Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1091|7|137|وَأَوْرَثْنَا ٱلْقَوْمَ ٱلَّذِينَ كَانُوا۟ يُسْتَضْعَفُونَ مَشَٰرِقَ ٱلْأَرْضِ وَمَغَٰرِبَهَا ٱلَّتِى بَٰرَكْنَا فِيهَا وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ ٱلْحُسْنَىٰ عَلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ بِمَا صَبَرُوا۟ وَدَمَّرْنَا مَا كَانَ يَصْنَعُ فِرْعَوْنُ وَقَوْمُهُۥ وَمَا كَانُوا۟ يَعْرِشُونَ

Ve evresnel kavmellezine kanu yustad'afune meşarikal ardı ve megaribehelleti barekna fiha, ve temmet kelimetu rabbikel husna ala beni israile bi ma saberu, ve demmerna ma kane yasnau fir'avnu ve kavmuhu ve ma kanu ya'rişun.

Horlanan, ezilen milleti de, bereketlerle donattığımız o ülkenin doğularına ve batılarına (yani tamamına) varis kıldık. Böylece sabretmelerine mükâfat olarak İsrail oğullarına, senin Rabbinin yaptığı güzel vaat tamamen gerçekleşti. Firavun ile kavminin yaptıkları binaları ve yetiştirdikleri bahçeleri ise imha ettik.

4440|44|28|كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَٰهَا قَوْمًا ءَاخَرِينَ

Kezalik, ve evresnaha kavmen aharin.

İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık.

 

Firavun ve ordusunun M.Ö 1640 yılında gerçekleşen Santorini (‘The Minoan eruption of Thera’) patlaması sonrası gelişen bir tsunami sonrası yok olduklarını daha önceki makalemizde incelemiştik.

Musa peygamber ve İsrailoğullarının Mısır’dan çıkışı ve bol suyun (Kamışlı Göl-‘Reed Sea’) bölümlere ayrılması ve Santorini tsunamisi: ‘Exodus’

7:137 ayetinde ezilen bir milletin-toplumun Mısır’ın tamamına hâkim olacağı, hükmedeceği bildirilmiştir. Ezilen bir toplum nasıl olur da Mısır gibi çok güçlü bir devlete hâkim olabilir?

Cevap: Mısır’ın ordusu yok olursa rahatlıkla bu üstünlüğü kurabilirler.

Tarih incelendiğinde gerçekten de Kuran’ın mucizesi ortaya çıkar. 44:28 ve 7:137 ayetleri birlikte değerlendirildiğinde Firavun ve ordularının suda boğulması sonrası savunmasız kalan Mısır’a Hiksoslular kolayca hâkim olmuş ve 15. hanedanlığı başlatmışlardır. Bu noktada Hiksosluların Mısıra hâkim olduğu M.Ö 1640 yılları dikkati çeker. Suda boğulan Firavun ve ordusu olmadığı için savunmasız kalan Mısır Hiskosluların eline geçer.

Hiksoslular ile ilgili kısa bir bilgi verelim;

Hiksoslular (‘Hyksos’) ve Mısır

Sami halklarındandırlar. İbraniler olarak bilinirler. Hyk-Sos kelimesi çoban kral anlamındadır. Mısırlılar bu insanları “heqa-khaset” “yabancı toprakların emirleri’ ‘rulers [of] foreign lands’” olarak isimlendirmiştir.

Orta Doğu kökenlidirler. Özellikle Filistin bölgesi ön plana çıkar. Eski çağdaki Kenan bölgesi olarak tanımlanan bölgede yaşamışlar ve Mısır’a göç etmişlerdir.

Sami halkları-Hiksoslular (İbraniler) Mısır’a ne zaman girmiştir?

Yusuf peygamberin Mısır’da etkili bir konuma gelmesi ve ailesini Mısır’a getirmesi ile birlikte Sami halklarının Kenan bölgesinden Mısır’a girişleri başlamıştır. Bu halkların Mısır’a girişlerine ve yerleşmelerine izin verilmesinde Mısır’ın yönetiminde etkili olan Yusuf peygamberin rolü olabilir.

Tarihi kanıtlara baktığımızda acaba bu olay gerçekten olmuş mudur?

En büyük kanıt Beni Hasan’daki 12. hanedanlık dönemindeki (M.Ö. 1880) bir mezardaki (Khnumhotep II’in mezarı) duvar boyamalarıdır. Bu boyamada Khnumhotep II’ye hediyeler sunan ve Orta Asya’dan gelen bir Hiksos kervanı (erkek, kadın ve çocuklar) resmedilmiştir. Hiksosluların cilt rengi sarı renk olarak resmedilmiştir. Erkeklerinin sakallı oldukları net bir şekilde gösterilmiştir. Mısırlılar sakalsız ve renkleri daha koyu kırmızı olarak resmedilir. Anıtın hiyelogriflerinde Hiksoslular kelimesi geçmektedir. Bu kervanda 37 kişi oldukları yazılıdır. Ayrıca bu yazıtta, siyah bir kozmetik ürünü olan ve Mısırlılar tarafından göz boyası olarak kullanılan “stibium” maddesinin bu halk tarafından getirildiğini belirtilir. Kesin olarak söyleyebiliriz ki Mısır’a kervanlar ile giriş yapan bu kişiler Samilerdir. Samilerin kendine özgü kıyafet giydikleri duvar boyamasında da net bir şekilde görülür. Ayrıca Kenan bölgesine özgü Orta Bronz Dönem yay ve ördekbaşlı balta taşımaktadırlar.

 

hiksoslar misira giris beni hasan sami halki hz yusuf

Bu insanlar atlara vermiş olduğu önemle ön plana çıkmaktadır. Atları gömmektedirler örneğin. Bu halk Semitik (Sami) halklarındandır. Sami dil ailesinden bir dille konuştukları bilinmektedir.

Mısır’a göç etmeleri ile birlikte topluma karışmışlar ve Mısır’a teknik yenilikler getirmişlerdir. Bronz işleme, çanak çömlek işleme, atlı arabalar, kompozit yay gibi yenilikleri getirmişlerdir.

Hiksosluların Mısır’daki yaşantıları;

Mısır’a ilk girdikleri yıllardan sonra uzun yıllar samiler ile mısırlılar arasında çok iyi ilişkiler olmuştur. Samileri düşman olarak görmemişlerdir. Samilerin Mısır’da sayıları arttıkça bu insanlar daha alt seviye işler yapmaya başlamışlardır. Zamanla 2. sınıf insan olarak kalmışlar ve çoğunlukla ezilmişler ve horlanmışlardır. Hatta köle haline gelmişlerdir.

Bir papirüste (Brooklyn papyrus 35.1446) Mısır’daki büyük bir evin çalışanların 2/3’ünün sami olduğu görülmektedir (95 kişi). O dönemde samilerin çoğunun Mısırlı efendilerinin yanında çalıştığını (belki de karın tokluğuna-köle olarak) söylemek mümkündür. Papirüs aynı zamanda samilerin isimlerinin değiştirildiğini ve Mısırlı isimlerinin verildiğini bildirmektedir (J.B. PRITCHARD - Ancient Near Eastern Texts Princeton 1969 Ed. Princeton University Press pp. 553-554).

Ayrıca Kahun’daki (Eski Mısırdaki bir kent) işçiler için özel yapılmış köylerde çalışanların 1/3’ünün samiler oldukları bilinmektedir (D. ARNOLD – Image and Identity: Egypt's Eastern Neighbours, East Delta People and the Hyksos in: The Second Intermediate Period (Orientalia Lovaniensia Analecta 192, 2010) pp. 183-221.)

2. sınıf insan olarak yaşayan bu insanların sayısı arttıkça firavunu bu insanları kendisine bir tehdit olarak görmüş ve samilerin nüfusunu kontrol etmek için erkek çocuklarının öldürülmesine karar vermiştir. Bu bir topluma yapılabilecek en büyük zulümdür.

Mısırlılar kendilerini bu topluluğa göre daha üstün görmüşlerdir. Zaten bu insanların birçoğu tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlardı.  

Hiksoslular olarak isimlendirilen, hayvancılık yapan bu halkın İsrailoğulları ile aynı kökenden oldukları net bir şekilde görülür. Bunlar İbranilerdir. Kenan bölgesi (Suriye-Filistin)  tarafından Mısır’a girmişlerdir. Musa peygamber bu halktandır.

Bunu Kuran’dan anlamak da mümkündür.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1445|10|83|فَمَآ ءَامَنَ لِمُوسَىٰٓ إِلَّا ذُرِّيَّةٌ مِّن قَوْمِهِۦ عَلَىٰ خَوْفٍ مِّن فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِمْ أَن يَفْتِنَهُمْ وَإِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِى ٱلْأَرْضِ وَإِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلْمُسْرِفِينَ

Fe ma amene li musa illa zurriyyetun min kavmihi ala havfin min fir'avne ve melaihim en yeftinehum, ve inne fir'avne lealin fil ard ve innehu le minel musrifin.

Firavun ve etrafındakilerin, kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için, halktan bir grup gençten başka kimse Musa'ya iman etmedi. Çünkü Firavun, yeryüzünde ululuk taslayan bir diktatör ve haddi aşanlardan biri idi.

 

Kuran’dan şunu anlıyoruz. İsrailoğullarının (Musa’nın toplumu-kavmi) tamamı Musa ile Mısır’dan çıkmamıştır. Çoğunluğu Musa’ya inanmamış veya firavundan korkmuş ve Mısır’da kalmıştır. Ayette Yüce Allah’ın belirttiği gibi firavun ve ordusu bol suda boğulduktan sonra Mısır’ı yine Musa’nın kavminden olan fakat ona inanmayan ama kendileri ezilen ve horlanan Hiksoslulara kalmıştır.

Firavun toplumundan ileri gelenler Musa kavminden olan bu hiksosluları ikna etmek için şunu söylemiştir;

7:110 "Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne buyuruyorsunuz?"

 

Nasıl olurda güçsüz bir topluluk güçlü Mısır’ı ele geçirir?

Bunun nedeni firavun ve ordusunun suda boğulmasıdır. Mısır ordusu güçlü iki tekerlekli savaş arabaları (‘chariot’) dâhil gücünü büyük ölçüde topluca kaybetmiştir. Savunmasız hale gelen Mısır’ı Hiksoslular kolayca ele geçirmiş ve 15. hanedanlık dönemini başlatmışlardır. İlk kralları Samuqenu olup sırası ile  ´Aper´Anat, Sakir-har, Khayan, Apophis, Khamudi krallık yapmıştır. Başkentleri Avaris’tir (Tell el-Dab'a).

Yaklaşık 100 yıl sonra Amoses I Hiksoslularra karşı verdiği savaş ile galip gelmiş ve onları tekrar Kenan bölgesine sürmüştür.

Çok net bir şekilde görülür ki ezilen-horlanan Hiksosluların Mısır’a hâkim olması M.Ö. 1640 yıllarında gerçekleşmiştir (M. BIETAK – From Where Came the Hyksos and Where did they go? in: The Second Intermediate Period (Orientalia Lovaniensia Analecta 192, 2010) pp. 139-181). Tam da M.Ö. 1640 yılında patlayan Santaroni volkanın oluştuduğu tsunami sonrası fivarun ve ordusunun yok olduğu tarih. 

Kuran bir tarih kitabı gibi bize ışık tutmaktadır. 

En doğrusunu Allah bilir.