Doğrusu bizim üzerimizedir onun (Kuran’ın) toplanması/bir araya getirilmesi; ve onun (Kuran’ın) okunması ve onun (Kuran’ın) beyan edilmesi.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

5565|75|16|لَا تُحَرِّكْ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِۦٓ

Lâ tuharrik bihî lisâneke li ta’cele bihî.

Hareket ettirme/oynatma onunla (Kuran’la) dilini; acele etmen için onunla (Kuran’la).

5566|75|17|إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُۥ وَقُرْءَانَهُۥ

İnne aleynâ cem’ahu ve kur’ânehu.

Doğrusu bizim üzerimizedir onun (Kuran’ın) toplanması/bir araya getirilmesi; ve onun (Kuran’ın) okunması.

5567|75|18|فَإِذَا قَرَأْنَٰهُ فَٱتَّبِعْ قُرْءَانَهُۥ

Fe izâ kara’nâhu fettebi’kur’ânehu.

Öyleyse okuduğumuz vakit onu (Kuran’ı); o durumda tabi ol onun (Kuran’ın) okunuşuna.

5568|75|19|ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ

Summe inne aleynâ beyânehu.

Sonra; şüphesiz bizim üzerimizedir beyan etmek onu (Kuran’ı).

Bu ayet grubunun öncesi ve sonrası ayetler ahiret hayatında sıkıntılı bir hesap gören insanın örneğini anlatmaktadır. Zamirler 3. tekil şahıs (o) ve 2. çoğul şahıs (sizler) olarak gelmektedir. Ancak birden bire araya 16-19 ayetleri girer. Bu ayetlerde zamir aniden 2. tekil şahısasen’ döner ki muhatabın Muhammed peygamber olduğu anlaşılır.

75:16 ayetinden Muhammed peygamberin kendisine vahiy yolu ile gelen Kuran ayetlerini unuturum, sırasını karıştırırım vb. gibi endişeler duyarak telaşa kapıldığını, bu nedenle Kuran ayetlerini diliyle acelece, sürekli olarak tekrar ettiğini anlarız. Oysa Yüce Allah bu konuda telaş etmemesini, Kuran’ın toplanmasını/bir araya getirilmesini bizzat kendisinin yapacağını buyuruyor. Okunmasını da bizzat kendisinin yapacağını bildiriyor. Ayrıca Kuran'ın beyanının yani topluma deklere edilme işleminin de bizzat kendisi tarafından yapılacağını bildiriyor.

Zaten de böyle olmuştur. Vahiy yolu ile gelen Kuran ayetleri bilgisi peygamberimizin beyin ve kalp sinir hücrelerine (kimyasalların oluşması ve sinir ağının modellenmesi ile) yerleştirilmiştir. Onun ayetleri asla unutmaması Yüce Allah tarafından sağlanmıştır. Yüce Allah ayetlerde bunu bildiriyor. Tabiri caiz ise; “Telaş etme, biz senin beyin ve kalp sinir hücrelerine Kuran’ı yerleştireceğiz. Bu vahiy ile olacak. Sen ezberlemek zorunda değilsin. Biz onu yerleştireceğiz. Asla unutmayacaksın. Biz sana onu senin kalbine okurken sadece ona tabi ol. Zamanı geldiğinde biz Kuran’ı toplayıp birleştireceğiz; ve sonra onu tüm insanlara beyan edeceğiz” buyurmaktadır.   

Muhammed peygamberin Kuran’ın inişi tam olarak tamamlanmadan onu okumada acele hareket ettiğini 20:114 ayetinden de anlıyoruz.

Yüce Allah 20:114 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2460|20|114|فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ ٱلْمَلِكُ ٱلْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِٱلْقُرْءَانِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَىٰٓ إِلَيْكَ وَحْيُهُۥ وَقُل رَّبِّ زِدْنِى عِلْمًا

Fe teâlallâhul melikul hakku, ve lâ ta’cel bil kur’âni min kabli en yukdâ ileyke vahyuhu ve kul rabbi zidnî ılmâ.

Öyle ki; yücedir Allah; güç sahibi/egemenlik sahibi; gerçek/hak; acele etme Kuran'ı okumada, tamamlanmasından önce sana vahyedilmesi onun; ve de ki: “Rabbim! Ziyade et/artır bana ilmi”

Aşağıdaki ayetlerde ise Muhammed peygamberin kalp ve beyin sinir hücrelerindeki değişimler ile Kuran'ın unutmamasının sağlandığını anlıyoruz. Muhammed peygamber Kuran'ın 6234 ayetini kolaylıkla, rahatça ezbere bilmiştir. Asla unutmadan. Bir insanın bunu yapması mümkün değildir. 6234 ayeti birbirleri ile hiç çelişki olmadan, birbirlerini açıklar olarak 23 yıl ezberde tutmak mümkün değildir. 

Yüce Allah aşağıdaki ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

5952|87|6|سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰٓ

Senukriuke fe lâ tensâ.

Okutacağız sana; öyle ki unutmazsın.

5954|87|8|وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَىٰ

Ve nuyessiruke lil yusrâ.

Ve kolaylaştırırız sana; kolaylık için.

 

Vahiy geldiğinde resûller onu dinleyecek;

Yüce Allah 20:13 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2359|20|13|وَأَنَا ٱخْتَرْتُكَ فَٱسْتَمِعْ لِمَا يُوحَىٰٓ

Ve enahtertuke festemi’ li mâ yûhâ.

Ve ben seçtim seni; öyleyse dinle vahyolunanı.

20:13 ayetinde Musa peygambere vahyedilme sürecinde vahyi dinlemesi öğütleniyor. Okunan vahye resûl onu dinleyerek tabi olacaktır. Telaş etmeyecektir. Yüce Allah onun kalp ve beyin sinir hücrelerine o vahyi zaten kimyasallar ve sinir ağının modellenmesi aracılığı ile yükleyecektir. Onlar da kolaylıkla vahyi anlamış ve öğrenmiş olacaklardır. Asla unutmayacaklardır.

Bu şekilde deliller olmasına rağmen bu ayet grubunda işaret edilen kimsenin ahiret evreninde hesabını görünce aceleyle dilini oynatarak/dili damağı kurumuş halde kendi kitabını okumaya çalışan bir insan olduğunu iddia edenler mevcuttur. Bu şekilde düşünmelerinin nedeni bu ayet grubunun geçtiği pasajın öncesi ve sonrasının ahiret hayatındaki hesap gören kişiyle ilgili olmasıdır. Buna da delil olarak aşağıdaki ayeti getirirler.

Yüce Allah 20:114 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2041|17|14|ٱقْرَأْ كِتَٰبَكَ كَفَىٰ بِنَفْسِكَ ٱلْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيبًا

Ikra’ kitâbeke, kefâ bi nefsikel yevme aleyke hasîbâ.

Oku kitabını; yeter nefsin sana bugün; hesap görücü (olarak).

Bu ayete göre ahiretteki hesabı hafif gelmiş kişiye kendi kitabını okuması istenmektedir. Kitabını okuyan kimseye karşı kendi nefsi bir hesap görücü olarak zaten yeterli olacaktır. Kendisini çok çok kınayan bir nefis olacaktır.

75:16-19 ayetinde muhatap kişiye yardım ve destek vardır;

Dikkatli incelendiğinde 17:14 ayetinin 75:16-19 ayet grubundan farklı olduğunu görürüz. 17:14 ayetinde "kitabını oku" emri varken, 75:16-19 ayetinde “aceleyle okuma/telaş ile okuma” emri vardır. 75:16-19 ayetlerinde okunacak kitabın bizzat Yüce Allah tarafından okunacağı, bizzat onun tarafında bir araya getirileceği, bizzat onun tarafından beyan edileceği bildiriliyor. Dikkat edilirse 75:16-19 ayetlerinde bir kişiye yardım ve destek var. Ortada bir kitap oluşturma görevi var. Muhatap olan kişi bu kitabı oluşturma/toplama/ezberleme/beyan etme işinin kendisinin yapacağını sanıyor. Böylece telaşlanıyor. 75:16-19 ayetlerinde rahatlatma var. Özetle Yüce Allah; “Sen yapmayacaksın, sen rahat ol, o kitabı okumak, oluşturmak, beyan etmek bizim görevimiz” buyuruyor. Oysa 17:14 ayetinde görev taksimi yok. Yerme ve kınama var. Muhatap kişiye ‘kitabını oku’ emri var. Demek ki bu kimse kitabını kendisi okuyacaktır. Ancak 57:18 ayetinde ‘Öyleyse okuduğumuz vakit onu (Kuran’ı); o durumda tabi ol onun (Kuran’ın) okunuşuna.’ buyurulduğuna göre Yüce Allah bu kitabı bizzat kendisi okuyacaktır. Bu da bize bu kitabın Kuran olduğunu gösterir. Bir de kitabın toplanma ve bir araya getirilme süreci (uzun dönemde, parça parça inen Kuran ayetleri) işaret edildiğine göre 75:16-19 ayetlerindeki 'bihi' zamiri ile işaret edilen kitabın bizzat Yüce Allah tarafından oluşturulan Kuran olması gereklidir.

Kişinin ahirette okuyacağı kitabın parçalı, bölünmüş olduğunu (toplanmasını gerektirecek) bildiren Kuran'da bir delil yoktur;

Kişinin kendi kitabı yani dünya hayatında yaptıkları tüm eylemleri içeren kitabın parçalı, bölünmüş olduğuna yönelik Kuran'da hiç bir bilgi yoktur. Bu kitap parçalıymış da bunu Yüce Allah bir araya getirecekmiş/toplayacakmış gibi bir anlam verilmesi yanlış olur. Muhtemel ki bu kitap tek bir kitaptır, tek bir kayıttır. Kişi ahirette zaten tek ve bütün olan kendi kitabını okuyacaktır. Oysa Kuran'ın parça parça inen bir kitap olduğunu; sonradan toplandığını/bir araya getirildiğini biliyoruz. 

19 mucizesi de Kuran’ın Muhammed peygamber tarafından Yüce Allah’ın vahyi ile toplandığını/birleştirildiğini kanıtlamaktadır. Surelerin dizilişi, surelerdeki ayetlerin sayısı, ayetlerin dizilişinin ilahi olduğunu 19 mucizesi bize göstermektedir. 

Kuran'ı Muhammed peygamber ve Cibril kitap haline getirdi;

Kuran 75:16-19 ayetlerinde işaret edildiği gibi Yüce Allah tarafından Muhammed peygamberimiz vefat etmeden önce, Kuran ayetlerini içeren rulo halindeki parşömenlerin açılıp yayılması ve düzleştirilmesi ile kitap haline getirilmiştir. Buna delil olarak 52:2-3 ayetlerini verebiliriz.

En doğrusunu Allah bilir.