Müddesir suresi 32. ayetteki işaret: “Ant olsun Ay’a”; 19 mucizesi ve Ay

19 mucizesi ile ilgili detaylı bilgi almak için öncelikle aşağıdaki makaleyi okumanızı öneririm.

Kuran’da 19 mucizesi işaret ediliyor mu? Müddesir suresinin ilgili ayetlerinin akıl ve Arapça gramere göre detaylı incelenmesi.

Kısaca 19 mucizesi ile ilgili ayetleri tekrar gözden geçirelim;

Müddesir suresi 16-37 ayetler;

Yüce Allah aşağıdaki âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

5509|74|16|كَلَّآ إِنَّهُۥ كَانَ لِءَايَٰتِنَا عَنِيدًا

Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ.

Asla; doğrusu o ayetlerimize karşı dik başlı bir inatçı oldu.

5510|74|17|سَأُرْهِقُهُۥ صَعُودًا

Se urhikuhu saûdâ.

Yakında onu ulaştırıp-sardıracağım bir yokuşa.

5511|74|18|إِنَّهُۥ فَكَّرَ وَقَدَّرَ

İnnehu fekkere ve kadder.

Zira o düşündü ve karar verdi.

5512|74|19|فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ

Fe kutile keyfe kadder.

Öyle ki; katledilesi! Nasıl karar verdi.

5513|74|20|ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ

Summe kutile keyfe kadder.

Ardından yine katledilesi! Nasıl karar verdi.

5514|74|21|ثُمَّ نَظَرَ

Summe nazar.

Sonra baktı.

5515|74|22|ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ

Summe abese ve beser.

Sonra surat astı ve kaşlarını çattı.

5516|74|23|ثُمَّ أَدْبَرَ وَٱسْتَكْبَرَ

Summe edbere vestekber.

Sonra arkasını döndü ve büyüklendi.

5517|74|24|فَقَالَ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ

Fe kâle in hâzâ illâ sihrun yu’ser.

Sonra dedi: ‘Değildir bu aktarılmış-nakledilmiş, aklı başından alan bir büyüden başkası” 

5518|74|25|إِنْ هَٰذَآ إِلَّا قَوْلُ ٱلْبَشَرِ

İn hâzâ illâ kavlul beşer.

“Değildir bu bir insanoğlu söyleminden başkası.”

5519|74|26|سَأُصْلِيهِ سَقَرَ

Se uslîhi sekar.

Yakında atacağım onu yanması için Sekar'a.

5520|74|27|وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سَقَرُ

Ve mâ edrâke mâ sekar.

Ve ne bildirir sana Sekar ne! 

5521|74|28|لَا تُبْقِى وَلَا تَذَرُ

Lâ tubkî ve lâ tezer.

Değildir geride artık bırakan ve değildir terk eden.

5522|74|29|لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ

Levvâhatun lil beşer.

Bir gösterge-işaret-bulgu insanoğlu için.

5523|74|30|عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ

Aleyhâ tis'ate aşer.

Üzerinde on dokuz.

5524|74|31|وَمَا جَعَلْنَآ أَصْحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَٰٓئِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لِيَسْتَيْقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ وَيَزْدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِيمَٰنًا وَلَا يَرْتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِىَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ

Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ, kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ, ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ hû, ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer.

Ve yapmadık ateş ashabını meleklerden başka ve yapmadık onların sayısını bir sınav-bir test-bir deneme-bir imtihandan başka gerçeği örtüp-gizleyip-inkâr eden kimseler için; mutlak kesin olarak bilsinler kendilerine kitap verilmiş kimseler; ve daha da artsın-daha da büyüsün-daha da gelişsin inanan kimselerin imanı ve kuşkulanıp-şüphelenmesinler kendilerine kitap verilmiş ve inanmış kimseler; ve desin kalplerinde bir hastalık bulunan kimseler ve gerçeği örtüp-gizleyip-inkâr edenler “Ne arzu edip amaçlar Allah bu misal yoluyla?” Böylelikle saptırır Allah dilediği kimseyi ve doğru yola iletir dilediği kimseyi; ve kimse bilmez Rabbinin ordularını O'nun dışında; ve değildir o insanoğlu için bir öğüt dışında.

5525|74|32|كَلَّا وَٱلْقَمَرِ

Kellâ vel kamer.

Hayır! Ant olsun Ay’a.

5526|74|33|وَٱلَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ

Vel leyli iz edber.

Ve geceye arkasını döndüğü zaman.

5527|74|34|وَٱلصُّبْحِ إِذَآ أَسْفَرَ

Ves subhı izâ esfer.

Ve sabaha örtüsünü kaldırıp ağardığı zaman.

5528|74|35|إِنَّهَا لَإِحْدَى ٱلْكُبَرِ

İnnehâ le ıhdel kuber.

Doğrusu o, mutlaka biridir büyüklerden.

5529|74|36|نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ

Nezîren lil beşer.

Bir uyarıcıdır insanoğlu için.

5530|74|37|لِمَن شَآءَ مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ

Li men şâe minkum en yetekaddeme ev yeteahhar.

Sizlerden öne geçip üstün olmayı yahut tereddüt edip geride kalmayı arzulayan kimseler için.

 

Görüldüğü gibi 74:31 ayetinde 19 sayısının bir sınav aracı olduğu bildiriliyor.

Bu 19 sınavının amacı ve muhatabı;

  • Gerçeği örtüp-gizleyip-inkâr eden kimseler için.
  • Kendilerine kitap verilmiş kimselerin mutlak kesin olarak bilmesi için.
  • İnanan kimselerin imanının daha da artması-daha da büyümesi-daha da gelişmesi için.
  • Kendilerine kitap verilmiş ve inanmış kimselerin kuşkulanıp-şüphelenmemesi içindir.

Yüce Allah bu 19 mucizesinin büyüklerden birisi olduğunu da bildiriyor (74:35).

19 mucizesinin amacı bildirildikten (74:31) hemen sonra 74:32 ayetinde;
  

Yüce Allah 74:32 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

5525|74|32|كَلَّا وَٱلْقَمَرِ

Kellâ vel kamer.

Hayır! Ant olsun Ay’a.

 

19 mucizesine işaretten hemen sonra Ay’a dikkat çekildiğini görüyoruz.

Ay’a neden kasem edilmiş olabilir?

Ay neden işaret edilmiş olabilir?

Ay neden bir kanıt olarak gösterilmiş olabilir?

Bu kasemin mutlaka Ay ile ilgili olması gerektiği ortadadır. Kuran’ın bütününe baktığımıza Ay ile ilgili en önemli olayın Ay’ın yarılması olayı olduğunu görüyoruz.

54:1 ayetinde Yüce Allah şu şekilde buyurmaktadır.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

4845|54|1|ٱقْتَرَبَتِ ٱلسَّاعَةُ وَٱنشَقَّ ٱلْقَمَرُ

İkterebetis sâatu ven şakkal kamer.

Yaklaştı saat ve yarıldı-deşelendi Ay.

 

Bu ayetin Ay’a insanların gitmesini ve oradaki toprağı deşeleyip kazmalarını işaret ettiğini, hatta 1969 yılını işaret ettiğini görmüştük.

Kuran’da Ay’a ayak basılacağı, Ay toprağının yarılacağı yıl, dakika ve saniyesine kadar belirtilmiştir.

Ay’ın yarılması sonrası gelen ayetler baktığımızda;

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

4846|54|2|وَإِن يَرَوْا۟ ءَايَةً يُعْرِضُوا۟ وَيَقُولُوا۟ سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ

Ve in yerev âyeten yu’ridû ve yekûlû sihrun mustemirr.

Ve eğer görseler bir ayet (mucize) yüz çevirirler ve derler: “Süregelen bir büyü.”

4847|54|3|وَكَذَّبُوا۟ وَٱتَّبَعُوٓا۟ أَهْوَآءَهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ

Ve kezzebû vettebeû ehvâehum ve kullu emrin mustekırr.

Ve yalanladılar ve tâbi oldular heveslerine ve her emir bir sabit yerdedir.

4848|54|4|وَلَقَدْ جَآءَهُم مِّنَ ٱلْأَنۢبَآءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ

Ve lekad câehum mine l-enbâi mâ fihî muzdecer.

Ve ant olsun geldi onlara haberlerden/bilgilerden, içinde uzak tutanla/önleyiciyle.

4849|54|5|حِكْمَةٌۢ بَٰلِغَةٌ فَمَا تُغْنِ ٱلنُّذُرُ

Hikmetun bâligatun fe mâ tugnin nuzur.

Bir hikmet (doğruyu yanlıştan ayıran), bir belâgat (etkili söylem); ancak yeterli olmuyor uyarılar.

4850|54|6|فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ ٱلدَّاعِ إِلَىٰ شَىْءٍ نُّكُرٍ

Fe tevelle anhum, yevme yed’ud dâi ilâ şey’in nukur.

Öyleyse yüz çevir onlardan çağırıcının şok eden-bilinmeyen bir şeye çağıracağı gün.

 

Açıkça görülür ki Ay’ın yarılması olayından sonra yani 1969 yılından sonra insanlara bir ayet/bir mucize sunulacaktır.

54:2 ayette geçen bir ayet ‘âyeten’ kelimesi ‘bir mucize’ anlamındadır. ‘l-enbâi’  kelimesi çoğul olup bilgiler/haberler anlamındadır. Bu noktada 54:2 ayetinde işaret edilen bir mucize ile birlikte çoğul haberler/bilgiler geldiğini anlıyoruz.

Bu haberler/bilgilerin özelliklerine baktığımızda;

  • ‘Muzdecer’ olduğunu; yani uzak tutan/önleyici olan olduğunu,
  • Hikmet olduğunu; yani doğruyu yanlıştan ayır edici olduğunu,
  • Bir belâgat olduğunu; yani çok etkili bir söylem-mesaj olduğunu anlıyoruz.

Yukarıdaki özelliklere sahip olan haberler/bilgiler ancak 19 mucizesi ile gelen haberler/bilgilerdir. Kuran’daki 19 mucizesi-ayeti tek bir haberden/bilgiden oluşmaz. Çok sayıda veriden/bilgiden oluşur.

İncelersek;

19 mucizesi gerçekten de çok etkili bir söylemdir-mesajdır. Evrenin dili olan matematik ile konuştuğu için kesin deliller sunar. 19 mucizesi bir hikmettir. Doğruyu yanlıştan ayırır. Kuran Mushaflarındaki imla hatalarını düzeltir. İnananları şirkten uzak tutar. 19 mucizesine tanık olan insanların bir tanesi bile hadisler ile oluşturulmuş olan şirk bataklığına düşmez. 19 mucizesine tanık olan insanların mezhepleri olmaz. Çünkü 19 mucizesi o kimseleri şirkten uzak tutar, şirke girmelerini önler. 19 mucizesine tanık olan kimseler dinlerini sadece Kuran’a ve Allah’a özgülerler.

Ancak Yüce Allah 19 mucizesinin bu açık olan özelliklerine rağmen ‘ancak yeterli olmuyor uyarılar’ buyurarak insanların 19 mucizesini görmezden geleceklerini işaret etmiştir. Bir hikmet/doğruyu yanlıştan ayıran, bir belâgat/etkili söylem olduğu halde, kesin deliller sunsa da 19 mucizesi görmezden gelinecektir.

‘Ve yalanladılar ve tâbi oldular heveslerine’

19 mucizesini görseler dahi bu kimseler onu yalanlayacaktır. Çünkü heveslerine uyacaklardır. Tâbi oldukları atalarının dinini terk etmek istemeyeceklerdir. Kısacası 19 mucizesine tanık olmak işlerine gelmeyecektir.

Derler: “Süregelen bir büyü.”

19 mucizesini görseler de insanların çoğu “süregelen bir büyü.” diyeceklerdir. ‘mustemirr’ kelimesi sürekli tekrarlayan, devam eden anlamındadır. Dikkat çeken bir kelime de ‘sihrun’  kelimesidir. Bu kelime sihir-büyü olarak çevrilebilir. Bu kimselerin 19 mucizesinden aslında etkilendiklerinin de bir göstergesidir. Ancak 19 mucizesinden etkilenseler de tâbi oldukları dinlerini bırakıp terk edemedikleri için, bu cesarete sahip olmadıkları için, heveslerine uydukları için 19 mucizesine kalplerini açmazlar.

Öyleyse yüz çevir onlardan çağırıcının şok eden-bilinmeyen bir şeye çağıracağı gün. 

54:6 ayetinde resûlün (Muhammed peygamberin) yüz çevirmesi ahiret evreninde olacaktır. Bu evrende değil. Açıkça görüldüğü gibi çağırıcını çağırdığı gün bu evrende değil ahiret evrenindedir. Bu da Muhammed peygamberin Ay’ın yarılması sonrası yani 1969 yılı sonrası ortaya çıkan 19 mucizesini görüp de yalanlayan insanlardan ahiret evreninde yüz çevireceğini bildirmektedir.

Ay 1969 yılında yarıldı, saat yaklaştı; 19 mucizesi ne zaman geldi?

Reşad Halife isimli bir Kimyager 1969 yılında Kuran'ı bilgisayara aktardı ve kelime tekrarları ile ilgili işaretler buldu, 1974 yılında ise Kuran’da 19 sayısına bağlı örüntüler olduğunu ilk kez duyurdu. Gerçekten Yüce Allah’ın Müddesir suresinde işaret ettiği 19 mucizesi keşfedilmişti. Yüce Allah’ın Kamer suresi 1-7 ayetlerinde işaret ettiği ayet haberleri/bilgileri ile gelmişti. Ancak tüm Muhammedî toplumlarda büyük heyecan yaratmasına rağmen daha sonra 19 mucizesine olan ilgi azaldı. Çünkü 19 mucizesi atalarından öğrendikleri dine uymuyordu. Sadece Kuran temelli bir din öğretisi sunuyordu. Ayrıca elimizdeki Kuran Mushaflarındaki hataları düzeltiyordur.

Yüce Allah’ın 54:2 ayetinde bildirdiği yalanlama gerçekleşti. Açık şekilde 19 mucizesinin haberlerini/bilgilerini görmelerine rağmen insanlar atalarını dinine tâbi olmayı tercih etti.

19 mucizesinden haberi olmayan insanların sorumluluğu var mı?

Yüce Allah bilir elbette. Bizim tahmin ettiğimiz olmayacağı yönünde. Ancak 19 mucizesini görüp de etkilenmesine rağmen, bilinçli olarak kavramasına rağmen yalanlayanların akıbetini bilemiyoruz. Muhammed resûlün bu kimselerden ahiret evreninde yüz çevireceği bildiriliyor.

En doğrusunu Allah bilir.