De ki: “Kimdir Rabbi/Efendisi göklerin ve yerin?”; de ki: ”Allah!”; de ki: “Öyleyse O'nun astından veliler mi (koruyucu yakın arkadaş mı) edindiniz?”

Yüce Allah 13:16 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1721|13|16|قُلْ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ قُلِ ٱللَّهُ قُلْ أَفَٱتَّخَذْتُم مِّن دُونِهِۦٓ أَوْلِيَآءَ لَا يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا قُلْ هَلْ يَسْتَوِى ٱلْأَعْمَىٰ وَٱلْبَصِيرُ أَمْ هَلْ تَسْتَوِى ٱلظُّلُمَٰتُ وَٱلنُّورُ أَمْ جَعَلُوا۟ لِلَّهِ شُرَكَآءَ خَلَقُوا۟ كَخَلْقِهِۦ فَتَشَٰبَهَ ٱلْخَلْقُ عَلَيْهِمْ قُلِ ٱللَّهُ خَٰلِقُ كُلِّ شَىْءٍ وَهُوَ ٱلْوَٰحِدُ ٱلْقَهَّٰرُ

Kul men rabbus semâvâti vel ardı, kulillâhu, kul e fettehaztum min dûnihî evliyâe lâ yemlikûne li enfusihim nef’an ve lâ darren, kul hel yestevil a’mâ vel basîru em hel testevîz zulumâtu ven nûru, em cealû lillâhi şurekâe halakû ke halkıhî fe teşâbehel halku aleyhim, kulillâhu hâliku kulli şey’in ve huvel vâhidu l-kahhâr.

De ki: “Kimdir Rabbi/Efendisi göklerin ve yerin?”; de ki: ”Allah!”; de ki: “Öyleyse O'nun astından veliler mi (koruyucu yakın arkadaş mı) edindiniz? Güç sahibi olmazlar kendileri için bir faydaya ve de bir zarara”; de ki: “Eşit olur mu kör ve gören? Ya da eşit olur mu karanlıklar ve aydınlık? Ya da yaptılar Allah'a ortaklar; yarattılar yaratışı gibi O’nun (Allah’ın); öyle ki benzer göründü yaratış onlara”; de ki: “Allah'tır yaratıcısı her bir şeyin; ve O tektir; kahhardır (boyun eğdirendir).”

Ne muhteşem bir ayet!

Göklere ve yere bakın bakalım;

Gece gökyüzüne baktığımızda çıplak gözle yaklaşık 2000-3000 yıldız görebiliriz. Oysa samanyolu galaksisinin içinde 400 milyar yıldız var. Her bir yıldızın etrafında dönen onlarca gezegen var. O gezegenlerin de kendi uyduları var.

Samanyolu galaksimiz gibi gökte milyarlarca galaksi daha var. Bir pipeti gece gökyüzüne doğru çevirin. Pipetin çapı büyüklüğündeki alanda yaklaşık 10.000 galaksi mevcut. Tüm gökyüzünü siz düşünün. Bu bizim gökte görebildiklerimiz. Bir de göremediklerimiz var.  

Akıl almaz büyüklükteki evrenimiz gibi paralel evrenler de var (gökler). Bu kadar muhteşem bir şeyi kim yaratabilir? Bu kadar büyük bir güce kim sahip olabilir?

Mutlak ki ancak sonsuz bir güce sahip olan bir ilah bu yaratmayı yapabilir. E=mc2 formülü düşünüldüğüne evrendeki tüm maddenin büyük patlama esnasındaki tekillik halinde nerede ise sonsuz bir enerji halinde olduğu görülmektedir. Saf enerjiden inanılmaz hassasiyetli hesaplamalar ile entropiye rağmen (geri dönüşümsüz, sürekli bozulan/dağılan, düzensizliğe doğru gidiş) evreni/evrenleri yaratmak ancak Allah’ın gücünün/ilminin yetebileceği bir iştir.

Ayete ‘şurekâe’ kelimesi geçer. Bu kelime ‘ortaklar’ demektir. Sözde neye ortak oluyor bu şeyler? Elbette Yüce Allah’ın ilahlığına ortak oluyorlar. Yüce Allah 13:16 ayetinde ‘ve O tektir’ buyurarak egemenliğin/mutlak gücün sadece kendisinde olduğunu bildirmişken O’na, O’nun astlarından ortaklar koşmak niye? Yüce Allah’ın astlarından ortaklar edinmek niye?

Ayette geçen kimselerin bu ortakları velileri edindikleri anlaşılıyor. Veli kelimesinin çoğulu evliyadır. Veli kelimesi ‘koruyucu yakın arkadaş’ demektir. Demek ki bu kimseler Yüce Allah’ın astından kendilerini koruyacak (Dünya hayatında ve/veya ahiret hayatında) arkadaş/arkadaşlar edinmişlerdir. Oysa Yüce Allah ortak koşulan bu şeylerin kendilerine bile bir fayda ve zarar veremeyeceklerini açık ve net olarak bildirmektedir.

Bu ortaklar ne yaratmış?

Kendisi yaratılmış olan bir şey asla ilah olamaz. İlah olmanın şartı doğurmamak/ürememek ve doğurulmamaktır/üretilmemektir. 

Kendisini kısacık 4 ayet ile bizlere tanıtan Yüce Allah’ımız ne yücedir/ne büyüktür; İhlâs suresi.

Muhteşem bir yaratılış örneği olan evrenin/evrenlerin tek yaratıcısı olan Yüce Allah olduğuna göre, O’na ortak koşulan şeylerin hiçbir şeyi yaratma gücü olmadığına göre nasıl oluyor da tek ve boyun eğdiren olan Yüce Allah’ın yanında bu ortaklar da anılabiliyor? İlginç gerçekten. İnsanoğlunun aklına şaşmalı. Cahil olduğu kesinlikle ortada. Aklını azıcık kullansa kime kulluk edeceğini görecektir. Ancak şeytan cahil olan insanı kolayca aldatmaktadır. "Yüce Allah’a kulluk etmeyin" dese hiçbir insan şeytana kanmaz. Ancak “Allah sizi Muhammed peygamberin yüzü suyu hürmetine bağışlar” derse iş değişir. İnsanlar bu söze kanabilirler. Şeytan da tam olarak bunu yapıyor. Bizzat Muhammed peygamberin adını kullanarak yalanlar uyduruyor. Bunu da Yüce Allah tarafından korunma garantisi verilmemiş olan hadisler ile yapıyor. Ancak biliyoruz ki şeytanın tuzağı çok zayıftır. Azıcık akıl çalıştırıldığında şeytanın tuzağı hemencecik bozulur.

İnsanların çoğu Allah’a ancak şirk koşarak iman ederler. Hristiyan ve Yahudilerin durumu zaten ortadadır. Elle tutulacak yerleri yoktur. Dinlerini parça parça etmişlerdir. Ancak kendilerine Kuran verilmiş olan toplumun da durumu içler acısıdır. Kendilerine Muhammedî diyen bu toplumun çoğunluğu Muhammed peygamberi Yüce Allah’ın yanında veli edinmişlerdir. Muhammed peygamberin kendilerini hem bu dünyada hem de ahirette koruyacağını sanırlar. Yüce Allah’ın astından olan Muhammed peygamberi de dualarında çağırırlar. Ondan koruma ve yardım umarlar. Ahirette kendilerine şefaat edeceğinden ve Yüce Allah’ın azabından kendilerini Muhammed peygamberin koruyacağını sanırlar. Ne büyük bir ortak koşma! Ne büyük bir şirk! Durum onların düşündüğü gibi kesinlikle olmayacaktır. Çünkü Muhammed peygamber ahirette şunu diyecektir;

Yüce Allah 25:30 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2883|25|30|وَقَالَ ٱلرَّسُولُ يَٰرَبِّ إِنَّ قَوْمِى ٱتَّخَذُوا۟ هَٰذَا ٱلْقُرْءَانَ مَهْجُورًا

Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmî ttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ.

Ve dedi resûl: "Ya Rabbi şüphesiz benim kavmim-toplumum tuttular bu Kuran'ı terk edilmiş"

Evrendeki her şey ancak yaratılmıştır. Elbette tüm insanlar da; resûller de. Resûller de tüm insanlar gibi hesaba çekilecektir. Onların yaratılışta diğer insanlardan bir farkı yoktur. Onlara beşer üstü bir yetki verilmemiştir. Onların üstünlükleri takva sahibi olmalarındandır. Bu da ancak kendilerini kurtaracaktır. Ahirette herkes kendi başına, tek olarak Yüce Allah'a hesap verecektir.   

Yüce Allah tek ve zorla boyun eğdiren olup egemenliğini/hükümdarlığını/yetkisini kimse ile asla paylaşmaz. Hükmü ancak kendisi verir.

Kör ile gören eşit olur mu?

Asla;

Karanlıklar ile aydınlık eşit olur mu?

Asla;

Doğru yol ancak aydınlıkta ve gören gözlerle bulunabilir. Yüce Allah’ın dosdoğru yolu ise ancak O’na şirk koşmadan bulunabilir. Şirk koşanların durumu kör veya karanlıklarda kalmış insanların durumu gibidir. Doğru yolu bulmaları mümkün değildir. Şaşkın bir şekilde dolanırlar. Kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

Öncelikle tek tanrıcı olmalıyız. Yüce Allah’ın astından olan her hangi bir şeyi (resûller mutlak ki dahil) asla O’na ortak koşmamalıyız. Dualarımızı sadece Yüce Allah’a yapmalıyız. Başkalarını aracı yapmamalıyız. Bu şekilde dua ile Yüce Allah bizim gözümüzü açacak ve karanlıklardan aydınlığa çıkaracaktır. Aydınlıkta göreceğimiz yol da sıratel müstakim yolu olan sadece Kuran yolu olacaktır.

En doğrusunu Allah bilir.