Yüce Allah 13:17 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1722|13|17|أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَسَالَتْ أَوْدِيَةٌۢ بِقَدَرِهَا فَٱحْتَمَلَ ٱلسَّيْلُ زَبَدًا رَّابِيًا وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِى ٱلنَّارِ ٱبْتِغَآءَ حِلْيَةٍ أَوْ مَتَٰعٍ زَبَدٌ مِّثْلُهُۥ كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ ٱللَّهُ ٱلْحَقَّ وَٱلْبَٰطِلَ فَأَمَّا ٱلزَّبَدُ فَيَذْهَبُ جُفَآءً وَأَمَّا مَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ فَيَمْكُثُ فِى ٱلْأَرْضِ كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ ٱللَّهُ ٱلْأَمْثَالَ Enzele mines semâi mâen fe sâlet evdiyetun bi kaderihâ fahtemele s-seylu zebeden râbiyen, ve mimmâ yûkıdûne aleyhi fîn nâribtigâe hılyetin ev metâın zebedun misluhu, kezâlike yadribullâhu l-hakka ve l-bâtıle, fe emmez zebedu fe yezhebu cufâen, ve emmâ mâ yenfaun nâse fe yemkusufî l-ardı, kezâlike yadrıbullâhul emsâl. İndirdi gökten bir su; öyle ki aktı dereler kendi ölçüsüyle; öyle ki taşıdı sel üste çıkan bir köpük; ve ateşte yaktıklarının üzerinde (metalin); talep için bir süs ya da bir eşya; bir köpük (oluşur); mislidir/benzeridir onun (sel köpüğünün); işte böyledir; vurur/sürer/örnek verir Allah hakkı/gerçeği ve batılı; öyle ki, köpüğe gelince; o durumda gider-kaybolur faydasız olan; ve insanlara yararlı olana gelince; öyle ki kalır yerde/yeryüzünde; işte böyledir; vurur/sürer/örnek verir Allah misaller. |
(فَسَالَتْ) fesalet kelimesi kökü (سيل) akmak (flow), sıvılaşmak (to become liquid), erimek (melt) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 523 (of 1303)
(ٱلسَّيْلُ) s-seylu (سيل) sel (torrent), taşkın-tufan (flood) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 523 (of 1303)
(أَوْدِيَةٌۢ) evdiyetun kelimesi kökü (ودي) dere (valley), nehir (river), nehir yatağı (river bed), vadi (ravine) anlamındadır. Ayette çoğul olarak kullanılmıştır. Hans Wehr 4th ed., page 1241 (of 1303)
(فَٱحْتَمَلَ) fehtemele (حمل) taşımak (carry), kaldırmak (lift), yüklenmek (load up) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 240 (of 1303)
(زَبَدًا) zebedun ve (ٱلزَّبَدُ) z-zebedu kelimesi kökü (زبد) köpük (foam, froth), cürüf (dross) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 432 (of 1303).
(رَّابِيًا) rabiyen kelimesi kökü (ربو) yükselmek (raise), anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 374 (of 1303)
(فَيَمْكُثُ) feyemkusu kelimesi kökü (مكث) geride kalmak (to remain), kalmak-durmak (to stay) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1075 (of 1303)
(فَيَذْهَبُ) feyezhebu kelimesi kökü (ذهب) uzaklaşmak (go away), kaybolmak (to disappear) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 361 (of 1303)
(يَنفَعُ) yenfeu kelimesi kökü (نفع) yararlı (beneficial), faydalı (to be useful), avantajlı (advantageous) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1157 (of 1303)
(جُفَآءً) cufa'en kelimesi kökü (جفا) yararsız (useless), verimsiz (vain), faydasız (futile) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 151 (of 1303)
(ٱلْحَقَّ) l-hakka kelimesi kökü (حقق) hakikat-doğruluk-realite (truth), doğruluk-dürüstlük (correctness), haklılık (rightness) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 224 (of 1303)
(ٱلْبَٰطِلَ) l-batile kelimesi kökü (بطل) sahte-düzmece-yanlış (false), doğru olmayan (untrue), geçersiz (invalid), sahtelik (falsehood) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 78 (of 1303)
Yüce Allah’ın benzetme sanatını kullandığı muhteşem bir ayet. Hak (hakikat-realite) ile batılı (yanlış-sahte) o kadar güzel bir örnek ile bize işaret etmiştir ki bilimsel açıdan inceleme ile de bu net bir şekilde görülür.
Yüce Allah ayette süs ya da eşya yapmak için ateşte yakılıp, ısıtılıp eritilen metallerin üzerinde biriken, erimiş metalin üstüne çıkan cürufu işaret etmiştir. Bu cürufu sel suyunun üstüne çıkan köpüğe benzetmiştir. Her ikisinin de faydasız olduğunu bildirmiştir. Bu faydasız şeyleri batıl (yanlış-sahte) olan şeylere benzetmiş, asıl faydalı-yararlı olan suyu ve saf metali hakka (hakikat-realite) benzetmiştir.
Şimdi ayeti bilimsel açıdan inceleyelim;
Ergitilen metallerin üzerinde biriken cüruf
Metalleri işlemek insanoğlunun kazandığı en büyük kazançlardan bir tanesidir. Demir gibi sert metalleri ergiterek ona şekil vermeyi öğrendik. Eski toplumlar demire şekil vererek kılıç, kalkan ve ok gibi birçok savaş aleti yapabildiler. Ayrıca günlük hayatta da kullanılabilecek birçok eşya yapabildiler. Altın ve gümüşü süs eşyası yapmak için ergitme yöntemini de kullanmışlardı. Günümüzde de ergitme yöntemi kullanılmaktadır.
Doğada metalleri saf olarak bulmak mümkün değildir. Cevher şeklinde birçok metalin karışımı olarak yeryüzünden çıkarılırlar. Metali saflaştırmak için ergitme işlemi yapılır. Tamamen saf olmayan metaller ergitildiği zaman yoğunluk farkı nedeniyle daha hafif metaller yüzeye yükselir ve yüzeyde de birikir. Yüzeyde biriken bu hafif metalin havaya temas edip oksitlenmesiyle metal küfü olarak bilinen cüruf oluşur.
Cüruf faydasız, yararsızdır. Asıl faydalı, yararlı ve kullanışlı olan alttaki saf metaldir.
Aşağıdaki resimde erimiş saf metal üstüne yükselmiş cüruf görülmektedir.
Cürufun nasıl uzaklaştırıldığını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
(زَبَدًا) zebedun kelimesi köpük anlamındadır. Ancak cüruf anlamında da gelmektedir.
Sel köpüğü;
Öncelikle köpük nedir onu inceleyelim. Köpük sıvı içerisine gaz hapsolduğunda oluşur. Sıvıyı çalkaladığımızda sıvı içine hava girer, orada hapsolur.
Selde köpük oluşumu;
Fırtına, aşırı yağış sellere neden olur. Bu taşmalarda suyun debisi artınca çok fazla çalkalanma olur ve sıvı içine hava kabarcıkları hapsolur. Hava içeren bu kabarcıklar sudan hafif olduğu için suyun üstüne çıkarlar ve köpük halini alırlar.
Sel geçtiğinde ve su durulduğunda bu kabarcıklar patlar. İçlerindeki hava havaya karışır. Köpük tamamen kaybolur. Bu kabarcıkların hiçbir faydası yoktur. Gerçek faydası olan sıvı da toprak içinde kalır ve orada faydalarını gösterir.
Aşağıdaki resimde sel sırasında oluşan köpük gösterilmiştir. Köpük suyun üstüne çıkar.
Yukarıdaki resmin video halini izlemek için tıklayınız.
Cüruf ve köpüğün üstte olmaları;
Hem cüruf hem de köpük üstlerinde oldukları maddelerden hafif oldukları için üstte çıkarlar-yükselirler. Faydasız oldukları halde üsttedirler. Bu da bize bir ders olmalıdır. Önemli olan üstte veya altta olmak değildir. Dünya hayatında çok üstte görülen ve bize çok cazip gelen bazı şeylerin aslında faydasız ve geçici olduğuna bir işarettir.
Önemli olan hak olan şeyi arayıp bulmaktır. Batıldan uzak durmaktır.