurga kemikleri içindeki spinal kordu (omirilik) oluşturacak) her iki taraftan bir boruyu sarar gibi sararlar.
Bu esnada nöral tüp ve notokorddaki noggin gen ekspresyonuna sekonder olarak salgılanan proteinler ve sonic hedgehog (SHH) somitin ön-iç tarafındaki hücrelerin sklerotoma (kemikleri oluşturacak hücreler yumağı) dönüşmesine neden olur. Sklerotom hücreleri transkripsiyonel faktör PAX1 ekspresyonunu yaparlar ki bu da kıkırdak ve kemik oluşumu için genlerin aktive olmalarını başlatan bir mekanizmayı tetikler. Mekanizma sonunda omurga kemiklerini oluşturur. Her somitte bu olay ayrı ayrı gerçekleşir ve ceninin tüm omurga kemikleri bu mekanizma ile oluşur.
Aşağıdaki resimde elekron mikroskopisi ile gerçek bir görüntü verilmiştir. Somitlerin iç kısmı nöral tüpden gelen sinyaller ile sklerotoma dönüşür. Bu sklerotom tabakası kemikleri oluşturacaktır. Somitin dış kısmı ise miyotoma dönüşür ki bu da kas hücrelerine dönüşecektir. Kas hücreleri kemik hücrelerini dıştan saracak ve tendonlar ile kemiğe sabitlenecektir. Ayette tam olarak belirtildiği gibi kemiklere giydirilecektir.
Nöral tüp arka kısmından salgılanan WNT proteinleri PAX3 ekspresyonunu yapar ve bu da somitlerin arka-iç ve ön-dış kısımlarındaki hücrelerin kas hücrelerinin öncüsü olan hücrelere dönüşmesine sebep olur. Bu esnada çok ilginç bir olay daha gerçekleşir. Kasları oluşturacak olan kas öncü hücreleri dermisi (cilt altı dokusu) oluşturacak olan dermatom adı verilen hücrelerin altını ve kemikleri oluşturmaya başlamış olan sklerotom tabakasının üstünü sarar.
Kasları kemiklerin üstüne sabitleyen ve bağlayan yapılar olan tendonlar ise sklerotom hücrelerinin (kemik öncü hücreleri) skleraksis (‘scleraxis’) olarak isimlendirilen transkripsiyonu sonucu oluşur.
Ara özet;
Omurga kemiklerini oluşturacak olan sklerotoma tabakası, kasları oluşturacak olan miyotom tabakası tarafından tam olarak sarılmış ve tendonlar ile sabitlenmiş vaziyettedir. Tam da ayette Yüce Allah’ın buyurduğu gibi kemiklere kas giydirilmiştir.
2. Kol, bacak, omuz ve kalça kemiklerinin kas tabakası tarafından sarılması
Kol, bacak, omuz ve kalça kemiklerinin ve kaslarının gelişimi biraz daha farklıdır. Kol ve bacak kemikleri dış mezoderm plağının somatik tabakasından (the parietal (somatic) layer of lateral plate mesoderm) gelişir. Kol ve bacakları oluşturacak olan çıkıntılar büyürken bu çıkıntılara kemikleri oluşturacak olan dış mezoderm plağı göç eder. Bu göçü yöneten FGF10’dur. Kol ve bacak uzadıkça HOX geni hangi kemiklerin oluşacağını belirler ve ilk olarak dış mezoderm plağından kıkırdakları oluşturacak olan kondrositler gelişir. Kemik kıkırdak şeklinde oluşur ve daha sonra osteoblastlar oluşur ve kemikleşme süreci tamamlanır. Kol, bacak, omuz ve kalçadaki kasların oluşumu ise çok enteresandır. Çünkü bu bölgelerdeki kasları oluşturacak olan kas hücreleri daha derin bir bölgeden buraya göç ederek gelir. Somitlerin arka-dış kısmının mezenkiminden farklılaşan miyotomların omuz-kol ve kalça-bacaklara göçü ile gerçekleşir.
Çok net bir şekilde görülmektedir ki insan omuz-kol ve kalça-bacaklardaki kemikler daha önceden oluşmakta ve başka bir yerden gelen kas öncü hücreleri tarafından sarılmaktadır. Kaslar kemiklere giydirilmektedir.
Aşağıdaki resimde kol ve bacakların tomurcuklanma tarzında gövdeden çıkmasını ve gelişmesini yöneten mekanizma gösterilmiştir. FGF-10 kollar ve bacakların gövdeden çıkışını yönetir. Kollar ve bacaklar geliştikçe içindeki mezenkim hücreleri kıkırdak hücrelerine ve sonrası kemik hücrelerine dönüşür. HOX genleri hangi kemiğin hangi şekilde oluşacağını yönetir.
Kemiklere et giydirilmesi sonrası başka bir yaratılış tipine geçiliyor;
Yüce Allah 23:14 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2685|23|14|ثُمَّ خَلَقْنَا ٱلنُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا ٱلْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا ٱلْمُضْغَةَ عِظَٰمًا فَكَسَوْنَا ٱلْعِظَٰمَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَٰهُ خَلْقًا ءَاخَرَ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحْسَنُ ٱلْخَٰلِقِينَ Summe halakne n-nutfete alakaten fe halakne l-alakate mudgaten fe halakne l-mudgate ızâmen fe kesevnel izâme lahmen summe enşe’nâhu halkan âhara, fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn. Sonra yarattık nutfeyi bir alak (olarak); öyle ki yarattık alakı bir mudğa (olarak); öyle ki yarattık mudğayı kemikler (olarak); öyle ki giydirdik kemiklere et; sonra büyüttük onu başka bir yaratılış (olarak); öyle ki bereketli oldu Allah; yaratanların en güzeli. |
Bu konu ile ilgili detaylı bir makele yazılmıştı;
Kısaca;
Nutfe-alak-mudğa ve kemiklere et giydirilmesi yaratılışında anaç hücrelerin organ hücrelerine dönüşmesi söz konusudur. Et giydirme de tamamlanıca artık farklı bir yaratılışa geçilir. Bu da büyütme/artırma yaratmasıdır. Artık tüm organlar oluşmuştur. Sadece büyüme söz konusudur. Mitoz ile hücreler çoğalır. Organlar büyür.
Özetle;
Embriyoloji açışından insan cenininin kemik ve kas oluşum mekanizmaları incelendiğinde kemiklerin oluşması her zaman kasların oluşmasından daha önce başlamıştır. Kaslar tam da ayette anlattığı gibi kemiklere giydirilmiş ve sabitlenmiştir.
Sonuç;
Yüce Allah insanı en güzel bir şekilde yaratmıştır. Kuran'da insan yaratılışını işaret eden nutfe, alak, mudğa kelimeleri ve kemiklerin oluşması ve kemiklere et giydirilmesi süreci modern embriyolojinin tespit ettikleri ile birebir örtüşmektedir. 1400 yıl önce yaşayan bir beşerin bilmesinin mümkün olamayacağı bilgiler Kuran'ın Yüce Allah katından olduğuna en büyük delildir.