|
Allah'ın ismiyle49; Rahmân'dır1; Rahîm'dir2.
Hamd3 Allah’adır; âlemlerin Rabbidir4.
3En yüce övgü/methetme.
4Efendi, komuta eden.
Rahmân'dır1; Rahîm'dir2.
1En yüce merhametli.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Din gününün109 Melik'idir96.
109Dinden yani konusu din olacak yargılamanın yapılacağı gün/evre/dönem. Yargılama ahiret evreninde yapılacaktır.
96Hükümdar/hünkâr.
Sana kulluk ederiz46; ve sana yardım* arz ederiz.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
*İlahi yardım.
Kılavuzla bizleri dosdoğru yola124.
124Sırâtel mustakîm. Tek ve dosdoğru yol; sadece Kur'an.
Kimselerin yoluna125 (ki) nimet verdin üzerlerine126; üzerlerine gazap edilenin127 değil; ve dalalet128 içindekilerin değil.
125Sadece Kur'an diyen kimselerin yolu.
126Sadece Kur'an yoluna kılavuzlanarak kendilerine nimet verilen kimseler.
127Yüce Allah'ın öfkesinin üzerlerine hak olduğu kimseler.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
A L M44
4414 harfin tekli, ikili, üçlü, dörtlü ve beşli kombinasyonlarından oluşurlar. 29 surenin başında yer alarak surenin açılışını yaparlar. 7 grup oluştururlar. İlgili gruplarda ve alt gruplarda anahtar harflerin geçiş sayısı 19'un tam katıdır. 19 mucizesinin tecelli edişinin çok güzel örneklerini sunarlar. Kur'an'ın bir beşer sözü olamayacağına en büyük delillerdendir.
Hurûf-u Mukataa (Anahtar Harfler) Mucizesi.
İşte bu; kitaptır*; yoktur şüphe onda; bir doğru yola kılavuzdur takva21 sahipleri için**.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Kur'an.
**Kur'an sadece takva sahiplerine yani muttakilere bir doğru yola kılavuzdur. Takva sahibi olmayan kimseler Kur'an'ın kılavuzluğundan asla faydalandırılmaz.
Kimseler (ki) iman47 ederler gayba62*; ve ikame572 ederler salâtı5; ve rızıklandırdığımızdan onları infak6 ederler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
62Bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
*Rablerini gözleriyle göremeseler de O'nun tecelli etmiş olan isimlerine/sıfatlarına tanık olarak iman ederler/emin olurlar.
Ve kimseler (ki) iman47 ederler sana indirilmişe*; ve senden önce indirilmişe**; ve ahirete (de); onlar yakınlaşırlar/kesinleşirler***.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Kur'an'a
**Tevrat'a
***Yakın olarak emin olurlar.
İşte bunlar; Rablerinden4 bir doğru yola kılavuz üzerinedir; ve işte bunlar; onlardır muflih/kurtuluşa kavuşanlar174.
4Efendi, komuta eden.
174Felaha ulaşanlar, kurtuluşa kavuşanlar, başaranlar.
Doğrusu kimseler (ki) kâfirlik25 ettiler; aynı seviyedir/farksızdır onlara, uyarsan da onları ya da asla uyarmasan da; iman47 etmezler.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
Mühürledi175 Allah kalplerinin üzerini; ve işitmelerinin üzerini; ve görüşlerinin üzerini; bir örtü/bir kılıf (vardır); ve onlaradır büyük bir azap.
175Gözler nasıl ki beyinle görür, kulaklar nasıl ki beyinle duyar, beyin de kalple akleder. İnsan kalbinde kendi hafızası olan 40-50 bin adet sinir hücresi vardır. Kalp sinirleri beynin karar verme bölgesi olan ön lobuna (perçem bölgesi altına) uyarıda bulunur. Aklı kullanarak karar vermede kalbin rolü vardır. Kâfirlik etmiş kişilerin kalpleri biyolojik olarak paslanır (LDH yağı oksitlenir yani paslanır), kalbin beyni etkilemesi bozulur. Kalp mühürlenir. Kalp kilitlenir. Kalp marazlı/hastalıklı olur. Kalp perdelenir. Kalpler paslanır. İnsan kendi yapıp ettiğiyle buna neden olur. Ancak daha geniş boyutta Yüce Allah’ın buna izin vermesiyle süreç gerçekleşir.
Kalplerin paslanması LDH isimli kötü yağın oksitlenmesi yani paslanması sonucu da gerçekleşir.
Kavrayan/anlayan/akleden kalpler: Kalp-beyin iletişimi.
Ve insanlardan kimi der: “İman47 ettik Allah'a ve ahiret gününe”; ve (aslında) değildir onlar (gerçek) müminler27.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
Aldatmaya bakarlar Allah'ı ve iman47 etmiş kimseleri; ve değillerdir aldatmaya bakarlar ancak kendi nefislerini201; ve değillerdir anlarlar/farkına varırlar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
Kalplerindedir bir maraz/hastalık175; öyle ki ziyade etti/artırdı onlara Allah marazı/hastalığı; ve onlaradır elim/acıklı bir azap; yalan söylerler olduklarından dolayı.
175Gözler nasıl ki beyinle görür, kulaklar nasıl ki beyinle duyar, beyin de kalple akleder. İnsan kalbinde kendi hafızası olan 40-50 bin adet sinir hücresi vardır. Kalp sinirleri beynin karar verme bölgesi olan ön lobuna (perçem bölgesi altına) uyarıda bulunur. Aklı kullanarak karar vermede kalbin rolü vardır. Kâfirlik etmiş kişilerin kalpleri biyolojik olarak paslanır (LDH yağı oksitlenir yani paslanır), kalbin beyni etkilemesi bozulur. Kalp mühürlenir. Kalp kilitlenir. Kalp marazlı/hastalıklı olur. Kalp perdelenir. Kalpler paslanır. İnsan kendi yapıp ettiğiyle buna neden olur. Ancak daha geniş boyutta Yüce Allah’ın buna izin vermesiyle süreç gerçekleşir.
Kalplerin paslanması LDH isimli kötü yağın oksitlenmesi yani paslanması sonucu da gerçekleşir.
Kavrayan/anlayan/akleden kalpler: Kalp-beyin iletişimi.
Ve denildiği zaman onlara; fesat çıkarmayın/bozgunculuk yapmayın yerde/yeryüzünde; dediler: “Bizler ancak muslihiz/sâlih işler yapanlarız30”
30Sâlih işler yapan. Sâlihâtı (düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler) yapan.
Değil mi ki doğrusu onlar, kendileri fesatçılardır/bozgunculardır; fakat anlamazlar/farkına varmazlar.
Ve denildiği zaman onlara; iman47 edin iman47 etmiş insanlar gibi; dediler: “İman47 eder miyiz (hiç) iman47 etmiş ahmaklar/aptallar gibi”; değil mi ki doğrusu onlar, kendileri ahmaklardır/aptallardır; fakat bilmezler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
Ve karşılaştıkları zaman iman47 etmiş kimselere dediler: “İman47 ettik”; ve yalnız kaldıkları zaman şeytânlarıyla29 dediler: “Doğrusu bizler beraberiz sizlerle; ancak bizler alay edenleriz.”
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
Allah alay eder onlarla; ve genişletir/yayar onları taşkınlıklarında; şaşkın/abuk sabuk sayıklarlar.
İşte bunlar, kimselerdir (ki) satın alıp takas ettiler dalaleti128 doğru yola kılavuzla; öyle ki kazanmış değildi ticaretleri; ve olmuş değillerdi muhtedler176.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
176Doğru yola kılavuzlu, hidayetli, dosdoğru yol olan sıratel müstakim üzerinde olanlar. Yüce Allah'ın biricik dini olan İslam'a yani sadece Kur'an'a tabi olanlar.
Misali/örneği onların misali/örneği gibidir kimse (ki) yaktı bir ateş; öyle ki ne zaman aydınlattı (ateş) çevresindekini onun (kimsenin); giderdi/götürdü Allah nurunu/aydınlığını onların; ve terk etti onları karanlıklarda; görmezler.
Sağırlar; dilsizler; körler; öyle ki onlar dönmezler.
Ya da gökten bir yağmur fırtınası gibi; içinde onun (yağmur fırtınasının) karanlıklar; ve gök gürültüsü; ve şimşek261; koyarlar parmaklarını kulaklarının içine gök gürültüsü sesinden; ölüme hazır; ve Allah kuşatıp sarandır kâfirleri25.
261Bulutlar arasındaki elektrik boşalmalarıdır. Aydınlanma ve gök gürültüsüyle birliktedir. Yere düşmezler. Yere düşen tiplerine yıldırım denir. Yıldırımlar daha tehlikelidir.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Şimşek261 neredeyse kapar görüşlerini; aydınlattığı (şimşek) zaman onları, yürüdüler onda (şimşekte); ve karardığı zaman (şimşek) üzerlerine, dikeldiler/ayakta kalakaldılar; eğer dileseydi Allah mutlak giderirdi/götürürdü işitmelerini ve görüşlerini; doğrusu Allah her bir şey üzerine Kadîr'dir177.
261Bulutlar arasındaki elektrik boşalmalarıdır. Aydınlanma ve gök gürültüsüyle birliktedir. Yere düşmezler. Yere düşen tiplerine yıldırım denir. Yıldırımlar daha tehlikelidir.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
Ey insanlar*! Kulluk46 edin Rabbinize4 ki yarattı sizleri ve sizden önceki kimseleri** belki sizler takvalı21 olursunuz.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
4Efendi, komuta eden.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Homo Sapiens.
**Homo Sapiens öncesi yeryüzünde yaşayan ve soyları kesilen Homo Heidelbergensis, Homo Rudolfensis, Homo Habilis, Homo Floresiensis, Homo Erectus ve Homo Neanderthalensis gibi insan türleri.
Günümüzde dünyaya egemen olan insan türünden (Homo Sapiens) önce yaşamış olan insan türleri
Ki yaptı sizlere yeri/yeryüzünü bir döşek/yatak181; ve göğü180* bir bina; ve indirdi gökten180* bir su179; öyle ki çıkardı onunla (suyla) meyvelerden; bir rızık sizlere; öyleyse yapmayın Allah'a eşler/denkler; ve sizler bilirsiniz (de bunu).
181Güneş sistemimiz 4,6 milyar yıl önce oluşurken Dünya gezegenimiz çok sıcak ufak kaya parçalarının bir araya gelmesiyle büyüdü. Çapı arttıkça orantısal olarak yüzey alanı da genişledi ve yayıldı. Yüzey alanı o kadar genişledi ki aslında bir küre olmasına rağmen üzerinde yaşayanların eğimi fark edemeyecekleri bir hal aldı. Kısacası düzmüş gibi oldu. Üzerinden muhteşem bir hayat barındıran düz bir döşek, düz bir yatak gibi oldu.
180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır.
179Evrenimizdeki ilk su molekülleri (H2O) Tarık (Nötron) yıldızlarını oluşturan Süpernova patlamalarında yaratıldı. Dünya gezegeninin ilk oluşum evresi olan Hadean döneminde yeryüzünde su yoktu. Bol miktarda donmuş su içeren Jüpiter bölgesi asteroidlerinin yeryüzüne çarpmasıyla Dünya gezegenimiz suya kavuştu. Dünyamızın suyu gökten yani uzaydan inmiştir. Rabbimiz ayrıca bu suyu yağmurlarla yine gökten yere indirmektedir.
* Evren ve Dünya atmosferi.
Ve eğer olduysanız şüphe içinde kulumuz üzerine indirdiğimizden172; öyleyse gelin bir sureyle183 mislinden/örneğinden onun (Kur'an'ın); ve çağırın şahitlerinizi/tanıklarınızı Allah’ın astından; eğer olduysanız sâdıklar182.
172Kur'an.
183On sure getiremezler, bir sure getiremezler meydan okumaları asla boşuna değildir. Şerefli Kur’an 19 matematiksel mucizesiyle kodlanmıştır. Kur’an’ın bir beşer sözü olduğunu, eskilerin masalları olduğunu iddia eden kişiliğe karşı (74:10-25) Kur’an 19 sayısı temelli bir mucizeyi delil olarak sunmaktadır. Kur'an'ın her bir suresi birbiriyle ve Kur'an'ın bütünle 19 sistemiyle bağlantılıdır. Asla ayrılamaz. Aşağıdaki makalede bir örnek gösterilmiştir.
10 sure getiremezler; 1 sure getiremezler: Sure kelimesinin büyük mucizesi.
182Doğrular, dürüstler.
Öyle ki eğer asla yapmazsınız; ve asla yapamazsınız; öyle ki takvalı21 olun ateşe ki yakıtı onun insanlar ve taşlardır; hazırlandı kâfirler25 için.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Ve müjdele kimseleri (ki) iman47 ettiler; ve yaptılar sâlihât18 ki onlaradır cennetler; akar altından onun nehirler; her rızıklandırıldıklarında ondan (cennetten), meyveden; bir rızık (olarak); dediler: “Bu ki rızıklandırıldığımızdır önceden”; ve (oysa) verilmişlerdi onun benzeri; ve onlaradır orada (cennette) eşler184; temiz kılınmış; ve onlar orada ölümsüzlerdir185.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
184Ezvâcun; ahiret evreninde cinsiyetin mevcut olacağını şerefli Kur'an'dan öğreniyoruz. Cennetlere girmiş olan kimselere verilen, o kimseye özel olan, sadece o kimseyle bağlantı kuran, o kimsenin cinsiyetine uygun olarak verilecek olan varlıklar. Bu varlıklar eşleri olan kimselere sevginin/şefkatin en üst seviyesinde bir bağlantıyla bağlı olacaklardır.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
Doğrusu Allah çekinmez; ki vurur/ortaya koyar bir misal/örnek; bir sivrisineği186; öyle ki onun üstündekini (de)186; öyle ki ancak iman47 etmiş kimseler; böylece bilirler ki o (örnek) haktır/gerçektir Rablerinden4; ve ancak kâfirlik25 etmiş kimseler; öyle ki derler: “Neyi amaçladı/arzuladı Allah bu misalle/örnekle?”; saptırır (Allah) onunla (örnekle) bir çoğunu; ve doğru yola kılavuzlar onunla (örnekle) bir çoğunu; ve saptırır değildir (Allah) onunla (örnekle); ancak fâsıkları38.
186Sivrisinek Yüce Allah'ın örnek verdiği bir canlıdır. Onun üzerinde olan da örnek verilmiştir. Bilimsel veriler göstermiştir ki küçücük bir sivrisineğin üzerinde çok sayıda bakteri yaşamaktadır. Sıtma mikrobu taşıyan sivrisineğin tek bir ısırığı sıtma hastalığına neden olabilir. Sivrisineğin insanlık tarihinde en çok insanın ölmesine neden olan sıtma hastalığına neden olması nedeniyle örnek olarak gösterilmesi Kur'an'ın büyük bir bilimsel mucizedir.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
4Efendi, komuta eden.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
Kimseler (ki) bozdular ahdi/antlaşmayı Allah'a (olan) mîsâkının129 sonrasında; ve kestiler emrettiğini Allah'ın; ki onunla (mîsâkla) birleştirmesini187 (emretti); ve fesat çıkarırlar/bozgunculuk yaparlar yerde/yeryüzünde; işte bunlar; onlardır kaybedenler/zarara uğrayanlar.
129Antlaşma/sözleşme/ahit. İnsan bilincinin hiperuzayda/arşta Yüce Allah'la yaptığı sözleşme. Özü; tek tanrıcı olmak, şirke girmemek, kutsal kitaplara tabi olmak, resullerle kutsal kitapların arasını ayırmamak, şeytanın adımlarını takip etmemek. Kısacası sadece Kur'an'ın emir ve yasaklarına tabi olmak.
187Resullerle Yüce Allah’ın yani O’nun kutsal kitaplarının arasını ayırmama. Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı parçalara bölmeme. Resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn gibi insan söylentileriyle/hadislerle, zan içeren kitaplar aracılığıyla resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Resullerle Yüce Allah’ın arası ayrılmışsa bunu birleştirme. Sadece kutsal kitaplara dönme. Sadece Kur’an deme.
Nasıl kâfirlik25 edersiniz Allah'a; ve olmuştunuz ölüler615; öyle ki canlandırdı/diriltti615 sizleri; sonra öldürür615 sizleri; sonra canlandırır/diriltir615 sizleri; sonra O'na (Allah’a) döndürülürsünüz.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
615İlk cennet evreninde yaşayan insanın öldürülmesi ve cennetten çıkarılması.
İçinde yaşadığımız evrende diriltilmesi/canlandırılması.
İçinde yaşadığımız evrende öldürülmesi ve evrenden çıkarılması.
Ahiret evreninde din günü için diriltilmesi/canlandırılması.
O (Allah) ki yarattı sizlere yerdekini/yeryüzündekini topluca; sonra istiva188 etti göğe180*; öyle ki istiva188 etti onlara; yedi göklere161**; ve O (Allah) her bir şeye bir Alîm'dir8.
180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır.
161Çoklu gökler. Güneş sistemimiz ve onun benzerleri olan sistemler (çok sayıda gezegen atmosferi/gök içerdikleri için). Paralel evrenler (çok sayıda evren/gök içerdikleri için).
8Bilen.
*Dünya atmosferi işaret edilmiştir. Yer yani Dünya gezegeni yaratıldığında bir atmosfere yani göğe sahip değildi. Dünya atmosferinin oluşumu sonradan gerçekleşmiştir.
**Güneş sistemimizdeki diğer gezegenlerin gökleri de Dünya atmosferimizle aynı zamanda düzenlenmiştir. Çoklu gökler bu ayette Güneş sistemdeki gezegenlerin gökleri için kullanılmıştır.
Ve dediği zaman Rabbin4 meleklere48: “Doğrusu ben yapıcıyım yerde/yeryüzünde bir halîfe189*.”; dediler (melekler): “Kimse mi yaparsın orada (yerde)? (ki) fesat çıkarır/bozgunculuk yapar orada (yerde); ve döker kan; ve bizler tesbih57 ederiz seni hamd3 ile; ve takdis ederiz/kutsarız seni”; dedi (Allah): “Doğrusu ben bilirim bilmediğinizi.”
4Efendi, komuta eden.
48Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli elçi Cibril benzeri varlıklar. Kendi iradeleri/akılları vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değillerdir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamazlar. İradeleriyle oluşturdukları her fikir mutlak ki takva içerir.
189Halef, sonradan gelen, öncekinin yerine geçen, birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse; arda, ardıl, selef karşıtı.
57Yaratılış amacına uygun olarak bir rotada/yörüngede yüzüp ilerlemek.
3En yüce övgü/methetme.
*Homo Sapiens yani bilge insan diğer insan türlerinin yerine halîfe olmuştur. 2:21 ayetinde işaret edilen insan türlerinin soyu kesilmiş ve onların yerine bilge insan yerin hâkimi yapılmıştır. Homo Sapiens öncesi Dünya gezegeninde yaşayan bu insan türleri takva sahibi değildi. Yaratılış gereği fücurlarıyla hareket ediyorlardı. Bilge insan değillerdi. Hayvansı iç güdülerle hareket ederek yerde kan döküyorlar, birbirlerini öldürüyorlar ve bozgunculuk yapıyorlardı. Melekler bunu gördüleri için Yüce Allah'a soru sormaktadırlar.Ve öğretti* Âdem'e50 isimleri49; tamamını onun; sonra sundu onları (isimleri) melekler48 üzerine; ve dedi: “Haber verin bana bunların isimlerini49; eğer olduysanız sâdıklar182.”
50Bilge insandan (Homo Sapiens) ilk nebi/peygamber. Âdem ve eşi örneklemi üzerinden insanlığın başından geçen olaylar Kur'an'la hatırlatılmaktadır. Âdem ve eşinin başından geçen olayların tamamı tüm insanların başından geçmiş olaylardır. Yüce Allah'ın sıfatlarının nasıl tecelli ettiğini öğrenebilen, fikir yürütebilen bir varlık olan Âdem ve eşi bir cennet evreninde rahat ve kolay şekilde yaşamaktaydı. İblîs'in cennet evrenine paralel olan başka bir evrenden fısıldamasıyla Yüce Allah'ın emrine karşı geldiler. Anında tövbe ettiler. Yüce Allah onların tövbelerini kabul etti. İblîs Âdem'e meydan okumaya devam etti. Âdem de kabul etti. Yüce Allah bu karşılıklı meydan okumanın gerçekleşmesine izin verdi. Âdem'i, eşini ve tüm insanları daha alçak olan şu an içinde bulunduğumuz evrene gönderdi. Aynı şekilde İblîs'i ve onun soyundan olan cinleri de paralel bir evrene yerleştirdi. Sınavın kuralı gereği olarak cinlerin insanların kalp ve beyindeki sinir hücrelerine kuantum seviyesinde kendi paralel evrenlerinden fısıldayabilme izni verildi. Tek yapabildikleri fısıldamaktır. Ne yazık ki insanların çoğu bu sınavı kaybetti.
49İsim; Yüce Allah'ın sıfatı ve tecelli edişi. Çoğul olarak 'isimler'; Yüce Allah'ın tüm sıfatları ve tecelli edişleri. En güzel isimler/sıfatlar O'nadır.
48Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli elçi Cibril benzeri varlıklar. Kendi iradeleri/akılları vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değillerdir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamazlar. İradeleriyle oluşturdukları her fikir mutlak ki takva içerir.
182Doğrular, dürüstler.*Yüce Allah'ın sıfatları ve nasıl tecelli ettikleri öğretildi. Bu öğretme süreci evrenimiz yaratılmadan önce Yüce Allah'ın arşında bir yerde gerçekleşti.
Dediler: “Subhân'sın7 sen; yoktur bilgi bizlere bize öğrettiğinin dışında; doğrusu sen; sensin Alîm8; Hakîm9."
7Tüm isimlerini/sıfatlarını tecelli ettiren.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
Dedi (Allah): “Ey Âdem50! Haber ver* onlara isimlerini49 onların (Yüce Allah'ın sıfatlarını)”; öyle ki ne zaman haber* verdi (Âdem) onlara (meleklere) isimlerini49 onların (Yüce Allah'ın sıfatlarını) dedi (Allah): “Dedim değil mi sizlere; doğrusu ben bilirim gaybını62 göklerin162 ve yerin; ve bilirim açık ettiğinizi ve gizler olduğunuzu.”
50Bilge insandan (Homo Sapiens) ilk nebi/peygamber. Âdem ve eşi örneklemi üzerinden insanlığın başından geçen olaylar Kur'an'la hatırlatılmaktadır. Âdem ve eşinin başından geçen olayların tamamı tüm insanların başından geçmiş olaylardır. Yüce Allah'ın sıfatlarının nasıl tecelli ettiğini öğrenebilen, fikir yürütebilen bir varlık olan Âdem ve eşi bir cennet evreninde rahat ve kolay şekilde yaşamaktaydı. İblîs'in cennet evrenine paralel olan başka bir evrenden fısıldamasıyla Yüce Allah'ın emrine karşı geldiler. Anında tövbe ettiler. Yüce Allah onların tövbelerini kabul etti. İblîs Âdem'e meydan okumaya devam etti. Âdem de kabul etti. Yüce Allah bu karşılıklı meydan okumanın gerçekleşmesine izin verdi. Âdem'i, eşini ve tüm insanları daha alçak olan şu an içinde bulunduğumuz evrene gönderdi. Aynı şekilde İblîs'i ve onun soyundan olan cinleri de paralel bir evrene yerleştirdi. Sınavın kuralı gereği olarak cinlerin insanların kalp ve beyindeki sinir hücrelerine kuantum seviyesinde kendi paralel evrenlerinden fısıldayabilme izni verildi. Tek yapabildikleri fısıldamaktır. Ne yazık ki insanların çoğu bu sınavı kaybetti.
49İsim; Yüce Allah'ın sıfatı ve tecelli edişi. Çoğul olarak 'isimler'; Yüce Allah'ın tüm sıfatları ve tecelli edişleri. En güzel isimler/sıfatlar O'nadır.
62Bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
*Bilge insan prototipi olan Adem meleklerin yapamadığını yapmıştır. Yüce Allah'ın sıfatlarının isimlerini öğrenmiş ve onların nasıl tecelli ettiklerini şerefli meleklere haber vermiştir. İşte insanı değerli kılan da tam olarak budur. Yüce Allah'ın sıfatlarını kendisine bahşedilen akılla öğrenebilmek.
Ve dediğimiz zaman meleklere48: “Secde70 edin Âdem'e50”; öyle ki secde70 ettiler (melekler); iblîs190 dışında; hoşlanmadı/reddetti (iblîs); ve büyüklendi; ve oldu kâfirlerden.
48Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli elçi Cibril benzeri varlıklar. Kendi iradeleri/akılları vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değillerdir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamazlar. İradeleriyle oluşturdukları her fikir mutlak ki takva içerir.
70Yaratılış özelliğiyle diz çöküp boyun eğmek.
50Bilge insandan (Homo Sapiens) ilk nebi/peygamber. Âdem ve eşi örneklemi üzerinden insanlığın başından geçen olaylar Kur'an'la hatırlatılmaktadır. Âdem ve eşinin başından geçen olayların tamamı tüm insanların başından geçmiş olaylardır. Yüce Allah'ın sıfatlarının nasıl tecelli ettiğini öğrenebilen, fikir yürütebilen bir varlık olan Âdem ve eşi bir cennet evreninde rahat ve kolay şekilde yaşamaktaydı. İblîs'in cennet evrenine paralel olan başka bir evrenden fısıldamasıyla Yüce Allah'ın emrine karşı geldiler. Anında tövbe ettiler. Yüce Allah onların tövbelerini kabul etti. İblîs Âdem'e meydan okumaya devam etti. Âdem de kabul etti. Yüce Allah bu karşılıklı meydan okumanın gerçekleşmesine izin verdi. Âdem'i, eşini ve tüm insanları daha alçak olan şu an içinde bulunduğumuz evrene gönderdi. Aynı şekilde İblîs'i ve onun soyundan olan cinleri de paralel bir evrene yerleştirdi. Sınavın kuralı gereği olarak cinlerin insanların kalp ve beyindeki sinir hücrelerine kuantum seviyesinde kendi paralel evrenlerinden fısıldayabilme izni verildi. Tek yapabildikleri fısıldamaktır. Ne yazık ki insanların çoğu bu sınavı kaybetti.
190Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan bir varlık. Kendisini daha üstün görerek Yüce Allah’ın Âdem’e yani insanoğluna secde emrine uymamıştır. Bu nedenle kâfir olmuş bir varlıktır. Âdem’e yani insanlığa karşı meydan okuması Yüce Allah tarafından kabul edilmiştir. Bu nedenle Âdemoğlu olarak yani bilge insanlar olarak bir sınavın içindeyiz. Bu sınavın ana konusu insanoğlu olarak Yüce Allah’a, O’nun arşında verdiğimiz mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye uymaktır. İblîs Âdemoğlunun çoğunun bu antlaşmayı bozarak sınavı kaybedeceği varsayımını yapmıştır. Yüce Allah iblîsin zannında doğru çıktığını bildirmektedir. Çoğu insan antlaşmayı bozmuş ve müşrik olmuştur. İnsanların çoğu da bu nedenle cehennemdedir.
Ve dedik: “Ey Âdem50! Mesken edin/otur sen ve eşin cennette*; ve yiyin ikiniz ondan (cennetten) kolaylıkla/rahatlıkla; her neredeyse dilediniz ikiniz; ve yaklaşmayın ikiniz bu ağaca**; öyle ki olursunuz ikiniz zalimlerden257.”
50Bilge insandan (Homo Sapiens) ilk nebi/peygamber. Âdem ve eşi örneklemi üzerinden insanlığın başından geçen olaylar Kur'an'la hatırlatılmaktadır. Âdem ve eşinin başından geçen olayların tamamı tüm insanların başından geçmiş olaylardır. Yüce Allah'ın sıfatlarının nasıl tecelli ettiğini öğrenebilen, fikir yürütebilen bir varlık olan Âdem ve eşi bir cennet evreninde rahat ve kolay şekilde yaşamaktaydı. İblîs'in cennet evrenine paralel olan başka bir evrenden fısıldamasıyla Yüce Allah'ın emrine karşı geldiler. Anında tövbe ettiler. Yüce Allah onların tövbelerini kabul etti. İblîs Âdem'e meydan okumaya devam etti. Âdem de kabul etti. Yüce Allah bu karşılıklı meydan okumanın gerçekleşmesine izin verdi. Âdem'i, eşini ve tüm insanları daha alçak olan şu an içinde bulunduğumuz evrene gönderdi. Aynı şekilde İblîs'i ve onun soyundan olan cinleri de paralel bir evrene yerleştirdi. Sınavın kuralı gereği olarak cinlerin insanların kalp ve beyindeki sinir hücrelerine kuantum seviyesinde kendi paralel evrenlerinden fısıldayabilme izni verildi. Tek yapabildikleri fısıldamaktır. Ne yazık ki insanların çoğu bu sınavı kaybetti.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*Âdem, eşi ve tüm insanlar olarak bizler yaşadığımız evrene gönderilmeden önce başka bir cennet evreninde yaşamaktaydık. Kolay ve rahat bir şekilde.
**Tekil gelmiş bir kelimedir. Dallanmış budaklanmış, ağaç dalları gibi ağ oluşturan. Evrenimizin ağacı kozmik ağdır; maddedir. Ayetten anlarız ki Yüce Allah bizlere bu şeye yaklaşmayı yasaklamıştır.
Öyle ki kaydırdı ikisini şeytân29* ondan (cennetten)**; öyle ki çıkardı ikisini içinde olduklarından; ve dedik: “Alçalın193 (insanlar); sizlerin bir kısmı bir kısma bir düşman (olarak); ve sizleredir yerde/yeryüzünde bir kararlı yerleşim; ve bir meta54; bir süreye (kadar).
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
193Bir cennet evreninde bulunan, rahat ve kolaylıkla yaşayan Âdem, eşi ve tüm insanlar olarak bizler işlediğimiz büyük günah nedeniyle topluca cennet evreninden çıkarıldık.
54Sermaye. Yararlanma.
*İblîs
**İblîs cennette bulunan Âdem ve eşine bulunduğu paralel evrenden fısıldayarak onları kandırmış ve cennetten çıkmalarına neden olmuştur.
Öyle ki kavuştu/karşılaştı Âdem50 Rabbinden4 kelimelere; öyle ki tevbe33 etti (Allah) ona (Âdem’e); doğrusu O (Allah); O’dur Tevvâb191; Rahîm2.
50Bilge insandan (Homo Sapiens) ilk nebi/peygamber. Âdem ve eşi örneklemi üzerinden insanlığın başından geçen olaylar Kur'an'la hatırlatılmaktadır. Âdem ve eşinin başından geçen olayların tamamı tüm insanların başından geçmiş olaylardır. Yüce Allah'ın sıfatlarının nasıl tecelli ettiğini öğrenebilen, fikir yürütebilen bir varlık olan Âdem ve eşi bir cennet evreninde rahat ve kolay şekilde yaşamaktaydı. İblîs'in cennet evrenine paralel olan başka bir evrenden fısıldamasıyla Yüce Allah'ın emrine karşı geldiler. Anında tövbe ettiler. Yüce Allah onların tövbelerini kabul etti. İblîs Âdem'e meydan okumaya devam etti. Âdem de kabul etti. Yüce Allah bu karşılıklı meydan okumanın gerçekleşmesine izin verdi. Âdem'i, eşini ve tüm insanları daha alçak olan şu an içinde bulunduğumuz evrene gönderdi. Aynı şekilde İblîs'i ve onun soyundan olan cinleri de paralel bir evrene yerleştirdi. Sınavın kuralı gereği olarak cinlerin insanların kalp ve beyindeki sinir hücrelerine kuantum seviyesinde kendi paralel evrenlerinden fısıldayabilme izni verildi. Tek yapabildikleri fısıldamaktır. Ne yazık ki insanların çoğu bu sınavı kaybetti.
4Efendi, komuta eden.
33Dönmek, vazgeçmek.
191Yaptıkları hatalardan/günahlardan dönüp vazgeçen kullarına cezayı/karşılığı vermekten vazgeçen, dönen. Kullarına sürekli dönen. Kullarının tevbesini yani vazgeçmelerini çokça kabul eden. Cezadan/karşılıktan vazgeçen.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Dedik: “Alçalın193 oradan (cennetten) topluca; öyle ki geldiği* zaman sizlere benden doğru yola bir kılavuz192; öyle ki kim tabi oldu doğru yola kılavuzuma192; öyle ki yoktur bir korku onlara; ve onlar hüzünlenmezler.”
193Bir cennet evreninde bulunan, rahat ve kolaylıkla yaşayan Âdem, eşi ve tüm insanlar olarak bizler işlediğimiz büyük günah nedeniyle topluca cennet evreninden çıkarıldık.
192Kur’an. Kutsal kitaplar. Resullerin dini olmaz. Resuller ancak Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı getirirler. Tüm kutsal kitapların özü İslam’dı.
*Yüce Allah alçak bir evrene indirilen ve yeniden bir sınava tabi tutulan, 2. bir şans verilen insanları doğru yola kılavuzlayacak olan kutsal kitaplar indireceğini açıkta bildirmektedir. Kim bu kutsal kitaplara uyarsa, tabi olursa 2. şansında hata yapmadan başarılı olur. Cennetlere girmeyi hak eder.
Ve kimseler (ki) kâfirlik25 ettiler; ve yalanladılar195 ayetlerimizi; işte bunlar; ateş ashâbıdır194; onlar orada (cehennemde) ölümsüzlerdir185.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
195Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.
194Yoldaş; aynı yolda/amaçta yol alanlar, aynı mekanda ve zamanda kaderleri ortak olanlar.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
Ey İsrâîloğulları197! Hatırlayın nimetimi; ki nimet verdim üzerinize; ve tutun ahdimi187; tutarım (ben) ahdinizi*; ve sadece bana; öyle ki korku474 duyun (sadece) bana.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
187Resullerle Yüce Allah’ın yani O’nun kutsal kitaplarının arasını ayırmama. Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı parçalara bölmeme. Resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn gibi insan söylentileriyle/hadislerle, zan içeren kitaplar aracılığıyla resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Resullerle Yüce Allah’ın arası ayrılmışsa bunu birleştirme. Sadece kutsal kitaplara dönme. Sadece Kur’an deme.
474Yüce Allah'ın öfkesine neden olacak işlerden/eylemlerden uzak durmak. Yüce Allah'ın gazabının hak edene karşı (kâfirlik etmiş ve müşrik olmuş kimselere) tecelli edebileceğini bilmek.*İnsanlar Yüce Allah'a olan sözlerini tutarlarsa Yüce Allah da mutlak ki onlara olan ahdini yerine getirir; hak edeni cennetlerine sokar.Ve iman47 edin indirdiğime (Kur'an'a); bir musaddıktır140 sizlerin yanındakine (Tevrât’a); ve olmayın ilk kâfir25 ona (Kur’an’a); ve satmayın ayetlerimi az bir bedele; ve sadece bana; öyle ki takvalı21 olun (sadece) bana.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
Ve elbise giydirir gibi örtmeyin/katıştırmayın hakkı/gerçeği batılla199; ve gizlemeyin hakkı/gerçeği; ve sizler bilirsiniz (de bunu).
199Gerçek olmayan, geçersiz, temelsiz, asılsız.
Ve ikame572 edin salâtı5; ve verin zekâtı10; ve rükû11 edin rükû11 edenlerle birlikte.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
11Beynin (bedenle veya bedensiz) eğilmesi, dize gelmesi, baş eğmesi.
İnsanlara dürüstlüğü mü emredersiniz200? Ve unutursunuz nefislerinizi201; ve sizler okursunuz (da) kitabı*; öyle ki akletmez562 misiniz?
200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.*TevratVe yardım/destek isteyin sabırla51; ve salâtla5; ve doğrusu o (salât) mutlak bir büyüktür (yüktür); dışındadır haşyetliler/huşulular53 üzerine (olanı).
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
Kimseler (ki) zannederler/varsayarlar ki onlar karşılaşanlardır* Rablerine4; ve ki onlar O'na dönenlerdir.
4Efendi, komuta eden.
*Rablerinin huzuruna çıkacaklarını ve hesap vereceklerini varsayarak sürekli olarak Rablerine dönerler.
Ey İsrâîloğulları197! Hatırlayın nimetimi ki nimet verdim üzerinize; ve doğrusu ben faziletli202 kıldım sizleri âlemler203* üzerine.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
203Farklı zamanlar ve/veya mekanlarda yaşamlar, durum ve şartlar.
*Bu ayette dünya hayatının farklı çağları/zamanları işaret edilmiştir. Yoksa İsrâîloğulları evrenin her yerindeki yaşamlara fazlalıklı kılınmıştır demek değildir.
Ve takvalı21 olun bir güne242; ceza/karşılık almaz bir nefis201 bir nefisten201 bir şey; ve kabul edilmez ondan (nefisten) bir şefaat222; ve alınmaz ondan (nefisten) bir telafi/tazmin; ve onlar yardım edilir değillerdir.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
242Dönem, evre, döngü. Dünyamızın kendi etrafında tam bir tur dönmesi bir gün olarak isimlendirilir. Evrenin 6 günde/evrede yaratıldığını, Dünya gezegeninin 2 günde yaratıldığı, Dünya'nın üzerindekilerin oluşması için gereken rızıkların/atomların 4 günde/evrede hazır edildiğini şerefli Kur'an'ımızdan anlıyoruz.
Kur'an'da tekil olarak 'gün' kelimesi tam olarak 365 kez geçer. Dünyamız Güneş'in etrafından bir turunu tamamladığında kendi etrafında 365 dönmüş olur. Kur'an'ın büyük bir mucizesidir.
Kur'an’da (يوم) (yevm) gün kelimesi 365 defa geçmektedir.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
222Şefaat araya girip müdahale etmek demektir. Şefaat ahiret evreninde yargılamanın yapıldığı esnada olur. Yargılama süreci son derece kesin kurallara göre yapılır. Bu yargılama gününde kitap ortaya konulur, nebiler ve şahitler getirilir (39:69). Herbir kişi tek olarak yargılanır (6:94). Yapılan zerre kadar iyilik getirilir, yapılan zerre kadar kötülük de getirilir. Bir kişi yargılama sonucunda suçlu bulunursa işte tam bu noktada şefaat devreye girer. Yüce Allah yargılama sürecinde araya girerek, direkt olarak müdahale eder ve kişinin günahlarını bağışlar ve cezadan kurtarır. Cennetlere yerleştirir. Yüce Allah yargılama sürecinde araya girmez/şefaat etmez ve bu kişinin günahlarını bağışlamazsa yargılama sonucunda kişinin ceza almasına hükmedilir ve bu kişi cehenneme girdirilir. Yüce Allah kendisine şefaati (yargılamada araya girerek müdahale etmeyi) yazmıştır. Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki kendisine şefaati yazmıştır.
Yüce Allah dışında hiçbir kimsenin şefaat yetkisi yoktur. Ayette görüldüğü üzere Muhammed peygamber kendisini koruyacak başka bir kişi aramamaktadır. Zaten de böyle bir kişi asla yoktur. Muhammed peygamber kendisine ancak Yüce Allah’ın şefaat edebileceğini bilmektedir. Müminler de bilmelidir ki şefaat sadece Yüce Allah’a aittir. Muhammed peygamberlerin yada başkalarını şefaat edeceğine iman etmek şirktir ve affı yoktur. Artık kulağı olan işitsin; gözü olan gürsün, kalbi olan akletsin.
Ve kurtardığımız zaman sizleri firavun ailesinden/taraftarlarından; uygulamaya koyarlarken sizlere kötü/fena azabı; boğazlarlarken oğullarınızı; ve sağ/canlı bırakırlarken kadınlarınızı; ve bundadır Rabbinizden4 büyük bir bela256.
4Efendi, komuta eden.
256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
Ve yardığımız zaman sizlere bol suyu236; böylece kurtardık sizleri; ve batırdık firavun ailesini/taraftarlarını; ve sizler bakarken*.
236Tatlı veya tuzlu fark etmeksizin bol su. Denizler, okyanuslar, yüksek debili nehirler (Nil), göller.
*Gözlerinizle bakıyordunuz, görüyordunuz, tanık oluyordunuz.Ve vaat ettiğimiz* zaman Musa’ya kırk gece**; sonra tuttunuz/edindiniz buzağıyı258 onun (Musa’nın) ardından; ve sizler zalimlersiniz257.
258Buzağı şeklinde yapılmış altından bir heykel.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*Çoğul olarak gelmiştir. Anlarız ki Yüce Allah'ın vaadi Cibrîl benzeri şerefli elçiler tarafından yerine getirilmiştir.
**Musa peygamber 40 gece boyunca yalnız kalmış ve kendisine indirilen vahye odaklanmıştır.
Sonra affettik sizleri bunun ardından; belki sizler şükredersiniz43.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
Ve verdiğimiz*zaman Musa'ya kitap** ve furkan259; belki sizler doğru yola kılavuzlanırsınız.
259Ayıran, bölen, yaran. Doğruyu yanlıştan ışın kılıcı gibi ayıran. Kutsal kitapların her biri bir furkandır. Elbette şerefli Kur'an'ımızdır. Kur'an'ı anlayarak okuyanlar ellerine bu ışın kılıcını almış olur.
*Anlaşılır ki Tevrat 40 gecede indirilmiştir.
**Tevrat
Ve dediği zaman Musa kavmine: “Ey kavmim! Doğrusu sizler zulmettiniz257 nefislerinize201; tutmanızla/edinmenizle buzağıyı258; öyle ki tevbe33 edin yaratıcınıza doğru; öyle ki katledin35 nefislerinizi201; işte bu; yaratıcınız indinde/katında bir hayırdır sizlere; öyle ki tevbe33 etti (Allah) sizlere; doğrusu O; O’dur Tevvâb191; Rahîm2.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
258Buzağı şeklinde yapılmış altından bir heykel.
33Dönmek, vazgeçmek.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
191Yaptıkları hatalardan/günahlardan dönüp vazgeçen kullarına cezayı/karşılığı vermekten vazgeçen, dönen. Kullarına sürekli dönen. Kullarının tevbesini yani vazgeçmelerini çokça kabul eden. Cezadan/karşılıktan vazgeçen.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Ve dediğiniz zaman: “Ey Musa! Asla iman etmeyiz sana; ta ki görürüz Allah'ı perdesiz/açıkça; öyle ki yakaladı sizleri yıldırım260; ve sizler bakarken*.
260Yerle bulut arasındaki elektrik boşalmasıdır. Yere düşen/çarpan şimşek olup en tehlikeli şimşek türüdür. Yıldırımın dönüş darbesi yaklaşık 30.000 ampere ve sıcaklığı 30.000 °C'ye ulaşır. Öncül darbe buluttan yere yaklaşık 30 milisaniyede ulaşır ve yerden bulutun merkezine yaklaşık 100 milisaniyede döner.
*Gözlerinizle bakıyordunuz, görüyordunuz, tanık oluyordunuz.Sonra ayılttık* sizleri ölümünüzün/bilinçsizliğinizin** ardından; belki sizler şükredersiniz43.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
*Bayılan kimselerin ayılması, bilinçlerinin kendine gelmesi.
**Yakınlarına yıldırım düşmesi nedeniyle baygınlık geçiren, bilinçlerini kaybeden kimseler.
Ve gölgelendirdik üzerinize bulutu264; ve indirdik üzerinize menne262; ve bıldırcın263; yiyin rızıklandırdığımızın güzellerinden sizleri; ve zulmetmiş* değillerdi bize; fakat oldular nefislerine201 zulmederler257.
264Santorini volkanik patlaması (MÖ 1640) Dünya’nın yüksek atmosferine inanılmaz boyutta gaz-toz bulutu püskürtmüştür. Bu bulutlar çevreye yayılmış ve doğuya doğru yol almıştır. Yapılan analizlerde bu bulutlara bağlı güneş ışınlarının tam olarak yeryüzüne ulaşamaması nedeniyle küresel iklim değişikliklerinin olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Mısır, Orta Doğu, Arabistan gibi çok sıcak olan bölgeler gölgelenme nedeniyle bahar havasına kavuşmuş, ılık hale gelmiş ve bol yağmur alır olmuştur. Bu gölgelenmenin yıllarca sürdüğü bilinmektedir.
262Çöl trüf mantarı (desert truffle’ ‘Terfeziaceae’ ). Kelime anlamı ikram, hediye, faydalı bir şeyin ikramıdır. Ülkemizde dolaman, ak doloman, keme olarak da bilinen mantar türü. İnanılmaz derecede besleyici ve birçok faydası olan bir besindir. %20-27 oranında proteinler, yağlar ve lifler içerir. 2017 yılında yapılan bir çalışmada (Libya) kırmızı-siyah renkli çöl trüfünde %16.3 protein, %6.2 yağ, %67.2 karbonhidrat tespit edilmiştir. Beyaz çöl trüfünde %18.5 protein, %5.9 yağ ve %65 karbonhidrat içeriği bulunmuştur. Muhteşem besleyici bir besindir. Aynı zamanda dengelidir. Trüfler ayrıca vücut için gerekli birçok metalleri (sodyum, potasyum, fosfor, demir, bakır, kalsiyum, kobalt, silikon, çinko, alüminyum ve manganez) içerir.
Santaroni volkanik patlaması (MÖ 1640) tüm dünyayı etkilemiştir. Dünyanın iklimini değiştirmiştir. Kurak ve sıcak olan iklim Musa peygamber ve yanındakilerin bulunduğu bölgede serin ve yağmurlu bir iklim haline gelmiştir. Mineraller içeren bol yağmur çölde çok dengeli bir besin olan çöl trüfünün bolca oluşmasına neden olmuştu
Musa peygamber ve İsrailoğullarına verilen nimetler: Gölgelenme, çöl trüfü ve bıldırcın
263Bıldırcın (Coturnix coturnix L.) tavuklar (Galliformes) takımının, tavuksular (Phasianidae) familyasının en küçük türüdür. Göçmen kuştur. Musa peygamber ve yanındakilerin göçmen kuşların göç yolları üzerinde olduğunu anlarız. Toplu göç zamanlarında meydana gelen ani iklim değişiklikleri, ters esen sert rüzgârlar, fırtınalar ve aşırı yağışlar sonucunda bıldırcınların yere düştükleri bilinmektedir. Santoroni patlaması sonucu gelişen ani iklim değişikliği bıldırcınları da etkilemiştir. Göç yollarında karşılaştıkları olumsuz hava koşulları yere düşmelerine ve kolayca yakalanmalarına neden olmuştur.
Musa peygamber ve İsrailoğullarına verilen nimetler: Gölgelenme, çöl trüfü ve bıldırcın
201Benlik, kişilik, öz varlık.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*İnsan Yüce Allah'a ne zarar verebilir ne de fayda verebilir. Hiçbir etkide bulunamaz. İnsan ne yaparsa kendine yapar. Yüce Allah'a şirk koşarak, O'na ortak koşarak ancak kendine zulmeder.Ve dediğimiz zaman: “Girin şu kente; öyle ki yiyin oradan; her yerde; dilediğiniz (gibi) bolca; ve girin kapıdan secde12 edenler (olarak)”; ve deyin: “Hitta/günahlardan-hatalardan bir arınma”; bağışlarız sizlere hatalarınızı; ve ziyade edeceğiz/artıracağız güzel davrananlara.
12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.
Öyle ki takas etti zulmetmiş257 kimseler bir sözü/kelamı, onlara denilenden başkasıyla*; öyle ki indirdik zulmetmiş257 kimseler üzerine gökten bir pislik; fâsıklık38 ederler olmuş olmalarından.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
*Yüce Allah'ın sözünü başka sözle takas ettiler. Yüce Allah'ın kutsal kitabı olan Tevrat'ı başka sözlere takas ettiler. Böylece saptılar, doğru yol olan Tevrat'tan uzaklaştılar. Bu nedenle üzerlerine gökten pislik yağdı.Ve su istediği zaman Musa kavmi için; öyle ki dedik: “Vur asanla taşa; öyle ki fışkırdı ondan (taştan) on iki göze/pınar; muhakkak ki bildi insanların hepsi kendi içme yerlerini; yiyin ve için Allah'ın rızkından; ve küstahlaşmayın* yerde/yeryüzünde fesatçılar265 (olarak).
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
*Saygısız, kaba, kural tanımaz, terbiyesiz.Ve dediğiniz zaman: “Ey Musa! Asla sabretmeyiz51 tek bir yemeğe; öyle ki dua80 et bizlere; Rabbine4; çıkarsın bizlere bitirdiğinden yerin baklagilinden; ve hıyarından/kabağından; ve sarımsağından; ve mercimeğinden; ve soğanından onun”; dedi (Musa): “Takas mı edersiniz o ast/aşağı olanı o hayır olanla? İnin bir şehre; öyle ki doğrusu sizleredir sual ettiğiniz/sorduğunuz”; ve vuruldu üzerlerine aşağılık/alçaklık ve miskinlik113; ve maruz kaldılar Allah’tan bir gazaba; işte bu; nedeniyledir ki kâfirlik25 eder oldular Allah'ın ayetlerine; ve katleder35 (oldular) nebileri132 hak değilken; işte bu; nedeniyledir (ki) isyan ettiler ve sınırı aşar oldular.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
80Çağırma.
4Efendi, komuta eden.
113Açlık sınırında yaşayan.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
Doğrusu iman47 etmiş kimseler; ve yahudileşmiş267 kimseler; ve Nasârâlılar268; ve Sâbiîler266; kim iman etti Allah'a ve ahiret gününe ve yaptı sâlihât18; öyle ki onlaradır ecirleri/karşılıkları Rableri4 indinde/katında; ve yoktur bir korku onlar üzerine; ve onlar hüzünlenmezler269.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
267Sadece Tevrat'a tabi olmuş. Tek tanrıcı. Şirke girmemiş. Talmud kitaplarına uyarak sapmamış, müşrik olmamış. Günümüzdeki Yahudilerle uzaktan yakında ilgisi yoktur.
268Sadece İncil'e tabi olmuş Hristiyanlar. Nasârâ'da doğmuş bir elçinin getirdiği kitaba tabi olmuş. İncil sonrası insanların elleriyle yazdıkları masal kitaplarına uyarak sapmamış. Günümüzdeki Hristiyanlarla yakından uzaktan ilgisi yoktur.
266II. Kiros (Zülkarneyn) zamanında Babil Sürgününden Kudüs’e geri dönmeyen Yahudi kabilelerden çoğalanlar (MÖ 538). Zülkarneyn’in etkisiyle Yahudilik dinini terk edip tek tanrıcı Zerdüştlük dinine dönen kimseler. Kelimenin kök anlamı (صبا) ‘dönmek’ demektir. Dinden dönen kimseleri işaret etmek için kullanılır.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
4Efendi, komuta eden.
269Cennetlere girmenin minimum/asgari/en düşük kriterleri/şartları;
Allah'a iman; Yüce Allah'a şirk koşmadan, tek tanrıcı 'monoteist', 'hanif’, 'muhavvid’ olarak iman etmek. Kurtuluşun ilk şartı budur. Bu şartı sağlamayan hiç kimse kurtuluşa eremez. Yüce Allah’a iman etmek tek bir yaratıcının olduğuna, O’nun tüm evreni/evrenleri yarattığına, her şeyin sadece O’nun kontrolünde ve hükmünde olduğuna iman etmektir. Açıktır ki din ve hükümdarlık sadece Yüce Allah’a özgülenmelidir. Yüce Allah’a imanın şirk içermeden olması gerektiğini Kuran’daki yüzlerce ayetten anlıyoruz. Kısacası; Yüce Allah’a iman şirksiz olmalıdır. Yüce Allah’a iman edip de O’nun astlarından O’na ortaklar koşmak Yüce Allah’a iman değildir. Bunun adı şirktir. Şirk de tüm amelleri boşa çıkarır.
Ahiret gününe iman; ahiret evreninde yapılacak olan yargılamaya ve onun kurallarına iman etmek. Kutsal kitaplarda bildirilen yargılama kuralları dışında uyduruk şeylere iman etmek, ondan medet ummak ahiret günü kurallarını yalanlamaktır. Ahiret gününde elçilerin/resullerin şefaat ederek kurtarıcı olacaklarına inanmak en büyük şirktir. Yargılamanın tek olarak yapılacağını, zerre ağırlığında iyiliğin ve kötülüğün getirileceğini bilmek. Yargılama sonucunda sonsuz cennetlere veya sonsuz cehenneme ölümsüzler olarak girileceğine iman etmek.
Sâlihât yapmak; düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapmak.
Not: Şirk günahının affı yoktur. Yüce Allah'a ortak koşarak iman eden bir kimse müşriktir. Müşrik olarak vefat eden kimsenin cennetlere girmesi mümkün değildir. Cehenneme girdirilecektir. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucu, tamamı zan olan kitaplar edinmek (Tevrat sonrası Talmud, İncil sonrası insanların kendi elleriyle yazdıkları masallar, Kur'an sonrası hadis/söylenti kitapları) Yüce Allah'a ortak koşmaktır. Yüce Rabbimiz bu günahı asla affetmeyecektir. Bu kimselerin yapıp ettiği tüm ameller boşa çıkacaktır. Şirk günahı her şeyi 0 ile çarpar.
Not: 2:62, 5:69, 22:17 ayetleri cennetlere girmenin minimum/asgari/en az şartlarını bildirmektedir. 22:17 ayetinde ayrıca cehenneme girmemenin yolu olan şirke günahına bir vurgu vardır.
Ve aldığımız zaman mîsâkınızı281; ve yükselttik üstünüze turu/dağı; alın verdiğimizi sizlere kuvvetle/güçle; ve hatırlayın ondakini (mîsâkın içindekini); belki sizler takvalı21 olursunuz.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
Sonra sırt çevirdiniz* bunun ardından; öyle ki eğer olmasaydı fazlı202 Allah'ın sizlere; ve rahmeti271 O’nun; mutlak olurdunuz hüsrana uğrayanlardan.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
*Mîsâka uymadınız.Ve ant olsun bildiniz sınırı aşmış kimseleri sizlerden sebtte272; öyle ki dedik onlara: “Olun maymunlar273; dışlanan/reddedilen*.”
272Sebt/Şabat/Şabbat; Yahudilere dinden bir şeriat olan, onlara özel emredilen bir uygulama. Haftanın bir gününde iş bırakılacak ve o gün Tevrat dersleri yapılacaktır. Günümüz Yahudileri bu günü Cumartesi olarak uygulamaktadırlar. Yüce Allah'ın sebt emri yine şirke kurban gitmiş ve Yahudiler sınırı aşmıştır. Günümüzde Cumartesi günleri elektrik düğmesine bile basmadan tüm günü hiç bir iş yapmadan geçirmektedirler.
273Maymunların karakterlerine benzeme. Bilgelikten yoksun davranmak. Akılsızca taklit etmek.
*Dışlanan, reddedilen maymunlara işaret de anlamlıdır. Maymunlar topluluk halinde yaşarlar. Hiyerarşi söz konusudur. Bazı maymunlar lider tarafından topluluktan kovulur. Bu reddedilen maymunlarda stres, huzursuzluk çok daha yüksektir. Bir türlü huzur bulamazlar.Ve yaptık onu (maymunlaşmayı) ibretlik bir ders; önündekini onun* (maymunlaşmanın) ve arkasındakini onun* (maymunlaşmanın); ve bir vaaz/tavsiye takva21 sahipleri için.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Maymunlaşma sürecinin öncesi ve sonrası. Akılsızca taklit etmenin sonuçları muttakiler için bir vaazdır, tavsiyedir.Ve dediği zaman Musa kavmine: “Doğrusu Allah emreder sizlere ki kesersiniz bir sığır”; dediler: “Bizleri bir alay konusu mu edinirsin?”; dedi (Musa): “Sığınırım Allah'a; cahillerden olmaktan.”
Dediler: “Dua80 et bizlere; Rabbine4; beyan226 etsin bizlere nedir o”; dedi (Musa): “Doğrusu O (Allah) der ki: “Doğrusu o* bir sığırdır; değildir bir yaşlı; ve değildir bir körpe**; bir orta yaşlıdır bunun arasında; öyleyse yapın emredildiğinizi.”
80Çağırma.
4Efendi, komuta eden.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
*Dişi sığır.
**Yavruluktan yeni çıkmış.
Dediler: “Dua80 et bizlere; Rabbine4; beyan226 etsin bizlere nedir rengi onun*”; dedi (Musa): doğrusu O (Allah) der ki: “Doğrusu o* bir sığırdır; sarı; göz alıcı parlak; rengi onun mutluluk/haz verir bakanlara.
80Çağırma.
4Efendi, komuta eden.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
*Dişi sığır.
Dediler: “Dua80 et bizlere; Rabbine4; beyan226 etsin bizlere nedir o; doğrusu (o) sığır benzer geldi bizlere; ve doğrusu bizler; eğer dilerse Allah; mutlak muhtedleriz.176”
80Çağırma.
4Efendi, komuta eden.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
176Doğru yola kılavuzlu, hidayetli, dosdoğru yol olan sıratel müstakim üzerinde olanlar. Yüce Allah'ın biricik dini olan İslam'a yani sadece Kur'an'a tabi olanlar.
Dedi (Musa): “Doğrusu O (Allah) der ki: “Doğrusu o* bir sığırdır; boyunduruk altında değildir (ki) sürer yeri; ve sulamaz tarla; kusursuzdur; yoktur alaca/leke/farklı renk onda””; dediler: “Şimdi geldin hakla/gerçekle”; ve boğazladılar onu*; ve olmuş değillerdi yaparlar**.
*Dişi sığır.
**Zorla yaptılar. Yoksa kendiliklerinden yapmayacaklardı.
Ve katlettiğiniz35 zaman bir nefsi201; öyle ki püskürttünüz/reddettiniz (suçlamaları) onun (nefsin) hakkındaki; ve Allah çıkarandır gizler olduğunuzu.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
Öyle ki dedik: “Vurun ona274 (ölü adama) bir parçasıyla onun (dişi sığırın)”; işte böyledir; diriltir/canlandırır Allah ölüleri; ve gösterir sizlere ayetlerini*; belki sizler akledersiniz.
274Prekordiyal vuruş 'Precordial thump' nabız alınamayan (ventriküler fibrilasyon veya nabızsız ventriküler taşikardi) durumlarda uygulanan bir canlandırma tekniğidir. 1920 yıllarında geliştirilmiştir. Prekordiyal vuruşta nabız alınamayan kimsenin göğüs kafesinin ortasına yumruğun iç tarafıyla çok sert bir şekilde vurulur. Tek bir darbe yapılır. Bu vuruşun 2 ila 5 joulelük bir elektrik depolarizasyonu ürettiği düşünülmektedir. 1400 yıl önce Kur'an'da bu tekniğin işaret edilmesi büyük bir Kur'an mucizesidir.
*Yüce Allah'ın Kur'an'da prekordiyal vuruşu işaret etmesi de gelecek nesiller için büyük bir ayet/mucize olmuştur.
Sonra katılaştı kalpleriniz bunun* ardından; öyle ki o (kalp) taş gibi ya da daha sert katı; ve doğrusu taştan275; mutlak ki fışkırır ondan (taştan) nehirler; ve doğrusu ondan (taştan) mutlak ki yarılarak ayrılır (su); böylece çıkar ondan su; ve doğrusu ondan (taştan) mutlak ki iner (su); Allah’ın haşyetinden53; ve Allah gâfil/aymaz değildir yaptıklarınızdan.
275Jüpiter bölgesinden yere/yeryüzüne düşen kuyruklu yıldızlar; asteroitler. İçlerinden nehirler gibi bol su çıkar. Suyu yeryüzüne indirirler.
Öyle bir taş ki; kendisinden nehirler gibi su fışkırır, kendisinden su ayrılarak çıkar, suyu uzaydan indirir: Su içeren asteroitler ve kuyruklu yıldızlar.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
*Dirilme mucizesi
Tamah* mı edersiniz ki iman47 ederler sizlere? Muhakkak ki bir fırka/grup onlardan işitir oldular Allah'ın kelamını/sözünü**; sonra tahrif276 ettiler onu (kelamı/sözü); akletmelerinin562 ardından onu (kelamı/sözü); ve onlar bilenlerdir***.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
276Bir şeyin aslını bozma; değiştirme. Bir kelime veya ibareyi değiştirip bozma, üzerinde oynayarak anlamı değiştirme.
562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.*Çok istemek.
**Kutsal kitaplar.
***Bilerek tahrif ettiler. Kutsal kitapları anladıkları halde. Yüce Allah'ın kelamını tahrif etmenin yasak olduğunu bilmelerine rağmen.
Ve karşılaştıkları zaman iman47 etmiş kimselere; dediler: ”İman47 ettik”; ve yalnız kaldığı zaman; bazısı onların bazısına doğru dediler: ”Onlara Allah'ın sizlere açtığını* mı söylersiniz**? Tartışarak mağlup etmeleri*** için sizleri onunla (Allah'ın açtığıyla) Rabbinizin indinde/katında”; öyleyse akletmez562 misiniz****?
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.*Kutsal kitapların ayetleri. Hidayetin yollarını açarlar; cennetlerin yolunu açarlar.
**Ayetleri halkan/toplumdan gizleyelim. Ayetleri açık etmeyelim. Toplum anlamasın ayetleri. Bizim kontrolümüzde olsunlar.
***Sizler ayetleri onlara açık ederseniz onlar da bu ayetleri Rabbinizin katında sizlere karşı kullanır ve sizlere galip gelirler.
****Yüce Allah bu düşüncenin toptan akılsızlık, beyinsizlik olduğunu vurgulamaktadır.
Bilmezler mi ki Allah bilir sırlayıp gizlediklerini; ve alenen açığa vurduklarını?
Ve onlardan ümmiler277; bilmezler kitabı*; kuruntular292 dışında; ve değildir onlar (ümmiler) ancak zannederler/varsayarlar.
277Kutsal kitapları anlayarak okumayan ya da okuyamayan. Günümüzde kendilerini müslüman sanan milyarlarca insan kendi dillerinde okuma yazmaya sahip olsalar da Kur'an'a ümmidirler. Kur'an'ı anlamadan yüzünden okuyanların hepsi ümmidir. Kur'an'ın anladığı dilde tercümesini okuyanlar ümmi sınıfına girmezler.
292Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, malihülya, vehim. Kitabı bilmeyen kimseler hurafelere, kuruntulara, zanna, varsayıma tabi olur. Yahudiler Tevrat yerine Talmud'a tabi oldular. Kutsal kitabımız Kur'an diyenlerse Kur'an'a ümmi oldular ve onun yerine tamamı zan olan hadis/söylenti kitaplarına tabi oldular.
*Kutsal kitabı.
Öyle ki vay haline kimselerin*; yazarlar kitabı elleriyle; sonra derler: “Bu (kitap) indindendir/katındandır Allah’ın; satmak için onu (kitabı) az bir bedele; öyle ki vay haline onların*; yazdıklarından dolayı ellerinin; ve vay haline onların*; kazandıklarından dolayı.
Ve dediler: “Asla dokunmaz bizlere ateş adetli/sayılı günler dışında”; de ki: “Allah’ın indinde/katında bir ahit/antlaşma mı edindiniz?”; öyle ki asla bozmaz Allah ahdini/antlaşmasını; Allah üzerine bilmediğinizi mi söylersiniz?
Evet! Kim kazandı bir kötülük; ve kuşattı (kötülük) onu (kimseyi) hatasıyla/yanlışıyla onun; öyle ki işte bunlar; yoldaşlarıdır ateş; onlar orada (cehennemde) ölümsüzlerdir185.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
Ve kimseler (ki) iman47 ettiler ve yaptılar sâlihât18; işte bunlar; yoldaşlarıdır cennet; onlar orada (cennette) ölümsüzlerdir185.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
Ve aldığımız zaman bir mîsâk281 İsrailoğullarından; kulluk46 etmeyesiniz; ancak Allah'a; ve ana babaya bir güzellik; ve yakınlık sahibine130 (de); ve yetimlere131 (de); ve miskinlere113 (de); ve deyin insanlar için güzelliği; ve ikame572 edin salâtı5; ve verin zekâtı10; sonra biraz dışında sizlerden döndünüz; ve sizler direnç gösterenlersiniz/karşı çıkanlarsınız.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
130Her türlü yakınlık sahibi. Soy yakınlığı, mekan yakınlığı vb.
131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
113Açlık sınırında yaşayan.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
Ve aldığımız zaman mîsâkınızı281; dökmeyesiniz kanlarınızı; ve çıkarmayasınız nefislerinizi201 diyarlarınızdan/yurtlarınızdan; sonra karara bağladınız; ve sizler şahit/tanık olursunuz.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
Sonra siz; şunlar; öldürürsünüz nefislerinizi201; ve çıkarırsınız diyarlarından/yurtlarından bir grubu/bir fırkayı sizlerden; dayanışma/destekleşme içinde olursunuz onlara karşı günahla ve ihlalle/sınırı aşmayla/düşmanlıkla; ve eğer gelirlerse sizlere esirler olarak; fidye alırsınız onlara (serbest bırakmak için onları); ve (oysa) o haram/yasak edilendir sizlere; ihracı/çıkarılması (da) onların; iman47 edersiniz bir kısmına kitabın* ve kâfirlik25 edersiniz bir kısmına; öyle mi? Öyle ki, nedir cezası/karşılığı kimsenin (ki) yapar bunu sizlerden; ancak bir rezalet dünya hayatında ve diriliş gününde; geri döndürülür en şiddetli azaba doğru; ve değildir Allah gâfil310 yaptıklarınızdan.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
310Aymaz, bilmez, farkında olmayan.
*Kutsal kitap.
İşte bunlar; satın alarak takas etmiş kimselerdir dünya hayatını ahiretle; öyle ki hafifletilmez onlardan azap; ve onlara yardım edilmez.
Ve ant olsun verdik Musa'ya kitabı*; ve gönderdik resûller418 kafiyeli/ahenkli (olarak)** ardından onun (Musa’nın); ve verdik Meryem oğlu Îsa'ya beyanlar226; ve destekledik onu kutsal ruhla279; öyle (değil) mi? Her ne zaman geldi/ulaştı sizlere bir resûl418, nefislerinizin201 hevâsına278 uymayanla; büyüklendiniz/kibirlendiniz; öyle ki bir fırka/grup yalanlarsınız195; ve bir fırka/grup katledersiniz35.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
279Ruh canlandıran demektir. Evrenimizi bir üst boyuttan saran, 2D zar olan Levh-i Mahfûz'daki bilgiyi evrenin içine ileten, ışık hızında hareket eden mekanizmadır. Evrenin en küçük yapı taşları olan sicimlerin nasıl titreşeceği bilgisini taşır. Levh-i Mahfûz bilgi içeren bir 2D film şeridiyse, onu duvara yansıtan ruhtur. Duvardaki yansıma da evrendir. Anlaşılır ki Cibrîl gibi, Ashab-ı Rakim gibi Levh-i Mahfûz'u yeniden kodlama yetkisi verilen şerefli elçilerin kodladıkları bu bilgiyi evrene yansıtan ruh da mutlak ki kutsaldır. Asla değiştirilemez. Dışardan asla müdahale edilemez. Gerçekleşmesi asla önlenemez. Evrenin dışında bulunan başka varlıklar da bu kutsal canlandıran yansımaya asla müdahale edemez.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
278İstek, heves, meyil, sevme, düşme, ihtiras, rağbet.
195Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
*Tevrat
**Bir düzene bağlı şekilde.
Ve dediler: "Kalplerimiz örtülenlerdir/sarılanlardır175" evet! mutlak lanetledi280 onları Allah kâfirlikleriyle25; öyle ki pek azdır* iman47 ettikleri.
175Gözler nasıl ki beyinle görür, kulaklar nasıl ki beyinle duyar, beyin de kalple akleder. İnsan kalbinde kendi hafızası olan 40-50 bin adet sinir hücresi vardır. Kalp sinirleri beynin karar verme bölgesi olan ön lobuna (perçem bölgesi altına) uyarıda bulunur. Aklı kullanarak karar vermede kalbin rolü vardır. Kâfirlik etmiş kişilerin kalpleri biyolojik olarak paslanır (LDH yağı oksitlenir yani paslanır), kalbin beyni etkilemesi bozulur. Kalp mühürlenir. Kalp kilitlenir. Kalp marazlı/hastalıklı olur. Kalp perdelenir. Kalpler paslanır. İnsan kendi yapıp ettiğiyle buna neden olur. Ancak daha geniş boyutta Yüce Allah’ın buna izin vermesiyle süreç gerçekleşir.
Kalplerin paslanması LDH isimli kötü yağın oksitlenmesi yani paslanması sonucu da gerçekleşir.
Kavrayan/anlayan/akleden kalpler: Kalp-beyin iletişimi.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Kutsak kitapların ayetlerinin pek azına gerçekten iman ederler. Çoğuna iman etmezler. Kutsal kitaplar yerine Talmud gibi kitaplara iman ederler.Ve ne zaman ki geldi onlara bir kitap* Allah’ın indinden/katından; bir musaddıktır140 yanlarındakine** onların; -ve daha önceden kâfirlik25 etmiş kimselere karşı yardım ister olmuşlardı*** -; öyle ki ne zaman geldi onlara bildikleri/arif oldukları*; kâfirlik25 ettiler ona*; öyleyse laneti280 Allah'ın üzerinedir kâfirlerin25.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
*Kur'an.
**Tevrat.
***Kur'an inmeden önce kâfirlere karşı Allah'tan yardım aranırlardı; Yüce Allah'a yardım için çağrıda bulunurlardı.
Ne bedbahtlıktır/perişanlıktır! Satın alıp takas ettiler onu nefisleri201 (için); ki kâfirlik25 ederler Allah'ın indirdiğine; bir sınırı aşmadır/ihlaldir; ki indirir Allah fazlından kullarından dilediği kimse üzerine; öyle ki geri döndüler/oturup kaldılar gazap/öfke üstüne bir gazapla/öfkeyle; ve kâfirler25 içindir yıpratan/çöktüren bir azap.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Ve denildiği zaman onlara: “İman47 edin indirdiğine Allah'ın”; dediler: “İman47 ederiz üzerimize indirilmişe”; ve kâfirlik25 ederler onun (Tevrât’ın) ardındakine (Kur’an’a); ve o (Kur’an) haktır/gerçektir; bir musaddıktır140 onların yanlarındaki (Tevrât) için; de ki: “Öyleyse neden katledersiniz35 Allah'ın nebilerini132 daha önceden; eğer olduysanız müminler27?”
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
Ve ant olsun geldi sizlere Musa beyanlarla226; sonra edindiniz buzağıyı onun (Musa’nın) ardından; ve sizler zalimlersiniz257.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
Ve aldığımız zaman mîsâklarını281; ve yükselttik üstlerine onların turu/dağı; “Tutun/edinin verdiğimizi sizlere bir kuvvetle; ve işitin”; dediler: “İşittik ve isyan ettik”; ve içirildi/emdirildi kalplerine buzağı kâfirlikleriyle25; de ki: “Ne bedbahtlıktır/perişanlıktır; emretti sizlere onu imanınız; eğer olduysanız müminler*.”
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Gerçekten bu şekilde iman etmişseniz, kalpten iman etmişseniz durumunuz vahim demektir.De ki: “Eğer olduysa sizlere ahiret diyarı/yurdu Allah'ın indinde/katında bir halis*; insanların dışında**; öyleyse temenni edin ölümü eğer olduysanız sâdıklar182.”
*Saf, has, katıksız, karışıksız.
**Diğer insanların haricinde, sadece sizlere özel, halis.
Ve asla temenni etmezler onu (ölümü) ebediyen; önceden gönderdiğinden/yolladığından dolayı ellerinin; ve Allah bilendir zalimleri257.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
Ve mutlak bulursun onları insanların en ihtiraslısı* hayata karşı; ve ortak koşmuş kimselerden (bile); ister/arzular her biri onların olsa yaşatılsın bin sene; ve değildir o kıpırdatıp uzaklaştıran onu azaptan; ki uzun yaşatılsa (da); Allah görendir onların yaptıklarını.
*Aşırı, güçlü istekli, tutkulu.
De ki: “Kim oldu bir düşman Cibrîl'e282; öyle ki doğrusu o (Cibrîl) indirdi onu (Kur’an’ı) senin kalbine; Allah'ın izniyle”; bir musaddıktır140 onun iki elinin arasındakine*; ve bir doğru yola kılavuzdur; ve bir müjdedir müminlere27.
282Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli bir varlık. Kendisine elçilik görevi verilmiştir. Evrenimizin bir üst boyutunda bulunan arşta bulunur. Kendi iradesi/aklı vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değildir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamaz. İradesiyle oluşturduğu her fikir mutlak ki takva içerir. Levh-i Mahfuz’a (Korunmuş Levha'ya) yani holografik evren prensibi kapsamınsa evrenimizi bir üst boyuttan saran, evrenin zaman dahil tüm kuantum bilgilerini muhafaza eden rakamlanmış/kodlanmış 2D zara/membrana erişim hakkı vardır. Bu nedenle evrenin her zamanında ve her yerinde aynı anda bulunabilir. Matrix filmindeki ajanlar gibidir. Kendisine Yüce Allah tarafından bahşedilen Levh-i Mahfuz’u kodlama yetkisi gereği evren içinde diledikleri şekle dönüşebilir. Evrenimizin en küçük yapı taşı 1.65x10-35 metre uzunluğundaki bir sicimdir/iptir. Her sicimin titreşimi bir müzik aletinin telinin titreşmesi sonucu özel bir ses çıkarması gibi kendine özel atom altı parçacıkları oluşturur. Sicimler titreşim bilgilerini ruh aracılığıyla Levh-i Mahfuz’dan alır. Levh-i Mahfuz rakamlanmış bilgiyi ruh aracılığıyla sicimlere aktarır. Işık hızında yazan bir 3D printer/yazıcı gibi evreni canlandırır. Cibrîl Levh-i Mahfuz’u kodlayarak sicimlerin titreşimini değiştirir ve farklı atom altı parçacıkları oluşturarak farklı atomları oluşturur. Böylece elçiye bir insan şeklinde seslenebilir. Bir ağaç içinden seslenebilir. Bir ateş içinden seslenebilir. Şerefli elçi Cibrîl’in şerefli Kur’an’ı Muhammed peygamberin beyin ve kalpte bulunan sinir hücrelerine indirmesini yine Levh-i Mahfuz’u kodlayarak sicimler üzerinden gerçekleştirdiğini anlarız. Böylece Muhammed peygamber ezberlemek zorunda kalmadan tüm Kur’an’ı bilmiş olmaktadır.
Kur’an’dan Cibrîl benzeri farklı varlıkların da insanlarla temas kurduklarını anlıyoruz. Ashab-ı Kehf (Mağara yoldaşları) gençlerine zaman yolculuğu yaptıran Rakim/rakamlayıcı yoldaşları kendilerine Levh-i Mahfuz’u kodlama yetkisi verilen şerefli varlıklardır. İbrahim peygambere, Lut peygambere ve Meryem’e gelen elçiler de Cibrîl benzeri şerefli varlıklardır.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*TevratKim oldu bir düşman Allah'a; ve meleklerine; ve resûllerine418; ve Cibrîl'e282; ve Mikail'e; öyle ki doğrusu Allah (da) bir düşmandır kâfirlere25.
282Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli bir varlık. Kendisine elçilik görevi verilmiştir. Evrenimizin bir üst boyutunda bulunan arşta bulunur. Kendi iradesi/aklı vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değildir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamaz. İradesiyle oluşturduğu her fikir mutlak ki takva içerir. Levh-i Mahfuz’a (Korunmuş Levha'ya) yani holografik evren prensibi kapsamınsa evrenimizi bir üst boyuttan saran, evrenin zaman dahil tüm kuantum bilgilerini muhafaza eden rakamlanmış/kodlanmış 2D zara/membrana erişim hakkı vardır. Bu nedenle evrenin her zamanında ve her yerinde aynı anda bulunabilir. Matrix filmindeki ajanlar gibidir. Kendisine Yüce Allah tarafından bahşedilen Levh-i Mahfuz’u kodlama yetkisi gereği evren içinde diledikleri şekle dönüşebilir. Evrenimizin en küçük yapı taşı 1.65x10-35 metre uzunluğundaki bir sicimdir/iptir. Her sicimin titreşimi bir müzik aletinin telinin titreşmesi sonucu özel bir ses çıkarması gibi kendine özel atom altı parçacıkları oluşturur. Sicimler titreşim bilgilerini ruh aracılığıyla Levh-i Mahfuz’dan alır. Levh-i Mahfuz rakamlanmış bilgiyi ruh aracılığıyla sicimlere aktarır. Işık hızında yazan bir 3D printer/yazıcı gibi evreni canlandırır. Cibrîl Levh-i Mahfuz’u kodlayarak sicimlerin titreşimini değiştirir ve farklı atom altı parçacıkları oluşturarak farklı atomları oluşturur. Böylece elçiye bir insan şeklinde seslenebilir. Bir ağaç içinden seslenebilir. Bir ateş içinden seslenebilir. Şerefli elçi Cibrîl’in şerefli Kur’an’ı Muhammed peygamberin beyin ve kalpte bulunan sinir hücrelerine indirmesini yine Levh-i Mahfuz’u kodlayarak sicimler üzerinden gerçekleştirdiğini anlarız. Böylece Muhammed peygamber ezberlemek zorunda kalmadan tüm Kur’an’ı bilmiş olmaktadır.
Kur’an’dan Cibrîl benzeri farklı varlıkların da insanlarla temas kurduklarını anlıyoruz. Ashab-ı Kehf (Mağara yoldaşları) gençlerine zaman yolculuğu yaptıran Rakim/rakamlayıcı yoldaşları kendilerine Levh-i Mahfuz’u kodlama yetkisi verilen şerefli varlıklardır. İbrahim peygambere, Lut peygambere ve Meryem’e gelen elçiler de Cibrîl benzeri şerefli varlıklardır.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Ve ant olsun indirdik sana ayetler; beyanlı/bildirmeli/deklarasyonlu; ve kâfirlik25 eder değildir ona (ayete) fâsıklar38 dışında.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
Değil mi ki ne zaman ahitleştiler/sözleştiler bir ahde/sözleşmeye; savurup fırlattı onu bir fırka/grup onlardan; evet! Çokları onların iman47 etmezler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
Ne zaman ki geldi onlara bir resûl418 Allah'ın indinden/katından; bir musaddıktır140 onların yanındaki* için; savurup fırlattı bir fırka/grup sırtlarının arkasına; kitap* verilmiş kimselerden; Allah'ın kitabını**; sanki onlar bilmezler.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
*Tevrat.
**Kur'an.
Ve tabi oldular şeytânların29* okuduğuna; Süleyman'ın mülkü üzerine; ve kâfirlik25 etmiş değildi Süleyman; fakat şeytânlar29* kâfirlik25 ettiler; öğretirler (şeytânlar) insanlara sihri283; ve indirileni/bahşedileni iki melik** üzerine; Babil'de***; Harut284 ve Marut284; ve öğretir değildi o ikisi bir şeyden; ancak der ikisi: “Doğrusu biz bir fitneyiz/bir testiz/bir sınavız****; öyle ki; kâfirlik25 etme”; öyle ki öğrenirler (şeytânlar) ikisinden şeyi ki ayırırlar onunla adam ve eşinin arasını*****; ve değildir onlar (şeytânlar) zarar verenler onunla bir şeyden; ancak Allah’ın izniyle; ve öğrenirler zarar vereni kendilerine; ve yarar vermez kendilerine; ant olsun bildiler; mutlak ki kim satın aldı onu yoktur ona ahirette bir nasipten; ve mutlak kötüdür satın almış oldukları onunla; kendi nefislerine; keşke olmuş olsalardı bilirler.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
283Normal şartlarda gerçekleşmesi imkânsız olan bir şeyi bazı yöntemlerle gerçekmiş gibi gösterip insanları inandırmaktır. Hükümdarın yanındaki sihirbazlar kendilerine göre çok ciddi işler yaparlardı. Gökyüzündeki gezegenlerin ve yıldızların pozisyonuna göre kral için tahminlerde bulunurlardı. Akıllarınca kralları şeytânlardan, cadılarda, kötü ruhlardan koruyacak bazı ritüeller yaparlardı. Savaşlarda başarı sağlamak için sözde tanrılarla bağlantılı ritüeller yaparlardı. Defin merasimlerinde akıllarınca ölen kişinin ruhunu koruyacak tılsımlar yaparlardı. Kralın tahtının bulunduğu mekânın girişlerini koruyan heykeller yaparlardı. Bu heykeller öyle tasarlanırdı ki ışık ve gölge oyunları ile sanki kötü ruhların oraya girmesini engelliyormuş gibi bir izlenim oluştururlardı.
Eğitimli sihirbazların halüsinojen mantar ve bitki yapraklarını kullanarak telkin terapisiyle (hipnoz; ‘mesmerism’) insanların bilinçaltlarını düşünceler ekebildiğini bilmekteyiz.
284Antik Babil’de MÖ 1300 yıllarında yaşamış olan Babil Kralları. Kur’an’ın büyük mucizesidir ki Babil’de yapılan kazılarda MÖ 1300 yıllarında ‘Marutta’ isimli bir Babil kralının yaşadığı kesin olarak ispatlanmıştır. Kralın isminin çivi yazısıyla yazılı olduğu taş modern arkeolojik kazılarda bulunmuştur.
Babil hükümdarları olan ‘Harut(a)’ ve ‘Marut(a)’ kimdir? Marut(a) Babil kralı ‘Maruttaš’ mı?
*Doğrudan saptırıcı, iyiyi bozucu, iyiden uzaklaştırıcı insanlar.
**Hükümdar, hünkâr, kral.
***Antik Babil. MÖ 1300 yılları. Irak’ın başkenti Bağdat’ın 100 km güneyinde bulunan antik Babil krallığının başkenti. Antik Yahudiya krallığıyla komşu.
****Öğrenilen telkin ve hipnoz teknikleri iyi ya da kötü yönde kullanılabilir. Öğrenen kimse için büyük bir fitne/test/sınav olacaktır.
*****Telkin hipnoz teknikleri öyle etkilidir ki karı-koca arasındaki sıkı bağı bile koparır. Bir kocaya eşinin kendisini aldattığı yönünde telkin verilirse mutlak ki etkisi çok fazla olur.
Ve eğer ki onlar iman47 etselerdi; ve takvalı21 olsalardı; mutlak ki sevaptı* Allah'ın indinden/katından; bir hayır (da); eğer olsaydılar bilirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Ödül, karşılık, ecir.*Ey iman47 etmiş kimseler! Demeyin “güt** bizleri”; ve deyin “bak/ilgi göster*** bizlere”; ve işitin; ve kâfirler25 içindir elim/acıklı bir azap.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Gerçek iman etmiş kimseler kimsenin çiftlik hayvanı olmaz. Güdülen bir küçük baş veya büyük baş hayvan asla olmaz. Yüce Allah'ın resulü bile olsa kimseden güdülmek için kendilerine çobanlık yapmasını istemezler. İşlerini şura yani danışmayla birlikte yaparlar.
**Hayvanları merada otlatmak, gütmek, çobanlık yapmak.
***Resulün ilgi göstermesi, onları gözünün önünde bulundurması mutlak ki müminlere dinginlik verir. Sakinlik verir.
Arzular/ister değildir kâfirlik25 etmiş kimseler -kitap ehlinden135 ve müşriklerden36 (de)-; ki indirilir sizlere Rabbinizden4 herhangi bir hayır/iyilik/yarar; ve Allah tahsis eder/özgüler* rahmetini271 dilediği kimseye; ve Allah Zul** Fadlil285 Azîm94dir286.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
36Şirk koşan. Şirk; ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
4Efendi, komuta eden.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
285Fazlalık, bolluk, çokluk; bunları bolca veren.
94Büyük/azametli.
286Çok azametli/büyük fazlalık, bolluk, çokluk sahibi.
*Sadece ona özgüler, ona ayırır, sadece ona hususi ve özel yapar.
**Sahibidir.
Nesh288 ettiğimizi/sildiğimizi bir ayetten287; ya da unuttururuz onu (ayeti); getiririz hayırlısını ondan (ayetten) ya da mislini/benzerini onun (ayetin); bilmez misin ki Allah her bir şey üzerine Kadîr’dir177?
288Silmek, feshetmek, iptal etmek, yürürlükten kaldırmak. Yüce Allah insanlara farklı zamanlarda ve devirlerde, kendi kapasitelerine göre değişik göstergeler, mucizeler yani ayetler indirir. Eski dönemde insanlar için bir ayet olan mucize unutturulur veya tamamen silinebilir. Onun yerine misli/benzeri yada daha hayırlısı olan bir mucize gösterilir.
Silinen ayetlere örnekler: Musa'nın kamışlı gölü yarması, İsa'nın beşikte konuşması, Musa'nın sihirbazlara gösterdiği mucizeler vb.
Yeni getirilen ayetlere örnekler: Evrenin genişlemesi, 19 mucizesi, Ashab-ı Kehf'in GPS koordinatları, birçok bilimsel mucize.
Bu kavramın anlamını saptırarak Kur'an'ın bazı ayetlerini başka ayetlerin iptal ettiği, hatta tamamı zan olan insan söylentilerinin/hadislerin Kur'an ayetlerini yürürlükten kaldırdığı iddia edilmiştir. Uysa bu saptırma şeytânın bir tuzağıdır. Kur'an'ın ayetlerinin herbir kelimesinin hükmü kıyamete kadar geçerlidir. Yüce Allah'ın iş ve oluşları gerçekleşmesinde asla bir değişiklik bulunmaz.
Kur'an’da nesh (mensûh-nâsih) diye bir şey yoktur.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
Bilmez misin? Ki Allah’a; O’nadır göklerin162* ve yerin mülkü; ve yoktur sizlere Allah'ın astından hiçbir veli28; ve de bir yardımcı.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
*Evren.
Ya da arzularsınız/istersiniz ki sual edersiniz/sorarsınız resûlünüze418*; Musa’nın sual edildiği/sorulduğu gibi önceden; ve kim değiştirir kâfirliği25 imanla47; öyle ki mutlak saptırdı (o) dümdüz yolu553.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
553Yüce Allah'ın biricik yolu. Tek tanrıcıların yolu. İslam yolu. Sadece Kur'an. Sadece kutsal kitaplar.
*Resul Muhammed.İster kitap ehlinden135 birçoğu; eğer ki geri döndürseler sizleri imanınızdan47 sonra kâfirlere25; bir hasettir208 nefislerinin201 yanından; beyan/deklere226 olandan sonra onlara hak/gerçek; öyleyse affedin; el sıkışın/temas kurun kibarca; ta ki getirir Allah emrini; doğrusu Allah her bir şey üzerine Kadîr’dir177.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
208Kıskanmak, çekememezlik, hınç, garez, kin, kıskanç,
201Benlik, kişilik, öz varlık.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
Ve ikame572 edin salâtı5 ve verin zekâtı10; ve nefisleriniz için hayırdan önceden gönderdiklerinizi; bulursunuz onu Allah'ın indinde/katında; doğrusu Allah yaptıklarınızı görendir.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
Ve dediler: “Asla girmez cennete dışında kimse (ki) oldu (o) bir Yahudi295 ya da Nasârâlı296”; şu (ki); temennileridir onların; de ki: “Verin/getirin burhânınızı293; eğer olduysanız sâdıklar182.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
296Sadece İncil'e tabi olan kimselerle birlikte sonrasında İncil'i bırakıp da masal/hikaye kitaplarına tabi olmuş tüm Hristiyanlar. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Hristiyanlar.
293Delil, kanıt, ispat, gösterim.
182Doğrular, dürüstler.Evet! Kim teslim etti* yüzünü Allah'a; ve o bir muhsindir294; öyle ki onadır ecri/karşılığı onun Rabbinin4 indinde/katında; ve yoktur bir korku onlara; ve onlar hüzünlenmezler.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
4Efendi, komuta eden.
*İslam oldu. Kutsal kitapların getirdiği İslam dinine teslim olarak Yüce Allah'a yüzünü teslim etti.Ve dedi Yahudiler295: “Nasârâlılar296 bir şey üzerinde değildir”; ve dedi Nasârâlılar296: “Yahudiler295 bir şey üzerinde değildir”; ve onlar okurlar (da) kitabı*; işte böyledir; bilmeyen kimseler (de) onların söyleminin mislini/benzerini dedi; öyle ki Allah hükmeder aralarında kıyamet148 günü242; kendisinde ihtilafa** düşerler olduklarında.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
296Sadece İncil'e tabi olan kimselerle birlikte sonrasında İncil'i bırakıp da masal/hikaye kitaplarına tabi olmuş tüm Hristiyanlar. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Hristiyanlar.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
242Dönem, evre, döngü. Dünyamızın kendi etrafında tam bir tur dönmesi bir gün olarak isimlendirilir. Evrenin 6 günde/evrede yaratıldığını, Dünya gezegeninin 2 günde yaratıldığı, Dünya'nın üzerindekilerin oluşması için gereken rızıkların/atomların 4 günde/evrede hazır edildiğini şerefli Kur'an'ımızdan anlıyoruz.
Kur'an'da tekil olarak 'gün' kelimesi tam olarak 365 kez geçer. Dünyamız Güneş'in etrafından bir turunu tamamladığında kendi etrafında 365 dönmüş olur. Kur'an'ın büyük bir mucizesidir.
Kur'an’da (يوم) (yevm) gün kelimesi 365 defa geçmektedir.
*Tevrat'ı ve İncil'i.
**Anlaşmazlığa.
Ve kim daha zalimdir kimseden (ki) meneder/engel olur (o) Allah'ın mescitlerinde16; ki zikredilir orada* O’nun ismi; ve uğraştı/çabaladı (o) harap olmasında onun*; işte şunlar; olmuş değildir onlara ki girerler ona* ancak korkanlar (olarak); onlaradır dünyada bir hazin/hüzün; ve onlaradır ahirette büyük bir azap.
16Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer.
*Dişil zamirle işaret edilen mescit değildir. Mescitlerde ayağa kaldırılan salattır. Mescitlere salat eylemi gerçekleştirmek için girilir ve Yüce Allah zikredilir.Ve Allah’adır doğu ve batı*; öyle ki her nereyse döndüğünüz; öyle ki oradadır Allah'ın yüzü; doğrusu Allah Vâsi’dir297; Alîm’dir8.
297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
8Bilen.
*Zıt yönlerin birlikte işaret edilmesi her yönü işaret eder. Aşağı-yukarı, az-çok, sabah-akşam gibi.
Ve dediler: “Edindi Allah bir çocuk”; Subhân’dır7 O; Evet! O’nadır göklerdeki162* ve yerdeki; hepsi O'na boyun eğenlerdir.
7Tüm isimlerini/sıfatlarını tecelli ettiren.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
*Evren.
Bedî’sidir298 göklerin162* ve yerin; ve tamamladığı zaman (Allah) bir emri; öyle ki ancak O’nun “Ol” dediği; öyle ki olur.
298Yeni başlatan, ortaya çıkaran, benzersiz/özgün/emsalsiz oluşturan, yeni getiren.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
*Evrenin.
Ve dedi bilmeyen kimseler: “Eğer konuşmazsa bizlerle Allah; ya da getirmezse bizlere bir ayet287”; işte böyledir; onlardan önceki kimseler (de) onların söylemlerinin mislini/benzerini dedi; benzeşti kalpleri onların; mutlak ki beyan226 ettik ayetleri237 bir kavim için (ki) kesinleşirler299 onlar.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
237Ayet kelimesi gösterge, işaret, kanıt, mucize anlamındadır. Çoğul olarak kullanıldığında Yüce Allah'ın varlığına kanıt olacak muhteşem mucizeleri işaret eder. Evrenin kendisi içindeki her şeyle Yüce Allah'ın ayetlerindendir. Evren kitabını bilimsel olarak okuyanlar Yüce Allah'ın bu ayetlerine tanıklık ederler.
299Kesin tanık olmak, kesinleşmek, %100 emin olmak, şüphesiz.
Doğrusu biz gönderdik seni hakla/gerçekle; bir müjdeci ve bir uyarıcı; ve sual edilmezsin/sorulmazsın (sen) cehennem ashabından/yoldaşlarından.
Ve asla razı olmaz senden Yahudiler295 ve de Nasârâlılar296; ta ki tabi olursun onların milletine301; de ki: “Doğrusu Allah'ın doğru yola kılavuzu; odur (gerçek) doğru yola kılavuz"; ve eğer tabi olursan hevalarına onların, sana gelen ilimden* sonra; olmaz sana Allah'tan hiçbir bir veli28; ve de bir nasîr69.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
296Sadece İncil'e tabi olan kimselerle birlikte sonrasında İncil'i bırakıp da masal/hikaye kitaplarına tabi olmuş tüm Hristiyanlar. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Hristiyanlar.
301Dinî öğreti, dinî inanç, dinî camia, dinî cemiyet, dinî topluluk, dinî cemaat.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
69Yardımcı, destekçi, arka çıkan, imdada koşan.
*Kur'an. Kur'an ayetleri.
Kimseler (ki) verdik onlara kitap*; okurlar onu*; hak/gerçek** okumayla onu*; işte bunlar; iman47 ederler ona*; ve kim kâfirlik25 eder ona*; öyle ki işte bunlar; onlardır hüsrana uğrayanlar/kaybedenler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Kur'an
**Anlayarak, derinlemesine düşünerek, aklı ve fikri kullanarak. Şerefli Kur'an ayetlerini anlamdan Arapçasından papağan gibi tekrar ederek okuyanlar ayetleri hak/gerçek okuma yapmamış olur.
Ey İsrâîloğulları!197 Hatırlayın nimetimi; üzerinize bağışladığım nimeti; ve doğrusu ben fazlalıklı kıldım sizleri âlemler203 üzerine.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
203Farklı zamanlar ve/veya mekanlarda yaşamlar, durum ve şartlar.
Ve takvalı21 olun bir güne242; ceza/karşılık almaz bir nefis201 bir nefisten201 bir şey; ve kabul edilmez ondan (nefisten) bir telafi/tazmin; ve fayda vermez ona (nefse) bir şefaat222; ve onlar yardım edilir değillerdir.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
242Dönem, evre, döngü. Dünyamızın kendi etrafında tam bir tur dönmesi bir gün olarak isimlendirilir. Evrenin 6 günde/evrede yaratıldığını, Dünya gezegeninin 2 günde yaratıldığı, Dünya'nın üzerindekilerin oluşması için gereken rızıkların/atomların 4 günde/evrede hazır edildiğini şerefli Kur'an'ımızdan anlıyoruz.
Kur'an'da tekil olarak 'gün' kelimesi tam olarak 365 kez geçer. Dünyamız Güneş'in etrafından bir turunu tamamladığında kendi etrafında 365 dönmüş olur. Kur'an'ın büyük bir mucizesidir.
Kur'an’da (يوم) (yevm) gün kelimesi 365 defa geçmektedir.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
222Şefaat araya girip müdahale etmek demektir. Şefaat ahiret evreninde yargılamanın yapıldığı esnada olur. Yargılama süreci son derece kesin kurallara göre yapılır. Bu yargılama gününde kitap ortaya konulur, nebiler ve şahitler getirilir (39:69). Herbir kişi tek olarak yargılanır (6:94). Yapılan zerre kadar iyilik getirilir, yapılan zerre kadar kötülük de getirilir. Bir kişi yargılama sonucunda suçlu bulunursa işte tam bu noktada şefaat devreye girer. Yüce Allah yargılama sürecinde araya girerek, direkt olarak müdahale eder ve kişinin günahlarını bağışlar ve cezadan kurtarır. Cennetlere yerleştirir. Yüce Allah yargılama sürecinde araya girmez/şefaat etmez ve bu kişinin günahlarını bağışlamazsa yargılama sonucunda kişinin ceza almasına hükmedilir ve bu kişi cehenneme girdirilir. Yüce Allah kendisine şefaati (yargılamada araya girerek müdahale etmeyi) yazmıştır. Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki kendisine şefaati yazmıştır.
Yüce Allah dışında hiçbir kimsenin şefaat yetkisi yoktur. Ayette görüldüğü üzere Muhammed peygamber kendisini koruyacak başka bir kişi aramamaktadır. Zaten de böyle bir kişi asla yoktur. Muhammed peygamber kendisine ancak Yüce Allah’ın şefaat edebileceğini bilmektedir. Müminler de bilmelidir ki şefaat sadece Yüce Allah’a aittir. Muhammed peygamberlerin yada başkalarını şefaat edeceğine iman etmek şirktir ve affı yoktur. Artık kulağı olan işitsin; gözü olan gürsün, kalbi olan akletsin.
Ve belalandırdığı256 zaman İbrahim'i Rabbi4 kelimelerle; öyle ki tamamladı (Allah) onları (kelimeleri); dedi (Allah): “Doğrusu ben yapıcıyım seni insanlar için bir imam/önder”; dedi (İbrahim): “Ve zürriyetimden* (de)”; dedi (Allah): “Ulaşmaz ahdim/antlaşmam zalimlere.”
256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
4Efendi, komuta eden.
*Soyumdan, sulbümden.
Ve yaptığı zaman beyti/evi32 bilinci geri döndürme yeri insanlara; ve bir güvenlik; ve edinin/tutun/alın İbrahim'in dikelme/ayağa kalkma/doğrulma yerinden bir salla13 yeri; ve antlaştık/ahitleştik İbrahim’le ve İsmail'le ki o ikisi temizler evimi32; etrafta dolaşanlar için; ve adananlara/kendini vakfedenlere; ve rükû11 edenlere; secde12 edenlere.
32Topluma ait olan, dini öğretilerin takip edildiği ev, mekân. Kur'an'ın okunup öğrenildiği topluma ait mekân.
13Yüce Allah’ın biricik dini olan İslam’a yani Kur’an’a yüz çevirmemek, ilgisiz kalmamak, kale almak, umursamak, kayıtsız kalmamak, mühimsemek, tepkisiz kalmayarak Kur’an’ı bir hedef belirleyip, kendisine bahşedilen akıl/fikir kılavuzluğunda takip etmek.
11Beynin (bedenle veya bedensiz) eğilmesi, dize gelmesi, baş eğmesi.
12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.
Ve dediği zaman İbrahim: “Rabbim!4 Yap bunu (bu beldeyi) güvenli bir belde; ve rızıklandır ahalisini onun; meyvelerden; onlardan Allah'a ve ahiret gününe iman47 etmiş kimseye”; dedi (Allah) “ve kim kâfirlik25 etti öyle ki metalandırırım54 onu biraz; sonra zorlarım onu ateş azabına doğru; ve yıkım (yeri) oldu (o) varış yeri.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
54Sermaye. Yararlanma.
Ve yükselttiği zaman İbrahim kaidelerini* beytin/evin; ve İsmail (de): “Rabbimiz! Kabul et bizden; doğrusu sen; sensin Semî41; Alîm8”
41İşiten.
8Bilen.
*Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne; ayaklık, duraç, taban, tabanlık.
Rabbimiz! Ve yap bizi iki teslim olan sana; ve zürriyetimizden bir ümmet*; teslim olan sana; ve göster bize nusuklarımızı169; ve tevbe33 et bizlere; doğrusu sen; sensin Tevvâb191; Rahîm2.
169Dine, İslam'a, sadece Kur'an'a adanmış hayat tarzı. Sadece Kur'an'ın emir ve yasaklarına dayanarak yapılan tüm eylemler.
33Dönmek, vazgeçmek.
191Yaptıkları hatalardan/günahlardan dönüp vazgeçen kullarına cezayı/karşılığı vermekten vazgeçen, dönen. Kullarına sürekli dönen. Kullarının tevbesini yani vazgeçmelerini çokça kabul eden. Cezadan/karşılıktan vazgeçen.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Rabbimiz4! Ve gönder/yolla onlara bir resûl418 onlardan; okur onlara ayetlerini senin; ve bildirir onlara kitabı* ve hikmeti303; ve saflaştırır onları; doğrusu sen; sensin Azîz37; Hakîm9.
4Efendi, komuta eden.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Kutsal kitaplar.301Dinî öğreti, dinî inanç, dinî camia, dinî cemiyet, dinî topluluk, dinî cemaat.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
304Ahmaklık, aptallık, budalalık.217Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.
4Efendi, komuta eden.
218Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir.
Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.
301Dinî öğreti, dinî inanç, dinî camia, dinî cemiyet, dinî topluluk, dinî cemaat.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
*İslam'ı.Ya da şahitler/tanıklar (mı) oldunuz ulaştığı zaman Yakûb’a ölüm; dediği zaman (Yakûb) oğullarına: “Neye kulluk46 edersiniz benden sonra”; dediler: “Kulluk46 ederiz ilâhına74 senin; ve ilâhına74 ataların İbrahim; ve İsmâîl; ve İshâk'ın; tek bir ilâh74; ve bizler O'na Müslimiz45.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
Şu; bir ümmettir305; muhakkak ki gelip geçti ona (ümmete) kazandığı; ve sizleredir kazandığınız; ve sual edilmezsiniz/sorulmazsınız yapar olduklarından.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
Ve dediler: “Olun bir Yahudi306 veya Nasârâlılar307; doğru yola kılavuzlanırsınız”; de ki: “Evet!* İbrahim'in milleti301 bir hanîftir117; ve olmuş değildi o (İbrahim) müşriklerden36”
306Tevrat'ın astından söylenti/hadis kitaplarına (Talmud) tabi olarak müşrikleşen kimse.
307İncil'in astından söylenti/hadis/masal kitaplarına tabi olarak müşrikleşen Hristiyanlar.
301Dinî öğreti, dinî inanç, dinî camia, dinî cemiyet, dinî topluluk, dinî cemaat.
117Tek tanrıcı, monoteist, Yüce Allah'a şirksiz iman eden. Sadece kutsal kitaplar diyen.
36Şirk koşan. Şirk; ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
*Evet evet; siz öyle sanın.
Deyin ki: “İman47 ettik Allah'a; ve üzerimize indirilmişe (Kur’an’a); ve indirilmişe İbrâhîm'e; ve İsmâîl'e; ve İshâk'a; ve Yakûb'a; ve torunlara; ve verilene Mûsâ'ya; ve Îsâ'ya; ve verilene nebilere132 Rablerinden4; ayırmayız arasını onlardan (resûllerden) birinin308; ve bizler O'na (Allah’a) Müslimiz45.”
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
4Efendi, komuta eden.
308Yüce Allah'ın boyası olan Kur'an'ın ayetleri. Bu boyaya adi/sahte başka boyalar (söylentiler/hadisler) asla karıştırılmamalıdır. Her yerimize bu boyayı sürmemiz gereklidir. Kesintisiz olarak, son nefesimize kadar da sürmeye devam etmeliyiz. Tabiri caizse boyanın içine atlamamız gereklidir.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
Öyle ki eğer iman47 ettilerse iman47 ettiğinizin misli/benzeri (gibi) ona (Kur’an’a); öyle ki muhakkak doğru yola kılavuzlandılar; ve eğer sırt çevirdilerse; öyle ki doğrusu ancak onlar bölünme/parçalanma içindedir; öyle ki kâfi/yeterli gelecektir Allah sana onlara karşı; ve O (Allah) Semî’dir41; Alîm’dir8.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
41İşiten.
8Bilen.
"Allah'ın boyası308; ve kim daha güzeldir Allah’ın bir boyasından308 (boyanmıştan); ve bizler O'na (Allah’a) kulluk46 edenleriz."
308Yüce Allah'ın boyası olan Kur'an'ın ayetleri. Bu boyaya adi/sahte başka boyalar (söylentiler/hadisler) asla karıştırılmamalıdır. Her yerimize bu boyayı sürmemiz gereklidir. Kesintisiz olarak, son nefesimize kadar da sürmeye devam etmeliyiz. Tabiri caizse boyanın içine atlamamız gereklidir.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
De ki: “Bizimle Allah’ın hakkında mı tartışırsınız? ; ve O (Allah) Rabbimizdir4; ve Rabbidir4 sizlerin; ve bizedir yaptıklarımız; ve sizedir yaptıklarınız; ve bizleriz O'na muhlis/saflar/katıksızlar309."
4Efendi, komuta eden.
309Halis, saf, katıksız olmuşlar.
Ya da söylersiniz ki İbrahim; ve İsmâîl; ve İshâk; ve Yakûb; ve torunlar oldular Yahudi306 ya da Nasârâlılar307; de ki: “Sizler misiniz en iyi bilen yoksa Allah mı?”; ve kim en zalimdir kimseden (ki) gizledi O’nun indinde/katında (olan) bir şahitliği/tanıklığı Allah’tan; ve Allah değildir gâfil310 yaptıklarınızdan.
306Tevrat'ın astından söylenti/hadis kitaplarına (Talmud) tabi olarak müşrikleşen kimse.
307İncil'in astından söylenti/hadis/masal kitaplarına tabi olarak müşrikleşen Hristiyanlar.
310Aymaz, bilmez, farkında olmayan.
Şu; bir ümmet305; muhakkak ki gelip geçti ona (ümmete) kazandıkları; ve sizleredir kazandığınız; ve sual edilmezsiniz/sorulmazsınız yapar olduklarından.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
Diyecek insanlardan sefihler304: “Ne çevirdi onları kıblelerinden14 ki olmuştular üzerinde onun?”; de ki: “Allah'adır doğu ve batı; kılavuzlar (Allah) dilediği kimseyi dosdoğru bir yola doğru.”
14Tarafın/hedefin belli edilmesi amaçlı yönelme.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.14Tarafın/hedefin belli edilmesi amaçlı yönelme.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
15Şefkatli/kibar.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Muhakkak görürüz yüz çevirmeni göğe; öyle ki döndürürüz seni bir kıbleye14; razı olursun ona; öyleyse döndür yüzünü haram mescit158 tarafına doğru; ve olduğunuz her yerde öyle ki döndürün yüzlerinizi o tarafa doğru; ve doğrusu kimseler; verildiler kitap; mutlak bilirler ki o (kitap) bir hak/gerçek Rablerinden4; ve değildir Allah gâfil310 ne yaparlar onlar.
14Tarafın/hedefin belli edilmesi amaçlı yönelme.
158Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer mescittir. Haram mescitse bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan mescittir.
4Efendi, komuta eden.
310Aymaz, bilmez, farkında olmayan.
14Tarafın/hedefin belli edilmesi amaçlı yönelme.
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler135; arif olup tanırlar onu arif olup tanıdıkları gibi kendi oğullarını; ve doğrusu bir fırka/grup onlardan mutlak gizlerler hakkı/gerçeği; ve onlar bilirler (de).
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
Hak/gerçek Rabbindendir4; öyle ki olma kuşkulananlardan/şüphelenenlerden.
4Efendi, komuta eden.
Ve her birinedir (kimseye) bir yön; o (kimse) dönendir ona (yöne); öyle ki öne geçin hayırlarda olduğunuz her yerde; getirir sizleri Allah topluca; doğrusu Allah her bir şey üzerine Kadîr’dir177.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
Ve her nereden çıktın; öyle ki çevir yüzünü haram mescide158 doğru; ve doğrusu o (Kur’an) mutlak haktır/gerçektir Rabbinden4; ve Allah gâfil310 değildir yapar olduğunuzdan.
158Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer mescittir. Haram mescitse bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan mescittir.
4Efendi, komuta eden.
310Aymaz, bilmez, farkında olmayan.
Ve her nereden çıktın, öyle ki döndür yüzünü haram mescide158 doğru; ve her nereyse olduğunuz; öyle ki döndürün yüzlerinizi ona (mescide) doğru; olmaması için insanlara aleyhinizde bir tartışma; onlardan (insanlardan) zulmetmiş kimseler dışındadır*; öyle ki haşyet53 duymayın onlara; ve haşyet53 duyun bana; ve tamamlamam için nimetimi sizlere; ve belki sizler doğru yola kılavuzlanırsınız.
158Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer mescittir. Haram mescitse bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan mescittir.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
*Zulmetmiş kimseler haksız yere aleyhinize bir tartışma her daim başlatır.
Gönderdiğimiz gibi* içinizden bir resûl418; sizlerden; okur sizlere ayetlerimizi; ve saflaştırır sizleri; ve bilir yapar sizleri; kitabı ve hikmeti303; ve bilir yapar sizleri asla bilir olmadığınızı.
Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
*Doğru yola kılavuzlamayı Yüce Allah hikmet içeren kutsal kitaplarla yapar. Bu kitapları da resûller aracılığıyla deklere eder.
Öyle ki zikredin/hatırlayın beni; (ki) zikrederim/hatırlarım sizleri; ve şükredin43 bana; ve kâfirlik25 etmeyin bana.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Ey iman47 etmiş kimseler! Yardım/destek isteyin sabırla51; ve salâtla5; doğrusu Allah birliktedir sabredenlerle51.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
Demeyin Allah yolunda336 katledilmiş35 kimse için; ölülerdir/mevtalardır; evet! dirilerdir; ve lakin/ancak (sizler) anlamazsınız.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
*Ve mutlak belalandırırız256 sizleri bir şeyle; korkudan; ve açlıktan; ve noksanlık/eksilme mallardan ve nefislerden201; ve ürünlerden; ve müjdele sabredenleri51.
256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
*Detaylı inceleme için;
Musibetler Allah’ın bilgisi ve izni ile gerçekleşir.
311Sıkıntı veren.
İşte bunlar; onlaradır salâtlar22 Rablerinden4; ve bir rahmet271; ve işte bunlar; onlardır doğru yola kılavuzlular.
22Yüce Allah’ın kulunu gözünün önünden ayırmaması (52:48); hemen arkasından gözetlemesi/takip etmesi; koruması, kollaması, ilgisiz kalmaması. Yüce Allah’ın kuluna cevap vermesi, değer vermesi.
4Efendi, komuta eden.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
312Sembol, slogan, amblem, nişan, işaret, soyut bir kavramın somutlaşarak sembol/belirteç haline gelmesi.
32Topluma ait olan, dini öğretilerin takip edildiği ev, mekân. Kur'an'ın okunup öğrenildiği topluma ait mekân.
313Hayrın/iyiliğin değerini bilen/anlayan, karşılığını hazırlayıp veren, müteşekkir olan.
8Bilen.
Doğrusu kimseler; gizlerler indirdiğimizi beyanatlardan226 ve doğru yola kılavuzdan; beyan226 etmemizden sonra onu insanlara kitapta*; işte bunlardır, lanet280 eder onlara Allah; ve lanet280 eder onlara lanet280 edenler.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
*Kutsal kitap.33Dönmek, vazgeçmek.
316Düzelmek, iyileşmek.
191Yaptıkları hatalardan/günahlardan dönüp vazgeçen kullarına cezayı/karşılığı vermekten vazgeçen, dönen. Kullarına sürekli dönen. Kullarının tevbesini yani vazgeçmelerini çokça kabul eden. Cezadan/karşılıktan vazgeçen.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*2:159 ayetinde işaret edilen, Yüce Allah'ın indirdiği beyanatları yani kutsal kitapları (Yüce Allah'ın biricik dini olan İslam'ı) katıksız, halis şekilde deklere ettiler.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
*İlgilenilmez, bakılmaz.1En yüce merhametli.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
236Tatlı veya tuzlu fark etmeksizin bol su. Denizler, okyanuslar, yüksek debili nehirler (Nil), göller.
180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır.
237Ayet kelimesi gösterge, işaret, kanıt, mucize anlamındadır. Çoğul olarak kullanıldığında Yüce Allah'ın varlığına kanıt olacak muhteşem mucizeleri işaret eder. Evrenin kendisi içindeki her şeyle Yüce Allah'ın ayetlerindendir. Evren kitabını bilimsel olarak okuyanlar Yüce Allah'ın bu ayetlerine tanıklık ederler.
*Yerine geçmesi.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
81Vahşetten/fuhuştan/ahlaksızlıktan.
317Tamamı zan olan söylentiler/hadisler temelinde kurulmuş olan din. Mezhepler, tarikatlar vb.
562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.*Kutsal kitap.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
385Bir kimse işitmeyen sağır bir kimseye karşı ne kadar haykırsa da, ne kadar seslense de amacına asla ulaşamaz. Hatta kişi kör ve dilsizse tüm çabalar mutlak ki boşa gider. Kâfirlerin durumu da işte böyledir. Sağır, kör ve dilsiz olan bir kimseye haykıran kimseler gibidirler. Yaptıkları her şey boşunadır. Asla bir fayda sağlamaz. 562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
318Yiyecek kapsamında insanoğlu için sadece 4 şey haramdır. Yüce Allah'ın şerefli Kur'an'ında bizlere bildirdiği bu 4 şey haricinde asla bir haram koyulamaz. Bir şeyi sevmemek veya tiksindirici bulmak o şeyin haram olmasını gerektirmez. Bir toplum başka bir toplumun tiksindirici bulduğu bir şeyi çok severek yiyebilir. Helal ve haram koyma yetkisi bütünüyle sadece Kur'an'a aittir. Resullerin haram ve helal koyma yetkisi yoktur.
Haram yiyecekler;
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
*Kutsal kitap.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
319Bağışlama, affetme.
*Doğru yolu verip sapkın yol olan dalaleti satın aldılar.
**Mağfireti verip azabı satın aldılar.
Erdem değildir ki çevirirsiniz yüzlerinizi doğu ve batı kıbleye14; fakat erdem kimsededir (ki) iman47 etti Allah'a ve ahiret gününe; ve meleklere; ve kitaba (Kur’an’a); ve nebilere132; ve verdi malını -üzerindedir sevgisi-; yakında olanlara; ve yetimlere; ve açlık sınırında yaşayanlara; ve yolun oğluna/evsize; ve isteyenlere/talep edenlere; ve boyunlardadır (boyunduruğu çözmededir); ve ikame572 etti salâtı5; ve verdi zekâtı10; ve yerine getirenlerdedir antlaşmalarını antlaştıkları zaman; ve sabredenlerdedir51 sefalette/sıkıntıda; ve başı darda/bunalımda; ve seferberlik zamanında; işte bunlar; doğru kimselerdir; ve işte bunlar; onlardır takva sahipleri21.
14Tarafın/hedefin belli edilmesi amaçlı yönelme.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
320Tam karşılık, misilleme, tam karşılıklı öç/intikam.291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
*Katleden kimse ölüm kısasından affedilirse bile toplumun marufla belirlediği cezaya çekmelidir.
**Katleden kimse tazminat ödemelidir. Bu ödeme güzel bir anlaşmayla yapılmalıdır.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Katletmeye meyilli kimselerin kısasla sayılarının ve genetik geçirgenliklerinin azalması diğer insanlara hayat verir. Diğer insanların yaşama olasılığını artırır. Ayrıca caydırıcı bir ceza olması da insanların suç işleme oranını mutlak ki azaltır.321Geride bir hayır/mal/mülk bırakacak olan kimse ölmeden önce şahitler eşliğinde yazılı olarak vasiyet etmelidir. Ana babaya, evlatlara ve yakınlık sahiplerine geride bıraktığı hayrı marufla pay etmelidir.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Vasiyet bırakmak engellenemez bir haktır. Ana-babanın ve yakınlık sahiplerinin bu vasiyette hakkı gözetilmelidir.41İşiten.
8Bilen.
321Geride bir hayır/mal/mülk bırakacak olan kimse ölmeden önce şahitler eşliğinde yazılı olarak vasiyet etmelidir. Ana babaya, evlatlara ve yakınlık sahiplerine geride bıraktığı hayrı marufla pay etmelidir.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Vasiyet eden kimseyle vasiyet edilen kimselerin hakkı çiğnemesine engel olup aralarını düzeltti.
**Düzelten kimse.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Siyam/oruç sadece iman etmiş kimselere yazılmıştır. Kur'an'a iman etmemiş kimselere siyam/oruç asla zorlanamaz.
**Geçmiş ümmetlere de siyam/oruç yazılmıştır.
***Siyam/oruç Yüce Allah'ın razı olmayacağı davranışlardan sakınmak olan takvayı artırır.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
259Ayıran, bölen, yaran. Doğruyu yanlıştan ışın kılıcı gibi ayıran. Kutsal kitapların her biri bir furkandır. Elbette şerefli Kur'an'ımızdır. Kur'an'ı anlayarak okuyanlar ellerine bu ışın kılıcını almış olur.
322İmtina etmek, çekinmek, sakınmak, uzak durmak anlamındadır. Ramazan ayında (30 gün) siyam/oruç tutulur. Şafağın beyaz ipliği siyah ipliğinden ayırt olunca -gün ışığı karanlıkta ilk belirginleştiğinde- başlar ve Güneş batınca biter. Siyam yemekten, içmekten ve cinsel yakınlaşmadan uzak durmaktır. Hasta veya seferde olanlar tutamadıkları günleri Ramazan ayı dışında tutarlar. Tâkatını kullanarak tutabilenlerse bir miskini/açlık sınırında yaşayanı doyurarak bir fidye verirler. Siyam/oruç tutmak da hayırlıdır; fidye vermek de hayırlıdır. Birbirlerine üstünlükleri yoktur. Siyam/oruç gecesi cinsel yakınlaşma serbesttir.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
*Yüce Allah insanlara nerede bir kolaylık sağlamışsa şeytan o şeyi zorlaştırmaya çalışmıştır. Savm/oruç da böyledir. İnsanlar Yüce Allah'ın kolay kıldığını sorularla, detaylarla zorlaştırmaktadır. Zorlaştırma şeytanın vesvesesidir.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
33Dönmek, vazgeçmek.
325Odaklanmak ve yoğunlaşmak için bir kenara çekilme.16Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Evin bir bölümünde yoğunlaşmış şekilde Kur'an çalışmak, Kur'an öğrenmek, Yüce Allah'a çağrı yapmak.199Gerçek olmayan, geçersiz, temelsiz, asılsız.
*Başkasının malına haksız yere çökmeyin.
**Hüküm verme yetkisi olan kimselere rüşvet vermeyin.
***Haksız yere insanların malına çöküp yemek günahtır.
Sual ederler/sorarlar sana hilallerden; de ki: "O belirlenmiş vakitlerdir insanlar için ve hac327 için; ve yoktur erdemlilik gelmenizde/varmanızda evlere arkalarından onun (evin)328; velakin erdemlilik takvalı olmuş kimsedir; ve gelin/varın evlere kapılarından onun (evin)328; ve takvalı21 olun Allah'a; belki sizler felaha326 kavuşursunuz.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
326Kurtuluş, başarı.*Benzer bir deyim35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
332Ayartarak doğru yoldan saptırmak.158Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer mescittir. Haram mescitse bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan mescittir.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Ve katledin35 onları; ta ki olmaz bir fitne332; ve olur din122 Allah'ın; öyle ki eğer geri dururlarsa/son verirlerse; öyle ki olmaz düşmanlık; dışındadır* zalimler üzerine (olan)334.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
332Ayartarak doğru yoldan saptırmak.122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
334Zulmedenler her zaman düşmandır. Müslümanlara karşı bir düşmanlık, bir fitne yapmasalar bile düşman bellenmelidirler.*Zalimlere karşı her daim düşmanlık yapılır.
34Kur'an'ın indiği dönemde o bölgede yaşayan insanların belirlemiş olduğu bir kural/antlaşma. Savaşmanın haram olduğu 4 ay.
335Gereğinden fazla hürmet göstermek, gereğinden az hürmet göstermek uygun değildir. Herkese hak ettiği hürmet gösterilir. Hürmette kısas gözetilmelidir.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.
*Göre göre tehlikeye doğru ilerlemek tek tanrıcı inancına uygun değildir. Tek tanrıcılar tehlikelere karşı tedbirli olur.
**Tek tanrıcılar iyilik/güzellik yapar. Bulundukları her yerde ve zamanda iyiliği ve güzelliği hakim kılarlar. Yüce Allah'ın da kendilerini sevdiğini tüm kalpleriyle hissederler. İyilik/güzellik yapanlara Yüce Allah iyilikle/güzellikle cevap verir; karşılık verir.
337Vizit, ziyaret, amaç edinme, onarmak.
338Hac veya umre için haram mescide gelen kimselerin kendileri ve başkaları için yanlarında getirdikleri ihtiyaç giderici şeyler. Canlı hayvan mantıken en iyi hediyedir. İyi bir besin kaynağı olan et çölde çok hızlı bozulacağı için et verecek olan hayvanın canlı olarak haram mescide getirilmesi en güzelidir. Bu hayvanlar oraya gelen insanların doyurulması içindir. İhtiyaç oluştukça Yüce Allah adına kesilirler.
339Hac ve umre için gelenlerin haram mescide girmeden önce baş tıraşı oldukları anlaşılmaktadır. Saçların çok kısa kalacak şekilde kesilmesi bit ve pire gibi parazitlerin yayılmasını büyük ölçüde azaltır. Benzer uygulamalar antik uygarlıklarda da mevcuttu. Şehre gelen yabancılar hamamda yıkanmadan şehre giremezlerdi.
Baş tıraşının aynı zamanda damga gibi bir işaret olduğunu da anlıyoruz. Hediye olarak getirilen şey hediyelerin kabul edilerek kayıt altına alındığı alana gelinceye kadar baş tıraşı olunmazdı. Hediye kendi mahalline ulaşıp o kimse adına kayıt yapıldığında artık o kimse baş tıraşı olabilir ve haram mescide girebilirdi. Anlarız ki baş tıraşı sağlık açısından önemli olduğu kadar işaretleme amaçlı da kullanılmıştır. Başları tıraşlı olan kimseler toplum için hediye sunmuş kimselerdir.
341Bir kimse hastaysa ya da başı tıraş edildiğinde başında bir deri hastalığı görülürse o kimseler hac ve umre yapamaz. Haram mescide giremez. Fidye olarak siyamdan/oruçtan ya da sadakadan ya da nusuktan bir karşılık/ödeme verir. Kişinin iyileştiğinden ve başındaki deri hastalığının geçtiğinden emin olunursa o durumda hediyesi kabul edilir ve haram mescide girebilir. Hediyede zorlanırsa kendisine kolay geleni verir.
Rabbimiz bu fidyenin miktarını rahmetinin gereği bildirmemiştir. Bu nedenle bizlere en kolay geleni tercih edebiliriz. Tek günlük bir siyam/oruç tutmak da ayetin tecelli etmesine yeterlidir. Ya da 3. tip bir sadaka verilebilir. Ya da adanılmış hayat tarzında devam edilebilir. Hastalığı nedeniyle mağdur olmuş bir kimseye Yüce Allah asla zorluk yüklemez. Adanmış hayatına devam etmesi bile bir fidye olur.
322İmtina etmek, çekinmek, sakınmak, uzak durmak anlamındadır. Ramazan ayında (30 gün) siyam/oruç tutulur. Şafağın beyaz ipliği siyah ipliğinden ayırt olunca -gün ışığı karanlıkta ilk belirginleştiğinde- başlar ve Güneş batınca biter. Siyam yemekten, içmekten ve cinsel yakınlaşmadan uzak durmaktır. Hasta veya seferde olanlar tutamadıkları günleri Ramazan ayı dışında tutarlar. Tâkatını kullanarak tutabilenlerse bir miskini/açlık sınırında yaşayanı doyurarak bir fidye verirler. Siyam/oruç tutmak da hayırlıdır; fidye vermek de hayırlıdır. Birbirlerine üstünlükleri yoktur. Siyam/oruç gecesi cinsel yakınlaşma serbesttir.
342Kur’an’da 3 tip sadaka vardır. Bunlar;
1-Sadaka-1: Kamu yönetiminin topladığı bir gelir vergisi türü.
Kamu yönetimini 9:60 ayetinde Rabbimiz tarafından zikredilen gruplar için topladığı özel bir kamu vergisi (9:103, 9:58 ve 9:60).
2-Sadaka-2: Kamudan talepleri olan kişi ve kurumların kamu yönetimi ile görüşmeden önce vermesi gereken sadaka vergisi (Kamu harcı).
58:12 ayeti; bu fonda toplanan harç vergileri Sadaka-1 fonuna aktarılır.
3-Sadaka-3: Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi.
Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
169Dine, İslam'a, sadece Kur'an'a adanmış hayat tarzı. Sadece Kur'an'ın emir ve yasaklarına dayanarak yapılan tüm eylemler.
340Hac ve umrede asla hediye getirme imkanı olmayan kimseler de baş tıraşı olur. Haram mescide girer. Ancak hediye fideye olarak 3 gün hac zamanında, 7 gün de evine döndüğünde olacak şekilde toplam 10 gün siyam/oruç tutar.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Gücünüzün yettiğidir.
**Tip 3 sadaka.
***Ayette işaret edilenler haram mescitte oturmayan, kendisinin bakımını sağlayacak olan hazırda akrabaları veya tanıdıkları olmayan kimseler içindir.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Arapça gramer gereği çoğul 3 ve üzerinde başlar.
**Aylar boyunca sürecek olan hac için gerekli erzak hazır edilmelidir.
4Efendi, komuta eden.
345Arafat kelimesi ARF kökünden türemiş bir isim kelimesidir. Bilmek, bilmek için gelmek, deneyimlemek, anons/duyuru yaparak bildirmek, buluşmak-tanışmak, tanımlamak, belirlemek anlamındadır. Hac için dört bir yerden gelen kimselerin haram mescide girmeden önce toplandığı bir yerdir. Bu yer mutlak ki haram mescit dışında bir yerdedir. Burada toplanan kimseler kayıt altına alınır, birbirleriyle tanışırlar, yetkili kimseler bu kimselerin bilgilerini alır. Hasta olup olmadıkları incelenir. Başları tıraş edilenlerin başlarında bir deri hastalığı olup olmadığı öğrenilir. Hac için bir sorun yoksa başları tıraş edilir. Bu kimseler bilgilendirilir. Ne yapacakları anlatılır. Daha sonra haram meş'ara doğru yönlendirilirler.
344Meş'ar şuur kazanma, şuurlanma, bilinç kazanma, anlama, öğrenme yeri demektir. Haram meş'ar ise bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan şuur kazanma, şuurlanma, anlama, öğrenme yeridir. Arafattan çıkan insanları ilk uğradığı yerdir. Arafat ile haram mescit arasında bir yer olduğu anlaşılır. Hac için gelen kimselerin bu yerde belirli bir süre konakladıkları ortadadır. Artık Kur'an'la tanışma, Kur'an'ın şuuru ile şuurlanma, Kur'an öğrenme süreci başlamıştır. Haram meş'arda Yüce Allah bol bol anılacaktır. Tesbih edilecektir. Salâtlar yapılacaktır. Kur'an öğrenilecektir.128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
*Çok sayıda insanın bir yerden bir yere doğru birlikte akın ettiğini anlarız.20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
169Dine, İslam'a, sadece Kur'an'a adanmış hayat tarzı. Sadece Kur'an'ın emir ve yasaklarına dayanarak yapılan tüm eylemler.
4Efendi, komuta eden.
4Efendi, komuta eden.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
556Toplamak, bir araya getirmek.*En az 3 gün. Sayısı/adeti belirlenmiş.
3492:204-205 ayetinde işaret edilen kimseler müşrik Yahudilerdir. Acayip etkileyici sözler ederek Yüce Allah'ı kalplerindekine haşa yalancı tanık/şahit ederler. Kendi elleriyle yazdıkları uyduruk kitapların Tevrat'tan olduğunu yani Allah katından geldiğini iddia ederler. Bu kimseler yeryüzünde fesat/bozgun çıkaran kimselerdir. Ekini ve ekinin nesli olan tohumu bozarlar. Yüce Allah'ın muhteşem bir mucizesini de bu ayette görmüş oluyoruz. Günümüzde Yahudiler GDO'lu tohumlarla ekini ve onun neslini (tohumu) bozmaya çalışmaktadır. Bu kimseler gaddardır. Acımaları asla yoktur. Düşmanlıkta sınır tanımazlar.
Not: Bir toplumu toptan kötü veya toptan iyi demek Kur'an'ın öğretilerine asla uymaz. Bazı Yahudilerin de Rableri katında üzülmeyecek ve cennetlere girecek olduklarını biliyoruz. Bu nedenle önemli olan insanları bireysel olarak değerlendirmektir. Yüce Allah'ın sünneti de budur. Her insan kendi yapıp ettikleri nedeniyle yargılanır.
*En acımasız, en azılı.
**Düşman.
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
348Yok etmek, bitkin duruma getirmek.3492:204-205 ayetinde işaret edilen kimseler müşrik Yahudilerdir. Acayip etkileyici sözler ederek Yüce Allah'ı kalplerindekine haşa yalancı tanık/şahit ederler. Kendi elleriyle yazdıkları uyduruk kitapların Tevrat'tan olduğunu yani Allah katından geldiğini iddia ederler. Bu kimseler yeryüzünde fesat/bozgun çıkaran kimselerdir. Ekini ve ekinin nesli olan tohumu bozarlar. Yüce Allah'ın muhteşem bir mucizesini de bu ayette görmüş oluyoruz. Günümüzde Yahudiler GDO'lu tohumlarla ekini ve onun neslini (tohumu) bozmaya çalışmaktadır. Bu kimseler gaddardır. Acımaları asla yoktur. Düşmanlıkta sınır tanımazlar.
Not: Bir toplumu toptan kötü veya toptan iyi demek Kur'an'ın öğretilerine asla uymaz. Bazı Yahudilerin de Rableri katında üzülmeyecek ve cennetlere girecek olduklarını biliyoruz. Bu nedenle önemli olan insanları bireysel olarak değerlendirmektir. Yüce Allah'ın sünneti de budur. Her insan kendi yapıp ettikleri nedeniyle yargılanır.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
15Şefkatli/kibar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
218Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir.
Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
*İblîs.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Hataya düşmek.
**Kutsal kitaplar.
*Emirde asla değişme olmaz.
**Emir bir üst boyuta yani hiperuzaya/arşa/Yüce Allah'ın indine yükselerek tekrar geri döner.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
353Kutsal kitap.*Kutsal kitapların hükmünü resullere atılan yalan iftiralarla, tamamı zan olan söylentilerle değiştirdi. Tevrat'ın hükümlerini Talmud kitaplarıyla değiştirdi. Müslümanlar İsrâîloğullarının düştüğü hataya düşmemelidir. Kur'an'ın hükümlerini tamamı zan olan hadis kitaplarıyla değiştirmemelidir.
**Kutsal kitabı.
***Sonrasında/ardında.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Kutsal kitabı.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
130Her türlü yakınlık sahibi. Soy yakınlığı, mekan yakınlığı vb.
131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
113Açlık sınırında yaşayan.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
34Kur'an'ın indiği dönemde o bölgede yaşayan insanların belirlemiş olduğu bir kural/antlaşma. Savaşmanın haram olduğu 4 ay.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
355Göç etmek, bırakıp terk etmek, göçmen olmak. 356Mücadele etmek. Kur’an’da savaş/öldürmek katletmek olarak işaret edilir. Cihat etmek Kur’an’la yapılan mücadeledir. 25:52 ayetinde kâfirlerle karşı en büyük cihadın Kur’an’la yapılması gerektiğini Yüce Rabbimiz apaçık bir şekilde bizlere bildirilmektedir. Kur’an’la cihat eden kimselere de mücahit denir.336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.
20Bağışlayan.
138Örten, gizleyen. Mayalı. Aklı devre dışı bırakan her şey. Sadece alkolle kısıtlı değildir.
359Kumar, şans oyunları. Kelimenin anlamı 'kolay/zor olmayan' olduğu için daha geniş anlamda kolay/emeksiz kazanç getiren her şeyi kapsar.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
358Affetmek, bağışlamak.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
357Aklı kullanarak derinlemesine fikir/akıl/mantık yürütmek.
*Faydalar.131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
360İyileştirme, düzeltme.386Aileye evlat edinilerek karıştırılan erkekler ya da kızlar artık o ailenin kardeşidir. 4:23 ayetine göre nasıl ki kardeşlerle evlenmek yasaktır bu erkekler ve kadınlarla kardeş statüsünde olan aileden birisi evlenemez. Anne-baba, dede-büyükanne statüsündeki kimseler de evlenemez. Aynı aileye evlat edinilen erkekler ve kızlar birbirlerinin de kardeşi olmuş olacakları için kendi aralarında evlenemezler.
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Ailenin bir üyesi yaparsanız, evlat edinirseniz.
**'dünyada ve ahirette' geçişinin 'mutlak zora/sıkıntıya sokardı sizleri ' sonrası olması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili detaylı bilgi aşağıdaki makaleden okunabilir.
Mushaftaki 2:220 ayeti ‘dünyada ve ahirette’ geçişi şeklinde mi başlamalı?
36Şirk koşan. Şirk; ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Eril çoğul olarak gelmiştir. Müşriklerle yapılan evliliklere toplum olarak engel olun buyurulmaktadır. Ayetin Arapça grameri bizlere toplumsal mesaj verildiğini apaçık gösterir.
**Eril çoğul olarak gelmiştir. Erkekler erkekleri kendilerine nikahlayamayacağına göre demek ki 'nikahlamayın' uyarısı bireysel değil toplumsaldır.
33Dönmek, vazgeçmek.
*Kadınların ortalama 28 günde bir periyodik olarak yaşadığı, 2-7 gün süren, miktarı 30-80 ml olan vajinal kanaması.
**Adet dönemi kadınlar oldukça fazla kasık ağrısı yaşarlar. Ağrılara ek olarak bulantı, kusma, ishal, baş ağrısı, baş dönmesi-sersemlik, uyum bozukluğu, fenalaşma ve yorgunluk görülebilir. Tam da Yüce Allah’ın ayette bildirdiği gibi; âdet dönemi kadınlar için bir eziyet, bir sıkıntıdır.
Âdet döneminde cinsel ilişki kadında 'endometriosiz' olarak bilinen bir hastalığın oluşma riskini artırır. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından da riski artırır. Bilimsel veriler âdet döneminde cinsel ilişkiyi asla önermez.
****Âdet döneminin bitmesi.
*****Yüce Allah'ın emrettiği cinsel ilişki yeri kadın vajinasıdır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Ürün veren verimli, bereketli toprak. Rahim iç zarı humuslu bir toprak gibidir. Katmanlardan oluşur. Toprağın bir tohuma tüm ihtiyaçlarını sağlaması gibi insan tohumu olan embriyoya her türlü ihtiyaçlarını sağlar.
**Ennâ kelimesi zaman/süre/periyod demektir. Ayrıca olgunlaşmak, uygun olmak, sabırlı olmak, acele etmemek anlamındadır.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
41İşiten.
8Bilen.
*Alet etmek.
20Bağışlayan.
58Yumuşak huylu.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Yemin ederek uzak duran, cinsel ilişkiye girmeyen.
**4 ay bekleme yapamayıp dönerse.
41İşiten.
8Bilen.
*Kesin karar verip arkasında durmak.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
316Düzelmek, iyileşmek.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Bekleme süresinde eski eşlerle yeniden evlenme konusunda erkeklerin eski eşleri üzerinde bir derecesi vardır.291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
*Kadınlara evlilik sürecinde verilen şeyler geri alınmaz. Mehir de dahil.
**Ancak bir hak ihlalinden korkulursa (eşlerin kendisi veya toplum fark ederse) bu durumda hak arama mücadelesine girilir.
***Kadın boşanmak istemişse evliliğin başında almış olduğu mehri boşanacağı kocasına geri vermelidir. Bu fidye ödemesi, evlilikten kendisini kurtarma karşılığıdır.
****Boşanmak isteyen kadının verdiği fidyeyi erkeğin almasında bir günah yoktur.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
361Tiye almak, alay etmek.Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*İddet süresinin sonu.
**Kur'an.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*İddet süresinin sonu.
**Nikahlanacak olan yeni eş.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Kur'an'ın 2 yıl emzirmeyi önermesi büyük bir mucizedir. Dünya Sağlık Cemiyeti (WHO) emzirmenin 2 yıl olması gerektiğini bilimsel verilerle önermektedir.
İnsan cenininin ruhu ne zaman veriliyor? Kuran 2 yıl emzirme öneriyor.
**Kimse edatı kadın ve erkek fark etmeksizin kullanılır. Ayette kadınlar için kullanıldığına güzel bir örnek vardır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
*Sürenin sonuna.201Benlik, kişilik, öz varlık.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
20Bağışlayan.
58Yumuşak huylu.
*Sürenin sonuna.291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
*Cinsel temas.
*Eril 3. şahıs çoğul olarak gelmiştir. Erkekleri işaret eder. Erkekler kendilerine düşen 1/2 kısmı da kadınlara bağışlayabilir.
**Kimse edatı gramer olarak eril olarak kullanılsa da hem erkek hem kadınları kapsar.
***Nikah akdini elinde tutan kimse (kadın/erkek) boşanmak isteyerek boşanma sürecini aktif olarak ilerleten kimsedir. Akdin akıbeti bu kimseye bağlıdır.
Koruyun/muhafaza edin salâtları23; ve vusta* salâtını24 (da); ve dikelin/ayağa kalkın Allah için; kanaat edenler (olarak).
23Müminlerin her gün belirli vakitlerde (sabah ve akşam) yaptığı iki salât ve her hafta toplantı gününde yaptıkları salât. Salâtlar olarak çoğul.
24Müminlerin kendi belirledikleri bir toplantı gününde (gündüz vakitlerinde) düzenli olarak her hafta yaptıkları salât.
*Orta/en iyi. Arapçada orta kelimesi en iyi, en hayırlı şeyi işaret etmek için kullanılır.
Öyle ki eğer korktuysanız; öyle ki yürüyenler ya da binenler (olarak); öyle ki ne zaman emin/güvende oldunuz; öyle ki anın/zikredin* Allah'ı; öğrettiği/bildirdiği gibi** sizlere; asla bilir olmadığınızı.
*Korku durumu varsa emin/güvende oluncaya kadar salâtlarda öğrenilen Kur'an'ın hatırlanması/zikredilmesi ertelenebilir. 238 ayetinde işaret edilen salâtlar asla durdurulamaz. Ancak savaş durumunda kısaltılabilir (4:101-102). Salâtlarda yani vakitli Kur'an derslerinde öğrenilen Kur'an salât sonrası hatırlanacaktır. Yürürken de, binekler üzerindeyken de. Her durumda. Ancak korku varsa Kur'an'ın hatırlanması emin/güvende oluncaya kadar ertelenebilir.
**Yüce Allah insana Kur'an'ı öğrettiğini, bildirdiğini 55:2 ayetinde açık ve net olarak bildirmiştir. Salâtta öğrettiği Kur'an'daki gibi.
54Sermaye. Yararlanma.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
389Şerefli Kur'an'da 112 numarasız besmele (0. ayet olarak) ve 6234 numaralı ayet olarak toplam 6346 ayet vardır.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
41İşiten.
8Bilen.
123Yüce Allah'ın kendisine yazmış olduğu şeyleri O'nun adına yapmak. Örnek; açlık çeken bir kimseyi Yüce Allah adına doyurmak.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
96Hükümdar/hünkâr.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
**Yahudiye.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
8Bilen.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
4Efendi, komuta eden.
366Yetki/güç sahibi varlık.27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
368Kendisine resûllük verilenler. Gönderilenler. Yüce Allah tarafından bir görev için gönderilenler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
114Yargılama esnasında araya girip müdahale etmek. Şefâat kavramı şeytanın en büyük aldatmacasıdır. Şefâatin tamamı Yüce Allah'a aittir. O'nun astından şefâatçiler ummak şirktir.
Şeytanın en büyük tuzağı: Şefâat aldatmacası
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
371Diri, canlı, hayatta, yaşayan, aktif, durağan olmayan. Bu sıfatla yarattıklarına hayat ve dirilik veren.372Dik, ayakta, eğilmeyen, çökmeyen. Bu sıfatıyla yarattıklarını ayakta tutan.
114Yargılama esnasında araya girip müdahale etmek. Şefâat kavramı şeytanın en büyük aldatmacasıdır. Şefâatin tamamı Yüce Allah'a aittir. O'nun astından şefâatçiler ummak şirktir.
Şeytanın en büyük tuzağı: Şefâat aldatmacası
370Taht/kürsü. Yüce Allah'ın belirli sıfatlarının tecelli etmesiyle oluşmuş olan, çoklu boyutlara sahip bir kürsü, bir platform. İş ve oluşların gerçekleştiği arena. Bu kürsü içinde evrenler yaratılmaktadır.373Aşkın, her şeyden daha üstün, daha yüksek.
94Büyük/azametli.
122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
375Taşkınlık, azgınlık, sınır aşmak.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
41İşiten.
8Bilen.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
375Taşkınlık, azgınlık, sınır aşmak.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
4Efendi, komuta eden.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
377Tatmin olan, istenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlamış, gönül doygunluğuna eren.37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Alıştır.6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
8Bilen.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.
4Efendi, komuta eden.
*Karşılık.291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
378Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi. Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
Sadaka nedir?
106Zengin.
58Yumuşak huylu.
*Bağışlama.
**Sıkıntı, eziyet, huzursuzluk.
Ey iman47 etmiş kimseler! Boşa çıkarmayın sadakalarınızı378; minnetle* (minnete neden olarak) ve eziyetle**(eziyete neden olarak); kimse gibi (ki) infak6 eder malını insanlara gösteriş (-le) ; iman47 etmez Allah'a ve ahiret gününe; öyle ki misali onun (kimsenin) misali gibidir saf/düz bir kaya; üzerinde onun (kayanın) turabin/toz; öyle ki isabet eder ona (kayaya) bir sağanak ; öyle ki bırakır onu semsert/yaşamsız; güç yetiremez (o kimse) kazandıklarından bir şey üzerine; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz kâfirler25 kavmini/toplumunu.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
378Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi. Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
Sadaka nedir?
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Minnet duyulması amacıyla yaparak. Minnet bekleyerek.
**Sıkıntı, eziyet, huzursuzluk vererek.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
379Bitki örtüsünün yoğunluğundan örtülmüş, gizlenmiş bahçe.
381Alev hortumları. Kur'an'ın bu işareti büyük bir mucizedir.
Alev hortumları: Kur'an dışında hiçbir antik kaynakta olmayan bilimsel delil.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
106Zengin.
107En yüce övgüye/methedilmeye değer.
*Kendiniz için gördüğünüzde asla almayacağınız.29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
81Vahşetten/fuhuştan/ahlaksızlıktan.
319Bağışlama, affetme.
297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
8Bilen.
382Kur'an'ın içerdiği hikmete sahip olmak. Kur'an'ın hikmeti. Hikmetli Kur'an'ın içerdiği hükümlerle hikmetlenmek.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
378Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi. Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
Sadaka nedir?
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Örter, gizler.6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
*Baskı ve zulümle rızkını arayamaz, kazanamaz olmuş; fakirleştirilmiş. Eli ayağı bağlanmış.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
4Efendi, komuta eden.
342Kur’an’da 3 tip sadaka vardır. Bunlar;
1-Sadaka-1: Kamu yönetiminin topladığı bir gelir vergisi türü.
Kamu yönetimini 9:60 ayetinde Rabbimiz tarafından zikredilen gruplar için topladığı özel bir kamu vergisi (9:103, 9:58 ve 9:60).
2-Sadaka-2: Kamudan talepleri olan kişi ve kurumların kamu yönetimi ile görüşmeden önce vermesi gereken sadaka vergisi (Kamu harcı).
58:12 ayeti; bu fonda toplanan harç vergileri Sadaka-1 fonuna aktarılır.
3-Sadaka-3: Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi.
Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Çoğul olarak gelmesi dikkat çekicidir.
Doğrusu kimseler (ki) iman47 ettiler; ve yaptılar sâlihât18; ve ikame572 ettiler salâtı5; ve verdiler zekâtı10; onlaradır ecirleri/karşılıkları Rablerinin4 indinde/katında; ve yoktur bir korku onlara; ve onlar hüzünlenmezler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
4Efendi, komuta eden.
Ey iman47 etmiş kimseler! Takvalı21 olun Allah’a; ve bırakın* neyse bakiye ribadan383; eğer olduysanız müminler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
383Artırmak, büyütmek, ilave etmek. Borç olarak verilen bir malın artarak, çoğalarak geri alınmasıdır. Örneğin; 10 ekmek borç verildiyse ve süre sonunda geriye 11 ekmek alındıysa bu durumda artan, çoğalan, ilave olan o 1 ekmek riba olur. Dönen mal artmamalıdır. Günümüzde mal yerine çoğunlukla değeri değişken olan para kullanıldığı için kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Örnek; 10 ekmek değerinde olan para süre sonunda yine aynı para olarak geri alınırsa enflasyon nedeniyle paranın değer kaybetmesi sonucu borç veren geri aldığı parayla 10 ekmek alamayacaktır. Örneğin 9 ekmek alabilecektir. Borç verenin 1 ekmek hakkı yenmiş olacaktır. Merkez bankaları yıllık enflasyonun değerini belirler yani paranın değer kaybını belirlerler. O durumda borç para olarak verilecekse enflasyon değerinde paranın artarak geri alınması asla riba olmaz. Aslında malın artması değil korunması söz konusu olur. Ancak enflasyonun üstündeki her değer riba olacaktır. Enflasyon değerinde faiz kesinlikle riba değildir. Ancak faizin ribalaşma durumuna dikkat edilmelidir. Enflasyon üstünde gelir getiren faizlerin enflasyon üstü getirisi riba olmaktadır.*Riba olmayan kısım alın, riba olan kısmı bırakın, terk edin.
33Dönmek, vazgeçmek.
*Kamu gücü ribaya savaş açar.378Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi. Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
Sadaka nedir?
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
384Borçlanma tanıklığında/şahitliğinde 1 erkek tanıklığı 2 kadın tanıklığına eşittir. Kadınların bir başkası tarafından baskı altına alınması, tehdit edilmesi ve zorlanması her dönemde erkeklere göre daha olasıdır. Tanık/şahit olan bir kadının erkekler tarafından (kocası vb.) baskı altına alınarak şahitlik/tanıklık konusunda dalalete sürüklenmesinin engellenmesi için destek olarak bir başka kadın da sigorta olarak istenmektedir. Ayetten 'kadınların aklı kıttır, şaşırırlar' gibi bir anlam asla çıkarılamaz.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
*Yüce Allah'ın kendisine verdiği okuma yazma nimetini kullanarak ayette belirtildiği gibi yazsın.
**Yazıyı takip etsin. Gerekirse sesli olarak okusun.
***Borçlanmadan yapılan peşin alışveriş.
****Borçlanarak yapılan alışveriş.
Ve eğer olduysanız bir sefer üzerinde; ve asla bulamazsanız bir kâtip/yazıcı; öyle ki tutulan/alınan rehinelerdir (ipotek olarak); öyle ki eğer güvenirse bir kısmınız bir kısma öyle ki ödesin güvenilmiş kimse* emanetini**; ve takvalı21 olsun (güvenilmiş kimse) Allah’a; Rabbine4; gizlemeyin şahitliği/tanıklığı; ve kim gizledi onu; öyle ki doğrusu o (kimse); bir günahkardır onun kalbi; Allah yaptıklarınızı bilendir.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
4Efendi, komuta eden.
*Kefil olan kimse.
**Kefil olduğunu.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.4Efendi, komuta eden.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
319Bağışlama, affetme.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
68Sahip
4414 harfin tekli, ikili, üçlü, dörtlü ve beşli kombinasyonlarından oluşurlar. 29 surenin başında yer alarak surenin açılışını yaparlar. 7 grup oluştururlar. İlgili gruplarda ve alt gruplarda anahtar harflerin geçiş sayısı 19'un tam katıdır. 19 mucizesinin tecelli edişinin çok güzel örneklerini sunarlar. Kur'an'ın bir beşer sözü olamayacağına en büyük delillerdendir.
Hurûf-u Mukataa (Anahtar Harfler) Mucizesi.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
371Diri, canlı, hayatta, yaşayan, aktif, durağan olmayan. Bu sıfatla yarattıklarına hayat ve dirilik veren.372Dik, ayakta, eğilmeyen, çökmeyen. Bu sıfatıyla yarattıklarını ayakta tutan.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
*Kur'an'ı.259Ayıran, bölen, yaran. Doğruyu yanlıştan ışın kılıcı gibi ayıran. Kutsal kitapların her biri bir furkandır. Elbette şerefli Kur'an'ımızdır. Kur'an'ı anlayarak okuyanlar ellerine bu ışın kılıcını almış olur.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
400Yüce Allah'ın ayetlerini örtmek, gizlemek. Ayetleri kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek de kâfirlik etmektir. Kutsal kitapların hükümlerini örten hadis/söylenti kitaplarına tabi olanlar Yüce Allah'ın ayetlerine kâfirlik etmiş olur.
37Güç yetiren.
390İntikam sahibi, öç sahibi.
180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
O ki indirdi sana kitabı*; ondan (kitaptan) ayetler muhkemlenmiştir392; onlar (muhkemlenmiş ayetler) anasıdır** kitabın*; ve diğerleri (diğer ayetler) müteşabihlerdir90; öyle ki ancak kalplerinde bir eğrilik (olan) kimseler; öyle ki tabi olurlar ondan (kitaptan) müteşabihleşene90; aranandır (o kimse) fitne332; ve (fitneyi) aranandır (o kimse) onun (kitabın) tevilinde401; ve bilir değildir onun (kitabın) tevilini401 Allah ve ilimde derinleşenler/sağlam kök salanlar dışında; derler: "İman47 ettik ona* (kitaba); hepsi Rabbimiz4 katındandır/indindendir"; zikreder/hatırlar değildir mantık sahipleri haricinde.
90Birbirine benzer.
332Ayartarak doğru yoldan saptırmak.401Yorumlamak, mana vermek, anlamlandırmak.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
4Efendi, komuta eden.
*Kur'an.
**Ana yasasıdır. Omurgasıdır.
4Efendi, komuta eden.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
394Bahşeden, bağışlayarak veren.4Efendi, komuta eden.
395Bir şeyin yapılması için tanınan süre. Vaat edilen süre.
*Din günü. Yargılamanın konusunun din olacağı gün/evre/dönem.
**Şüphesiz olarak, kesin olarak gelecektir o gün.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
195Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.
*Arkasında, ardında.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
556Toplamak, bir araya getirmek.287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
54Sermaye. Yararlanma.
4Efendi, komuta eden.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
184Ezvâcun; ahiret evreninde cinsiyetin mevcut olacağını şerefli Kur'an'dan öğreniyoruz. Cennetlere girmiş olan kimselere verilen, o kimseye özel olan, sadece o kimseyle bağlantı kuran, o kimsenin cinsiyetine uygun olarak verilecek olan varlıklar. Bu varlıklar eşleri olan kimselere sevginin/şefkatin en üst seviyesinde bir bağlantıyla bağlı olacaklardır.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
319Bağışlama, affetme.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
182Doğrular, dürüstler.398Yetinmek. Yüce Allah'ın fazlından/lütfundan aranma/bakınma sonrası Yüce Allah'ın bahşettikleriyle yetinmek. Elindekinden hoşnut olma durumu, yeter bulmak.6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
396Mağfiret dilemek, suçlarının bağışlanmasını dilemek.397Fecr, tan yeri, şafak, tam karanlığın Güneş'in ilk ışıklarıyla aydınlanmaya başlamasından Güneş'in kendisinin doğması öncesine kadar geçen zaman. Seher vakti sabah salatı vaktidir. Salat bitiminde Yüce Allah'tan bağışlanma dilemek gereklidir.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Şahit/tanık oldular.122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
218Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir.
Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
353Kutsal kitap.*Kutsal kitap.
**Kutsal kitabın ilmi, bilimi.
***Hesaplaşmada, hesap görmede.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
277Kutsal kitapları anlayarak okumayan ya da okuyamayan. Günümüzde kendilerini müslüman sanan milyarlarca insan kendi dillerinde okuma yazmaya sahip olsalar da Kur'an'a ümmidirler. Kur'an'ı anlamadan yüzünden okuyanların hepsi ümmidir. Kur'an'ın anladığı dilde tercümesini okuyanlar ümmi sınıfına girmezler.
399Tartışma/hac ancak delillerle yapılır. Dileyen iman eder, dileyen inkar eder. İman etmeyerek sırtını dönenlere yani kâfirlere ya da müşriklere hiçbir şey yapılmaz. Gerçek Kur'an müminlerine düşen ancak bir duyurmadır. Daha fazlası asla değildir. Duyurma dışında insanları zorlamak Kur'an ayetlerini örtmek, ayetlere uymamak, ayetleri yalanlamak demektir.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
400Yüce Allah'ın ayetlerini örtmek, gizlemek. Ayetleri kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek de kâfirlik etmektir. Kutsal kitapların hükümlerini örten hadis/söylenti kitaplarına tabi olanlar Yüce Allah'ın ayetlerine kâfirlik etmiş olur.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
*Kitabı anlayarak okumak, kitaptan bilgi edinmek.
**Kutsal kitaba. Sadece Yüce Allah'ın kutsal kitabına. O'nun astından tamamı zan olan Talmud/Hadis/Söylenti kitaplarına asla!
*İftira, zan, yalan, söylenti/hadis temelli uydurulmuş din.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
*Hor görülmek. Aşağıda olmak.
404Gündüz ve gecenin ardışık olarak birbirine sokulması Dünya'nın yuvarlak olduğunun ve kendi etrafında döndüğünün bir işaretidir.
Kur'an Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü 1400 sene önceden haber veriyor.
Cansız/ölü olan 31 adet temel atom altı parçacıktan canlı/diri, düşünen, akleden canlılar/varlıklar yaratırsın. Canlı/diri olan varlıkları ölü/cansız olan 31 adet temel atom altı parçacığa geri döndürürsün.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
406Yüce Allah'ın bizzat kendisi, varlığı. Bir uyku veya uyuklama yaşamayan, yorulmayan, sonu ve başı olmayan, daima diri/canlı olan bilinç, varlık.*Allah o kimsenin yanında olmaz.162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
406Yüce Allah'ın bizzat kendisi, varlığı. Bir uyku veya uyuklama yaşamayan, yorulmayan, sonu ve başı olmayan, daima diri/canlı olan bilinç, varlık.20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
409Katıksız, saf, halis hale getirme. Hanif yani tek tanrıcı hale gelmek. Yüce Allah'ın katıksız tek tanrıcı dini olan İslam'a tabi olmak. 2:132 ayetinde "Allah saflaştırdı sizlere dini" buyrulmuştur.
203Farklı zamanlar ve/veya mekanlarda yaşamlar, durum ve şartlar.
41İşiten.
8Bilen.
4Efendi, komuta eden.
41İşiten.
8Bilen.
4Efendi, komuta eden.
380Alt nesil, soy. Çoluk çocuk, evlatlar, torunlar vb. 411Fırlamış, taş gibi fırlatılmış, fırlatılan taş gibi uzaklaşmış.29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
*Dişil zamir ve kız işareti. Meryem'in annesinden doğduğunda dış cinsiyet organlarının tamamen dişil şeklinde görüldüğünü anlarız.
**Yüce Allah'ın büyük bir işaretidir. Yüce Allah tabiri caizse; "siz Meryem'i dıştan kız gibi görseniz de durum sizin sandığınız gibi değil. Meryem genetik olarak 46 XX/46 XY'ye sahiptir. Vücudunda Y kromozomuna sahip hücreler de vardır. Erkek özelliği de taşımaktadır. Ben bilirim onu." buyurmaktadır.
4Efendi, komuta eden.
*Meryem'in bitkiye benzetilmesi onun hem dişil (46 XX) hem de eril (46 XY) kromozomlu hücreleri vücudunda bulundurması nedeniyledir. Bitkiler çiçeklerinde dişil ve eril üreme hücrelerini birlikte bulundurabilir. Meryem'in dış cinsiyet organlarının dişi olduğu gerçek bir hermafrodit olduğunun delilleri Kur'an'da işaret edilmiştir.
80Çağırma.
4Efendi, komuta eden.
380Alt nesil, soy. Çoluk çocuk, evlatlar, torunlar vb.Öyle ki nida etti/seslendi ona melekler133; -ve o (Zekeriyyâ) kıyamken143; salât5 ederken mihrapta/özel alanda-; “Doğrusu Allah müjdeler sana Yahyâ'yı; musaddıktır140 Allah’tan bir kelimeye416; ve bir liderdir/önderdir; ve bir kısıtlayandır/sınırlayandır*; ve bir nebidir132 ; iyilerdendir/salihlerdendir.”
133Yüce Allah'ın indinde/katında olan; Levh-i Mahfuz'un tamamına erişim yetkisi olan Cibrîl benzeri şerefli varlıklar. Diledikleri şekle dönüşerek Yüce Allah'ın emrini yerine getirirler. Mağara yoldaşlarına zaman yolculuğu yaptıran Rakim yoldaşları; İbrahim, Lut, Zekeriyyâ peygambere ve Meryem'e gelen elçilerdir.
143Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için ayaklanması/hareketlenmesi.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
416Buyruğu, emri, hükmü, kararı, 'ol' demesi.132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
*Nefsini.4Efendi, komuta eden.
412Delikanlı. Oğlan.4Efendi, komuta eden.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
414Yaşlı (3:40) olan Zekeriyyâ peygamberin geçici iskemik atak ‘transient ischaemic attack’ (TIA) olayına maruz kaldığını anlıyoruz. Boyundaki şah damarındaki bir pıhtının beyindeki bazı damarları geçici olarak tıkamasına bağlı geçici bir felç durumu gelişir. TIA geçiren bir kişide farklı belirtiler olur. Bunlardan bir tanesi de konuşmanın bozulması veya hiç konuşamamaktır. Ancak TIA geçiren kimselerin bilinci açık olur; el-kol hareketleri ile insanlarla anlaşabilirler. Belirli bir süre sonra damar açılır ve hasta normale döner.
57Yaratılış amacına uygun olarak bir rotada/yörüngede yüzüp ilerlemek.
413Sabah akşam geçişleri özel olarak vakitlenmediği zaman (örneğin salat vakitleri gibi) sürekliliği işaret eder.
*İşaret ederek, göstererek.
133Yüce Allah'ın indinde/katında olan; Levh-i Mahfuz'un tamamına erişim yetkisi olan Cibrîl benzeri şerefli varlıklar. Diledikleri şekle dönüşerek Yüce Allah'ın emrini yerine getirirler. Mağara yoldaşlarına zaman yolculuğu yaptıran Rakim yoldaşları; İbrahim, Lut, Zekeriyyâ peygambere ve Meryem'e gelen elçilerdir.
409Katıksız, saf, halis hale getirme. Hanif yani tek tanrıcı hale gelmek. Yüce Allah'ın katıksız tek tanrıcı dini olan İslam'a tabi olmak. 2:132 ayetinde "Allah saflaştırdı sizlere dini" buyrulmuştur.
415Pislik olan müşrik dinlerden temizleyerek tek tanrıcı hale getirmesi.203Farklı zamanlar ve/veya mekanlarda yaşamlar, durum ve şartlar.
"Ey Meryem! Alçak gönüllü ol/uysal ol Rabbine4; ve secde12 et; ve rükû11 et rükû11 edenlerle birlikte."
4Efendi, komuta eden.
12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.
11Beynin (bedenle veya bedensiz) eğilmesi, dize gelmesi, baş eğmesi.
133Yüce Allah'ın indinde/katında olan; Levh-i Mahfuz'un tamamına erişim yetkisi olan Cibrîl benzeri şerefli varlıklar. Diledikleri şekle dönüşerek Yüce Allah'ın emrini yerine getirirler. Mağara yoldaşlarına zaman yolculuğu yaptıran Rakim yoldaşları; İbrahim, Lut, Zekeriyyâ peygambere ve Meryem'e gelen elçilerdir.
416Buyruğu, emri, hükmü, kararı, 'ol' demesi.
417Îsâ peygamberi doğuran Meryem onu yüklenerek/kucaklayarak toplumuna getirdi. Meryem'in toplumu önünde Îsâ'yı konuşmadan işaret etmesinden anlarız ki Meryem halen doğumda adamış olduğu konuşmama savmında/orucundadır. Bu da bizlere Îsâ peygamberin doğumunun üzerinden henüz sayılı günlerin geçtiğini gösterir. Anlarız ki Îsâ peygamber bir mucize olarak beşikte gerçek anlamda konuşmuştur.
217Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.
4Efendi, komuta eden.
*Gramer olarak geniş zaman geldiği için öncesi ve sonrasını da kapsar. Meryem'e bir beşer dokunmadan gebe kalacaktır.Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
*Bilir yapar onu.
**Tevrât, İncîl ve Kur'an'ın özü Yüce Allah'ın biricik dini olan İslam'dır. Resûllerin dini olmaz.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
4Efendi, komuta eden.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
419Îsâ peygamberin göstermiş olduğu mucizeleri.
Îsâ'ya verilen bu mucizeler mutlak ki Yüce Allah'ın izni ve yetkisiyle gerçekleşmiştir.
237Ayet kelimesi gösterge, işaret, kanıt, mucize anlamındadır. Çoğul olarak kullanıldığında Yüce Allah'ın varlığına kanıt olacak muhteşem mucizeleri işaret eder. Evrenin kendisi içindeki her şeyle Yüce Allah'ın ayetlerindendir. Evren kitabını bilimsel olarak okuyanlar Yüce Allah'ın bu ayetlerine tanıklık ederler.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
421Resûllerin kendi dinleri olmaz. Kendi helalleri ve kendi haramları olamaz. Nasıl ki kendi mucizeleri olamayacağı gibi. Yüce Allah'ın İslam dini asla değişmez. Ancak dinden şeriat değişebilir. Yahudilere hayvanların iç yağı haram edilmişti. Kur'an bu haramı helal kıldı. Haram ve helal etme yetkisi sadece Yüce Allah'ın uhdesindedir. Sadece kutsal kitapların uhdesindedir. Yüce Allah tarafından tamamı zan olan hadislerin/söylentilere bir yetki verilmemiştir.
4Efendi, komuta eden.
287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
420Yüce Allah resûllerin getirdiğine yani kutsal kitaplara itaat etmemizi emretmiştir. Kendilerine değil. Îsâ'ya itaat etmemiz de emredilmiştir. Demek ki resûl Muhammed'e itaat etmek onun adına uydurulmuş, tamamı zan olan söylentilere/hadislere itaat etmek değildir. Ehli sünnete tabi olmuş kimseler şunu iyice düşünsün; resûle itaat etmeyi kutsal kitaplar haricinde söylentilere/hadislere itaat olarak algılıyorlarsa Îsâ'nın sünnetine de tabi olmaları gerektiğini bilsinler. Hristiyanlıkta Îsâ adına uydurulmuş birçok söylenti/hadis mevcuttur. Mûsâ adına uydurulmuş Talmud kitabına uymaları gerektiğini bilsinler.4Efendi, komuta eden.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
424Resûllere tabi olmak onların getirmiş olduğu kutsal kitaplara tabi olmaktır. Kutsal kitapların astından tamamı zan olan söylenti/hadis kitaplarına tabi olmak resûllere tabi olmak değildir. Yahudiler Tevrât'ın astından Talmud söylentilerine tabi oldular. Hristiyanlar da İncîl'i bırakıp hikayelere tabi oldular. Kendilerini müslüman zanneden milyarlarca insan da şerefli Kur'an'ı terk edip onun astından hadis/söylenti kitaplarına tabi olarak müşrik oldular.*İncîl'e
**Kutsal kitapların Yüce Allah katından olduğuna ve resûllerin de O'nun elçisi olduğuna tanık olanlar/şahit olanlar.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
426Yüce Allah azabı hak etmiş nefsi azaptan kurtarmayarak azap eder. Nefis kendine zulmetmiş ve kendine azap etmiştir. Yüce Allah durup dururken bir nefse azap edici asla değildir.
*Kâfirlik etmiş kimselerin azabı dünyada başlar. Ahirette devam eder.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
427Hüküm içeren zikir. Hikmetli Kur'an. Kur'an'ın hikmetli olduğunu, hüküm içeren ayetler içerdiğini işaret eder.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
*Kur'an ayetlerinden. Hikmetli zikirle arasındaki 'vav' bağlacı vurgulama amaçlıdır.
**Hikmetli Kur'an'dan.
429Meryem Îsâ'ya bir baba olmadan gebe kalmıştı. Bu durum Meryem'in gerçek bir hermafrodit birey olmasıyla gerçekleşmiştir. Meryem hem 46 XX hem de 46XY hücrelerine sahip bir bireydi. Ayetten anlarız ki Âdem de benzer durumda doğmuştur. Âdem'i doğuran kadının Meryem gibi gerçek bir hermafrodit birey olduğu net bir şekilde anlaşılır.
Îsâ ve Âdem benzeşmesinin matematiksel bir mucizesi daha vardır. Kur'an'da 25 kez Âdem, 25 kez Îsâ kelimesi geçer. Bu da Rabbimizin bir mucizesidir.
Âdem ve Îsâ’nın durumu: 25 Âdem-25 Îsâ
428Toz. Yıldız tozu. Nötron/Pulsar yani Tarık yıldızlarını oluşturan süpernova patlamalarında uzaya saçılan gaz ve toz bulutları. İnsan yaratılışı için gerekli tüm atomları içeren bu turâbin Güneş sistemimizi oluşturacaktır.
*Meryem'in gebe kalmasında da Yüce Allah 'Ol!' demişti. Îsâ Yüce Allah'ın bir kelimesidir. 'Ol!'
**Geniş zaman gelmesi sürecin sürekliliğine bir işaret olabilir.
4Efendi, komuta eden.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
4Efendi, komuta eden.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
*Tek tanrıcı, monoteist, haniflik öğretisi.135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
376Delillerle tartışma.562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.117Tek tanrıcı, monoteist, Yüce Allah'a şirksiz iman eden. Sadece kutsal kitaplar diyen.
431Müslim (Müslümanlar) kelimesinin tekil hali. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
36Şirk koşan. Şirk; ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
*Sadece Kur'an demekten uzaklaştırıp kendi Talmud benzeri kitaplara tabi etmek. Kendi sapkın yolları olan müşrikliğe sürüklemek.
**Kendi nefislerini saptırırlar. Bu sapkınlıklarının da farkında değillerdir. Talmud kitaplarına gönülden iman ederler. Sapkınlıklarında samimidirler.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Yüce Allah'ın ayetleri olan Tevrât'a tanık/şahit de oldunuz. Helen de oluyorsunuz.135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
199Gerçek olmayan, geçersiz, temelsiz, asılsız.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Kur'an.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
376Delillerle tartışma.4Efendi, komuta eden.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
8Bilen.
*Tevrat ve İncîl'in.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
285Fazlalık, bolluk, çokluk; bunları bolca veren.
94Büyük/azametli.
286Çok azametli/büyük fazlalık, bolluk, çokluk sahibi.
*Özgüler.
**Sahibidir.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
277Kutsal kitapları anlayarak okumayan ya da okuyamayan. Günümüzde kendilerini müslüman sanan milyarlarca insan kendi dillerinde okuma yazmaya sahip olsalar da Kur'an'a ümmidirler. Kur'an'ı anlamadan yüzünden okuyanların hepsi ümmidir. Kur'an'ın anladığı dilde tercümesini okuyanlar ümmi sınıfına girmezler.
*Tevrat ve İncîl'e ümmi olanlar. Yahudiler Yahudi olmayanları 'Goy, Goyim' olarak tanımlamıştır. Akılsız, donuk, aptal, kalpsiz, kaba anlamına gelen aşağılayıcı bir terimdir.
**Onlarla ortak bir yolumuz olmaz. Allah bizleri onlara karşı yaptıklarımızdan sorumlu tutmaz.
187Resullerle Yüce Allah’ın yani O’nun kutsal kitaplarının arasını ayırmama. Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı parçalara bölmeme. Resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn gibi insan söylentileriyle/hadislerle, zan içeren kitaplar aracılığıyla resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Resullerle Yüce Allah’ın arası ayrılmışsa bunu birleştirme. Sadece kutsal kitaplara dönme. Sadece Kur’an deme.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
198Resullerle Yüce Allah’ın yani O’nun kutsal kitaplarının arasını ayırmama. Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı parçalara bölmeme. Resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn gibi insan söylentileriyle/hadislerle, zan içeren kitaplar aracılığıyla resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Resullerle Yüce Allah’ın arası ayrılmışsa bunu birleştirme. Sadece kutsal kitaplara dönme. Sadece Kur’an deme.
*Konuşmaz, iletişim kurmaz. Resûller göndermez.
**Çağrılarına/dualarına cevap vermez.
*Dilleriyle söz/hadis söylerler. Kutsal kitaplara alternatif olarak kendi elleriyle yazdıkları sözleri/hadisleri (Talmud vb.) söylerler. Allah adına yalanlar içeren, Allah'ın katındandır dedikleri uyduruk kitapları söylerler. Kendilerine Kur'an verilen kimseler de bu ayete direkt olarak muhataptır. Kur'an'a tabi olduklarını düşünen çoğu kimse Kur'an yerine hadis/söylenti kitaplarını Kur'an'la eş tutmuşlar ve müşrik olmuşlardır.
**Tevrât'a ve/veya İncîl'e.
Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
4Efendi, komuta eden.
433Kur'an öğretmek, Kur'an öğrenmek. Yüce Allah bizlere Kur'an'ı öğrenip öğretmemizi emretmiştir. Bak. 3:79. Kur'an'a talim etmek onun ayetlerini anlamakla olur. Arapçasını yüzünden anlamadan okumak ve sevap beklemek şeytanın büyük bir tuzağıdır. Kur'an'ı öğretip öğrenmek Yüce Allah'a nasıl kulluk edileceğini öğretir. Bak. 3:79434Yüce Allah'ın bir emridir. Bak. 3:79. Kur'an ayetlerini analitik olarak incelemek. Ayetler üzerinde derinlemesine düşünmek. Kur'an'ı bir bütün olarak çalışmak. Bir okulda matematik dersi yapar gibi Kur'an dersleri yapmak. Bu derslerde Kur'an öğrenmek, öğretmek. Kur'an çalışmak ayetlerin anlamlarını idrak etmekle olur. Anlamadan Arapçasından yüzünden okumak şeytanın büyük bir tuzağıdır. Kur'an'ı ders olarak çalışmak Yüce Allah'a nasıl kulluk edileceğini öğretir. Bak. 3:79
6:105 ayetinde ayetler üzerinde ders çalışmamız gerektiği resûl Muhammed üzerinden işaretle verilmiştir. Resûl Muhammed'in kalp ve beyin sinir hücrelerine Kur'an indirildi. Bizler ise Kur'an'ı ders çalışarak kalbimize ve beynimize yazmalıyız.
*Kur'an'a.
133Yüce Allah'ın indinde/katında olan; Levh-i Mahfuz'un tamamına erişim yetkisi olan Cibrîl benzeri şerefli varlıklar. Diledikleri şekle dönüşerek Yüce Allah'ın emrini yerine getirirler. Mağara yoldaşlarına zaman yolculuğu yaptıran Rakim yoldaşları; İbrahim, Lut, Zekeriyyâ peygambere ve Meryem'e gelen elçilerdir.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
435Yüce Allah'ın uyarısı asla boşuna değildir. İnsanların nebileri bir zaman Rabler edineceğini bilen Rabbimiz bizleri uyarmaktadır. Îsâ'yı Rab edinen Hristiyanlar olacağını, Muhammedi Rab edinen kimseler olacağına Rabbimiz bilmiştir. Günümüzde sadece Kur'an demeyen, sadece Kur'an'a teslim olmayan ancak kendisine müslümanım diyen herkes müşriktir. Rab kelime anlamı olarak 'efendi' demektir. Peygamber efendimiz/rabbimiz buyurduk ki diye başlayan, tamamı zan olan söylentilere/hadislere tabi olanların tamamı kâfir olmuştur, küfretmiştir. 422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Verilen hikmetli kutsal kitaba.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
437İslam. Sadece kutsal kitaplara teslim olma. Kutsal kitaplar haricinde dinde kaynak kabul etmemek. Kutsal kitaplarda ne varsa uymak. Kutsal kitapların astından hadis/söylenti kitapları edinmemek. Kur'an'ı terk edilmiş bırakmamak.
436Şerefli Kur'an'da akıllı/bilinçli uzaylı varlıkların/canlıların mevcut olduğu 1400 yıl öncesinden bildirilmiştir. Bu varlıklar öte gezegenlerde 'exoplanets' yaşarlar. Kendi Güneşleri vardır. Sabah ve akşamları vardır. Gölgeleri de vardır. Bu da bizlere maddeden yaratıldıklarını net bir şekilde gösterir.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
*İsteyerek.
**İstemeyerek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
4Efendi, komuta eden.
438Müşrikliği en belirgin ayırıcı tanı testi müşriklerin nebilerden birisinin arasını diğerlerinden ayırmasıdır. Yüce Allah'ın apaçık emri varken bu kimseler nebileri yarıştırırlar. Hristiyanlar Îsâ peygamberi haşa Yüce Allah'ın oğlu hatta kendisi kabul ederler. Meryem'e tanrıyı doğuran unvanı vermeye kalkarlar. Kendilerini müslüman sanan ancak müşrik olan çoğunluksa Muhammed peygamberi haşa Yüce Allah'ın sevgilisi yaparlar. Kur'an'ı anlayarak okumamak ne büyük bir gaflettir.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
*Kur'an'a.
**Tevrat.
***İncîl.
218Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir.
Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.
122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
İşte bunlar; cezasıdır onların ki üzerlerinedir laneti280 Allah'ın; ve meleklerin48; ve insanların; topluca.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
48Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli elçi Cibril benzeri varlıklar. Kendi iradeleri/akılları vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değillerdir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamazlar. İradeleriyle oluşturdukları her fikir mutlak ki takva içerir.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
33Dönmek, vazgeçmek.
316Düzelmek, iyileşmek.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.33Dönmek, vazgeçmek.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
*Erişmiş, ele geçirmiş, başarmış, kazanmış, ulaşmış.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
445Resûl de olsa bir kimsenin Yüce Allah adına haram ve/veya helal koyma yetkisi asla yoktur. 3:93 ayeti bir delildir. Yüce Allah'ın Tevrât öncesi İsrâîloğullarına tüm yiyecekleri helal kıldığını anlıyoruz. İsrâîl'in (Yakûb'un) kendi nefsi (sadece kendisi) adına bir şeyi yemediğini, bir şeyi haram kıldığını anlıyoruz. İsrâîl'in (Yakûb'un) kendisine neyi haram ettiğini ve neden haram ettiğini bilmemiz tam olarak mümkün değildir. Ancak bilmemiz gereken şey vahye muhatap olan insanların İsrâîl'in (Yakûb'un) uygulamasına tabi olmak zorunda olmamalarıdır. İnsanlar sadece vahye muhataptır. Vahy ne emrettiyse ona uyarlar. Tevrât öncesi İsrâîloğulları tüm yiyecekleri helal olarak yemiştir. İsrâîl'in (Yakûb'un) yaşlı ve hastalıklı olduğunu Kur'an'dan anlıyoruz. Belki de sağlığına kötü geldiği düşündüğü bir şeyi kendisine haram kılmıştır. Bizi ilgilendiren bir şey değildir.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
182Doğrular, dürüstler.*Tevrât yiyeceklerin tümünün helal olması hükmünü değiştirmiştir. Tevrât'la birlikte yiyeceklerde Yüce Allah tarafından haram kılınanlar olmuştur. Hayvanların iç yağlarının haram edilmesi gibi. Haram-helal kılma yetkisi sadece kutsal kitaplardadır.
**Tevrât'ta İsrâîloğullarına önceden tüm yiyeceklerin helal kılınmış olduğu yazmaktadır.
Öyle ki kim uydurdu/türetti402 Allah'a karşı yalan*; sonrasında bunun**; öyle ki işte bunlar; onlardır zalimler257.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*Helal-haram konusunda kutsal kitaplarda olmayan hükümleri peygamberin sünneti adı altında Yüce Allah'ın emir ve yasaklarıymış gibi sunmak.
**Kutsal kitapların inmesinden sonra.
117Tek tanrıcı, monoteist, Yüce Allah'a şirksiz iman eden. Sadece kutsal kitaplar diyen.
446Kur'an'a göre kendisine kitap indirilen ilk nebi İbrahim'dir. İbrahim'e indirilen bu kutsal kitabın öğrenilmesi ve öğretilmesi için inşa edilen ilk ev. Bu evde insanlar salât ettiler. Vakitli bir şekilde (sabah-akşam) İbrahim'e indirilen kitabı çalıştılar. Ders yaptılar. Tek tanrıcı oldular.
139Bereketli, uğurlu.
352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
237Ayet kelimesi gösterge, işaret, kanıt, mucize anlamındadır. Çoğul olarak kullanıldığında Yüce Allah'ın varlığına kanıt olacak muhteşem mucizeleri işaret eder. Evrenin kendisi içindeki her şeyle Yüce Allah'ın ayetlerindendir. Evren kitabını bilimsel olarak okuyanlar Yüce Allah'ın bu ayetlerine tanıklık ederler.
448İbrahim'in dini öğretisi olan tek tanrıcı din için yaratılış özelliği olan beynin ayağa kalkma/dikelme yeri. Bilincin ayağa kalktığı, dik durduğu yer.447Emin kelimesi şüphenin ortadan kalktığı durumları işaret eder. Türkçede 'Bunun doğru olduğuna emin misin?' deriz. Sadece kutsal kitap öğretilerinin yapıldığı bu evde olanlar delillerle yapılan hac/tartışma sonrası ikna olarak tek tanrıcı olurlar. Yüce Allah'ın varlığı ve birliği konusunda emin olurlar. Şüpheleri kaybolur. Kutsal kitapların Yüce Allah katından geldiğine kesin emin olurlar.
446Kur'an'a göre kendisine kitap indirilen ilk nebi İbrahim'dir. İbrahim'e indirilen bu kutsal kitabın öğrenilmesi ve öğretilmesi için inşa edilen ilk ev. Bu evde insanlar salât ettiler. Vakitli bir şekilde (sabah-akşam) İbrahim'e indirilen kitabı çalıştılar. Ders yaptılar. Tek tanrıcı oldular.
327Kur'an ayetlerinin delillerle tartışıldığı, öğrenildiği; belirlenmiş bir mekanda ve zamanda gerçekleştirilen, önceden duyurusu yapılan toplanma, bir araya gelme; kongre.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
106Zengin.
*İbrahim'e indirilen kutsal kitapla. Kur'an'ın özünü içeren.
**Yöntem, ilerleyiş şekli.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
310Aymaz, bilmez, farkında olmayan.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Kitap ehli.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
389Şerefli Kur'an'da 112 numarasız besmele (0. ayet olarak) ve 6234 numaralı ayet olarak toplam 6346 ayet vardır.*Muhammed.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
45Müslümanlar. Yüce Allah'ın gerçek İslam dinine (sadece/saf Kur'an'a) tabi olmuş olan. İslam: İnsan bilincinin Yüce Allah ile arşta/hiperuzayda yapmış olduğu antlaşmaya/sözleşmeye/misaka/bağlaşmaya teslimiyeti/uyumu. Kur'an bu antlaşmayı insanlara hatırlatır. Kur'an alemler için bir zikirdir/hatırlatmadır. Sadece Kur'an gerçek İslam dinidir.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
389Şerefli Kur'an'da 112 numarasız besmele (0. ayet olarak) ve 6234 numaralı ayet olarak toplam 6346 ayet vardır.
200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
82İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.
326Kurtuluş, başarı.352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
*Kitap ehlinden kimseler.Gündür (ki) ağarır yüzler; ve kararır yüzler; öyle ki yüzleri kararmış kimselere gelince; (denir:) "Kâfirlik25 mi ettiniz imanınızdan47 sonra?; öyleyse tadın azabı kâfirlik25 eder olduğunuzla."
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
351İş ve oluş. Levh-i Mahfuzdaki (Holografik evren prensibi kapsamında evrenimizi bir üst boyuttan saran 2D zar) rakamlanmış bilginin sicimlere (bak. sicim teorisi) ruh aracılığıyla iletilmesi. Sicimle aldıkları bilgilerle titreşirler ve atom altı parçacıklar oluşur. Evrenimiz ışık hızında çalışan bir 3D yazıcı gibi bilgiden yaratılır, canlanır. *Bir üst boyuttan evrene inen emir/iş ve oluşlar yine bir üst boyuta (Yüce Allah'ın arşına) yükselir. Emir ışık hızındadır.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
82İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
451İman etmiş kimselere mümin denir. İman sahibi kimseler demektir. Anlarız ki bu kavram resûllere isnat edilemez. Kişilere isnat edilemez. Sadece kutsal kitaplara tabi olarak tek tanrıcı olmuş kimseler gerçek mümindir. Yüce Allah 3:110 ayetinde bunu işaretini vermiştir. Şerefli Kur'an'a göre kitap ehlinden (başta Yahudiler ve Hristiyanlar olmak üzere kendilerine Kur'an öncesi kitap verilenlerden) azınlık olan kimseler de mümindir. Mümin olmak bir nebiyi ya da resûlü takip etmek değildir. Sadece kutsal kitapları takip etmektir.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
*Savaşın zorluğuna gelemezler. Sırtlarını dönüp kaçarlar.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
*İmkansızlıktan hareketi kısıtlanmış.
**Yüce Allah'ın kutsal kitaplarına (ayetlerine) kâfirlik etmek, nebileri öldürmek, haksız yere isyan etmek, sınırı aşmak mutlak ki zillet ve miskinlik getirir.
Kitap ehlinden135 kıyamda143 bir ümmet305 (ki) olmadılar aynı seviyede/farksız (kitap ehlinden diğerleriyle); okurlar (onlar) ayetlerini454 Allah'ın gece zamanları455; ve onlar secde12 ederler.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
143Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için ayaklanması/hareketlenmesi.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
454Sadece kutsal kitaplarda bulunan Yüce Allah'ın hükümleri, kelamı.455Kur'an'a göre Güneş'in kendisinin ufukta kaybolmasıyla gündüz biter ve gece başlar. Kur'an'da gece kavramı akşamı da içeren bir kavramdır. Güneş'in batması sonrası henüz tam karanlığın çökmediği zaman dilimi akşam olarak işaret edilir. Tam karanlığın çökmesi ise 'gasıkıl leyl' olarak tanımlanır. Akşam salâtı Güneş'in ufuktan kaybolmasıyla başlar ve tam karanlık çökünce biter. Vakitlenmiş salât emrinin ehli kitap için de verildiğini anlamaktayız. Kitap ehlinden bazı müminler Güneş battıktan sonra tam karanlığa kadar (gecenin zamanları) Tevrât'ın ya da İncîl'in ayetlerini anlayarak okumuş, anlayarak çalışmıştır.
12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
82İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.
456Kitap ehlinden şirke bulaşmamış, müşrik olmamış yani sadece kutsal kitaplar diyen tek tanrıcı kimseler de vardır.
217Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.
*Kitap ehlinden bazı kimseler.
17Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.
*Örtmek, gizlemek, saklamak.
**Yapılan hayra/iyiliğe.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
389Şerefli Kur'an'da 112 numarasız besmele (0. ayet olarak) ve 6234 numaralı ayet olarak toplam 6346 ayet vardır.*Kafa karıştırma. Akıl bulanıklığına neden olma.456Kitap ehlinden şirke bulaşmamış, müşrik olmamış yani sadece kutsal kitaplar diyen tek tanrıcı kimseler de vardır.
*Sizler sevseniz de onlar sizi sevmezler.
**Kutsal kitaba.
***Tüm kutsal kitaplara.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
41İşiten.
8Bilen.
*Mevzilere.
**Savaş başlatanlara karşı savaşmak için.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
79Vekil olarak yetkilendirmek, atamak, vazifelendirmek.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Aynı işi yapmak için bir araya gelen insan topluluğu.457Müslümanları katletmek için gelen düşmana karşı yapılan savaşın yapıldığı yerin ismi. Yüce Allah perişan haldeki müslümanlara yardım etmiştir.
452Alçaklık, aşağılık, hor görülmek.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
*Zayıf, perişan.27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
4Efendi, komuta eden.
468Bu meleklerin evrenimizin bir üst boyutu olan hiperuzayda bulunan şerefli varlıklar olmadıkları anlaşılır. İbrahim peygambere gelen 2 melek Lût kavmini toptan helak edecek felaketi getirmişti. Rakim ashabı/yoldaşları gibi şerefli melekler Levh-i Mahfuz'u kodlayarak mağara yoldaşlarına 3000 Güneş senesi (309 ay senesi) zaman yolculuğu yaptırabilmişti. Bu tarz meleklerin bir tanesi bile Bedir'de düşmanları yerle bir edebilecekken neden binlercesi gereksin? Oysa Bedir savaşında müminleri destekleyen meleklerin sayısını Rabbimiz binlerle ifade etmişti. Bu da bizlere bu meleklerin evrenimiz içindeki melekler olduğunu düşündürür. Evrenimiz içinde sicim 'string' meleklerinin oluşturduğu her şey melek olarak ifade edilebilir. Örneğin bir rüzgar melek olabilir. Bir hortum melek olabilir. Bir yağmur damlası melek olabilir. Bir virüs melek olabilir.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
4Efendi, komuta eden.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
33Dönmek, vazgeçmek.
426Yüce Allah azabı hak etmiş nefsi azaptan kurtarmayarak azap eder. Nefis kendine zulmetmiş ve kendine azap etmiştir. Yüce Allah durup dururken bir nefse azap edici asla değildir.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
161Çoklu gökler. Güneş sistemimiz ve onun benzerleri olan sistemler (çok sayıda gezegen atmosferi/gök içerdikleri için). Paralel evrenler (çok sayıda evren/gök içerdikleri için).
319Bağışlama, affetme.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
383Artırmak, büyütmek, ilave etmek. Borç olarak verilen bir malın artarak, çoğalarak geri alınmasıdır. Örneğin; 10 ekmek borç verildiyse ve süre sonunda geriye 11 ekmek alındıysa bu durumda artan, çoğalan, ilave olan o 1 ekmek riba olur. Dönen mal artmamalıdır. Günümüzde mal yerine çoğunlukla değeri değişken olan para kullanıldığı için kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Örnek; 10 ekmek değerinde olan para süre sonunda yine aynı para olarak geri alınırsa enflasyon nedeniyle paranın değer kaybetmesi sonucu borç veren geri aldığı parayla 10 ekmek alamayacaktır. Örneğin 9 ekmek alabilecektir. Borç verenin 1 ekmek hakkı yenmiş olacaktır. Merkez bankaları yıllık enflasyonun değerini belirler yani paranın değer kaybını belirlerler. O durumda borç para olarak verilecekse enflasyon değerinde paranın artarak geri alınması asla riba olmaz. Aslında malın artması değil korunması söz konusu olur. Ancak enflasyonun üstündeki her değer riba olacaktır. Enflasyon değerinde faiz kesinlikle riba değildir. Ancak faizin ribalaşma durumuna dikkat edilmelidir. Enflasyon üstünde gelir getiren faizlerin enflasyon üstü getirisi riba olmaktadır.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
326Kurtuluş, başarı.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
*İndirilen kutsal kitaba. Kur'an'a. Allah'a itaat etmek O'nun emir ve yasaklarını içeren Kur'an dışında asla bir şey değildir. Resûl sadece Kur'an demekteydi.4Efendi, komuta eden.
319Bağışlama, affetme.
460Büyük sıçrama 'Big Bounce' teorisine göre içinde bulunduğumuz evren (gökler ve yer) içine çökerek tekillik hali olan saf enerji haline tekrar dönecektir. Bu saf enerjiden yeni bir büyük patlama 'Big Bang' gerçekleşecek ve yeni paralel evrenler yaratılacaktır. Bu evrenlerden bazıları cennet evrenleri olacaktır. Bir tanesi de cehennem evreni olacaktır. Eşit saf enerji nedeniyle yeni evrenlerin genişliği şu an içinde bulunduğumuz evren kadar olacaktır. Fizikle tam uyumlu bir kavram.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
17Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
81Vahşetten/fuhuştan/ahlaksızlıktan.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
319Bağışlama, affetme.
*Bile bile fahşâ içinde olmazlar, bile bile kendilerine zulmetmezler.63Karşılık, hak edilen.
319Bağışlama, affetme.
4Efendi, komuta eden.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
*Sâlihâtı yapanlar.
*İnsanoğlu yalan yanlış birçok yasa/kanun uyguladı.
**Sonrası, ardı.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
17Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.
*Arkeolojik çalışmalardan elde edilen bilgiler.
**Delil.
***Eski insanların kalıntılarını incelemek derinlemesine düşünen bir insan için doğru yola kılavuz olur.
****Takva sahipleri için arkeolojik deliller/beyanlar bir derstir, tavsiyedir.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*Sınav gereği toplumlar dalgalanma yaşar. Bazı günler sıkıntı çeker, bazı günler refah içinde olur.
**Sıkıntılı günü.
***Kendinizin tanık/şahit olması için.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Fitne/test/deneme/sınav aracılığıyla iman etmiş kimseleri daha da saflaştırmak, damıtmak. Öz haline getirmek.
**Kâfirler bu testi/sınavı/fitneyi geçemez. Başarısız olur. Silinir ve yok olup gider.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
*Cennete girmek mücadele gerektirir; eylem gerektirir. Zorluklara karşı metanetle direnme gerektirir.43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
*Kur'an'da Muhammed nebi öncesinde yaşamış olan 26 nebinin ismi zikredilir. Bu resûller de bir insandı. Yaşadılar ve öldüler. Bâki olan kutsal kitaplar ve Yüce Allah'tır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
464Ödül, mükâfat, karşılık.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
*Belirlenmiş bir süre.
**Karşılığını vermek.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
462Sadece Rabba kulluk/kölelik edenler. 336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
*İrade kaybı, güçsüzlük, eksiklik, düşkünlük.319Bağışlama, affetme.
463Sınır aşmak, normal çizgileri aşmak, savurganlık yapmak, ölçüsüz/dengesiz/uygunsuz aşırılık, haddinden fazla, abartmak.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
464Ödül, mükâfat, karşılık.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
68Sahip
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*Kutsal kitaplar haricinde dinde hüküm koyucu her şey. Talmud, Pavlus'un yazıları, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn, Kütüb-i Erba’a vb. Yetki sadece Kur'an'dadır.
256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
465Fazlalık, bolluk, çokluk sahibi.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Tepeye, yamaca.
**Yardım etmeye.
Sonra indirdi sizlere o gamın/o kederin ardından bir güven, bir uyuklama; örttü/sardı bir tayfayı/bir grubu sizden; ve bir tayfa/bir grup, muhakkak ki kaygıyla/endişeyle doldu onların nefisleri; zanda/varsayımda bulunurlar Allah'a hak/gerçek haricinde; cahiliye zannı; derler: “Var mı bize işimizden bir şey? De ki: “Doğrusu emrin/işin tamamı Allah'adır”; gizlerler sana açık etmediklerini nefislerinde; derler: “Şayet olsaydı bize o işten/emirden bir şey, katledilmiş35 olmazdık burada”; de ki: “Şayet olsaydınız evlerinizde; mutlak ortaya çıkardı onlar üzerine yazılmış olan katledilme35 onların yatma yerlerine doğru”; ve test etmesi içindir Allah'ın göğüslerinizdekini; ve berraklaştırıp açığa kavuşturur kalplerinizdekini; ve Allah bilendir göğüslerin zatîni/özünü.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
20Bağışlayan.
58Yumuşak huylu.
*Sizlere katılmadılar. Sırt çevirdiler.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
*Sefere çıktıkları.
**Tasa.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.319Bağışlama, affetme.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
556Toplamak, bir araya getirmek.271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
319Bağışlama, affetme.
467Kur'an müminlere şura/danışma temelli bir sistem önermektedir. Diktatör bir adamın kendi seçtiği 3-5 danışmanla toplumu yönetmesi asla işaret edilmemiştir. İlgili ayetlerde 'onlara' zamiri geçtiği için, 'onlara' zamiri içine toplumda yaşayan tek bir birey bile dahil olmak zorunda olduğu için Yüce Allah'ın emrine uyarak toplumdaki her bir bireyin katkı sağlayabileceği bir sistem kurulmalıdır.79Vekil olarak yetkilendirmek, atamak, vazifelendirmek.
79Vekil olarak yetkilendirmek, atamak, vazifelendirmek.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Yenen, üstün gelen, başarı kazanan.132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
471Resûller kutsal kitapları bilir yapar; okuyup deklere ederek ayetleri bildirir, ortaya koyar. Bu geçişleri 'öğretir' olarak Türkçeye çevirmek yanlış anlaşılmaya neden olur. Sanki Kur'an ayetleri bilinemez, öğrenilemez, anlaşılamaz olup da ancak resûller onu açıklar gibi bir yanlış anlam ortaya çıkabilir. Bu nedenle kelimenin gerçek anlamı olan 'bilindik yapar' olarak çevrilmesi daha isabetlidir.
Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
*Yapılana karşı kendini borçlu sayma. Bu borca karşılık gereğini yapma.
**Kutsal kitap.
311Sıkıntı veren.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
*Bir araya gelmiş iki grup, ordu.
**Musibet.
26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Savunmada görev alın.35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
182Doğrular, dürüstler.4Efendi, komuta eden.
472Tek tanrıcılık yolunda katledilenlerin vefat sürecinden hemen sonra Cibrîl gibi, Rakîm yoldaşları gibi elçilerin de bulunduğu Yüce Allah'ın indinde/katında canlanması, orada rızıklandırılması. Bu kimselerin ahiret evreninde gerçekleşecek olan diriliş gününden önce uyandırıldıkları, bilinçlerinin aktif edildiğini anlarız.202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
Allah yolunda katledilen kimselerin Yüce Allah'ın indinde rızıklandırıldığını, diri olduğunu biliyoruz. Anlarız ki bu kimselere henüz kendilerine katılmamış kimseleri müjdeleme yetkisi verilmiştir. Müjdeleme yönteminin nasıl olduğunu ancak Yüce Rabbimiz bilir. Ancak tahmin edebiliriz. Yüce Allah bu kimselerin müjdeli sözlerini henüz vefat etmemiş kimselere bir şekilde bildirmektedir. Görüntü şeklinde, ses duyma şeklinde, hissetme şeklinde olabilir. Bu demek değildir ki bu kimselere Cibrîl gibi, Rakîm ashabı gibi Levh-i Mahfuz'u tekrar kodlama yetkisi verilmiştir.
Allah yolunda katledilen kimselerin Yüce Allah'ın indinde rızıklandırıldığını, diri olduğunu biliyoruz. Anlarız ki bu kimselere henüz kendilerine katılmamış kimseleri müjdeleme yetkisi verilmiştir. Müjdeleme yönteminin nasıl olduğunu ancak Yüce Rabbimiz bilir. Ancak tahmin edebiliriz. Yüce Allah bu kimselerin müjdeli sözlerini henüz vefat etmemiş kimselere bir şekilde bildirmektedir. Görüntü şeklinde, ses duyma şeklinde, hissetme şeklinde olabilir. Bu demek değildir ki bu kimselere Cibrîl gibi, Rakîm ashabı gibi Levh-i Mahfuz'u tekrar kodlama yetkisi verilmiştir.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Yitirmek, kaybetmek.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Bere, incinme, yaralanma.
**Güzel yaptılar.
*Müminlere.
**Müminler.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
286Çok azametli/büyük fazlalık, bolluk, çokluk sahibi.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
475Kutsal kitapları terk ederek onun astından şeytân öğretileri olan Talmud'a, Pavlus'un el yazmalarına ve Kutubi Sitte benzeri hadis kitaplarına tabi olanlar Yüce Allah'tan değil o öğretilerden korkarlar. O öğretileri harfiyen yerine getirirler. En ufacık bir sapma yapmak istemezler. Aksi durumda derin bir korku ve endişe duyarlar. Oysa Yüce Allah'ın şerefli kutsal kitapları ne diyor diye anlayarak okumazlar bile.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
474Yüce Allah'ın öfkesine neden olacak işlerden/eylemlerden uzak durmak. Yüce Allah'ın gazabının hak edene karşı (kâfirlik etmiş ve müşrik olmuş kimselere) tecelli edebileceğini bilmek.27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer. 476Yakınlaşma amaçlı sunu, feda edilen.352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
182Doğrular, dürüstler.*Söz vermek, antlaşma yapmak.
**Sunulan kurbanın yağının yakılarak tüketildiği tarafından yenildiği bir durumun daha önceden gerçekleşmiş olduğunu anlarız.
352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
477Taş/kil yazıt. Kil tabletler. Üzerine çivi yazısı yazılmış ve sonrası pişirilerek taş haline getirilmiş yazıtlar. Anlarız ki kutsal kitaplar öncesi Yüce Allah insanlara üzerinde çivi yazısı olan tabletler göndermiş. Resûller Yüce Allah'tan aldıkları vahyi taş tabletler üzerine yazmışlar. 3:184 ayetinde nurlu kitap öncesi zikredilmesi taş yazıtların parşömenlerden oluşan kitaplardan daha önce gönderildiğini düşündürür.
*Aydınlık veren.
**Kutsal kitaplar.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
54Sermaye. Yararlanma.
*Holografik evren prensibi kapsamında evrenimiz Levh-i Mahfuz'dan yani evrenimizi bir üst boyuttan saran 2D zardan/membrandan gelen bilginin ışık hızında çalışan bir 3D yazıcı gibi canlanmasıyla gerçek hale gelir. Anlarız ki dünya hayatı, içinde yaşadığımız evren bir illüzyondur.256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
Ve aldığı zaman Allah kitap verilmiş kimselerin mîsâkını281; "mutlak beyan edersiniz onu insanlara ve gizlemezsiniz onu" (diye) öyle ki attılar onu sırtlarının ardına; ve sattılar onu az bir bedele; öyle ki ne perişandır satın aldıkları.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
Sanma kimseleri (ki) ferahlarlar* verildikleriyle/kavuşturulduklarıyla; ve (onlar) severler** ki övülsünler asla faaliyet içinde olmadıklarıyla; öyle ki sanma onları zaferle çıkanlar azaptan; ve onlaradır elim/acıklı bir azap.
*Kendilerine verilen şeylerle asla bir ferahlığa, huzura, başarıya ulaşamazlar.
**İsterler/arzularlar.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
65Sonrası gelen, halef.
88Akıl ve mantık. Analitik/rasyonel düşünme.
Kimseler (ki) anarlar Allah'ı dikelenler/ayaktalar (olarak); ve oturan (olarak); ve yanlarına üzerine (olarak); ve fikir yürütürler göklerin162 ve yerin yaratılışına; Rabbimiz4! Yaratmış değilsin bunu boşuna; Subhân'sın7 sen; öyle ki sakındır bizleri ateş azabından.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
4Efendi, komuta eden.
7Tüm isimlerini/sıfatlarını tecelli ettiren.
4Efendi, komuta eden.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
319Bağışlama, affetme.
*Seslenme, çağrı.
**Ört, kapat, gizle.
4Efendi, komuta eden.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
4Efendi, komuta eden.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
464Ödül, mükâfat, karşılık.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
54Sermaye. Yararlanma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
4Efendi, komuta eden.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
478Holografik evren prensibi kapsamında evrenimizin bir üst boyutunda bulunan 2D zardaki/membrandaki bilgi 3D kuantum bilgileri aracılığıyla evreni ışık hızında çalışan bir 3D yazıcı gibi canlandırır. Evreni canlandıran ruh ve emir ışık hızında bir üst boyuttan alt boyuta yani evrene indirilir. Her şey üst boyutlarda bulunan Yüce Allah'ın indinden/katından iner. Anlarız ki 'Big Bounce' Büyük Sıçramayla oluşacak olan cennetler ve cehennem evrenleri paralel evrenler olacak ve yine aynı mekanizmayla yaratılacaklar. Yeni oluşan Levh-i Mahfuz'dan indirilen bilgilerle yaratılacaklar.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
454Sadece kutsal kitaplarda bulunan Yüce Allah'ın hükümleri, kelamı.
4Efendi, komuta eden.
*Kur'an'a.
**Tevrat'a ve İncil'e.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
326Kurtuluş, başarı.*Tutunmak, ayakları yere sağlam basmak.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
4Efendi, komuta eden.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
4794:1 ayetinde Yüce Allah kendisine takvalı olunmasını emretmiştir. Ayette ayrıca rahimlere de takvalı olunması gerektiği net bir şekilde bildirilmiştir. Rahim kelimesine 'akrabalar' gibi anlamlar verilmeye çalışılsa da kelimenin anlamı apaçık ortadadır. Türkçeye de geçmiş olan bu kelimenin anlamı direkt olarak kadınlarda bulunan üreme organı rahimdir. Rahimlere takvalı olmak kadınlara takvalı olmaktır. Kadınlar ve erkekler birbirlerinin giysileridir. Birbirlerini tamamlarlar. Yüce Allah tüm insanlara rahim sahipleri olan kadınların hoşnut olmayacağı işleri yapmamalarını emretmektedir. 484Gözetleyen.*Dişil zamirle geldiği için ilk yaratılan nefsin dişi olduğu anlaşılır.
**Dişil olan ilk nefisten yaratılan eş de mutlak ki erildir.
131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
483Konu 4:3 ayetinde karşımıza çıkar. Ayetin ana konusu nikâh değildir. Ana konu yetimler ve onların eşit bir şekilde ayağa kaldırılmasıdır. Bu konuya vurguyu 4:129 ayetinde de görürüz. Anlarız ki özel bir durum oluşmuştur. Toplumdaki yetim sayısı muhtemel ki bir savaş sonrası çok sayıda babanın ölmesi sonrası artmıştır. Yetimlerin kadınları olan anneler de geçimlerini sağlayamaz olmuşlardır. Topluma düşen görev bu yetimlerin eşit şekilde ayağa kaldırılmasıdır. Ancak yetimler konusunda eşitliği sağlayamama durumu varsa, bu nedenle bir korku oluşmuşsa şunlar yapılabilir. Dikkat: Şartların oluşması gereklidir.
1. Yetimlerin anneleri olan kadınların ikişer, üçer ve dörder şeklinde nikâhlanması.
Yüce Allah 4:129 ayetinde bir erkeğin kadınlar arasında adaleti asla gözetemeyeceğini açık ve net olarak bildirmiştir. Yüce Allah adil olmayacak, adaletsizliğe neden olacak bir şeyi asla emretmez. Çok kadınla evlenmek mutlak ki adaletsizliğe neden olacaktır. Anlarız ki çok özel bir durum söz konusudur. Eşlerini kaybeden, yetim çocuklarıyla ortada kalmış kadınların bir şekilde topluma sağlıkla tekrar kavuşturulması gereklidir. Şüphe yoktur ki en iyi yöntem kadınların kendi rızasıyla tekrar nikâhlanmalarıdır. Ancak ayetten anlarız ki yetimlerin annelerine yetecek sayıda nikâhlanmaya uygun erkek yoktur. Bu nedenle Yüce Allah'ın bu çok özel durumun çözümü için bir erkeğin iki, üç veya dört kadınla aynı anda nikâhlanabilmesine izin verdiği rahatlıkla görülür. Bu demek değildir ki Yüce Allah genel şartlarda çoklu evliliği emretmiştir. Asıl amaç evlenmek olmayıp yetimlere maddi ve manevi destek sağlayacak bir babaya kavuşmaktır.
Mutlak ki bu nikâhlanmalar karşılıklı kabulle olmalıdır. Aksi düşünülemez.
2. Yetimlerin anneleri olan kadınların tek şekilde nikâhlanması.
Özel şartlar altında da olsa çoklu evliliklerin kadınlar açısından adaletsizliğe yok açacağı ortadadır. Bazı erkekler bu adaletsizlik ortamına girmek istemeyebilir. Yüce Allah bu erkeklere sadece bir tek kadınla nikâhlanmalarını tavsiye etmektedir.
3. Yetimlerin anneleri olan kadınları bir antlaşmayla sağ elin malik olduğu kimseler yapmak.
'Mâ meleket eymân' 'Sağ elin malik/sahip olduğu' geçişi asla cariye demek değildir. Seks kölesi anlamına gelen cariye kelimesi Kur'an'da geçmez. Sonradan uydurulmuş bir tanımdır. Bu vezin antlaşmayla/sözleşmeyle üzerinde hak sahibi olunan kimseleri kapsar. Erkek veya kadın olabilir. Örneğin; evsiz barksız kalan göçmen kadınlar ve erkeklerin bir aile yanına bir antlaşmayla/sözleşmeyle verilmesi durumunda o göçmen kimseler 'mâ meleket eymân' olur. Ya da bir antlaşma gereği evde çalıştırılan kadın ve erkekler 'mâ meleket eymân' olur. Özetle; karşılıklı bir antlaşmayla üzerinde hak sahibi olunan kimse demektir. Bu antlaşma bir nikâh/evlilik ahdi asla değildir. Ayetten anlaşılır ki çoklu veya tekli olarak yetimlerin annelerini nikâhlamak istemeyen erkeklere bir başka yol Rableri tarafından önerilmiştir. Bu da bu kadınları yetim evlatlarıyla birlikte bir sözleşmeyle/antlaşmayla evlerine almak ve onların geçimlerini sağlamaktır.
77Sözle/antlaşmayla bir başkasının kısmî kontrolüne giren kadın ve erkek. Örnek; bir savaş nedeniyle mülteci konumuna düşmüş evsiz kadın ve erkeklerin bir kamu yönetimi aracılığıyla belirli kişilerin kısmî kontrolüne bir sözleşmeyle/antlaşmayla verilmesi. Örnek; evde ya da iş yerinde çalışmak için iş ahdi yapmış olan çalışanlar.
*Ayetin ana konusu yetimlerdir. Nikâh değildir. Yetimlerin hakları ve ayağa kaldırılmaları konusunda eşitlik esastır.
**Yetimlerin anneleri olan dul kadınlar.
***Üleştirme, gruplaştırma vezini (mesnâ ve sulâse ve rubâa).
485Kadınların nikâh öncesi kocalarından aldıkları bir güvence niteliğinde değer/karşılık. Günümüzdeki başlık parasına benzetilebilir. Yüce Allah kadınlara bunu bir hak olarak yazmıştır. Kadının kendi isteğiyle mehirden vazgeçme hakkı da vardır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
480Aklı ermez. Akıl ve bilgi kapasitesi olarak yetersiz.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
*Ayakta/dik durmanızı sağlayan mal.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
486Hesap gören. Hesaplayan.*Test etmek, denemek.
**Nikâh yaşına geldiklerinde.
***İtmek, uzaklaştırmak.
****Yetimlerin malından uzak dursun.
*Ölüm nedeniyle kalan miras.
130Her türlü yakınlık sahibi. Soy yakınlığı, mekan yakınlığı vb.
131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
113Açlık sınırında yaşayan.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
*Mirastan.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
380Alt nesil, soy. Çoluk çocuk, evlatlar, torunlar vb.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Ölüp gitseler.131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
481Kur'an'ın mucizelerindendir. Yüce Allah'ın 4:11, 4:12 ve 4:176 ayetlerinde verdiği veriler üzerinden mirasla ilgili tüm olasılıklar eksiksiz bir şekilde tespit edilir.
Kur'an'a göre miras paylaşımı yapan yazılım için;
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
3En yüce övgü/methetme.
1En yüce merhametli.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Tavsiye eder.
**Erkek kadının payının iki katı oranda pay alır.
***Sadece tek evlat varlığında. Ateistlerin miras ayetlerinde çelişki var diye bilip bilmeden konuşmaları bu kelimeye yanlış anlam veren mealler yüzündendir. Tek evlat varlığında ölenin anne ve babasına 1/6 pay düşer. Evlat sayısı birden fazlaysa bu oran 1/6 olmaz.
****Hiç evladı olmamış. Çocuksuz.
*****Öncelikle borç varsa ödenir. Bir vasiyet bırakılmışsa o da yerine getirilir. Bunlardan sonra kalan miras Yüce Allah'ın tavsiyesine uygun olarak taksim edilir.
******Yüce Allah'ın bu vasiyeti/tavsiyesi müminler üzerinde bir farzdır. Zorunludur.
1En yüce merhametli.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
4Efendi, komuta eden.
8Bilen.
482Hiç bir evladı olmamış, alt nesillerde mirasçısı olmayan aynı zamanda eşi, annesi veya babasının en az birisinin de olmaması durumu.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
3En yüce övgü/methetme.
481Kur'an'ın mucizelerindendir. Yüce Allah'ın 4:11, 4:12 ve 4:176 ayetlerinde verdiği veriler üzerinden mirasla ilgili tüm olasılıklar eksiksiz bir şekilde tespit edilir.
Kur'an'a göre miras paylaşımı yapan yazılım için;
58Yumuşak huylu.
*Hiç evladı olmamış.
**Sadece bir evlat.
***Bir erkek ya da bir kız kardeş kelimelerinin sadece bir erkek kardeş ya da sadece bir kız kardeşi işaret ettiğine en büyük delildir. Bu nedenle 'veledun' kelimesi kesinlikle sadece bir evlat olarak anlaşılmalıdır. Evlat sayısı arttığı zaman 'veladun' 'sadece bir evlat' için verilen oranlar kullanılamaz.
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
487Eş cinsel (lezbiyenlik) fahişeliğini işleyenler. Ayette kadınlarınızdan buyrulduğuna göre muhatap Kur'an'a iman etmiş kimseler ve onların kadınlarıdır. Şahitler için de 'sizlerden' buyrulduğuna göre mutlak ki bu şahitler Kur'an'a iman etmiş 4 kimseden olmalıdır. Dört şahitle durum tespit edilirse bu kadınlar evlerinde yada özel olarak belirlenen evlerde ev hapsinde tutulur. Yüce Allah'ın onlara bir yol açması olan psikolojik ve tıbbi tedavi yöntemleri uygulanır. Bu tedaviyi istemezlerse ölünceye kadar ev hapsinde kalırlar. Tedaviyi kabul ederlerse ev hapsi sonlandırılır.
488Kadınlar için;
Ev hapsi. Psikolojik ve tıbbi tedaviyi (Yüce Allah'ın yolu) kabul etmezlerse ölünceye kadar ev hapsi devam eder.
Yüce Allah'ın yolu olan bilimsel tedaviyi kabul ederlerse ev hapsi sonlanır.
Erkekler için;
Hayatlarını zorlaştırıcı eziyet faaliyetleriyle bilimsel tedaviye zorlamak.
Tedaviyi kabul ederlerse faaliyetlere son vermek.
Kadın ve erkeklerin eş cinsel fahişeliklerine karşı verilen önlemler neden farklı?
Eş cinsellik erkeklerde kadınlarda olduğundan çok daha sıktır. Bunun nedeni anne karnında bulunan erkek bebeğin annenin hormonlarından daha fazla oranda olumsuz etkilenmesindendir. Kız bebeklerde bu durum bir soruna neden olmaz. Kadınların eş cinsel fahişeliği erkeklerin eş cinsel faaliyetlerine göre daha fazla sınırı aşmadır. Çünkü organik ve hormonsal olarak eş cinsel olmalarını gerektirecek hiç bir hormonsal neden yoktur. Tamamen psikolojik bir hastalıktır. Oysa eş cinsel erkeklerde durum daha farklıdır. Hormonsal etkilerin de rolü vardır. Psikolojik etki daha azdır. Bu nedenle eş cinsel erkeklere sadece 'eziyet uygulaması' verilirken eş cinsel kadınlara daha büyük bir ceza olan ölünceye kadar ev hapsi verilmiştir.
*Eş cinsel (lezbiyenlik) fahişeliği.
**Ev hapsi uygulaması yapın.
***Eş cinsel (lezbiyenlik) fahişeliğini bırakma niyetleri yoksa ölünceye kadar ev hapsinde kalırlar. Hiç kimse bunu yapmayacağı için eş cinsel (lezbiyenlik) fahişeliğinden vazgeçmek tek yoldur. Psikolojik ve tıbbi tedaviyle Yüce Allah onlara bir tedavi yolu açabilir.
***Tevbe ederek eş cinsel (lezbiyenlik) fahişeliği açısından tedavi olurlarsa ev hapsi sonlandırılır.
Ve iki erkek kimse (ki) işledi ikisi onu (eş cinsel fahişeliğini) sizlerden; öyleyse eziyet edin* ikisine488; öyle ki eğer tevbe33 ettilerse ikisi; ve düzelttilerse** ikisi; öyle ki dönün ikisinden; doğrusu Allah oldu bir Tevvâb191; bir Rahîm2.
488Kadınlar için;
Ev hapsi. Psikolojik ve tıbbi tedaviyi (Yüce Allah'ın yolu) kabul etmezlerse ölünceye kadar ev hapsi devam eder.
Yüce Allah'ın yolu olan bilimsel tedaviyi kabul ederlerse ev hapsi sonlanır.
Erkekler için;
Hayatlarını zorlaştırıcı eziyet faaliyetleriyle bilimsel tedaviye zorlamak.
Tedaviyi kabul ederlerse faaliyetlere son vermek.
Kadın ve erkeklerin eş cinsel fahişeliklerine karşı verilen önlemler neden farklı?
Eş cinsellik erkeklerde kadınlarda olduğundan çok daha sıktır. Bunun nedeni anne karnında bulunan erkek bebeğin annenin hormonlarından daha fazla oranda olumsuz etkilenmesindendir. Kız bebeklerde bu durum bir soruna neden olmaz. Kadınların eş cinsel fahişeliği erkeklerin eş cinsel faaliyetlerine göre daha fazla sınırı aşmadır. Çünkü organik ve hormonsal olarak eş cinsel olmalarını gerektirecek hiç bir hormonsal neden yoktur. Tamamen psikolojik bir hastalıktır. Oysa eş cinsel erkeklerde durum daha farklıdır. Hormonsal etkilerin de rolü vardır. Psikolojik etki daha azdır. Bu nedenle eş cinsel erkeklere sadece 'eziyet uygulaması' verilirken eş cinsel kadınlara daha büyük bir ceza olan ölünceye kadar ev hapsi verilmiştir.
33Dönmek, vazgeçmek.
191Yaptıkları hatalardan/günahlardan dönüp vazgeçen kullarına cezayı/karşılığı vermekten vazgeçen, dönen. Kullarına sürekli dönen. Kullarının tevbesini yani vazgeçmelerini çokça kabul eden. Cezadan/karşılıktan vazgeçen.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Hayatlarını zorlaştıracak, sıkıntıya sokacak önlemler alın.
**Psikoloji ve tıbbi tedaviyle düzelme.
33Dönmek, vazgeçmek.
489Bilgisiz, bihaber, bilinçsizlik, farkındalığı olmayan.8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*İçtenlikle, yakın bir zamanda.
33Dönmek, vazgeçmek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
*Kadınların mallarına zorla varis olunamaz. Haramdır. Erkekler gibi kadınlar da ölmeden önce diledikleri şekilde vasiyet bırakma hakkına sahiptir. Vasiyet bırakmadan vefat gerçekleşirse 4:11, 4:12 ve 4:118 ayetleri devreye girer. Şüphesiz ki erkeklerde de durum aynıdır.
**2:229 ayetinden anlarız ki kadın boşanmak istemişse evliliğin başında almış olduğu mehri boşanacağı kocasına geri vermelidir. Bu fidye ödemesi, evlilikten kendisini kurtarma karşılığıdır. Boşanmak isteyen kadının verdiği fidyeyi erkeğin almasında bir günah yoktur. İşte kadınların evlilik hakkı olarak verilen sadakaların/mehirlerin bir kısmını geri almak için geçimsizlik yaratarak kadınları kendi istekleriyle boşanmaya zorlamak helal değildir.
***Fahişelik haricindeki hoşa gitmeyen durumlarda bile geçinmek için her türlü özveri gösterilmelidir. Yüce Allah hoşa gitmeyen şeylere de çokça bir hayır, iyilik koymuş olduğunu bildirmektedir.
*Boşanılacak olan eş.
**Yığınla. Çok miktarda sadaka/mehir.
***Fahişelik yaptığı iftirasında bulunarak kadınlardan verilen sadaka/mehirleri geri istemek.
****Bir kadına iftira atmak apaçık bir günahtır.
*Kadına verilmiş olan sadaka/mehir.
**Evlilik sözleşmesi/antlaşması.
***Anlarız ki bir kadın ve erkeğin nikâhlanması her iki tarafı da bağlayan güçlü/sağlam bir bağla olmalıdır. Mut'a nikâhı gibi ücret karşılığı bir günlük ilişkileri meşru hale getirenler fahişeliği Yüce Allah'ın tertemiz bağı olan nikâhla karıştırmaktadırlar.
4914:22, 4:23 ve 220 ayetlerinde Yüce Rabbimiz bizlere açık ve net olarak nikâhlanmanın haram olduğu durumları açık ve net olarak bildirmiştir.
4:22'de; bir erkek için nikâh şunlara haramdır;
4:23'de; nikâh şunlara haramdır;
2:220'de nikâh şunlara haramdır;
Ailenin bir üyesi olarak aileye karışan yani evlat edinilen kızlara. Rabbimiz evlatlık edinilen kız ve erkeklerin artık kardeş olduklarını açıkça bildirmiştir. 4:23'de bildirildiği üzere kardeşlerle evlenmek haramdır.
490Sınırı aşmak. Evrensel kabuller olan marufun dışına çıkmak.*Geçmiş zaman kipiyle geldiği için bir kez bile nikâhlanma yasağı aktif hale getirir.
**Öz babanın, öz baba tarafından dedenin (ve bu şekilde eski nesillere ilerletilebilir) daha önceden karıları olmuş olanlar. Öz ana tarafından dedenin (ve bu şekilde eski nesillere ilerletilebilir) daha önceden karıları olmuş olanlar.
***Ayet inmeden önce böyle bir yasağın olmadığı anlaşılmaktadır. Ayet öncesi gerçekleşmiş bu tarz nikâhlar aynen devam edecektir.
4914:22, 4:23 ve 220 ayetlerinde Yüce Rabbimiz bizlere açık ve net olarak nikâhlanmanın haram olduğu durumları açık ve net olarak bildirmiştir.
4:22'de; bir erkek için nikâh şunlara haramdır;
4:23'de; nikâh şunlara haramdır;
2:220'de nikâh şunlara haramdır;
Ailenin bir üyesi olarak aileye karışan yani evlat edinilen kızlara. Rabbimiz evlatlık edinilen kız ve erkeklerin artık kardeş olduklarını açıkça bildirmiştir. 4:23'de bildirildiği üzere kardeşlerle evlenmek haramdır.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Nikâh olmuş ancak cinsel birleşme olmadan boşanma olmuşsa.
**Soy bağı olan oğullar. Zürriyet.
492İffeti sağlam, güçlendirilmiş kadınlar. İffetini korumuş, korunmuş kadınlar. Sağlam ve güçlü iffeti nedeniyle ulaşılmaz/erişilmez olmuş kadınlar.
77Sözle/antlaşmayla bir başkasının kısmî kontrolüne giren kadın ve erkek. Örnek; bir savaş nedeniyle mülteci konumuna düşmüş evsiz kadın ve erkeklerin bir kamu yönetimi aracılığıyla belirli kişilerin kısmî kontrolüne bir sözleşmeyle/antlaşmayla verilmesi. Örnek; evde ya da iş yerinde çalışmak için iş ahdi yapmış olan çalışanlar.
496İffeti sağlam, güçlendirilmiş erkekler. İffetini korumuş, korunmuş erkekler. Sağlam ve güçlü iffeti nedeniyle ulaşılmaz/erişilmez olmuş erkekler.
494Nikâh olmadan bekâr erkeklerle cinsel ilişkiye giren bekâr kadınlar.54Sermaye. Yararlanma.
497Zorunluluk.8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Müslüman erkeklere muhsanât kadınlarla nikâh yazılmıştır. Müminlerin ilk hedefi öncelikle müminât muhsanât kadınlarla nikâhlanmak olmalıdır. Müminât muhsanât kadınlarla nikâhlanma çabalamasına rağmen asla güç yetiremeyenler varsa sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlardan birisiyle nikâhlanabilir. Elbette karşılıklı rızayla. 4:25 ayetinde sağ ellerin malik/sahip olduğu genç kadınlardan müminât (iman etmiş) olanların tercih edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlarla yapılan bu nikâh da çiftleri birbirine bağlayan bir nikâhtır (4:21). Geçici bir nikâh asla değildir. Çünkü bu nikâhtan çocuklar doğabilir. Çiftler nikâhın tüm sorumluluklarını ve şartlarını kabul etmiş sayılır. Boşanma şartları da mutlak ki Kur'an'da bildirilen kurallara tabidir.
**Nikâhlanarak bir ev geçindirme gücünüz, kuvvetiniz ve malınız varsa.
***Bir kadınla evlilik hayatı paylaşarak geçimlik sağlama.
****Muhsanât kadınlarla evlenmek için sadaka/mehir verilir. Sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlar için de nikâha bir karşılık/ecir bir farz/zorunluluk olarak verilmelidir.
*****Farz olan ecir/karşılık tamamlanırsa nikâh şekli çiftlerin dilediği gibi yapılabilir.
492İffeti sağlam, güçlendirilmiş kadınlar. İffetini korumuş, korunmuş kadınlar. Sağlam ve güçlü iffeti nedeniyle ulaşılmaz/erişilmez olmuş kadınlar.
77Sözle/antlaşmayla bir başkasının kısmî kontrolüne giren kadın ve erkek. Örnek; bir savaş nedeniyle mülteci konumuna düşmüş evsiz kadın ve erkeklerin bir kamu yönetimi aracılığıyla belirli kişilerin kısmî kontrolüne bir sözleşmeyle/antlaşmayla verilmesi. Örnek; evde ya da iş yerinde çalışmak için iş ahdi yapmış olan çalışanlar.
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
494Nikâh olmadan bekâr erkeklerle cinsel ilişkiye giren bekâr kadınlar. 490Sınırı aşmak. Evrensel kabuller olan marufun dışına çıkmak.20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Gençler.
**Onlardan sorumlu olan ilgili kimselerin.
***Muhsanât kadınlarla evlenmek için sadaka/mehir verilir. Sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlar için de nikâha bir karşılık/ecir bir farz/zorunluluk olarak verilmelidir.
****Müminât muhsanât kadınlarla evlenmek için gereken mücadeleyi sabırla devam etmek.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
33Dönmek, vazgeçmek.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Sadece kutsal kitaplar demiş olan kimselerin yasalarına yani kutsal kitapların yasalarına.33Dönmek, vazgeçmek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
199Gerçek olmayan, geçersiz, temelsiz, asılsız.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Kerim.
**Dünya hayatında ve ahiret hayatında cömert/bereketli bir girişe girerler.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
8Bilen.
*Arzulama, isteme.
77Sözle/antlaşmayla bir başkasının kısmî kontrolüne giren kadın ve erkek. Örnek; bir savaş nedeniyle mülteci konumuna düşmüş evsiz kadın ve erkeklerin bir kamu yönetimi aracılığıyla belirli kişilerin kısmî kontrolüne bir sözleşmeyle/antlaşmayla verilmesi. Örnek; evde ya da iş yerinde çalışmak için iş ahdi yapmış olan çalışanlar.
499Tanık olan, şahit olan.
*Yakın koruyucular.
**Bıraktığı mirastan.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
217Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.
398Yetinmek. Yüce Allah'ın fazlından/lütfundan aranma/bakınma sonrası Yüce Allah'ın bahşettikleriyle yetinmek. Elindekinden hoşnut olma durumu, yeter bulmak.500Boşanma darbesini vurun. Boşanma darbesini öne sürün.
'Darp' 'vurmak' kelimesi Arapçada en çok anlama gelen kelimelerden bir tanesidir. Türkçeye de benzer örnekler geçmiştir. Birine vurulmak (aşık olmak). pişkinliğe vurmak (çıkarı için kötü bir davranışa veya söze aldırmamak), dem vurmak (o konuya atıfta bulunmak ) gibi örnekler verilebilir. Yüce Allah şerefli Kur'an'da bir misal/benzer örnek vermeyi/öne sürmeyi de 'bir misal darp etmek' olarak bildirmektedir. Anlarız ki kadına bir darbe vurulacaktır; kadına bir darbe öne sürülecektir. Bu da artık son çare/darbe olan boşanma darbesidir.
373Aşkın, her şeyden daha üstün, daha yüksek.
502Her şeyin ötesinde büyük.*Yatağı ayırın. Cinsel ilişki kurmayın.
**Boşanma darbesinin öne sürülmesiyle itaat ederlerse boşanmaktan vazgeçilir.
8Bilen.
466Haberdar.*Karı koca.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
250İyilik etme, iyi davranma, dürüstlük, doğruluk.
131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
113Açlık sınırında yaşayan.
354Evsiz barksız olan.77Sözle/antlaşmayla bir başkasının kısmî kontrolüne giren kadın ve erkek. Örnek; bir savaş nedeniyle mülteci konumuna düşmüş evsiz kadın ve erkeklerin bir kamu yönetimi aracılığıyla belirli kişilerin kısmî kontrolüne bir sözleşmeyle/antlaşmayla verilmesi. Örnek; evde ya da iş yerinde çalışmak için iş ahdi yapmış olan çalışanlar.
*Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.
8Bilen.
*Ne oluyor onlara ki?
503Kur'an'ın büyük bir mucizesidir. Zerre atomu işaret der. Atomların ağırlıkları mevcuttur. Yüce Allah Kur'an'da evrenin en küçük yapıtaşı olan sicimleri (Sicim Teorisi) de fitil/fatil olarak işaret etmektedir. Bir fitil ve onun titreşimi işaret edilmiştir. Fitil işaretinin geçtiği ayetlerde ağırlık vurgulanmazken zerre geçen ayetlerde ağırlığa vurgu yapılmıştır. Sicimlerin herhangi bir ağırlığa sahip olmadıkları bilinmektedir.
Bir atomdan daha küçük olanlar: Sicimler. Atomun ağırlığı varken sicimlerin ağırlığı yoktur.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
*Kendilerini Muhammed peygamberin ümmeti olarak kabul eden, dinlerini parça parça etmiş, mezheplere bölmüş olanlara karşı Muhammed peygamberin bir tanık/şahit olarak dinleneceği anlaşılmaktadır. 25:30 ayetinde Muhammed peygamberin nasıl bir tanıklık ettiği bildirilmiştir. Muhammed peygamber ümmetinin Kur'an'ı terk edilmiş bir şekilde tuttuklarını, Kur'an'a gerçek anlamda tabi olmadıklarını deklere etmiştir.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
504Kur'an'ı terk ederek Yüce Allah'ın bizzat kendisine ve onun resûlü olan Muhammed peygambere iftiralar içeren kitaplara tabi oldular; böylece resûle isyan ettiler. Mahşerde bu uydurdukları hadisleri/söylentileri/sözleri Yüce Allah'tan gizleyemeyeceklerdir. Kendisini Muhammed peygamberin ümmeti kabul etmesine rağmen sadece Kur'an demeyen herkes 4:42 ayetine direkt olarak muhataptır.
*Muhammed peygamberin getirdiği Kur'an'a isyan ettiler. Kur'an'ın ayetlerine isyan ettiler. Ayetleri yok saydılar. Ayetleri hadislerin hükmüyle yok ettiler.
**Muhammed peygambere.
***Yerin dibine geçseler.
Ey iman47 etmiş kimseler! Yaklaşmayın salâta5; ve sizler sarhoşlar/aklı örtmüşler (olarak); ta ki bilersiniz dediğinizi; ve de bir cünüp136 (-ken) -dışındadır bir yol gelip geçenler- ta ki guslederler/yıkanırlar/banyo yaparlar533; ve eğer oldunuz hastalar ya da bir sefer üzerine; ya da geldi biriniz sizden gaitadan/dışkılamaktan533 ya da dokundunuz/cinsel ilişkiye girdiniz kadınlara533; öyle ki asla bulamadınız bir su; öyle ki teyemmüm edin/sürün iyi/hoş/yumuşak toprağa/kuma; öyle ki sıvazlayın yüzlerinize ve ellerinize; doğrusu Allah oldu bir Afuv19; bir Gafûr20.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
136Temizlikten uzak kalmak, kopmak.
Salâta başlamadan önce bedenin ve ruhun temizlenmesi amacıyla su veya toprakla yapılan temizlik.
Abdesti Kur’an’a göre iki şey bozar.
Cinsel ilişki.
Dışkılama yani gaita çıkışı.
Aklınıza gelen başka hiçbir şey abdesti bozmaz. Nokta. Bunun dışında şeyler uydurmak Kur'an'a ortak koşmaktır.
Abdest gerekirse.
Su varsa; eller dirseklere kadar yıkanır. Yüz yıkanır. Baş mesh edilir. Ayaklar
mesh edilir. Su yoksa ya da hastalık varsa ya da sefer hali varsa temiz ve yumuşak
bir toprakla/kumla eller ovuşturulur ve yüze sürülür.
Şema olarak gösterilmesi;
Abdest gerektiren şartlar.
Abdest Süreci;
19Affeden.
20Bağışlayan.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
*Kitap ehli.28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
69Yardımcı, destekçi, arka çıkan, imdada koşan.
300Yüce Allah'ın resûlü de olsa hiç kimseye bir koyunun çobana teslim olduğu gibi teslim olunmaz, olunamaz. Bireylerden başlayarak toplumu da koyun sürüsüne dönüştürmek müşriklerin özelliğidir. Bir koyun gibi güdülmek istemek müşrikliğin bir göstergesidir. Günümüzde tarikat liderleri, mezhep liderleri, hadis kitaplarının sözde alimleri toplumu gütmektedir. İnsanlar kendi akıllarını bir kenara bırakıp bu kimselere kiraya vermiş ve koyunlaşmışlardır.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*İftiralarla delmek, hücum ederek delmek, delik deşik etmek.135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
506Ahiret evreninde ya da cehennemde olan kimselerin yaratılış özelliği olarak yüzlerinin arkalarında olduğunu anlarız. Normal bir insan olarak yaratılmayacaklardır.280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
273Maymunların karakterlerine benzeme. Bilgelikten yoksun davranmak. Akılsızca taklit etmek.
272Sebt/Şabat/Şabbat; Yahudilere dinden bir şeriat olan, onlara özel emredilen bir uygulama. Haftanın bir gününde iş bırakılacak ve o gün Tevrat dersleri yapılacaktır. Günümüz Yahudileri bu günü Cumartesi olarak uygulamaktadırlar. Yüce Allah'ın sebt emri yine şirke kurban gitmiş ve Yahudiler sınırı aşmıştır. Günümüzde Cumartesi günleri elektrik düğmesine bile basmadan tüm günü hiç bir iş yapmadan geçirmektedirler.
*Maymunlaşma.319Bağışlama, affetme.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
137Evrenimizin en küçük yapıtaşı 1.6x10-35 metre uzunluğunda, ipliksi, fitil benzeri titreşen bir sicimdir. İpliksi, fitil benzeri yapılardır.
*Evrenin en küçük yapısı olan sicime/fitile/ipliksiye işaret büyük bir mucizedir.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
507İdol. Örnek alınan, en çok hayranlık duyulan kimse/şey. Tarikat liderleri, mezhep imamları, şeyhler, sözde hadis/söylenti alimleri. Kutsal kitaplar haricide dinde idol asla edinilmez. 442Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Kâfirlik etmiş kimseler.
**Kur'an'a tabi olmuş.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
*İbrahim peygambere ve ailesine hikmet/hüküm içeren kitabın verildi açıktır.
**İbrahim peygambere ve/veya ailesine hükümdarlık verildiği açıktır.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Mani oldu, hüküm içeren kitabın hükümlerine engel oldu.400Yüce Allah'ın ayetlerini örtmek, gizlemek. Ayetleri kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek de kâfirlik etmektir. Kutsal kitapların hükümlerini örten hadis/söylenti kitaplarına tabi olanlar Yüce Allah'ın ayetlerine kâfirlik etmiş olur.
5094:46 ayeti büyük bir mucize sunar. Ayetten anlarız ki cehennemde (Sekar) olan kimselerin derileri radyasyon benzeri bir ışımayla sürekli olarak yanmaktadır. Ancak deri hiçbir zaman bitmemektedir. Yandıkça altından yeni deriler gelmektedir. Bunun amacının acıyı tekrar tekrar tatmaları için olduğu bildirilmiştir. Yüce Allah acaba neden bu işareti bizlere sunmuştur? Bilimsel çalışmalardan biliyoruz ki derinin üst kısmında ağrıyı algılayan sinir uçları vardır. Bu sinir uçları yanarak yok olduğunda artık acı hissi kaybolmaktadır. Demek ki Kur'an'ın sahibi bu detayı 1400 yıl önceden bilmekteymiş.37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Gramere göre değişen insanlardır. Demek ki her cilt değişimi birbirinin aynısı olmamaktadır. Yeni gelen cilt/deri o insanı farklılaştırmaktadır.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
184Ezvâcun; ahiret evreninde cinsiyetin mevcut olacağını şerefli Kur'an'dan öğreniyoruz. Cennetlere girmiş olan kimselere verilen, o kimseye özel olan, sadece o kimseyle bağlantı kuran, o kimsenin cinsiyetine uygun olarak verilecek olan varlıklar. Bu varlıklar eşleri olan kimselere sevginin/şefkatin en üst seviyesinde bir bağlantıyla bağlı olacaklardır.
*Gölgeli olarak çevrilen bu kelimenin anlamı daha geniştir. Korunaklı, siperli anlamındadır.200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
511Ehil kelimesi uygun, kalifiye, kompetan, hakkını veren demektir. Emanet ise mükellefiyet, sorumluluk anlamındadır. Her iki kelime de Türkçeye geçmiş kelimelerdir. Yüce Allah 4:58 ayetinde emanetlerin onun ehli olan kimselere aktarılması gerektiğini bildirmiştir. İnsanlar arasında hükmederken de adaletle hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Kur'an'ın tek bir ayeti bile insanlığı içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarır.
512Hüküm sahibi olanlar insanlarla ilgili verdikleri hükümlerde adaleti gözetmelidir. Hüküm sahibi demek başka insanları bağlayan kararlar veren insanlar demektir. Örneğin bir başhekim hastanede hüküm verendir. Bir yönetici hüküm verendir. Elbette ki hakimler ve savcılar hüküm verenlerdir. Örnekler artırılabilir. İnsanlık Yüce Allah'ın 4:58 ayetindeki gibi bu emrine uysa mutlak ki dünyamız çok daha güzel bir yer olacaktır.
41İşiten.
513Gören.*Tavsiye eder.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
514Yüce Allah 4:59 ayetinde emir sahiplerine yani insanları bağlayıcı hükümler veren kimselere/kurumlara itaat etmemizi emretmektedir. Mutlak ki emir sahiplerine itaat etmek toplumsal huzur içinde yaşamak için gereklidir. Ancak emir sahiplerine itaat etmek koşulsuz, şartsız asla değildir. Verdikleri ve uyguladıkları emir konusunda çekişme/anlaşmazlık ortaya çıkarsa emre itaat edilmez. Anlaşmazlık konusu hüküm verici olarak Yüce Allah ve resûl döndürülür. Bu da bizzat Kur'an demektir. Kur'an'a uygunsa o emir uygulanır. Kur'an'a uymuyorsa asla uygulanmaz.401Yorumlamak, mana vermek, anlamlandırmak.*En büyük elçi olan Kur'an'a.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
442Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır.26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
*Kelimenin ilk anlamı yücelmek, yükselmektir. Kur'an'a ve resûle itaat eden Yüce Allah'ın katında kademe olarak yükselir.
**Kur'an'a.
311Sıkıntı veren.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
515Bilgilendirme, mesaj, raporlama, duyuru, ilan, deklarasyon.76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
319Bağışlama, affetme.
191Yaptıkları hatalardan/günahlardan dönüp vazgeçen kullarına cezayı/karşılığı vermekten vazgeçen, dönen. Kullarına sürekli dönen. Kullarının tevbesini yani vazgeçmelerini çokça kabul eden. Cezadan/karşılıktan vazgeçen.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
124Sırâtel mustakîm. Tek ve dosdoğru yol; sadece Kur'an.
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
217Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.
*Yüce Allah'ın kutsal kitaplarına tanık olmuş, şahit olmuşlar.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
8Bilen.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Savaşmak, çatışmak, anlaşamama, savaşa gitmek.311Sıkıntı veren.
*Çatışmaya/savaşmaya gitmemek için yollar arar; elinden geleni yapar.
**Onlarla birlikte olmamak Allah'ın bir nimetidir sanmaktadır.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
*Daha önce asla olmamış gibi, daha sonra da asla olmayacak gibi.35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
69Yardımcı, destekçi, arka çıkan, imdada koşan.
İman47 etmiş kimseler (ki) katlederler35 Allah yolunda331; ve kâfirlik25 etmiş kimseler (ki) katlederler35 tâğût442 yolunda; öyle ki katledin35 şeytânın29 evliyasını212; doğrusu şeytânın29 hilesi/taktiği oldu bir zaaflı.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
442Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır.29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
Görmez misin kimseleri? Denildi onlara; çekin ellerinizi; ve ikame572 edin salâtı5; ve verin zekâtı10; öyle ki ne zaman yazıldı onlara savaş; o zaman bir fırka/bir bölük onlardan haşyet53 duyar insanlara; haşyet53 duyar gibi Allah'a; ya da daha şiddetli bir haşyet53 duyma; ve dediler: “Rabbimiz4! Niçin yazdın bize savaş? Keşke tehir etseydin/erteleseydin bizi yakın bir ecele/bir süreye”; de ki: “Dünya metası54 azdır; ve ahiret hayırlıdır; kimse için; takvalı21 oldu; ve zulmedilmez sizlere bir fitil/bir sicim137 (kadar).
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
4Efendi, komuta eden.
54Sermaye. Yararlanma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
137Evrenimizin en küçük yapıtaşı 1.6x10-35 metre uzunluğunda, ipliksi, fitil benzeri titreşen bir sicimdir. İpliksi, fitil benzeri yapılardır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
499Tanık olan, şahit olan.
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.
79Vekil olarak yetkilendirmek, atamak, vazifelendirmek.
517Vekalet verilen, birinin işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği.
*Kur'an derinlemesine incelendiğinde 6234 ayetin birbiriyle tam uyumlu olduğu görülür. Asla bir çelişki, uyumsuzluk görülmez.
**Uyuşmazlık.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
518Herkese örnek olacak bir ceza verme. Uzağa gönderme, uzaklaştırma.
*Araya girip müdahale etmek, aracı olmak.
**Sorumluluk, mükellefiyet.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
182Doğrular, dürüstler.*Yüce Allah'ın sözü/hadisi olan Kur'an'dan başka sözleri/hadisleri dinde değişmez doğrular kabul etmek şirktir. Sadece Kur'an demeyen, Kur'an harici dinde hüküm koyan şeylere de Kur'an'ın astından iman edenlerin tamamı müşrik olmuştur.26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
*Katletmeye devam ederlerse. Barışa yanaşmazlarsa.
**4:90 ayeti incelendiğinde bu kimselerin müminleri katlettikleri görülmektedir. Anlaşılır ki karşılıklı bir savaş durumu vardır. Müslümanlar bir kurtuluş savaşı vermektedir. Kâfirler, müşrikler ve münâfıklar az sayıda olan müminleri yok etmek için katletmektedir. Yüce Allah savaş durumunda yapılması gerekeni bildirmiştir. Düşman askerleri aranıp bulunacak ve katledilecektir. Bu ayetleri bağlamından cımbız gibi çekerek kopararak "bakın Kur'an kendisine iman etmeyenleri nerede bulursanız katledin emri vermiş" diyenlerin yatacak yeri yoktur. Ayetler açıkça bizlere bir kurtuluş savaşı durumunu işaret etmektedir.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
*Arada bir antlaşma bulunan bir kavme katıldıklarında artık o kavmin kurallarına uymak zorunda oldukları için katletmeye bir son vermek zorunda kalacaklardır.
**Katletmekten göğüsleri sarılmış, sıkışmış, bunalmış olarak teslim olurlarsa, sizleri katletmeyi bıraktılarsa artık onlara karşı bir katletme asla yapamazsınız. Barış içinde geçinip gidin.
***Yüce Allah dilemediği için onlar teslim oldular. İşleri ve oluşları ancak Yüce Allah yönetir.
****Onların aleyhine olacak bir yol aramayın.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
*Alçaltılırlar.
**Barış.
***4:90 ayetindeki işaret edilen yaptıkları şeyi yani katletmeyi durdurmazlar.
****Savaşı durdurma niyeti olmayan, barışa yanaşma niyeti olmayan bu kimseleri arayıp bulun ve nerede bulursanız katledin.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
520Bağlı boyunlar. Boyunduruk altına girmiş kimseler.378Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi. Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
Sadaka nedir?
33Dönmek, vazgeçmek.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Ailesine.
**Düşman bir kavimdense diyet verilmez.
***Antlaşma olan bir kavimdense diyet verilir.
****Ardışık. Aralıksız.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
331Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcı/monoteist inanca sahip kimseleri haksız yere katleden kimselere karşı tek tanrıcıların yaptığı, sınırı aşmadan yapılan katletme.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
466Haberdar.*Ayakları yere vurduğunuz zaman yani sefere çıktığınız zaman.
**Her zaman apaçık deliller üzerinden ilerleyin. Zanla, şüpheyle hareket etmeyin.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
521Yüce Allah'ın yolunda cihat eden. Mücadele eden. Yüce Allah'ın yolu olan tek tanrıcılık yolunda her türlü uğraşıyı gösteren.
*Sefere çıkmayan, mücadele için sefere çıkmayan. Sefere katılmak yerine evinde oturan.
**Sefere çıkamayacak kadar özürlü olan.
319Bağışlama, affetme.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
522Ölümün hemen öncesi bilinci beyinden ayıran şerefli elçiler. Kendilerine verilen görevleri eksiksiz yaparlar. Ölüm melekleridirler. Kur'an'dan anlarız ki vefat eden kimse bu meleklerle konuşmaktadır. Cibrîl benzeri şerefli elçiler olan bu melekler evrenin bir üst boyunda bulunurlar. Evrenin her noktasına ve anına/zamanına kendilerine verilen görevi gerçekleştirmek için ulaşabilirler.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
319Bağışlama, affetme.
19Affeden.
20Bağışlayan.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
Ve darp ettiğiniz/vurduğunuz zaman (ayakları) yerde/yeryüzünde; öyle ki yoktur sizlere bir günah ki kısarsınız salâttan5; eğer korkarsanız/tedirgin olursanız ki işkence ederler kâfirlik25 etmiş kimseler; doğrusu kâfirler25 oldular sizlere apaçık bir düşman.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Ve olduğun zaman onların içinde; öyle ki ikame572 et onlara salâtı5; öyle ki doğrulsun/dikelsin/ayağa kalksın bir tayfa/bir bölük onlardan seninle birlikte; ve tutsunlar/alsınlar silahlarını; öyle ki secde12 ettikleri zaman; öyle ki olsunlar onlar sizlerin arkasından/ötesinden; gelsin diğer bir tayfa/bir bölük; asla salla13 etmeyen; öyle ki salla13 etsinler seninle birlikte; ve tutsunlar/alsınlar savunma tedbirlerini ve silahlarını; isterler kâfirlik25 etmiş kimseler keşke gaflet/aymazlık içinde olsanız silahlarınızdan ve metalarınızdan/eşyalarınızdan; öyle ki meyletseler üzerinize tek bir meyille; ve yoktur bir günah sizlere; eğer oldu sizlerle bir eziyet yağmurdan ya da oldunuz marazlılar/hastalar ki bırakın/koyun silahlarınızı; ve tutun/alın savunma tedbirlerinizi; doğrusu Allah hazırladı kâfirler25 için utanç verici bir azap.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.
13Yüce Allah’ın biricik dini olan İslam’a yani Kur’an’a yüz çevirmemek, ilgisiz kalmamak, kale almak, umursamak, kayıtsız kalmamak, mühimsemek, tepkisiz kalmayarak Kur’an’ı bir hedef belirleyip, kendisine bahşedilen akıl/fikir kılavuzluğunda takip etmek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
Öyle ki, tamamladığınız zaman salâtı5; öyle ki zikredin/hatırlayın Allah'ı kıyam143 halindeler (olarak) ve oturan (olarak) ve yanlarınız üzerine (yatar halde); öyle ki sakinleştiğiniz zaman; öyle ki ikame572 edin salâtı5; doğrusu salât5 oldu müminler27 üzerine vakitli* bir kitap**.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
143Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için ayaklanması/hareketlenmesi.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Vakitli (sabah ve akşam) salat ve haftalık salat sadece müminlerin yapacağı bir iştir.
**Yazgı, kitap, üzerinde bilgiler olan yazılı şey.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
*Takip etmede, gözetlemede, istihbaratta.
**Siz Yüce Allah'a karşı bir umma/beklenti içinde olursunuz. Onlar sa bunu yapmazlar.
319Bağışlama, affetme.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
523Kendi nefsine hıyanet eden kimse. Sadece kutsal kitaplara iman edeceği yerde yalan yanlış, tamamı zan olan hadis/söylentilere (Kutubi Sitte, Yahudiler için Talmud, Hristiyanlar için Pavlus'un kendi eliyle yazdıkları) iman ederek bizzat kendi nefsine hıyanet eden kimse. Kur'an'ın helal saydığı şeyleri kendi nefislerine haram kılarak, nefislerinin hakkı olan şeyi vermeyerek kendi nefislerine hainlik ederler. Kur'an haricinde dinde hüküm koyan yetkisiz kitapların uyduruk hükümlerine bizzat kendi nefislerini köle ederler. Büyük bir hainliktir.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
524Hıyanet eden kimse. Kutsal kitaplara hainlik yapan kimseler. Kutsal kitaplara karşı yalan yanlış, tamamı zan olan hadis/söylentilerle el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma. Kur'an'ın astından dinde hüküm koyucu kitap edinenlerin tamamı haindir. Kur'an'a hainlik etmektedirler.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
319Bağışlama, affetme.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
Hikmet içeren kitap, hikmetli kitap, hikmetli hükümler içeren kitap. Arapça 'vav' 've' bağlacı vurgulama amaçlı da kullanılır. Daha detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.
Hikmetli kitap, hikmet içeren kitap: Kur'an.
*Hüküm içeren kitabı indirerek sana öğretti ki asla dalalete düşmezsin.
**Kur'an'ın hükümlerine tabi olabilmek bir insan için Yüce Allah'ın büyük bir faziletidir. Her şeyin üzerinde büyük bir fazilettir.
342Kur’an’da 3 tip sadaka vardır. Bunlar;
1-Sadaka-1: Kamu yönetiminin topladığı bir gelir vergisi türü.
Kamu yönetimini 9:60 ayetinde Rabbimiz tarafından zikredilen gruplar için topladığı özel bir kamu vergisi (9:103, 9:58 ve 9:60).
2-Sadaka-2: Kamudan talepleri olan kişi ve kurumların kamu yönetimi ile görüşmeden önce vermesi gereken sadaka vergisi (Kamu harcı).
58:12 ayeti; bu fonda toplanan harç vergileri Sadaka-1 fonuna aktarılır.
3-Sadaka-3: Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi.
Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.
360İyileştirme, düzeltme.27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Dilediği gibi sapmasına izin veririz.319Bağışlama, affetme.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
526Kur'an'ın indiği dönemde Yüce Allah'a şirk koşarak iman eden kimselerin aracı ettikleri objeler, semboller, idoller. O dönem için Lat, Menat ve Uzza.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
*Yüce Allah izin verdiği belirli bir nasip."Ve mutlak dalalete128 düşürürüm onları; ve mutlak temenniye* sokarım onları; ve mutlak emrederim200 onlara öyle ki mutlak keserler kulaklarını çiftlik hayvanlarının; ve mutlak emrederim200 öyle ki mutlak değiştirirler Allah'ın yaratışını"; ve kim tutar/edinir şeytânı29 bir veli28 astından Allah'ın; öyle ki muhakkak hüsrana uğrar; apaçık bir hüsrana.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
*Bitmez tükenmez beklentiler.29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
182Doğrular, dürüstler.135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
*İşler ve oluşlar temenni ederek olmaz. Gerçek neyse o olur.18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
508Kelime anlamı olarak 'parmak şıklatma ile ortaya çıkan hafif ses’ ve ‘hurma çekirdeğinin üstündeki küçük kabartı’ demektir. Müteşabih anlam düşündüğünde nakîrin evrenin en küçük yapı taşı olan fitilin/fatilin/ipliksinin tek bir titreşimi olduğu görülür.294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
117Tek tanrıcı, monoteist, Yüce Allah'a şirksiz iman eden. Sadece kutsal kitaplar diyen.
301Dinî öğreti, dinî inanç, dinî camia, dinî cemiyet, dinî topluluk, dinî cemaat.
*İslam oldu.
**Bir dost/arkadaş kıdemine yükseltti.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
525Gözetleyen, kuşatan, saran, himaye eden.
Ve fetva isterler senden kadınlar hakkında; de ki: "Allah fetva verir* sizlere onlar hakkında; ve okunandır sizlere kitapta* yetimlerin131 kadınları** hakkında -ki onlara (yetimlerin kadınlarına) vermezsiniz kendilerine yazılanı*** ve (yine de) rağbet edersiniz nikâh kıymaya onlara-; ve zaaflı/zayıf çocuklardan**** ve ki ayağa kaldırırsınız yetimleri131 eşitlikle****; ve faaliyet içinde olduğunuzu bir hayırdan; öyle ki doğrusu Allah oldu ona bir Alîm8."
131Anne veya babanın en az birisinden yoksun olan. Kendi geçimini sağlayacak güce ve akla henüz ulaşmamış olan çocuk.
8Bilen.
*Fetva verme yetkisi sadece Yüce Allah'tadır. Bu fetva da sadece kitaptadır; yani Kur'an'dadır. Kur'an harici kitaplarda fetva aramak şirktir.
**Yetim kadınlar değil! Kadın yetimler değil! İki isim kelimesi bir arada gelmiştir. 'Yetimler kadınları' yani 'yetimlerin kadınları'; yetim çocukların anneleri olan kadınlar.'
***Mehir hakları. Yetimlerin anneleri olan dul kadınlarla evlenenlerin mehir vermeden evlenmek istedikleri anlaşılır.
****Kur'an'ın birçok yerinde verilen emir bir fetva olarak tekrar verilmiştir. Zaaflı/zayıf çocuklardan başlayarak tüm yetimler kıyam haline getirilecektir. Tüm yetimler ayağa kaldırılacaktır. Eşit bir şekilde. Ayette Yüce Allah yetim sahibi dul kadınlarla evlenmeden daha önemli olanın yetimlerin ayağa kaldırılması olduğunu işaret etmektedir.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
466Haberdar.*Mevcut kötü gidişe bir dur derler ve aralarını düzeltirler. Aralarını düzelterek barış içinde geçinip giderler ya da barış içinde boşanarak aralarını düzeltirler.
**Barış. Geçimsizlik ya da evliliğin sonlanması durumları mutlaka barışla gerçekleşmelidir. Barışla evliliğe devam edilmeli ya da barışla ayrılma gerçekleşmelidir.
***Ayrılma sürecinde eşler birbirlerine karşı cimrilik etmeye meyillidir. Yüce Allah bunun yapılmaması gerektiğini bildirmektedir.
****Eşler birbirlerine karşı takvalı olursa (birbirlerini incitmekten sakınırlarsa) ve boşanma durumunda bile güzellikle boşanma gerçekleşirse bu durum onlar için hayırlıdır. Her ikisine de bir günah yoktur.
Ve asla tabi olamazsınız ki adaletli sağlamaya kadınlar arasında; velev/fakat arzulasanız da (bir eşi) öyleyse meyletmeyin hepten (o eşe) meyil (-le); öyle ki bırakırsınız yalnız onu (diğer eşi) asılmış gibi; ve eğer düzeltirseniz ve takvalı21* olursanız öyle ki doğrusu Allah oldu bir Gafûr20; bir Rahîm2.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*4:1 ayetinde Yüce Allah toplumun kadınlara takvalı olması gerektiğini bildirmiştir. Kadınları incitmekten, zora sokmaktan sakınmak gereklidir.297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
106Zengin.
107En yüce övgüye/methedilmeye değer.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
517Vekalet verilen, birinin işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
41İşiten.
513Gören.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
466Haberdar.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
*Muhammed peygamber.
**Kur'an'a.
**Tevrat ve İncil'e.
***Tüm kutsal kitaplara.
****Tüm resûllere.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.319Bağışlama, affetme.
*Artırmak.26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
*Kur'an.
**Kendileri maskaradır.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
*Kâfirler gerçek müminlere karşı asla zafer kazanamaz. Hiç bir yol/çıkış edinemezler.Doğrusu münâfıklar26 aldatmaya bakarlar Allah'ı; ve (oysa) O'dur (Allah'tır) aldatan425 onları; ve dikeldikleri/ayağa kalktıkları zaman salâta5; dikeldiler/ayağa kalktılar üşengeç/umursamaz; gösteriş yaparlar insanlara; ve anmazlar Allah'ı; ancak biraz.
26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
425Kötüye yönelik aldatmaları/yanıltmaları zıt yanıltmalar/aldatmalar yaparak hayra ve iyiliğe dönüştürmesi. Yüce Allah asla kötülük etmez, planlamaz. Her zaman hayır ve iyiliğin kaynağıdır. Aldatma ve yanıltmalara karşı da tepkisiz kalmaz. Onları herkesin (aldatanların ve yanıltanları da) hayrına/iyiliğine olacak şekle dönüştürür.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
*Bir çıkış, bir doğru yola kılavuz.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
26İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.
33Dönmek, vazgeçmek.
316Düzelmek, iyileşmek.
528Tek tanrıcı/monoteist olmak. Sadece kutsal kitaplara tabi olmak. Kutsal kitaplar haricinde dinde hüküm koyucu kabul etmemek. Sadece Yüce Allah'ı çağırmak. O'nun astından hiçbir varlıktan şefaat aldatmacası gibi aracılık beklememek. Dini sadece Yüce Allah için yaşamak.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
313Hayrın/iyiliğin değerini bilen/anlayan, karşılığını hazırlayıp veren, müteşekkir olan.
8Bilen.
41İşiten.
8Bilen.
*Kötü sözlerin/söylemlerin topluma yayılmasını, duyurulmasını, anons edilmesini.
**Yapılan kötülüğün değil de söylemin/sözün işaret edilmesi anlamlıdır. Ortada kötü bir eylem varsa durum değişebilir. Toplumun bu kötü eylemden haberdar edilmesi gerekebilir.
***Kötü söz/söylem nedeniyle zulme uğrayan kimse hariçtir.
19Affeden.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
*Affedici olmak Yüce Allah'ın sevdiği, hoşnut olduğu bir davranıştır. Karşılığını da elbette affederek verir.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Hem resûllerin arasını hem de Yüce Allah ile resûllerin arasını ayırmazlar.135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır.
260Yerle bulut arasındaki elektrik boşalmasıdır. Yere düşen/çarpan şimşek olup en tehlikeli şimşek türüdür. Yıldırımın dönüş darbesi yaklaşık 30.000 ampere ve sıcaklığı 30.000 °C'ye ulaşır. Öncül darbe buluttan yere yaklaşık 30 milisaniyede ulaşır ve yerden bulutun merkezine yaklaşık 100 milisaniyede döner.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
258Buzağı şeklinde yapılmış altından bir heykel.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
*Sorarlar, isterler, talep ederler.
**Anlaşılır ki müşrik hale gelen kimseler vefatlarından önce tevbe ederlerse ve ıslah olurlarsa Yüce Allah onları affedebilir.
Ve kaldırdık/yükselttik üzerlerine onların turu/dağı; mîsâkları281 (gereği) onların; ve dedik onlara: “Girin kapıdan secde12 edenler (olarak)”; ve dedik onlara: “Sınırı aşmayın şabatta/dinlenme döneminde”; ve aldık onlardan sağlam bir mîsâk281.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
175Gözler nasıl ki beyinle görür, kulaklar nasıl ki beyinle duyar, beyin de kalple akleder. İnsan kalbinde kendi hafızası olan 40-50 bin adet sinir hücresi vardır. Kalp sinirleri beynin karar verme bölgesi olan ön lobuna (perçem bölgesi altına) uyarıda bulunur. Aklı kullanarak karar vermede kalbin rolü vardır. Kâfirlik etmiş kişilerin kalpleri biyolojik olarak paslanır (LDH yağı oksitlenir yani paslanır), kalbin beyni etkilemesi bozulur. Kalp mühürlenir. Kalp kilitlenir. Kalp marazlı/hastalıklı olur. Kalp perdelenir. Kalpler paslanır. İnsan kendi yapıp ettiğiyle buna neden olur. Ancak daha geniş boyutta Yüce Allah’ın buna izin vermesiyle süreç gerçekleşir.
Kalplerin paslanması LDH isimli kötü yağın oksitlenmesi yani paslanması sonucu da gerçekleşir.
Kavrayan/anlayan/akleden kalpler: Kalp-beyin iletişimi.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Nebileri.
**Kendi yaptıkları nedeniyle kalp mühürlenir. Yüce Allah sürece sadece izin verir. İnsanın kazandığı kendi yaptıkları nedeniyledir.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer. 4:157 ayetinden anlaşılır ki Îsâ Mesih asla asılmamış ve asla katledilmemiştir. Ancak bu olaylar yaşanmıştır. Îsâ Mesih'e benzeştirilen bir kişinin (mutlak ki bunu hak eden bir kimsedir) asılarak öldürüldüğü anlaşılır. Bu konuda bir tartışmanın o dönemde bile ortaya çıkmış olması bunu destekler. Îsâ Mesih'i gerçekten asıp öldürdükleri konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Yüce Allah gerçeği bizlere kesin olarak Kur'an'da bildirmiştir. Asılan ve öldürülen kimse Îsâ Mesih asla değildir. Ona benzeştirilen başka bir kimsedir.314Varsayım, sanı, töhmet, elde somut veriler olmamasına karşın, birisi ya da bir olay hakkında hükme varmak ya da sonuca ulaşmak.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
*4:155, 4:156 ve 4:157 ayetlerindeki kimseler gibi olmazlar.
**Îsâ'nın başına gelenlere hak/gerçek olan Kur'an'ın bildirdiği şekilde iman ederler.
***Ölmeden önce bu imana sahip olmalıdır.
****Îsâ bu imana sahip olmadan ölen kimselere karşı diriliş gününde olumsuz olarak şahitlik/tanıklık edecektir.
306Tevrat'ın astından söylenti/hadis kitaplarına (Talmud) tabi olarak müşrikleşen kimse.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.*En büyük zulüm insanın kendi nefsine yaptığı zulüm olan şirk koşmaktır. Müşrik olmaktır. Bu da Tevrât'ın astından hadis/söylenti kitabı olan Talmud kitabını edinmeleriyle olmuştur.
**Tevrât'ta helal olan iyi/güzel şeyleri uyduruk Talmud kitabıyla kendilerine haram ettiler. Kendi aleyhlerine işler yaptılar. Yüce Allah buna sadece izin vermiştir. Sapmalarına izin vermiştir.
***Tevrât'ta helal kılınmıştı.
****Tevrât'a giden yolun üzerine şeytan öğretileri olan Talmud kitabıyla.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Gerçek olmayan, uydurulmuş söylenti/hadislerle din sömürüsü yaparak. Tarikatlar bu duruma çok güzel bir örnektir.
**Azap yine kendi içlerinden çıkan kimseler veya şeylerle gerçekleşecektir.
***Anlarız ki ayette işaret edilen azap dünya hayatında gerçekleşecek olan büyük bir azaptır.
Fakat onlardan* ilimde kök salanlar/ilimde derinleşenler; ve müminler27; iman47 ederler sana indirilmişe** ve senden önce indirilmişe***; ve ikame572 edenlerdir salâtı5; ve verenlerdir zekâtı10; ve iman47 edenlerdir Allah'a ve ahiret gününe; işte bunlar; getireceğiz/vereceğiz onlara bir büyük ecir/karşılık.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
*Kitap ehlinden.
**Kur'an'a.
***Tevrât ve İncîl.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
477Taş/kil yazıt. Kil tabletler. Üzerine çivi yazısı yazılmış ve sonrası pişirilerek taş haline getirilmiş yazıtlar. Anlarız ki kutsal kitaplar öncesi Yüce Allah insanlara üzerinde çivi yazısı olan tabletler göndermiş. Resûller Yüce Allah'tan aldıkları vahyi taş tabletler üzerine yazmışlar. 3:184 ayetinde nurlu kitap öncesi zikredilmesi taş yazıtların parşömenlerden oluşan kitaplardan daha önce gönderildiğini düşündürür.
*Yahudilerden bir grup/klan.53142:51 ayetinde Yüce Allah bir beşere doğrudan kelam etmesinin asla olmayacağını bildirmiştir. Kelam 3 yöntemle olur.
Kişiye doğrudan vahiyle; Mûsâ'nın annesine yapılan vahiy.
Bir perde arkasından; ağaç yada ateş gibi ara bir madde/perde arkasından. Mûsâ'nın Tur dağında ateş üzerinden vahiy alması. Muhammed'in ise ağaç üzerinden vahiy alması.
Şerefli bir elçi göndererek; evrenimizin bir üst boyutundan bulunan Cibrîl, Rakim yoldaşları gibi varlıklar Yüce Allah'ın vahyini beşere yine O'nun izniyle vahy ederler.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
48Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli elçi Cibril benzeri varlıklar. Kendi iradeleri/akılları vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değillerdir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamazlar. İradeleriyle oluşturdukları her fikir mutlak ki takva içerir.
*Kur'an.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
319Bağışlama, affetme.
532Tarik, yol, patika, metot, rota.185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
Ey insanlar! Muhakkak geldi sizlere resûl418; hakla/gerçekle Rabbinizden4; öyle ki iman47 edin; bir hayırdır sizlere; ve eğer kâfirlik25 ederseniz; öyle ki doğrusu Allah’adır göklerdeki162 ve yerdeki; ve oldu Allah bir Alîm8; bir Hakîm9.
4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
8Bilen.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
Ey ehli kitap135! Sınırı aşmayın dininizde; ve demeyin Allah üzerine hak/gerçek dışında; ancak ki Mesih Îsâ; Meryem oğlu; resûlüdür418 Allah'ın; ve kelimesidir416 O’nun (Allah’ın); attı onu Meryem'e doğru; ve bir ruh O'ndan (Allah’tan); öyle ki iman47 edin Allah'a ve resûllerine418 O’nun; ve demeyin "üç"; yasaklayın/engelleyin bir hayır/iyilik (olarak) sizlere; ancak ki Allah bir tek ilâhtır74; Subhân'dır7 O; ki olmaz O’na bir çocuk; O'nadır göklerde olan ve yerde olan; ve kafî geldi/yetti Allah bir vekîl (olarak).
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer. 416Buyruğu, emri, hükmü, kararı, 'ol' demesi.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
7Tüm isimlerini/sıfatlarını tecelli ettiren.
46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.
48Yüce Allah'ın indinde/katında/arşında bulunan şerefli elçi Cibril benzeri varlıklar. Kendi iradeleri/akılları vardır. Ancak yaratılış gereği insanlardaki gibi fücur (psikanalizdeki 'id') sahibi değillerdir. Asla kötülük düşüncesi oluşturamazlar. İradeleriyle oluşturdukları her fikir mutlak ki takva içerir.
556Toplamak, bir araya getirmek. *Meryem oğlu Îsâ47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
4Efendi, komuta eden.
*Kur'an.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
482Hiç bir evladı olmamış, alt nesillerde mirasçısı olmayan aynı zamanda eşi, annesi veya babasının en az birisinin de olmaması durumu.
1En yüce merhametli.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
3En yüce övgü/methetme.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
8Bilen.
*Öldüyse.
**Bir tek evlat. Kişi zaten kelale olduğu için birden fazla evladı da olamaz. Demek ki hiç evladı olmamış bir kimse tarif edilmektedir.
***Kız kardeşin hiç evladı olmamışsa.
****Miras paylaşımlarında ölen kimse bir vasiyet bırakmamışsa erkeğin payı her zaman iki kadın mislidir.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
207Bağıtlar, bağıtlaşmalar, bağlar, antlaşmalar, sözleşmeler, birliktelikler, söz vererek birleşmeler.
534Hac döneminde yapılması haram edilen şeyleri yapmamak. Haram emrine uymak. *Hac/hüccet döneminde avlanmak haramdır. Ancak Yüce Rabbimiz bizlere dört ayaklı çiftlik hayvanlarını yemeği kendi fazlından bu dönemde de helal kılmıştır.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
312Sembol, slogan, amblem, nişan, işaret, soyut bir kavramın somutlaşarak sembol/belirteç haline gelmesi.
34Kur'an'ın indiği dönemde o bölgede yaşayan insanların belirlemiş olduğu bir kural/antlaşma. Savaşmanın haram olduğu 4 ay.
338Hac veya umre için haram mescide gelen kimselerin kendileri ve başkaları için yanlarında getirdikleri ihtiyaç giderici şeyler. Canlı hayvan mantıken en iyi hediyedir. İyi bir besin kaynağı olan et çölde çok hızlı bozulacağı için et verecek olan hayvanın canlı olarak haram mescide getirilmesi en güzelidir. Bu hayvanlar oraya gelen insanların doyurulması içindir. İhtiyaç oluştukça Yüce Allah adına kesilirler.
535Bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan ev.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
4Efendi, komuta eden.
534Hac döneminde yapılması haram edilen şeyleri yapmamak. Haram emrine uymak.158Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğdiği her yer mescittir. Haram mescitse bulunduğu yerde günah işlemenin, kötülük yapmanın, canlılara zarar vermenin haram edildiği/yasaklandığı topluma ait olan mescittir.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
536Şiddetli.*Bozmak.
**Hediye olarak gönderilmiş hayvanlara işaretleme amacıyla takılan gerdanlıklar.
***Ardında.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
218Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir.
Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Kutsallık için dikilmiş, inşa edilmiş her şey. Tekkeler, türbeler, idoller, tapınaklar, sözde evliyaların mezar taşları vb.
**Anlaşılır ki bu yerlerde fal okları atılarak bir kısmet aranmaktadır. Büyük bir hurafe ve aldatmacadır. Günümüzde tekke ve türbelerde bazı ritüeller yaparak kısmet arayan kimseler vardır. Ağaçlara bezler bağlayanlar, mezarlarda mum yakanlar buna örnek verilebilir.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
49İsim; Yüce Allah'ın sıfatı ve tecelli edişi. Çoğul olarak 'isimler'; Yüce Allah'ın tüm sıfatları ve tecelli edişleri. En güzel isimler/sıfatlar O'nadır.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Tazı, köpek, şahin, doğan, kartal gibi avcı hayvanlar.
**Avcı hayvanların eğitilebilmesi mutlak ki Yüce Allah'ın bilgisi ve izniyle olmaktadır. İnsana kalemle yazmayı öğreten Rabbimiz bizlere başka şeyler de öğretti.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
493Mümin kadınlar. İman etmiş kadınlar.492İffeti sağlam, güçlendirilmiş kadınlar. İffetini korumuş, korunmuş kadınlar. Sağlam ve güçlü iffeti nedeniyle ulaşılmaz/erişilmez olmuş kadınlar.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
494Nikâh olmadan bekâr kadınlarla cinsel ilişkiye giren bekâr erkekler.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
*Mehirlerini.
**Yaptığı.
Ey iman47 etmiş kimseler! Dikeldiğiniz/ayağa kalktığınız zaman salâta5; öyle ki533 gusledin/yıkayın yüzlerinizi ve ellerinizi dirseğe doğru; ve mesh edin/sıvazlayın başlarınızı ve ayaklarınızı iki topuğa doğru; ve eğer olduysanız bir cünüp136; öyle ki temizlenin/yıkanın; ve eğer olduysanız hastalar; ya da bir sefer üzerinde; ya da geldi biriniz sizden gaitadan/dışkılamaktan; ya da dokundunuz/cinsel ilişkiye girdiniz kadınlara; ve asla bulamadınız bir su; öyle ki teyemmüm edin/sürün iyi/hoş/yumuşak toprağa/kuma; öyle ki sıvazlayın yüzlerinize ve ellerinize ondan (topraktan/kumdan); razı olur değildir Allah yapmaya sizlere zorluktan/darlıktan; fakat razı olur/arzular temizlemeye sizleri ve tamamlamaya kendi nimetini sizlere; belki sizler şükredersiniz43.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
Salâta başlamadan önce bedenin ve ruhun temizlenmesi amacıyla su veya toprakla yapılan temizlik.
Abdesti Kur’an’a göre iki şey bozar.
Cinsel ilişki.
Dışkılama yani gaita çıkışı.
Aklınıza gelen başka hiçbir şey abdesti bozmaz. Nokta. Bunun dışında şeyler uydurmak Kur'an'a ortak koşmaktır.
Abdest gerekirse.
Su varsa; eller dirseklere kadar yıkanır. Yüz yıkanır. Baş mesh edilir. Ayaklar
mesh edilir. Su yoksa ya da hastalık varsa ya da sefer hali varsa temiz ve yumuşak
bir toprakla/kumla eller ovuşturulur ve yüze sürülür.
Şema olarak gösterilmesi;
Abdest gerektiren şartlar.
Abdest Süreci;
136Temizlikten uzak kalmak, kopmak.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
8Bilen.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
501Ayakta duran, dikelip kol kanat geren, evin direği.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
466Haberdar.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
319Bağışlama, affetme.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
194Yoldaş; aynı yolda/amaçta yol alanlar, aynı mekanda ve zamanda kaderleri ortak olanlar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
79Vekil olarak yetkilendirmek, atamak, vazifelendirmek.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
Ve ant olsun aldı Allah bir mîsâk281 İsrailoğullarından; ve gönderdik onlardan on iki lider; ve dedi Allah; doğrusu ben sizinle birlikteyim; eğer ikame ettiniz salâtı5; ve verdiniz zekâtı10; ve iman47 ettiniz resûllerime418; ve desteklediniz onları; ve borç123 verdiniz Allah'a güzel bir borç123; mutlak kâfirlik25 ederim*; ve mutlak sokarım sizleri cennetlere; akar altından onun nehirler; öyle ki kim kâfirlik25 etti bundan sonra sizlerden; öyle ki muhakkak dalalet128 içinde oldu/saptı dümdüz yoldan553.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.123Yüce Allah'ın kendisine yazmış olduğu şeyleri O'nun adına yapmak. Örnek; açlık çeken bir kimseyi Yüce Allah adına doyurmak.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
553Yüce Allah'ın biricik yolu. Tek tanrıcıların yolu. İslam yolu. Sadece Kur'an. Sadece kutsal kitaplar.
*Yüce Allah'ın mümin kimselerin bazı günahlarına kâfirlik edeceği yani örtüp gizleyeceği bu ayette bildirilir.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
175Gözler nasıl ki beyinle görür, kulaklar nasıl ki beyinle duyar, beyin de kalple akleder. İnsan kalbinde kendi hafızası olan 40-50 bin adet sinir hücresi vardır. Kalp sinirleri beynin karar verme bölgesi olan ön lobuna (perçem bölgesi altına) uyarıda bulunur. Aklı kullanarak karar vermede kalbin rolü vardır. Kâfirlik etmiş kişilerin kalpleri biyolojik olarak paslanır (LDH yağı oksitlenir yani paslanır), kalbin beyni etkilemesi bozulur. Kalp mühürlenir. Kalp kilitlenir. Kalp marazlı/hastalıklı olur. Kalp perdelenir. Kalpler paslanır. İnsan kendi yapıp ettiğiyle buna neden olur. Ancak daha geniş boyutta Yüce Allah’ın buna izin vermesiyle süreç gerçekleşir.
Kalplerin paslanması LDH isimli kötü yağın oksitlenmesi yani paslanması sonucu da gerçekleşir.
Kavrayan/anlayan/akleden kalpler: Kalp-beyin iletişimi.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
*Kendilerine verilen Tevrât'tan bir pay alamadılar. Onun yerine kendi elleriyle yazdıkları uyduruk anlatılar olan Talmud'a tabi oldular.268Sadece İncil'e tabi olmuş Hristiyanlar. Nasârâ'da doğmuş bir elçinin getirdiği kitaba tabi olmuş. İncil sonrası insanların elleriyle yazdıkları masal kitaplarına uyarak sapmamış. Günümüzdeki Hristiyanlarla yakından uzaktan ilgisi yoktur.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
*Kendilerine verilen İncîl'den bir pay alamadılar. Onun yerine kendi elleriyle yazdıkları uyduruk anlatılara tabi oldular.135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
*Muhammed peygamber.
**Tevrât ve İncîl.
***Kutsal kitapta yer almasına rağmen örterek unutturduğunuz, hükmünü uydurmalarla yok ettiğiniz hükümlerin çoğunu sizlere Kur'an ile tekrar deklere eder.
****Kutsal kitapla sizlere indirilen dinden şeriat hükümlerinin çoğundan Yüce Allah vazgeçmiştir. Affetmiştir. Bunları da Kur'an'la deklere eder.
*****Kur'an. Alemler için bir nurdur, aydınlıktır. Bir deniz fenerinin nur üstüne nur olan ışığı gibi, evrendeki Quasarlar gibi yol gösterir.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
306Tevrat'ın astından söylenti/hadis kitaplarına (Talmud) tabi olarak müşrikleşen kimse.
296Sadece İncil'e tabi olan kimselerle birlikte sonrasında İncil'i bırakıp da masal/hikaye kitaplarına tabi olmuş tüm Hristiyanlar. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Hristiyanlar.
319Bağışlama, affetme.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
203Farklı zamanlar ve/veya mekanlarda yaşamlar, durum ve şartlar.
Ey kavmim! Girin mukaddes537 yere/arza* ki yazdı Allah sizlere; ve dönmeyin arkanıza doğru; öyle ki dönersiniz hüsrana uğrayanlara.
537Takdis edilmiş, kutsanmış, adanmış,
*Evrende hiçbir yerin, hiçbir mekânın kendisi kutsal değildir. Bir yeri kutsal yapan o yerde Yüce Allah'a yapılan kulluktur. Anlaşılır ki Yüce Allah Musa'nın kavmine bir yeri yurt olarak adamıştır, göstermiştir. O yerde tek tanrıcı inanç hakimdir.
4Efendi, komuta eden.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
*Sahip.38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
*Yüce Allah'ın emrine itaat etmeyen bu kavim 40 yıl boyunca yurtsuz barksız, bir oraya bir buraya göç etmiştir. Bunun nedeni kendi yurtları için mücadele vermeyi reddetmeleridir.35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
17Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
474Yüce Allah'ın öfkesine neden olacak işlerden/eylemlerden uzak durmak. Yüce Allah'ın gazabının hak edene karşı (kâfirlik etmiş ve müşrik olmuş kimselere) tecelli edebileceğini bilmek.203Farklı zamanlar ve/veya mekanlarda yaşamlar, durum ve şartlar.
4Efendi, komuta eden.
194Yoldaş; aynı yolda/amaçta yol alanlar, aynı mekanda ve zamanda kaderleri ortak olanlar.
63Karşılık, hak edilen.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.352Apaçık deklere edilmiş, bildirilmiş, kanıtlı/delilli olarak ortaya çıkmış.
*Bir nefsi ölümden korumak için ancak başka bir nefis öldürülebilir. Yeryüzünde fesat çıkaran nefisler de öldürülebilir.63Karşılık, hak edilen.
5395:33 ayetinin öncesi incelendiğinde Yüce Allah'ın firavun döneminde uygulanan bir cezayı işaret ettiği anlaşılır. Yüce Allah'a ve Mûsâ peygambere savaş açıp da fesat çıkaranlar özgürlüklerine kavuşmak yerine firavunun bu korkunç uygulamalarına maruz kalmıştır. Onlara bu ceza müstahak olmuştur. 5:33 ayetinde asla bir emir yoktur. Durum bildirme vardır.
Eller ve ayakların çaprazlama kesilmesi: Musa peygamber döneminde yaşamış olan İsrailoğulları.
*Mûsâ peygamber.
33Dönmek, vazgeçmek.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*İsrâîloğullarından 5:33 ayetinin işaret ettiği firavun döneminde uygulanan cezaya müstahak olmayan kimseler de vardır. Bu kimseler tevbe etmiş kimselerdir. Kendiliğinden tevbe eden kimseler firavun döneminde yaşamış olsalardı uygulanan bu cezaya o dönemde muhatap olmazlardı.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
356Mücadele etmek. Kur’an’da savaş/öldürmek katletmek olarak işaret edilir. Cihat etmek Kur’an’la yapılan mücadeledir. 25:52 ayetinde kâfirlerle karşı en büyük cihadın Kur’an’la yapılması gerektiğini Yüce Rabbimiz apaçık bir şekilde bizlere bildirilmektedir. Kur’an’la cihat eden kimselere de mücahit denir.336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri. 326Kurtuluş, başarı.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
Ve (erkek) hırsızın541; ve (kadın) hırsızın541; öyle ki kesin ellerini540 (ikisinin) kazandıklarına (ikisinin) bir ceza (olarak); ibretlik bir ders (olarak) Allah’tan; ve Allah Azîz’dir37; Hakîm’dir9.
37Güç yetiren.
9Bilge/bilgelikle hükmeden.
33Dönmek, vazgeçmek.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
316Düzelmek, iyileşmek.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Hırsızlığın büyük günahlardan olduğunu anlarız. Şirk koşmak da bir zulümdür. Demek ki tevbe edilmez ve ıslah olunmazsa cehenneme götürme durumu olasılığı vardır.162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
319Bağışlama, affetme.
177Ölçeklendiren, derecelendiren, değerini belirleyen.
Ey resûl418!* Hüzünlendirmesin seni kimseler (ki) koşarlar küfürde422; kimselerden (ki) dediler: "İman47 ettik"; ağızlarıyladır; ve asla iman47 etmez kalpleri onların; ve kimselerden (ki) yahudileştiler295; kulak verenlerdir yalana; kulak verenlerdir başka bir kavme (ki) asla gelmezler sana; tahrif276 ederler kelimelerin yerlerini sonradan; derler: "Eğer verilirse sizlere bu; öyle ki tutun/edinin onu; ve eğer asla verilmezse sizlere; öyle ki hazırlıklı olun"; ve kime diledi Allah (bir) fitne332 ona; öyle ki asla malik** olamazsın ona Allah’tan bir şeye; işte bunlar; kimselerdir (ki) asla dilemez Allah ki temizler kalplerini; onlaradır dünyada bir hüzün; ve onlaradır ahirette büyük bir azap.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
276Bir şeyin aslını bozma; değiştirme. Bir kelime veya ibareyi değiştirip bozma, üzerinde oynayarak anlamı değiştirme.
332Ayartarak doğru yoldan saptırmak.*Muhammed peygamber.
**Sahip.
542Evrensel kabullere göre illegal, hukuksuz, haksız elde edilen her türlü kazanç, getiri, mal.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Anlaşılır ki Kur'an'ın indiği dönemde Tevrât Yüce Allah'ın hükümlerini eksiksiz içermektedir. Ancak Kur'an'ın başına gelen Tevrât'ın da başına önceden gelmiştir. Talmud kitaplarıyla Tevrât'ın hükümleri yok hükmüne getirilmiştir. Günümüzde hadis/söylenti kitapları da Kur'an'ı hükümlerini yok hükmüne getirmiştir.132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
218Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir.
Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.
267Sadece Tevrat'a tabi olmuş. Tek tanrıcı. Şirke girmemiş. Talmud kitaplarına uyarak sapmamış, müşrik olmamış. Günümüzdeki Yahudilerle uzaktan yakında ilgisi yoktur.
462Sadece Rabba kulluk/kölelik edenler.
53Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.
543Haşyet huşu, derin saygıdan yüreğin ürpermesi, bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma demektir. Yüce Allah insanlara haşyet duyulmaması gerektiğini bildirmiştir. Haşyet sadece Yüce Allah'a duyulur. Ancak günümüzde tarikat şeyhlerine, mezhep imamlarına, peygamberlere, sözde hadis/söylenti alimlerine Yüce Allah'a duyulan haşyetten daha fazla haşyet duyulmaktadır.
544Sadece kutsal kitaplar demeyip onun yanında tamamı zan olan hadis/söylenti/Talmud uydurmalarıyla hükmederek kitabın ayetlerine kâfirlik edenler.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Tevrât.
**Ezberleyerek, yazarak, zikrederek Tevrât'ın ayetlerinin sözlerle/hadislerle kontamine olmasına engel olarak. Sadece Tevrât diyerek ayetlerin hükümlerini koruyarak.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
320Tam karşılık, misilleme, tam karşılıklı öç/intikam.378Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi. Kamu yönetiminin Sadaka-1’deki gibi bir vergi almadığı kazançlardan kişinin kendisinin topluma kazandırarak verdiği sadaka. Bu tip sadaka vergisi fakirlere verilir. Açıkça verilebilir. Ama gizli verilmesi daha hayırlıdır. Fakirlere verilen sadaka vergisi kesinlikle incitici ve başa kakıcı olmamalıdır. (2:271 ve 2:263)
Detaylı bilgi için;
Sadaka nedir?
544Sadece kutsal kitaplar demeyip onun yanında tamamı zan olan hadis/söylenti/Talmud uydurmalarıyla hükmederek kitabın ayetlerine kâfirlik edenler.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*İşlenmiş bir günah, suç veya kabahatin bağışlanması.140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
544Sadece kutsal kitaplar demeyip onun yanında tamamı zan olan hadis/söylenti/Talmud uydurmalarıyla hükmederek kitabın ayetlerine kâfirlik edenler.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
140Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu tasdik edici.
546Yasa, kanun. Yüce Allah her bir ümmete farklı bir şeriat koyduğunu bildirmiştir. Yüce Allah'ın dini tektir; o da İslam'dır. Tüm nebiler ancak İslâm'ı getirir. Dinin özü asla değişmez. Ancak dinden şeriat farklı olabilir. Örneğin; Tevrât'ta hayvanların iç yağları haram edilmişken Kur'an bunu kaldırmıştır. 5:48 ayetinde Yüce Allah dileseydi insanlığı tek bir ümmet yapacağını bildirmiştir. Oysa böyle yapmadı. Şeriatın farklı olması sınama amaçlıdır. Tarafın belli edilmesi amaçlıdır.256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
*Koruyan, gözeten.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
268Sadece İncil'e tabi olmuş Hristiyanlar. Nasârâ'da doğmuş bir elçinin getirdiği kitaba tabi olmuş. İncil sonrası insanların elleriyle yazdıkları masal kitaplarına uyarak sapmamış. Günümüzdeki Hristiyanlarla yakından uzaktan ilgisi yoktur.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
175Gözler nasıl ki beyinle görür, kulaklar nasıl ki beyinle duyar, beyin de kalple akleder. İnsan kalbinde kendi hafızası olan 40-50 bin adet sinir hücresi vardır. Kalp sinirleri beynin karar verme bölgesi olan ön lobuna (perçem bölgesi altına) uyarıda bulunur. Aklı kullanarak karar vermede kalbin rolü vardır. Kâfirlik etmiş kişilerin kalpleri biyolojik olarak paslanır (LDH yağı oksitlenir yani paslanır), kalbin beyni etkilemesi bozulur. Kalp mühürlenir. Kalp kilitlenir. Kalp marazlı/hastalıklı olur. Kalp perdelenir. Kalpler paslanır. İnsan kendi yapıp ettiğiyle buna neden olur. Ancak daha geniş boyutta Yüce Allah’ın buna izin vermesiyle süreç gerçekleşir.
Kalplerin paslanması LDH isimli kötü yağın oksitlenmesi yani paslanması sonucu da gerçekleşir.
Kavrayan/anlayan/akleden kalpler: Kalp-beyin iletişimi.
527Açmak, yol açmak, anahtarı açmak, başarı kazanmak, galebe çalmak, kazanmak, bir savaşı/mücadeleyi kazanmak. Bir kurtuluş savaşını kazanmak. Kelimenin geniş anlamı yerine haksız yere savaş çıkararak başka toprakları almak olarak anlamak asla doğru değildir. Türkçeye geçmesi daha çok yabancı toprakları ele geçirmek olarak olmuştur.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
548Ant içmek, yemin, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya söz vermek.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
356Mücadele etmek. Kur’an’da savaş/öldürmek katletmek olarak işaret edilir. Cihat etmek Kur’an’la yapılan mücadeledir. 25:52 ayetinde kâfirlerle karşı en büyük cihadın Kur’an’la yapılması gerektiğini Yüce Rabbimiz apaçık bir şekilde bizlere bildirilmektedir. Kur’an’la cihat eden kimselere de mücahit denir.336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.
202İyi olan şeylerde fazlalıklı olmak, fazlalaştırmak, daha fazlaya sahip olmak, daha fazla yapmak.
297Genişleten, enginleştiren, hacim kazandırarak büyüten.
8Bilen.
*Kurumlu, görkemli.
Veliniz28 sizin ancak Allah’tır; ve resûlüdür418 O'nun; ve iman47 etmiş kimselerdir; kimseler (ki) ikame572 ederler salâtı5; ve verirler zekâtı10; ve onlar rükû11 edenlerdir.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.
11Beynin (bedenle veya bedensiz) eğilmesi, dize gelmesi, baş eğmesi.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
122Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
*Şerefsizce, onursuzca, haysiyetsizce, rezilce (kimse); şebekçe.
**Davranışları ölçüsüz, olgun olmayan; ciddiyetsiz, gayriciddi.
Ve davet/çağrı aldıkları zaman salâta5; edindiler/tuttular onu (salâtı) maskaraca* ve laubalice**; işte bu; olmalarıyladır onların akletmez562 bir kavim/topluluk.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
562İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.*Şerefsizce, onursuzca, haysiyetsizce, rezilce (kimse); şebekçe.
**Davranışları ölçüsüz, olgun olmayan; ciddiyetsiz, gayriciddi.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
*Kur'an'a.
**Tevrât'a ve İncîl'e.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
127Yüce Allah'ın öfkesinin üzerlerine hak olduğu kimseler.
273Maymunların karakterlerine benzeme. Bilgelikten yoksun davranmak. Akılsızca taklit etmek.
549Savajizim ‘savaging’ (Barbarlık, Vahşilik) annenin yavrularına karşı sergilediği saldırgan davranışları ifade eden bir terimdir. Saldırgan davranışlar arasında kendi yavrusuna kaba davranma, yaralama, ısırma, saldırma, ezme ve öldürme (annenin bebek öldürmesi) yer alır. Savajizim birçok türde görülmekle birlikte, açık ara ağırlıklı olarak evcil domuzlarda (Sus scrofa domesticus) sergilenmektedir.442Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
553Yüce Allah'ın biricik yolu. Tek tanrıcıların yolu. İslam yolu. Sadece Kur'an. Sadece kutsal kitaplar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.542Evrensel kabullere göre illegal, hukuksuz, haksız elde edilen her türlü kazanç, getiri, mal.
542Evrensel kabullere göre illegal, hukuksuz, haksız elde edilen her türlü kazanç, getiri, mal.
*Engel olmak.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
4Efendi, komuta eden.
442Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır. 422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.148Kıyam günü/dönemi/evresi. Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; insanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması. Ahiret evreninde bilincin avatar bedene yüklenmesiyle aktive olduğu, dirildiği gün/dönem/evre.
265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.
*Harcar.
**Artırır.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
4Efendi, komuta eden.
İktisatlı olan, tutumlu, ekonomide orta yolda ilerleyen, azla da yetinebilen/geçinebilen.
305Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.
*Ve ('Vav') bağlacı vurgulama amaçlıdır.
**Rızıklanırlardı nimetlerden.
4Efendi, komuta eden.
223Yüce Allah tarafından gönderilen mesaj, bilgi.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Muhammed peygamber.
**Sadece Kur'an diyen insanlar asla boş duramaz. Kur'an'ın mesajını yani Yüce Allah'ın risâletini tüm dünyaya nota verir gibi deklere etmelidirler. Bu eylemleri nedeniyle insanlardan asla bir korku duymamalıdırlar. Çünkü Yüce Allah onları koruyacaktır.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
229İşaret ettiği şeyi ayağa kaldırmak, işler hale getirmek, aktifleştirmek, uyandırmak, canlandırmak, işlevsel hale getirmek, yürürlüğe sokmak, devam ettirmek, dikmek, dikili halde tutmak.
4Efendi, komuta eden.
442Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır. 422Kâfirlik etmek. Gerçeği/hakkı örtüp gizlemek.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
*Ve 'Vav' bağlacı vurgulama amaçlıdır.
**Artırır.
Doğrusu iman47 etmiş kimseler; ve yahudileşmiş267 kimseler; ve Sâbiîler266; ve Nasârâlılar268; kim iman47 etti Allah'a ve ahiret gününe ve yaptı sâlihât18; öyle ki yoktur bir korku onlar üzerine; ve onlar hüzünlenmezler269.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
267Sadece Tevrat'a tabi olmuş. Tek tanrıcı. Şirke girmemiş. Talmud kitaplarına uyarak sapmamış, müşrik olmamış. Günümüzdeki Yahudilerle uzaktan yakında ilgisi yoktur.
266II. Kiros (Zülkarneyn) zamanında Babil Sürgününden Kudüs’e geri dönmeyen Yahudi kabilelerden çoğalanlar (MÖ 538). Zülkarneyn’in etkisiyle Yahudilik dinini terk edip tek tanrıcı Zerdüştlük dinine dönen kimseler. Kelimenin kök anlamı (صبا) ‘dönmek’ demektir. Dinden dönen kimseleri işaret etmek için kullanılır.
268Sadece İncil'e tabi olmuş Hristiyanlar. Nasârâ'da doğmuş bir elçinin getirdiği kitaba tabi olmuş. İncil sonrası insanların elleriyle yazdıkları masal kitaplarına uyarak sapmamış. Günümüzdeki Hristiyanlarla yakından uzaktan ilgisi yoktur.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
269Cennetlere girmenin minimum/asgari/en düşük kriterleri/şartları;
Allah'a iman; Yüce Allah'a şirk koşmadan, tek tanrıcı 'monoteist', 'hanif’, 'muhavvid’ olarak iman etmek. Kurtuluşun ilk şartı budur. Bu şartı sağlamayan hiç kimse kurtuluşa eremez. Yüce Allah’a iman etmek tek bir yaratıcının olduğuna, O’nun tüm evreni/evrenleri yarattığına, her şeyin sadece O’nun kontrolünde ve hükmünde olduğuna iman etmektir. Açıktır ki din ve hükümdarlık sadece Yüce Allah’a özgülenmelidir. Yüce Allah’a imanın şirk içermeden olması gerektiğini Kuran’daki yüzlerce ayetten anlıyoruz. Kısacası; Yüce Allah’a iman şirksiz olmalıdır. Yüce Allah’a iman edip de O’nun astlarından O’na ortaklar koşmak Yüce Allah’a iman değildir. Bunun adı şirktir. Şirk de tüm amelleri boşa çıkarır.
Ahiret gününe iman; ahiret evreninde yapılacak olan yargılamaya ve onun kurallarına iman etmek. Kutsal kitaplarda bildirilen yargılama kuralları dışında uyduruk şeylere iman etmek, ondan medet ummak ahiret günü kurallarını yalanlamaktır. Ahiret gününde elçilerin/resullerin şefaat ederek kurtarıcı olacaklarına inanmak en büyük şirktir. Yargılamanın tek olarak yapılacağını, zerre ağırlığında iyiliğin ve kötülüğün getirileceğini bilmek. Yargılama sonucunda sonsuz cennetlere veya sonsuz cehenneme ölümsüzler olarak girileceğine iman etmek.
Sâlihât yapmak; düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapmak.
Not: Şirk günahının affı yoktur. Yüce Allah'a ortak koşarak iman eden bir kimse müşriktir. Müşrik olarak vefat eden kimsenin cennetlere girmesi mümkün değildir. Cehenneme girdirilecektir. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucu, tamamı zan olan kitaplar edinmek (Tevrat sonrası Talmud, İncil sonrası insanların kendi elleriyle yazdıkları masallar, Kur'an sonrası hadis/söylenti kitapları) Yüce Allah'a ortak koşmaktır. Yüce Rabbimiz bu günahı asla affetmeyecektir. Bu kimselerin yapıp ettiği tüm ameller boşa çıkacaktır. Şirk günahı her şeyi 0 ile çarpar.
Not: 2:62, 5:69, 22:17 ayetleri cennetlere girmenin minimum/asgari/en az şartlarını bildirmektedir. 22:17 ayetinde ayrıca cehenneme girmemenin yolu olan şirke günahına bir vurgu vardır.
281Antlaşma, sözleşme, ahit, söz.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
33Dönmek, vazgeçmek.
513Gören.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
4Efendi, komuta eden.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.
*Cehennemdir.25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Yasaklamak, geri durmak/durdurmak.33Dönmek, vazgeçmek.
319Bağışlama, affetme.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
*Yemek yemeğe ihtiyaç duyan bir varlık nasıl bir ilâh olur?
41İşiten.
8Bilen.
135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.
552Hakka yani gerçeğe dayanmadan dinde yapılan tüm eylemler sınırı aşmadır, taşmadır. Kendilerine yetki verilmiş kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan kitaplara tabi olmak kesinlikle haktan bir şey getirmez. Resûl buyurdu ki şeklinde başlayan şeytan öğretilerinin tamamı zandır. Din konusunda sınırı aşmamak sadece kutsal kitaplar demekle olur. Sadece Kur'an demekle olur.278İstek, heves, meyil, sevme, düşme, ihtiras, rağbet.
128Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.
553Yüce Allah'ın biricik yolu. Tek tanrıcıların yolu. İslam yolu. Sadece Kur'an. Sadece kutsal kitaplar.
*Fiilin 2. şahıs tesniye ile gelmesi iki grubu işaret eder. Yahudiler ve Hristiyanlar.
280Uğursuz bırakmak. Yüce Allah'ın lanet etmesi hak etmiş kimseleri rahmetinden uzak tutmasıdır. Rahmetten uzak kalmak tüm uğursuzluklarla karşılaşmak demektir. Bu kimseler bir göz aydınlığı, mutluluk ve huzur asla göremezler.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
197İsrâîl Yakûb peygamberin diğer ismidir. İsrâîloğulları da Yakûb oğulları yani Yakûb soyundan gelenler demektir. Yûsuf peygamberin Mısır'da yetkin bir yönetici olmasıyla birlikte 11 kardeşi, babası Yakûb ve annesi Mısır'a girmiştir. Bu girişin Hiksosluların da Mısır'a giriş tarihleri olan MÖ 1900 yıllarında gerçekleşmiş olduğuna yönelik kanıtlar vardır. Yakûb'un soyu 300-400 yıl içinde katlanarak artmıştır. Mısır'da hür bir şekilde yaşayan Yakûb soyu firavunlar tarafından sonradan köleleştirilmiştir. Kendisi de Yakûb soyundan olan Musa peygamberin mücadelesi de aslında köleliğe bir baş kaldırma mücadelesidir (Mısır'dan çıkış: MÖ 1640 yılı).
*Onlar hakkında uyduruk, yalan yanlış, şeytânî bir dil kullandıklarından.
28Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
201Benlik, kişilik, öz varlık.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.
212Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.
38Sapkın, doğru yoldan çıkan.
*Kutsal kitaplara gerçek anlamda iman edenler tek tanrıcı olurlar. Her zaman doğru yolda olurlar.
295Sadece Tevrat'a tabi olan kimselerle birlikte sonrasında Tevrat'ı bırakıp da Talmud kitaplarına tabi olmuş tüm Yahudiler. Tek tanrıcı ve müşrik tüm Yahudiler.
71Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
268Sadece İncil'e tabi olmuş Hristiyanlar. Nasârâ'da doğmuş bir elçinin getirdiği kitaba tabi olmuş. İncil sonrası insanların elleriyle yazdıkları masal kitaplarına uyarak sapmamış. Günümüzdeki Hristiyanlarla yakından uzaktan ilgisi yoktur.
555Dinleyen, öğrenen, sorgulayan, bilge, âkil, bilgi aranan kimseler.554Yüce Allah'a karşı korkan, çekinen, huşu içinde olan, ürken, köle olan.4Efendi, komuta eden.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
217Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.
464Ödül, mükâfat, karşılık.
185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.
63Karşılık, hak edilen.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.
195Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.
194Yoldaş; aynı yolda/amaçta yol alanlar, aynı mekanda ve zamanda kaderleri ortak olanlar.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
552Hakka yani gerçeğe dayanmadan dinde yapılan tüm eylemler sınırı aşmadır, taşmadır. Kendilerine yetki verilmiş kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan kitaplara tabi olmak kesinlikle haktan bir şey getirmez. Resûl buyurdu ki şeklinde başlayan şeytan öğretilerinin tamamı zandır. Din konusunda sınırı aşmamak sadece kutsal kitaplar demekle olur. Sadece Kur'an demekle olur. *Kutsal kitaplarda helal edilmiş bir şeyi uyduruk hadislerle/sözlerle haram etmeyin. Peygamber buyurdu ki diye başlayan, resûle iftira olan söylenti/hadislere itibar etmeyin. Örnek: Midyeyi kendinize haram etmeyin. Kur'an size yiyecek konusunda neyin haram edildiğini bildirdi. Midye yemeği seven bir kimseye siz bu haramdır demeyin. Allah adına hüküm vermeyin.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.
*Kur'an'da belirtilen haram yiyecekler dışında Yüce Allah'ın rızık olarak verdiği yiyeceklerden sizlere iyi geleni, sevdiğinizi rahatlıkla yiyin.207Bağıtlar, bağıtlaşmalar, bağlar, antlaşmalar, sözleşmeler, birliktelikler, söz vererek birleşmeler.
113Açlık sınırında yaşayan.
520Bağlı boyunlar. Boyunduruk altına girmiş kimseler.226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.
454Sadece kutsal kitaplarda bulunan Yüce Allah'ın hükümleri, kelamı.
43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
138Örten, gizleyen. Mayalı. Aklı devre dışı bırakan her şey. Sadece alkolle kısıtlı değildir.
359Kumar, şans oyunları. Kelimenin anlamı 'kolay/zor olmayan' olduğu için daha geniş anlamda kolay/emeksiz kazanç getiren her şeyi kapsar.
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
326Kurtuluş, başarı.*Tekkeler, türbeler, putlar, ölmüş insanların mezarları vb.
Ancak arzu eder şeytân29 ki düşürsün aranıza husumet/düşmanlık ve nefret; hamr138 içinde; ve meysir359 (içinde); ve uzaklaştırmak/alıkoymak Allah'ın zikrinden78 ve salâttan5; öyleyse sizler nehy edenler/geri duranlar/dizginleyenler misiniz?
29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.
138Örten, gizleyen. Mayalı. Aklı devre dışı bırakan her şey. Sadece alkolle kısıtlı değildir.
359Kumar, şans oyunları. Kelimenin anlamı 'kolay/zor olmayan' olduğu için daha geniş anlamda kolay/emeksiz kazanç getiren her şeyi kapsar.
78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.
5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).
76Resule/elçiye itaat etmek sadece Kur'an'a itaat etmektir. Kur'an=Resul; Resul=Kur'an. Resule itaat etmek tamamı zan olan hadislere itaat etmek asla değildir.
418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.
221Belâg; tebligat, komünikasyon, temas, iletişim, bildiri, raporlama, ültimatom, mesaj, duyuru, anons.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.
21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
294Güzel işler yapan, güzelleştiren.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
256Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.
474Yüce Allah'ın öfkesine neden olacak işlerden/eylemlerden uzak durmak. Yüce Allah'ın gazabının hak edene karşı (kâfirlik etmiş ve müşrik olmuş kimselere) tecelli edebileceğini bilmek.
62Bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı.
47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.
534Hac döneminde yapılması haram edilen şeyleri yapmamak. Haram emrine uymak.113Açlık sınırında yaşayan.
37Güç yetiren.
390İntikam sahibi, öç sahibi.
236Tatlı veya tuzlu fark etmeksizin bol su. Denizler, okyanuslar, yüksek debili nehirler (Nil), göller.
54Sermaye. Yararlanma.
534Hac döneminde yapılması haram edilen şeyleri yapmamak. Haram emrine uymak.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
143Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için ayaklanması/hareketlenmesi.
34Kur'an'ın indiği dönemde o bölgede yaşayan insanların belirlemiş olduğu bir kural/antlaşma. Savaşmanın haram olduğu 4 ay.
162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.
8Bilen.
20Bağışlayan.
2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.
*Ardında.21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.
88Akıl ve mantık. Analitik/rasyonel düşünme.
326Kurtuluş, başarı.47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.
20Bağışlayan.
58Yumuşak huylu.
25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.