“Şüphe yok ki Allah bilir ne gizlerler ve ne açığa vururlar; doğrusu O sevmez kibirlileri.”

Yüce Allah aşağıdaki 16:23 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

1922|16|23|لَا جَرَمَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْمُسْتَكْبِرِينَ

Lâ cereme ennallâhe ya’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn, innehu lâ yuhıbbu l-mustekbirîn.

Şüphe yok ki Allah bilir ne gizlerler ve ne açığa vururlar; doğrusu O sevmez kibirlileri.

 

(ٱلْمُسْتَكْبِرِينَ) l-mustekbirîn kelimesi kökü (كبر) kendini beğenmişlikten şişen kişi (one who puffed up with pride) anlamındadır. Brill, page 793 (of 1063)

Türkçeye geçmiş olan kibir de aynı kökten gelir.

Yüce Allah açıkça kendini beğenmiş kibirli kişileri sevmediğini bildirmektedir. Kuran bize güzel ahlaklı insanların nasıl olması gerektiğini bildiriyor. Güzel ahlaklı insanlar alçak gönüllüdür, kibirden yoksundurlar, kendilerini beğenmişlik yapmazlar. Kendilerini diğer insanlardan üstün görmezler. Yeryüzünde yürürken büyüklenerek yürümezler. Yüce Allah’ın kendilerini başka insanlara karşı üstün kıldığı şeyleri kendileri için bir sınav aracı olduğunu bilirler. Bu fazlalıkları Yüce Allah'ın bahşettiğini ve bu nimetler için şükür gerektiğini bilirler. Bu fazlalıkların kendilerindeki üstünlük nedeni verilmediğini iyi bilirler. Asıl üstünlüğün takvada 'sakınmada' olması gerektiğini bilirler.  

En doğrunun Allah bilir.