Müşriklerin de salâtı vardır; demek ki salât kavramı daha kapsamlı bir tanım olmalıdır. 8|35| ا ا ص ي 2 3 ٱ , ي 8 ا ا ا ي 35. Ve mâ kâne salâtuhum indel beyti illâ mukâen ve tasdiyeh(tasdiyeten), fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne). Ve olmuş değildir salâtı 153 onların; beytin/evin 32 yanındaki; ancak ıslık çalma ve el çırpma; öyleyse tadın azabı; kâfirlik 25 eder olduğunuzdan. 153 Ayetten anlarız ki Yüce Allah'ın astından O'na ortak koşan Mekkeli müşrikler de vakitli zamanlarda haram evin yanında bir araya gelerek kendi salâtlarını yani kendi dini öğretilerini takip ediyorlarmış. 32 Topluma ait olan, dini öğretilerin takip edildiği ev, mekân. Kur'an'ın okunup öğrenildiği topluma ait mekân. 25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler. 8:35 ayetinden anlarız ki salât kavramı bir dini, bir inanışı, bir hedefi kısacası herhangi bir şeyin hemen peşinden koşmaktır, onu takip etmektir. Müşriklerin de salâtları olduğunu ayetten anlıyoruz. Onlar da Allah’a beytin/evin yanında el çırparak, ıslık çalarak yöneliyorlar. Yüce Allah’ı o şekilde takip ediyorlar. Ancak Yüce Allah bu müşriklerin salâtlarının doğru bir salât olmadığını bildiriyor. Bu kimseler Allah’a iman ediyorlar. Ancak Kur’an’ın Allah katından gelmediğini düşünüyorlar. Allah’a imanları da gerçek has İslam olmayan şirk içeren bir inanıştır. 8:32 Ve o zaman dediler: “Ya Allah! Eğer olduysa bu; o (Kur’an) bir hak/gerçek senin katından; öyle ki yağdır üzerimize bir taş gökten; ya da getir bize acıklı/elim bir azap. Görülüyor ki gerçek salât Kur’an’ı yakın bir şekilde, hemen arkasından takip etmektir. Her ne şekilde olursa olsun Kur’an haricinde kitapları yakından takip etmek doğru bir salât olmaz. Müşriklerle yapılan savaşta esir alınan müşrikler ve salât bağlantısı. 9|5| ا : ا ? ا 8 ا ي ٱ ن ي ? ? ي و q ا 8 ا C : ا 8 ا ا وا ا 8 ا ا وا 8 ا 8 ا ي ن N و ! ي 5. Fe izenselehal eşhurul hurumu faktulûl muşrikîne haysu vecedtumûhum ve huzûhum vahsurûhum vak’udû lehum kulle marsad (marsadin), fe in tâbû ve ekâmûs salâte ve âtûz zekâte fe hallû sebîlehum, innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun). Öyle ki sonlandığı zaman haram aylar 34 ; öyleyse katledin 35 müşrikleri 36 her nerede buldunuz onları; ve tutun/alın onları; ve kuşatın/sınırlayın onları; ve oturup bekleyin onları her bir rasat yerinde/gözlem yerinde; öyle ki eğer tevbe 33 ettilerse; ve diktilerse/ayağa kaldırdılarsa salâtı 5 ; ve verdilerse zekâtı 10 ; öyle ki serbest bırakın yollarını onların; doğrusu Allah Gafûr'dur 20 ; Rahîm'dir 2 . 34 Kur'an'ın indiği dönemde o bölgede yaşayan insanların belirlemiş olduğu bir